CENNETTEN BİR HEDİYE
Ana kalbi bir kuştur
Azad kabul etmez
Erdem BEYAZIT
Bir annenin Yeni Evlenen Oğluna Nasihatleri (Saliha ERDİM)
Oğlum,
Rabb’ime şükürler olsun ki bize bu güzel günleri de gösterdi. Daha dün gibi idi, seni kucağıma almıştım ve babanla ne kadar sevinmiştik. Günlerce sevincimizden gözümüze uyku girmemişti. Sen daha doğmadan, baban helal lokma ile beslenmemiz konusunda kılı kırk yarmaya başladı. Çok şükür öncesinde de hassas ve dikkatli idik fakat bir evladımızın olacağını öğrenince daha çok dikkat etmeye başladık.
Beni camilere götürdü, manevi zenginliğin artsın ve ruhun Allah’ın evinde huzur bulsun diye. Deniz kenarına götürdü, gözlerin dinlensin ve ferahla diye. Sık sık annemlere götürdü, ola ki paylaşacağın bir şey olursa rahatlarsın diye ve biz konuşurken rahat konuşalım diye odadan çıkardı. Arkadaşlarımla görüşmemi sağladı.
Denge Büyük Bir Rahmettir
Kendi annesine ben istediğim ve müsait olduğum zamanlar gittik. Annesini her gün aradı, hatırını sordu fakat bana bir kere bile “Aramak zorundasın.” demedi. Ben de ihmal etmedim çok şükür. Hem aradım hem de yakınlığımız ve birbirimize olan sevgimiz artsın diye zaman zaman hediyeler aldım. Kendimi yakın hissetmediğim zamanlarda annemi gözümün önüne getirdim, “Annem olsaydı ne yapardım?” diye düşünüp aynısını kayınvalideme yaptım. Biliyordum ki ileride Allah nasip ederse ben de kayınvalide olacağım.
“Ben nasıl davranırsam bana da öyle davranırlar” düşüncesi ile kendime nasıl davranılmasını istiyorsam öyle davranmaya çalıştım. Varsayalım ki ben iyi davrandım fakat evlatlarım ve gelinlerim bana iyi davranmadı. “Bu da Rabb’imin bir takdiri ve benim bundan alacağım derslervar.” diye düşündüm. “Sonuçta ben iyi davranarak Rabb'imin istediği gibi davranmış ve kendime düşeni yapmış oldum. Gerisi Rabb’ime aittir.” dedim ve yoluma devam ettim. Çünkü yapılan ibadetlerin ve diğer her türlü davranışın bir maksadı bir de neticesi vardır. Maksat, Allah’a kulluktur. Ben kulluğumu yaparım, netice Rabb’ime aittir. İster güzel bir dönüş halk eder isterse etmez. Ben her halükârda Rabb’imden razıyım. Üstelik Fussilet suresi 34. ayeti kerimesinde doğru davranışta sebat edildiğinde nasıl bir karşılık verileceğini müjdeliyor çok şükür.
Ölçü Birimin Yanlışsa, Elde Ettiğin Sonuç Doğru Olamaz
Yavrucuğum,
Eşi ile ailesi arasındaki dengeyi oğul sağlamalı. Aslında büyükler olarak kayınva-lide ve kayın peder bu dengeyi kurmalı. Fakatne yazık ki günümüzde ciddi rol karmaşası yaşanıyor ve büyükler zaman zarnan genç hatta çocuk gibi davranabiliyor. Eğer oğul “Bunlar benim anne-babam, ne isterlerse yapmalıyım. Ben evladım, bana itaat etmek düşer.” diye düşünürse görünüşte makul olan ve fakat içeriğine bakınca Rabb'tmizi gücendirecek ve kul hakkı anlamına gelecek nice eylemleri içinde barındıran bir tutuma imza atmış olur. İşte, burada “Allah’ın ölçüsü mü yoksa anne-babanın ölçüsü mü?” diye evladın düşünmesi gerekir.
Anne-baba olmak, her zaman doğru düşünmek ve doğru davranmak anlamına gelmez. Anne-babanın söylediği ayet değildir. Bazen bir kuşak önceden olaylara bakabiliriz. Bana “Senin tarafından bakınca haklısın fakat şöyle şöyle yapmak bizim durumumuza daha uygun anneciğim.” deyin ve benim tepkime bakmadan doğru bildiğinizi yapın. Fakat bazen size zarar vermeyecek fakat bizi çok mutlu edecek şeyleri de siz yapıveriri. Kendimizi sizin yanınızda sözü dinlenen ve kendisine itibar edilen konumda hissedelim. Bu çok önemli.
İlaveten, “Allah’a isyanda mahlûka itaat olmaz.” diye de bir düsturumuz var bizim. Burada “Rabb’im bu durumda ne yapmamızı isterdi? Nasıl davranırsak kul hakkı almayız?” diye düşünmeli. Eğer içinden çıkamazsa doğru rehberlik edecek birilerini aramalı ve mutlaka adaletli ve “bana göre”lerden uzak bir yaklaşım için çaba sarf etmeli. Bu dünya öyle ya da böyle geçiyor. Önemli olan geçerken ne kadar Allah'ın ölçülerine göre hareket edildiğidir. Bu da halis bir niyetin ortaya çıkardığı güzel bir tablodur.
İki Tarafı da Karşına Alma, Birisi Sağında Diğeri Solunda Olsun
Allah binlerce kere babandan razı olsun ki bana bir gün bile annesinden laf getirmediği gibi, bazen benim canım yandıkça babanla yaptığım paylaşımları da asla babaannene taşımadı. Bana hep “Canım, sen çok iyisin ve haklısın. Fakat yaşlılarda anlayış değişikliği çok kolay olmuyor. Lütfen kendini üzme ve gerekirse annemlerin yanına biraz daha seyrek git, fazla bunalma, Rabb'im bizlere rahmet ve merhametiyle muamele etsin inşallah, bunaldıkça benimle konuş rahatla.” dedi.
