Bu Muhalefet Şerhi 15 Temmuz Hain Darbe Girişimi Sırasında Şehit Düşen Yurttaşlarımızın Aziz Hatıralarına ve Gazilerimize Adanmıştır


Kumpasların Yasal Altyapısının Oluşturulması



Yüklə 2,4 Mb.
səhifə10/81
tarix30.07.2018
ölçüsü2,4 Mb.
#62912
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   81

Kumpasların Yasal Altyapısının Oluşturulması

  1. 17/25 Aralık Öncesi

    1. Yeni Ceza Kanunu


AKP İktidarları, kumpasın yasal altyapısını oluşturma sürecine daha 2003 gibi erken bir tarihte başladı.

Prof. Dr. Sulhi Dönmezer başkanlığındaki bir heyet tarafından hazırlanan Türk Ceza Kanunu Tasarısı, 12.05.2003 tarihinde TBMM Başkanlığına sunuldu. TBMM Başkanlığının 13.05.2003 tarihinde Adalet Komisyonuna sevk ettiği Tasarıyı, Komisyon 28.07.2003 tarihinde görüşerek alt komisyona havale etti. Alt komisyonda ise hiçbir Hükümet/Bakanlar Kurulu tasarısının başına gelmeyenler, Türk Ceza Kanunu Tasarısının başına geldi.

Bakanlar Kurulu tarafından sevk edilen Tasarı, alt komisyonda “otoriter” bulunarak yok sayıldı ve AKP’den üç, CHP’den iki milletvekili ile neye ve hangi ölçütlere göre belirlendikleri belli olmayan üç ceza hukuku öğretim üyesi doçent, bir Yargıtay üyesi, iki tetkik hakimi ve iki Adalet Bakanlığı temsilcisinden oluşan dar bir kadro tarafından, 21.10.2003 – 12.05.2004 tarihleri arasında -CHP’li iki üyenin tüm itirazlarına rağmen- yeni bir ceza kanunu tasarısı hazırlandı. Tamamıyla ve her açıdan yeni olan Tasarı, Adalet Komisyonunda kabul edilerek raporu 14.07.2004 tarihinde TBMM Başkanlığına sunuldu ve TBMM Genel Kurulunda 14.09.2004-26.09.2004 tarihleri arasında görüşülerek 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu adıyla yasalaştı.

TBMM Başkanlığına sunulan 502 maddeli Tasarıdan, 101 maddesi doğrudan, 8 maddesi infaz kanununda ve 1 maddesi de çocuklarla ilgili kanunda değerlendirmek üzere toplam 110 madde tamamen çıkarılmış; 46 maddesi ise diğer maddelere fıkra ve bent şeklinde eklenmiş; kalanlarının bir kısmı ise suçun unsurları ve tipikliği değiştirilerek kurallaştırılmıştır. Böylece ortaya bambaşka bir ceza yasası çıkmıştır.

(Mülga) 765 sayılı Kanunun 181 nci maddesi, AKP Tasarısının “Memurun kişi hürriyetini ihlali” başlıklı 162 nci maddesinde, “Bir memur, görevini kötüye kullanarak veya kanunen gerekli usul ve koşullara uymadan bir kimseyi kişi hürriyetinden yoksun kılarsa iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklinde; 765 sayılı Kanunun 228 nci maddesi ise, Tasarının “Keyfi ve sert muamele” başlıklı 480 nci maddesinde, “Kanunun özel bir hüküm ile suç saydığı hâller dışında, görevini kötüye kullanarak bir kişi hakkında keyfî muamele yapan veya yapılmasını emreden veya ettiren memura altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir. Bu muamelede, özel bir maksat veya siyasal veya ideolojik saik varsa cezası üçte biri oranında artırılır.” biçiminde kurallaştırılmıştı. Alt komisyon her iki hükmü de Tasarıdan çıkarmış ve hazırladıkları Teklifte benzer bir kurala yer vermemiştir.

Gelinen noktada, hakimler kanunen gerekli usul ve koşullara uymadan bir kimseyi kişi hürriyetinden yoksun kılar veya görevini kötüye kullanarak kişiler hakkında keyfi muameleler yapar ya da kin ve garezle veya baskıyla ya da etnik, dinsel, mezhepsel veya siyasi nedenlerle kanuna aykırı hüküm ve kararlar verirlerse, bu eylemlerine uyan cezaları çeker diyebilmekten uzağız.