Babanın bu hakkaniyetli ve koruyucu tavrı bana güven veriyordu. Sıkıntılarımı paylaştığımda bana “Haklısın.” demesi bile beni ciddi bir şekilde rahatlatıyordu ve ben babaannenin sıkıntılarıyla daha kolay baş edebiliyordum. Bu ve benzer durumlarda Allah razı olsun baban hep haktan ve haklıdan yana tavır aldı. Bizi birbirimize düşürmedi ve adaletten ayrılmadı. Hem annesini korudu hem de her zaman benim yanımda oldu.
Bilen, Bildiğiyle Yükselir
İşte, sen böyle güzel bir babanın oğlu olarak dünyaya geldin ve böyle güzel bir ortamın içinde evimize şeref misafiri oldun.
Yavrucuğum,
Baban sürekli okur ve benimle de paylaşırdı. Peygamber efendimiz (sav), “Bir kişinin mesul olduğu şeyle ilgili bilgilenmesi farzdır” ve “Allah bir kişinin yaptığı işi iyi yapmasından hoşlanır.” buyurmuş. Baban bunu ciddiyetle uyguladı, nem eş hukuku nem anne-baba hukuku hem de evlat hukuku hakkında çokça okudu, dinledi ve kendisini hazırlamaya çalıştı. Çoğu kere de birlikte okuyor ve değerlendiriyorduk. Baban okudukça davranışları inceliyor ve kendisi bayata güzellikler katıyordu.
Baban bana, hamileyken Kur’an-ı Kerim dinletirdi ki çocuk içeride huzurla, sükûnetle vaktini doldursun ve kalbi huzurla çarpsın diye. Canım ne istediyse aldı, getirdi; yapamadıklarımı sorun etmedi, kendisi yaptı. İlk zamanlarda halsizlik, sinirlilik ve mide bulantısı geçirdim. Baban böyle zamanlarda çok anlayışla ve sabırla davrandı. Bir kere bile beni incitici bir tavrına şahit olmadım, “Çocuk hissediyor, dikkatli olalım.” derdi.
Her Durumda Hakikati Arayana Rabb’im Yardım Eder
Yavrucuğum,
Babaannen bana onaylamayacağımız bazı yanlışlıklar yaptı, sürekli istemediğini hissettirdi, açıkça alay etti, rencide etti ve başkalarının yanında aşağıladı. Babanla beni ayırmak istedi ve hatta ısrar etti. Fakat baban “Hangi gerekçeyle?” diye sorduğunda “Ben sevmedim.” demiş. “Sana hizmette kusur mu ediyor, kötü mü davranıyor, gelip gitmiyor mu, eve gelince işlerde yardım etmiyor mu?” diye sorduğunda, “Bunlarda bir sıkıntı yok.” demiş. “Peki, üzerinde Allah’ın hoşlanmayacağı şeyler mi gördün?” dediğinde “Hayır!” demiş. “Peki, beni mi mutlu etmiyor, bana mı eziyet ediyor, iş mi yapmıyor, sıkıntı olacak ne yapıyor?” dediğinde babaannen yine susmuş.
O zaman da baban “Anneciğim ben eşimden çok memnunum Allah razı olsun. Sen sevmeyebilirsin fakat sevmeye ve alışmaya çalışabilirsin, iyi yönlerini görmeye çalışabi-lirsin. Sen kendine yapılan güzel davranışlara zihin olarak açık olursan sevmen daha kolaylaşır. Rabb’im bana ‘Eşini niye boşadın?’ derse ben ne derim anneciğim? Sen oğlunun Allah’ın karşısında haksız bir durumda kalmasını, kul hakkı ile onun huzuruna gitmesini ve cehennemde yanmasını ister misin? Allah’a hakiki kul olmaya çalışan, bana çok güzel eş olmak için gayret eden, sana görevlerini elinden geldiğince yapan bir insanı nasıl boşarım? Üstelik istemeye sen gittin, bu yuvayı birlikte kurduk, şimdi ne oldu? “diye sorunca” Sen onu benden daha çok seviyorsun, bizi unutacaksın diye korkuyorum. Mantıken düşünüce böyle olmayacağını biliyorum fakat böyle düşünmeme engel olamıyorum. Onu çok sevmen zoruma gidiyor. Sanki elimden gitmişsin, seni kaybetmişim zannediyorum, paylaşmakta zorlanıyorum ve elimde olmadan kıskanıyorum" demiş.
Baban hemen şefkatle annesine sarılmış ve Canım anneciğim, sen bir yana dünya bir yana. Senin yerin her zaman benim başımın üzerinde. Sen emret ben sırtımda taş taşıyayım, seni sırtımda taşıyayım. Bir ihtiyacın olursa bana bildir kuşun kanadında sana ulaştırayım. Canım annem ben biliyorum ki sen benim mutluluğumu istersin. Ben eşimle çok mutluyum. İnsan her yaşta yuva kurabilir fakat her evlendiği ile huzuru ve mutluluğu yakalayamayabilir. Bu sebeple ben eşimi eşim olarak, seni annem olarak seviyorum. Biri diğerine mani değil canım annem. Sen hiç gönlüne gölge düşürme.
Sen benim canımsın, bitanemsin. Ben senin kaşını karatmak istemem. Ben senin bizleri hangi sıkıntılarla büyüttüğünü, senin hakkının Rabb’imin hakkından sonra geldiğini ve senin yüzün gülerse benim de yüzümün güleceğinin hep aklımda tutuyorum ve senin hakkını nasıl öderim diye düşünüyorum. Sen harika bir annesin ve benim bitanemsin. Artık zihninden o düşünceleri at ve şuna inan ki sen benim vazgeçilmezim-sin. Allah korusun sana karşı bir yanlış yaparsam Rabb’irnin yüzüne nasıl bakarım anneciğim? Senin gönlünü kırmaktan Allah’a sığınırım. Gel şimdi şu yavruna sarıl da yüreciğin ferahlasın." diyerek sıkı sıkı sarılmış. Babaannen bir süre için için ağlamış.
Sevgi ve Değer Görmek, Her Yaşın En Acil İhtiyacıdır
Tabii bunda kayınpederimin hayatta olmamasının da rolü var. Hem başında eşi yok hem oğlunun gözlerinin içine baktığı bir hanımı var. O da kendisini sevgiye ve şefkate muhtaç hissediyor ve tek kaynağı da elinden gitmiş gibi panik yapıyor. Tabii olarak hayat arkadaşıyla ömür daha dengede geçer. Evlat ise bu dengenin sağlanmasında önemli bir aktör konumunda.
Bundan sonra babaannen daha dikkatli oldu, babana benden hiç şikâyet etmedi fakat bana karşı da zaman zaman artan ve baban yokken ortaya çıkardığı kırıcı ve iğneleyici tavırları devam etti. Laf vuruyor ve yaptıklarımı beğenmiyordu. Ben de bunların üstünde durmadım. Rabb’imin benim sabırsız ve çabuk incinen yanımı eğitmek için lütfettiği ufak bir imtihanı olarak görüp elimden geldiğince saygıda kusur etmemeye çalıştım.
Yavrucuğum,
Sevgi ve değer görmek her insanın hava gibi, su gibi acil ihtiyacıdır. Bana göre bir inşam yaşatan beş şey vardır, bunlardan birisi olmazsa hayat ile bağları kopar: Hava, su, güneş, gıda ve sevgi. Kastettiğim şey sözde sevgi değil değer katan bir ilgi ile harmanlanmış sevgi. Bana göre sevgi, sevdiği kişinin ihtiyacı olan şeyin ne olduğunu öğrenerek onu gidermekle başlar. Bu açıdan bakılınca annelerin sevgi ve değer görme ihtiyacı karşılanıp "Sen bizim başımızın tacısın." dense ziyaret edilip sarılıp sarmalansa pek çok sıkıntı kendiliğinden hallolur gibime geliyor.
Kayınvalide Fotoğrafım Şimdilik Gülümsüyor
(İnşallah Hep Öyle Kalır)
Ben şimdi gelinimi asla kıskanmam ve iyi kayınvalide olurum zannediyorum ve bunun için elimden geleni yapacağım fakat yola girmeden o yolların beni nasıl etkileyeceğinin bilemiyorum. Yaşamadan nasıl hissederim nasıl tutum sergilerim bilemiyorum. Şimdilik iyiyiz, inşallah hep böyle iyi gider.
Sen eşine benim hakkımda rahatsız olduğu şeyler olursa seninle ranatça paylaşabileceğini söyle ki içine atıp biriktirmesin. Beni savunma, “Annem öyle şeyler yapmaz” deme. Belki de ben yanlış anlaşılacak şekilde davranmış veya yanlış yapmış olabilirim. “Haklısın, annem burada yanlış yapmış.” de ki kendisini anlaşılmış hissetsin. Ayrıca bana fark etmediğim yanlışlarımı hatırlatırsanız bunu acilen düzeltmek için elimden geleni yapacağım inşallah. Bizler ne meleğiz ne de peygamberiz yavrucuğum, hepimizin eksiği yanlışı var. Rabb’im bilerek veya doğru zannederek yanlış davranmaktan bizleri korusun.
Her Şeyin Oluş ve Bozuluş Kanunu Vardır
Sen şu anda çiçeği burnunda yeni evlisin. Çok şükür sevdiğin ve sevildiğin bir muhatap lütfetti Rabb'im. Aman ha sevgini besle ve onun zarar görmesine asla müsaade etme.
Aranızdaki sevgi bağlarını güçlü tutmaya çalış ki savrulmayın. Şunu mutlaka bilmelisin ki sevgi zayıflayınca algı bozulur. Sıkıntı olmayacak şeyler sıkıntı olmaya ve soruna dönüşmeye başlar. Bu yüzden yapıp edeceğin en önemli şeylerden birisi eşinin duygularını beslemek ve israf etmemek olmalı. Bu, aynı zamanda senin de beslenmen anlamına gelir. Çünkü eşler bileşik kaplar gibidir. Hemen her şeyden birlikte etkilenirler. Bu da sözlü olarak "Seni seviyorum." veya benzer sözleri kullanmanın yanında, davranış olarak da bu sözleri doğrulayacak şekilde davranmak yani içten bir ilgi göstermekle sağlanır. Bu arada özel günleri hep hatırla ve sebepsiz hediye al. Sık sık gözlerinin içine bak, "Sen benim canımsın, seni çok seviyorum." de ki yüreği, hayatın soğukluğu karşısında kendisini sıcak tutsun, sevgisizlikten üşümesin.
Her Evlilik, Yeni Bir İlişki İnşası Demektir
Yavrucuğum,
İlk zamanlar, birbirinize alışma ve yeni bir ilişki biçimini oluşturma zamanıdır. Çok çok dikkat etmelisin. En güçlü kadın bile yönetmek değil yönetilmek ister. Bu, emrederek zarar verecek şekilde değil birlikte istişare ederek paylaşarak yapılmalı. Fakat erkeğin tabiri caizse oyhakkı olmalı, gerektiğinde tavrım ortaya koyarak durumu kontrol altına alabilmeli.
Sınırların aşıldığında “Hayır!” demeyi bil. Bu, eşin, eşinin ailesi ve hatta biz bile olsak böyle olmalı. İnşallah sert davranmanı gerektirecek durumlarla hiç karşılaşmazsın fakat biz insanız, her durum bizim için. Rabb'im doğru olan tarzı hayatınızın sabiti kılsın.
İhtiyacı Giderilmemiş Organizma, Sıkıntı Üretir
Yavrucuğum,
Öyle aileler var ki sevgisizlik ve değer görememekten dolayı aile bireyleri en uç yanlışlara düşebiliyor, aileler dağılabiliyor ve insanlar hayattan kopabiliyor. Erkek dediğin hanımına fiziken sahip çıktığı gibi duygularına da sahip çıkar.
Gönlünü doyurur ki bakışları da doysun. Elin, elinde olsun ki elleri boş kalmasın. Yüreğini şefkatle ve ilgi ile doldurur ki seni özlesin ve yanında kendisini dünyanın en şanslı hanımefendisi olarak hissetsin. Sen ona yaşamayı, yuvanı ve kendini sevdirmelisin ki o da yürek dolu sevgisini sana ikram etsin. Bu, emek ister, bilgi ve sabır ister.
Eşinin canı sıkıldığında önemse, "Bana göre önemsiz." demek eşinin üzüntüsünü ciddiye almamaktır. Eşini üzmek sana zarar olarak geri döner. Akıllı beyefendiler, eşlerini mutlu etmek için azami gayret sarf ederler.
Bilesin M yavrucuğum, hemen hemen her türlü fiziki ve psikolojik hastalıklar, sevgi ve değerin olmadığı yerde ortaya çıkar. Eşler birbirinin aynasıdır. Ona güler yüzle bakarsan o da sana güler yüzle bakar. Ona nazik ve kibar davranırsan o da sana ayak uydurur. İyilik ve güzelliği sen başlat ve ilk adımı atmakta acele et. Böyle yaparsan aranızda olumsuz duygulan fazla yaşatmamış olursun ve muhabbetiniz daim olur. Bu, ikinize de iyi gelir.
Her İnsan En İyi Kendi Rolünü Yapabilir
İnsan bünyesi çok hassas, ihtiyacı giderilmediğinde bunalıma girer ve sıkıntı üretir. Sen sen ol, eşin bir şeyden şikâyet etmeye başladığında sakın savunmaya geçme ve ne 'hissediyorsa hepsini söylemesine izin ver. Belki de eşin haklı ve senin yapman ya da yapmaman gereken şeyler hakkında bilgi verecektir.
Sen sen ol, asla “bana ne” deme. Sen sorumluluktan kaçarsan, eşin bununla baş etmeye çalışır. Bir kadın ancak en iyi kendi görevlerini yapabilir. Senin yapmadıklarını üstlenmek zorunda kalırsa bu, onun gözündeki güçlü ve güvendiği erkek imajına zarar verir. Yükü arttıkça kendiişlerini aksatmaya başlar. Aranızda sebepsiz tartışmalar çıkar, Çünkü fazla yük 'taşımak yorar ve yıpratır. Sana inancı zayıflarsa evliliğin birliğine ve gücüne dair inana da zayıflar. Bu durum, Allah korosun şeytanın vesvese vermesi için en ideal durumdur.
Hayat Hiçbir Alışveriş Değildir Ve Fakat Daima Veriş ve Alıştır
Yavrucuğum,
Başlangıçta iyi bir imaj oluşturmak önemli fakat bu imajı sürdürmek daha önemli. Eşine karşı davranışlarında seni eşinin gözünde iradesiz, kararsız ve zayıf gösterecek hareketlerde bulunma. Zayıflık derken yardım istemeyi, ağlamayı veya bir şeye ihtiyacın olduğunda talep etmeni kastetmiyorum. Gereksiz öfke ve gereksiz yere eşinin gönlünü kıracak sert davranışlar, yerinde ve zamanında karar verememek, zamanını kötü yönetmek, sözünde durmamak, bencilce kendini düşünerek hareket etmek, kendine bakmamak yani bakımsız ve özensiz olmak, seviyesiz şakalar ve espriler yapmak, evin ve eşinin İhtiyaçlarını zamanında hakkınca görmemek, sorumluluklarını yerine getirmemek ve hep ertelemek gibi durumlardan söz ediyorum. Bunlar saygıyı azaltır, itibara zarar verir.
Bir hanımefendi, eşini bir kahraman gibi görmek ister. Bu, hiç kusursuz olmak değildir. Yani insanı ve aileyi ayakta tutacak temel dinamikler mutlaka sende bulunmalı.
Eşin, evini bıraktı, senin evine geldi, eşin olmayı kabul etti. Doğduğu, doyduğu yerleri terk etti, senin ocağına geldi, sevgi kaynaklarından ayrıldı, sana bağlandı. Şimdi sen anne-babasıyla bağlantısını sürdürmesine ve sevgi bağlarının kopmamasına yardıma ol ki kriz yaşamasın. Eşin de sen de hayat tecrübesi açısından daha acemisiniz. İkiniz de neyin nasıl ve ne kadar olacağını zamanla ve yaşayarak daha iyi öğreneceksiniz. Sadece ölçünüzün sağlam olması önemli. Bu konuda da sürekli Allah'a doğru bir yol ve yolculuk için dua edin, şalin amellerinizle ve güzel ahlakınızla yardımı celbedin.
Şunu hep aklında tut ki dürüst ve güzel ahlaklı yavrum, insanın kalitesi, ailesinde nasıl davrandığı ile belli olur. Dışarıda iyi olmak yetmez, asıl marifet evin içinde iyi olmaktır.
Mükemmeliyetçilik, Acilen Terk Edilmesi Gereken Bir Ara Bozucudur
Varsayalım ki istemediğin, rahatsız olduğun bir durum gördün eşinde ve aşırıya giden tutumları oldu. İnsan yaşayarak öğrenir yavrucuğum, sabırla ve anlayışla davran. Her durumda mutlaka oturup karşılıklı konuşun. Konuşmanın olmadığı yerde biriktirilmiş öfkeler sözü alır ki o zamanda söz düellosu başlar ve iki taraf da yara almadan bu düellodan çıkamaz.
Bilmelisin ki yavrucuğum, Rabb’imiz Nisa suresi 19. ayeti kerimesinde “..Ve hanımlarınızla güzel bir şekilde geçinin çünkü onlardan hoşlanmıyor olsanız bile Allah büyük bir hayra vesile kılmış olabilir.” buyuruyor. İnsan hiçbir zaman hatasız ve eksiksiz olmaz. Hayat, mükemmeliyetçiliği kaldıramaz. Yeri geldiğinde görmeyiver, yeri geldiğin-de gülümseyiver ve yeri geldiğinde “boş ver” deyiver akıllı yavrum. “İki sahan yan yana gelince tıngırdar” demiş atalarımız. Ufak tefek tartışmalar evliliğin tuzu biberidir denir, onlar olmadan olmaz.
Nasıl Davranacağını Bilmek Ciddi Bir Avantajdır
Seni rahatsız eden bir şey yaşandığında, sakın üzerini örterek geçiştirme. Alınganlık yapıp küsme. Küsmek duygulara çok zarar verir ve çocukça bir tavırdır.
Sözlerin ve davranışların anlaşılmıyorsa, mantıkla ilişkilendirilemiyorsa, muha-tabının gözünde ciddi bir değer erozyonu olabilir. Eşinin gözünde "Çocuk gibi davranıyor." algısı oluşturmamalısın. Bu, çok büyük bir risktir.
Herhangi bir gerekçe ile iletişimi kesmek, bir noktada yok saymak demektir. Bu, insanı hem çok inciten hem de iletişime zarar veren, bozan bir tutumdur. Elbette üzüldüğün, kırıldığın zamanlar olacaktır. İçine atma, hemen en uygun zamanını bularak eşini suçlamadan, aşağılamadan, eleştirmeden, sadece duygularından bahsederek sana durumu açıklamasını rica et.
Mesela: “Ben eve geldiğimde senin yüzünü asık görünce çok kötü oldum. Bana soğuk davrandın gibi geldi. Sabah güzel ayrılmıştık ve bana bir sıkıntıdan söz etmemiştin. Şimdi ne oldu da bana böyle davranıyorsun diye canım sıkıldı. Oysa ben seni özlemiştim ve hasret gidermek istiyordum.” de. Suçlamazsan savunmayla karşılaş-mazsın.
Bu açıklama, hem duygularını ifade etmene hem onu özlediğini hissettirmene hem de bu davranışın sende nasıl bir etki oluşturduğunu fark ettirmene vesile olur. Ayrıca, hoşlanmadığın bir şey ömür boyu eşinde bulunacak olabilir. Belki de Allah seni bu yönüyle eğitmek istiyor ve kendini aşmanı, geliştirmeni murad ediyor olabilir. Olaylara ve durumlara bir de bu pencereden bak. Allah Teâlâ İnşirah suresi 5. ayeti kerimesinde, “Hiç şüphesiz her zorlukla beraber bir kolaylık vardır.” buyuruyor. Biz o kolaylığı bulmak amacıyla hareket edersek inşallah Rabb’im bulduracaktır.
Akıl, Stratejik Davranmakla Kendini Belli Eder
Eşinle ilgili herhangi bir şey duyduğunda, sakın dinlemeden ve anlamadan tepki verme, karar verme ve eleştirme. Bu, sabırsızlıktır. Anla, dinle öyle konuş.
Eşinin dayanma gücünü aşan davranış ve tepkileri olursa konuşarak sınırlan yeniden belirlemelisiniz. İkiniz de sınırlarınızı açıkça bildirin ki dayanma gücünüzü aşacak yaklaşımlarda bulunmayın.
Allah, Hayatın Merkezindedir
Güzel Anlaklı Yavrucuğum,
Zihninizde ve eylemlerinizde merkez kaybolursa insan da kaybolur. Allah ile en anlamlı irtibat namaz ile başlar. İbadetlerine düşkün ol ki Allah'la aran iyi olsun. Bu, insanlarla da aranın iyi olması anlamına gelir.
Evlerinizde mutlaka düzenli Kur'an okunsun. Huzurlu bir ortam, tefekkür etmeyi kolaylaştırır. Yuvanızı tefekkür edilecek bîr ortama dönüştürün. Düzenli olarak devam ettiğiniz ve ikinizin de istifade ettiği ders halkanız olsun. Birlikte gidin, notlar alın, birbirinize anlatın, ortak bir kültür ve ortak bir davranış ve ortak bir anlayış zemini oluşur böylece.
Büyüklerinizi Dinleyin Fakat “Kendinize Göre”leri Oluşturun
Biz genci iğimizi yaşadık, geçti, şimdi siz zamanınızı yaşıyorsunuz. Biz, "Bizim zamanımızda..." diye başlarsak bizi dinle ama kendinize uygun olan yap.
Adaletli Kuzum, Akıllı Yavrum, Çocuklarınızı sevelim ama eğitimini siz belirleyin. Annesi emzirsin diye her türlü kolaylığı göster. Anneler çocuklarım anne kucağının sıcaklığından mahrum etmemeli, sevgi ve ilgilerini doya doya yavrularına sunmalı. İş aksıyorsa ona başka çözüm üretin fakat anne-çocuk birlikteliği aksamasın.
Büyüklerin Gıdası İbadet, Meşguliyet ve Evlatlarının Sevgi Dolu İlgisidir
Biz sizi çok seviyoruz ve çok özleriz fakat bu özlem ve sevginin sizi bizim sınırlarımıza hapsetmesine izin vermeyin. Evlatlarımızın "bizi sevmesi demek, her dediğimizi yapması, hayatlarım bizim istediğimiz şekilde yönetmesi demek değildir. Sevgi, önce karşımızda kira düşünmeyi gerektirir. Karşılık beklemeden içten bir yaklaşımla gerekeni yapmayı gerektirir.
Adı Hiçbir Zaman Sevgi Zaman Değildir
Bencillik bazen kılık değiştirir ve masum bir görünüşle yuvalan perişan edebilir. Biz küçükken bizim sözümüzü dinlemenize alışınca yine aynısını bekleyebiliriz. Sakın ha! Sürekli anne ve baba sözüyle hareket etmeye alıştırılmış gençler, evlenir fakat aile reisliği yapamaz. Bu tavırlarla, düşünmeyi ve aklını geliştirecek şekilde davranmayı çocuk öğrenemiyor. Cesareti, özgüveni tavan yapabilecekken, kendisini bile idare etmeye yetmeyecektir duruma getiriliyor ve bu haliyle de evlendiriliyor.
Kendisini anne babasının yönetmesine alışmış olunca kendi başına da karar veremiyor. Hep annesine danışarak hareket etmeye karar vermeye çalışınca bu sefer ailedeki dengeler bozuluyor. Anneler "Sen şunu yap, bunu yapma!" derken, çocuklarını yetersiz bıraktıklarını ve hata da yapsa kendi başına karar vermesi gerektiğini bilemiyorlar. Üstüne üstlük hatalarını bile babasına karşı koruyup bedel ödemesine engel oldukça, çocuğunu bayata karşı toy ve acemi bırakıyorlar.
Biz Büyüklerin de Öğreneceği Çok Şey Var
Zaman ilerledikçe çocuklar büyüyor, şartlar değişiyor. Biz de değişen ve gelişen durumlara intibak etmeliyiz. Artık o küçük çocuk yok yanımızda. Bunu kabul etmek zaman alabilir. Anneler çocuklarını gözlerinde hep küçük görürler, bir türlü büyüdüklerini göremeyebilirler. Sana farkında olmadan küçük çocuk gibi talimatlar verdiğimde, lütfen bana gücenme ve sadece gülümseyip beni uyar.
Bizi sizsiz bırakmayın. Kendiişlerinize göre vakit ayarlayın ama bu ayarlamayı yapmayı unutmayın. Çünkü biz anne-babalar çok özleriz ve bağrımıza basmadan rabatlayamayız.
Yatak Odanız İyi Olmazsa Oturma Odanız da İyi Olmaz
Cinsel hayatınızın yolunda gitmesi için elinden geleni yap. O kadar çok kadın vardır ki cinsel bayatın ne olduğunu anlamadan bu hayattan göçüp gider.
Bu durum, mutsuzluk ve hastalık üretir. Bu yüzden duyarlı ol ve gerekirse birlikte yardım almaktan çekinmeyin. Eşlerin birbirlerinin ihtiyaçlarına karşı duyarlı ve sevgiyle karşılık vermeyi önemsemesi çok önemli.
Değer Eken, Değer Biçer
Eşinin annesine ve babasına ve değer verdiği arkadaşlarına da değer ver ki saygınlığın sürsün. Onları ziyaret edin, evlerinize çağırın. Birlikte mutlulukla oturup kalktığınız, hoşça vakit geçirdiğiniz ne kadar arkadaşınız-dostunuz varsa dünyaya açılan o kadar güzel pencereniz var demektir. Ailece gidip geldiğiniz arkadaş çevreniz olsun.
Eşinle sadece ikinizin olduğu güzel zaman dilimleri planlayın. Bazen birlikte bir yerlere gidebiliriz fakat siz mutlaka baş başa ye çocuklarınızla olacağınız zaman dilimlerini özenle planlayın. İlginin doldurmadığı alanları yanlış arkadaş ve alışkanlıklar doldurur. Baş başa olmayı keyifli bale getirin. Birlikte iki tarafın akrabalarını da ziyaret edin, tatile çıkın.
İnsanın Kalitesi Zor Zamanda Nasıl Davrandığı ile Belli Olur
Her ailede olduğu gibi fikirleriniz çatışabilir ve üzülebilirsiniz. İyi niyetle ve mutlaka çözüm amaçlı konuşun.
Yavrucuğum,
Sen her seferinde önce kendi kalbini yokla, davranışlarım gözden geçir. Eşin sana emanet. O ne kadar senin yanında huzur duyarsa hayatın o kadar güzel ve mutlu geçer.
Evde tamir olacak ve erkek olarak senin yapabileceğin şeyler olursa bunu fark ettiğinde hiç bekletmeden tamir et veya gerekeni yap. Eşine bir defadan fazla söyletme. Eşinin güveni, senin âdeta can simidin gibi. Onu güzel yüreğinde ilk günkü gibi tutmak için çaba sarf et.
Harama Giren, Cehennemden Bir Demet Ateşi Evine Atmıştır
Ahlaklı olmak eşin için değil önce senin içindir. Haramdan uzak dur, eşine söyleyemeyeceğin her şey seni doğruluktan uzaklaştırır yavrum, aman dikkat et. Şunu kuvvetle bil ki eşini aldatanlar, mutlaka aslında kendileri aldatırlar. Yanlış yapan, zarardadır ve o kaybeder. Tabii bu arada zarara sevk edecek ihmallerde bulunmak da insanı sorumlu tutar. Kişinin zaaflarını güçlendirecek ve kendisini savurmasına sebep olacak en büyük etken, gönlündeki itibarın kaybolmasıdır. Kendisini değersiz, anlamsız ve sevgisiz bırakılmış gibi hissetmek insanı kaygan bir zemine savurur.
Zaten ortam çok bozuk. İnsanın ailede dengelerinin sağlamlaşması ve eşlerin mutlaka birbirlerinin ellerini tutması ve hiç bırakmaması gerekir ki dünyanın dengesinin de sarsılması anlamına gelen fahiş hatalar yapılmasın.
Sebepler Değişmeden Sonuçlar Değişmez
Bir kadın yanlışa düştüğünde, ilk defa eşi tabiri caizse "Ben ne yaptım ya da yapmadım da böyle oldu?" diye başını taşlara vurmalı ve zararın artmaması ve bundan sonra ki yapılacakların ihmal edilmemesi için gerekenleri yapmaya çalışmalı. Çünkü bir kişinin ayağı kayşa bile bu dünyanın dengesini bozar, gökler titrer. Aynı şey beyefendiler için de geçerlidir. Güven ve sadakat zarar görürse kişilerin ve aile kurumunun toparlanması çoğunlukla ya çok zor olur ya da mümkün olmaz. Dolayısı ile kişi önce kendi ahlakını korumak için canhıraş bir biçimde çaba sarf etmeli ve hiçbir zaman nefsinden emin olmamalıdır.
İlaveten şeytanın ve zihin çeldiricilerin her an kandırmak için tetikte beklediği unutulmamalıdır. Onun için atalarımız "Yar başından yürüme." demişler. Yüz kere yürür düşmezsin, bir kere düşersen de hayatın kayar. Onun için riskli ve şüpheli alanlardan uzak durmalıyız.
İşini Anlayan, Seni de Anlar
Akıl, bildiği ile düşünür. Eşini işin hakkında bilgilendir, iş yerine götür. Senin iş şartların ve meşguliyetin hakkında bilgisi olursa seni daha kolay anlar ve gerektiğinde yardımcı olur.
Duyarsızlık, Uğradığı Her Yeri Kuraklaştırır
Anlayış gördükçe anlayışı tüketme. Merhameti tüketecek yaklaşımlardan uzak dur. Yani özür dileyip pişman olduğun şeyi tekrar yapmak, gizli saklı işler çevirmek, sadece kendinin ihtiyacı olduğunda gerekeni yapmak ama eşinin ihtiyaçlarına ya da onu üzen şeylere duyarsız kalmak. Yani bir noktada yok saymak. Bunlar çok tehlikeli sonuçlara götürür yavrucuğum.
Zaruret Olmadan Eşine İşini Kaptıran, İtibarı ile Vedalaşsın
Evde eşinin rolünü üstlenme mecburiyetten oluyorsa önce erkek kendi rolüne sahip çıkmayı bilmelidir. Sen yönetimde zafiyet gösterirsen tabiat boşluk kabul etmez. İhtiyaçları gidermek için eşin senin işlerini yapmaya çalışır. İş yapan söz söyleme hakkını da saklı tutar. Bu, sana duyulan güveni ve saygıyı zedeler. Giderek senin vermen gereken kararlan eşin vermeye başlar. Eşin seni yönetmeye kalktığı zaman otorite boşluğu oluşur ve imaj zafiyeti açığa çıkar. Bu da dengelerin altüst olması anlamına gelir.
Yönetmek derken onun dediklerini yapmandan söz etmiyorum. Senin rolünü üstlenmesinden, senin adına karar vermesinden, seni aşağılayıp bağırıp çağırmasından ve senin karar verme yetkinin onun tarafından kullanılmasından söz ediyorum.
Bir konuda istişare edersiniz, eşinin fikri daha doğruysa, onun dediğini uygularsın. Bu aynı zamanda sünnettir. Resûlullah (sav) efendimiz de çokça istişare eder ve kimi zaman kendi görüşünü uygulasa da kimi zamanda istişarelerin sonucuna göre hareket edermiş. Pek çok şeyde birlikte karar verin. Ortak aklı devreye koymak demektir bu. Hatta inşallah çocuklarınız olduğunda mutlaka onlarında fikirlerini almanız, hangi durum olursa olsun ortak konuları birlikte konuşmanız ve paylaşmanız çocukların kendilik algılarının güçlü ve sağlam olmasına yardımcı olur ve çok önemlidir.
Aklın Kıymetini Bilenler, Akıllının da Kıymetini Bilir
Kimi beyefendiler, eşlerinin kendilerinden akıllı olduğunu anladıklarında onu pasifize etmek için ellerinden geleni yaparlar. Kırar incitirler, aşağılarlar. Onun fikirleri ve yaptıklarıyla alay ederek "Üstünlük bende, sen bir hiçsin!" mesajı veririler. Hatta "Sen benden akıllısın, ben buna dayanamam!" diye eşlerini boşayanları biliyorum. Oysa akıllı bir eş Allah’ın rahmeti ve lütfudur. Bu, Allah’ın yaratma şanına dokunacak, haddi çokça aşan bir tavırdır. Bir erkek, eşi akıllıysa bilakis çok sevinmeli, Allah’a şükretmeli ve ondan istifade ederek kendini geliştirmeye çalışmalıdır.
Gereksiz Sınır, Gereksiz Gerginlik Demektir
Eşinin elinde mutlaka serbest harcayacağı ve hesabını sormayacağın harçlığı olsun. Minik minik hesapları soruşturarak eşini bunaltma. Evlilikte güven esastır.
Yedeğinde mutlaka artı bir parası olsun ki acil durumlarda zor durumda kalmasın. Hatırlarsan baştan beri ben bir istersem baban iki verir ve beni hiç barçlıksız ve yedek parasız bırakmaz Allah razı olsun. Hâlâ da sağ olsun beni benden çok düşünür.
Hayatı Enerjisi, İyi İşler Birikir
Eşine ehliyet aldır ve imkânınız olduğunda araba al. Hanımefendilerin çoluk çocukla iş yapmaları, sağa sola gidip gelmeleri daha kolay olur ve rahatlatıcı olur yavrum.
Kendisine bir şey olmadıkça kaza yapsa da kırsa dökse de ağzını açma. Hatta "Sana bir şey oldu mu? Sen iyiysen gerisi önemli değil." de. Bütün imkânlar insan için ve şunu bil ki "Eşyanın da bir ömrü vardır." Eşyanın insandan daha değerli sayıldığı ailelerde insan geriye düşmenin ve değer görememenin ıstırabıyla çok incinir ve hastalık sahibi olur. Gönüller kırık olunca bir yuvaya mutluluk güneşi girmez evladım.
Sözlerini Düşündürecek Şekilde Söyle
Karalamak, yaralamaktır. Can acıtıcı sözler söylemekten sakın. Ahlakının güzelleşmesi için yana yakıla Allah'tan yardım iste.
Bakışların düzelirse yüz ifaden de düzelir. Gözlerin gülürnserse sözlerin de gülümser. İyi olmaktan (sınırlarını bildikçe) kimseye zarar gelmez.
Eğitiminizi öne Alın ki Çıtanız Yüksek Olsun
Eşinin eğitimine destek ol Çocuğunuzu ve birbirinizi ihmal etmeden tahsilini tamamlasın ve eğitiminize ikiniz birden devam edin. Çünkü okumanın ve daha iyiyi aramanın olmadığı yerde hatalar kol gezer.
Çocukça Davranmayı Terk Etmezsen Çocuklara Yapılan Muameleyi Davet Etmiş Olursun
Sakın ola ki darılıp eşine sırtını dönme ya da küsüp birkaç gün konuşmamazlık etme. Sen konuşmazsan içindeki negatif duygular konuşur ve inan ki iyi şeyler üretmez-ler. İnsan bu durumda çok yıpranır.
Ne gerek var? Şeytanı sevindirmeyin, incitmeden konuşup rahatlayın ve sarılarak ayrılın. Artık bu dünyada birbirinizden daha yakın, daha helal kimse yok, bunu idrak edin ve birbirinizin cennet vesilesi olmaya bakın. Bil ki yavrucuğum, eşinle ilişkinden Rabb’imize yol bulacaksın.
Yerinde Doğru Davranmak, Hayranlığı Besler
Düşünerek hareket etmek, pek çok musibete engel olur. Eşini gergin görünce hemen reaksiyon verme. Bu durumda ilk önce düşünmen gereken şey, “Herhalde yolunda gitmeyen bir şeyler oldu. Ben eşime nasıl yardımcı olabilirim?” diye düşünüp, “Hayırdır bitanem? Gergin görünüyorsun, canını sıkan bir şeyler mi oldu?” şeklinde yaklaşmandır.
Sıkıca sarıl, “Üzme kendini, beraber hâllederiz inşallah.” de. Konu sen isen de sabırla dinle ve önce “Haklısın” demenin gerekliliğini bil. Yani önce rahatlat, sonra konuyu detaylandırırsınız.
Mutsuzluk, Hayatın Tadının Çekilmesi Demektir
Eşin "Mutsuzum." diyorsa ciddiye al. "Yediğin önünde yemediğin ardında, ne var mutsuz olacak? Evden işe, işten eve gidip geliyorum daha ne istiyorsun?" deme. Babasının evinde de yemek içmek vardı, bir evde yaşıyordu. Yani bu dediklerin onda vardı. Evlilik sadece bunlardan ibaret olacak idiyse niye evlendi o zaman?
Önceki evinden senin evin daha farklı olmalı ve eşi olduğunu dolu dolu hissedebilmeli. Evde olman eşinin ve çocuklarının mutlu olmaları için yeterli değildir. Birlikte olduğunuz zamanda ne kadar sevgi dolu alışveriş yaptığınız, birlikte neler paylaştığınız önemli. Senin için normal ve yeterli olan eşin için olmayabilir. "Bana göre..." diye yaklaşırsan onu anlama ve ihtiyacını giderme şansını-fırsatını kaçırmış olursun. Eşin de senin için "Beni anlamıyor." dese haklı olur.
Aile Hayatında da Peygamber Efendimizi (sav) Örnek Al
Akşam saatleri eşinin ve çocuklarının hakkıdır. Peygamber efendimiz böyle buyuruyor. Bunu lütfen çok ciddiye al. Aynı mekânda olmak birlikte olmak demek değildir. Aynı çatı altında birbirine yabancılaşmış nice aileler var. Zamanını eşinle ve çocuklarınla konuşarak, bir şeyler paylaşarak, gerekirse oyun oynayarak geçir. Seninle birlikte olmayı dolu dolu yaşasınlar. Paylaşım azaldıkça duygu akışı azalır. Bu da sevginin gizlenmesi ve paylaşıp rahatlayamayınca stresin açığa çıkması anlamına gelir. Aranızda sevgi aktif olmazsa, soğukluk aktif olur.
Birlikte zaman geçirirseniz aranızdaki muhabbet artar. Birlikte mutlulukla yaşanan zamanlar azaldıkça aranız soğur ve ailedeki her şey bundan etkilenir.
Saygı Talep Edilmez, Hak Edilir
Eşinin kendine ve sana duyduğu saygısını koruman çok önemli. Kuşatıcı ol ve sıkıntılara çözüm üreten birisi ol. Eşin sana hep güvensin.
Kendi kabını doldurmayana, işlerini başkalarına yaptırana, bir şey söylediğinde ciddiye almayana saygı duyulmaz. Sevgi saygıyı getirmezse, saygısızlık sevgiyi götürür. Eşinin sana duyduğu sevgi bitimsiz değildir. Her şey gibi sevginin de beslenmeye ihtiyacı var.
Baban ne zaman yanıma yaklaşıp şakalaşsa, latife yapsa babaannen hemen devreye girer, iğneli bir söz söylerdi. Gerçi baban hiç annesine göre davranmadı, yani söyleyeceğini söyledi, çekinmedi. Ama birlikteyken daha anlayışlı ve sevecen olunabilir. Ben kazara böyle davranırsam ki Allah korusun, sen lütfen beni uyar ve eşine yeri geldiğinde latifeni, sevgini, takdirini esirgeme
Eşinin Seni Seçmesinden Dolayı Kıymetini Bil
O, senin için yuvasını terk etti, anne babasından ayrıldı ve seni tercih ederek hayat arkadaşın oldu. Sana en yakın, en mahrem olmaya geldi. Seni tercih ettiği için onu pişman etme. Ben bunları söylerken de içinden sakın ola ki "O da şunu şunu yapmıyor!" gibi bir itiraz cümlesi geçirme. Onun bir şeyi yapmaması sana da aynı yanlışı tekrarlama veya yanlış karşılık verme hakkı vermez. Ayrıca "At, ağasına göre kişner." diye bir atasözümüz var.
Yöneticilerin daha üst düzey davranma sorumlulukları vardır. Doğru ve iyi olanı sen başlatırsan devanı etmesi daha mümkündür. Sen hanımının eşi, çocuklarının babasısın. O evin güvenliği, geçimi, ihtiyaçlarının giderilmesi, huzurun sükûnun sağlanması, sevgi ile kuşatılması vb. şeylerde sen aktif olmalısın. Çünkü sen sorumlusun, yöneticisin.
Aile, Toplumun Bel Kemiğidir. Aile Zarar Görürse Toplum Felç Olur
Yavrucuğum,
Aile, Allah ile aranızdaki yakınlığı artıran, engelleri ortadan kaldırmaya çalışan bir