AKP Tasarısından Alt Komisyon tarafından çıkarılan maddeler içinde;

193 ncü maddesindeki, ne suretle olursa olsun, rızası olmaksızın bir kişinin sözleri veya resimleri kullanılarak gerçekleştirilen montajları yayınlama;

228 nci maddesindeki, demirci ve çilingirlerin, ayrım yapmaksızın isteyene maymuncuk satması veya vermesi ya da balmumu kalıbı ve benzeri maddelerle basılmış ve ölçüsü alınmış örnekler üzerinde kullanılacağı yerin sahibi veya vekili dışındakilere her türlü anahtar imal etmesi ile kilit ve benzeri şeyleri açması;

277 nci maddesindeki, gerçek mühür ve onaylayıcı ve belgeleyici alet ve araçları ele geçirerek bunları kendisi veya başkasının yararına veya başkalarının zararına kullanma;

287 nci maddesindeki, resmi belgelerin aslında, özet ve suretlerinde veya düzenlenmesinde ya da beyanında sahtecilik suçuna iştirak etmeksizin sahte belgeyi kullanma veya başka surette yarar sağlama;

289 ncu maddesindeki, kimlik belgelerini, şahadetnameleri, beyannameleri, zabıtanın teftiş ve kontrolüne tabi defterleri, iyi hal ve yoksulluk belgelerini taklit veya bu tür vesikaları tahrif etme veya hakkı olanlardan başkalarına verme ya da bunları bilerek kullanma;

295 nci maddesindeki, kanunun cürüm saydığı bir yayını, içeriğini onaylamadığını belirtse dahi herhangi bir iletişim aracı ile nakletme;

370 nci maddesindeki, devlet kuvvetlerine karşı cürüm işleyen örgütlerin elemanlarını bilerek, belli giriş kapılarından başka yerlerden ülkeye sokma veya ülke içinde bir yerden diğer bir yere nakletme;

371 nci maddesindeki, devlet kuvvetlerine karşı cürümlerden birinin işlendiğini veya işleneceğini öğrenmiş olup da, kabul edilebilecek bir neden olmaksızın yetkili makamlara haber vermeme;

407 nci maddesindeki, rüşvete aracılık etme;

440 ncı maddesindeki, her ne suretle olursa olsun yalan tanıklık veya gerçeğe aykırı bilirkişilik ya da tercümanlık yaptırmak üzere, tanık veya bilirkişi veya tercüman bularak yalan tanıklık yaptırma, gerçeğe aykırı bilirkişi raporu düzenletme veya belge ve vesikaları aslına aykırı tercüme ettirme;

Suçları gibi Türkiye’nin AKP’li tarihiyle özdeşleşen kriminolojik vakıalar da yer almıştır.

Somutlaştırmak gerekirse, tüm bu süreçte, Ergenekon davasından tutuklu Avukat/Gazi Üsteğmen Serdar Öztürk’ün savunmasında ve yaptığı suç duyurularında suç eşyasının (İrtica ile Mücadele Eylem Planı) bürosuna gizlice girilerek konulduğu, Albay Dursun Çiçek’in imzasının makine ile atıldığı ve Balyoz Davasındaki suçlama konusu 11 ve 17 nolu CD’ler üzerindeki yazıların General Süha Tanyeri’nin el yazması notlarından makine ile taşındığı iddiaları; kanunun suç saydığı yayınların medyada ve elektronik ortamlarda pervasızca yayınlanması; sahte belgeler kullanarak yürütülen soruşturma ve kovuşturmalar; Deniz Feneri Davasında kişilerin kimlik bilgilerinin ele geçirilerek yardım yapılmış gibi gösterilmesi; cihatçı IŞİD teröristlerinin Suriye-Türkiye sınırını ve Türkiye topraklarını yol geçen hanına çevirmeleri; Oda tv Davasında virüslü e-maillerle bilgisayarlara yüklenen dijital suç belgeleri; Emniyetin/Adliyenin elinde olan özel hayatlara ilişkin dinleme kayıtlarının önce medyada yayınlanarak kişiler linç edildikten sonra iddianamelerde yer alması; özel görevli mahkemelerde görülen davalarda gerçeğe aykırı bilirkişi raporu ile yalan tanıklıkların ayyuka çıkması; medyada gerçekmiş gibi yayınlanan sahte belgeler temelinde kamuoyunun yönlendirilerek siyasi çıkar sağlanması ve daha bir çok olay göz önüne alındığında, AKP Tasarısından çıkarılan suçlar ile AKP Türkiye’sinde yaşanan kriminolojik olaylar arasında rastlantıyla açıklanması imkansız eşleşmelerin olduğu görülüyor. Bu durum, siyasi iktidarın yeni ceza kanununu Cemaatle birlikte uygulamaya konulacak demokrasiye kumpas projesinin altyapısını oluşturmak üzere daha 2004’de kotarmış olduğunu açıkça ortaya koyuyor.


        1. Yüklə 2,4 Mb.

          Dostları ilə paylaş:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   81




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin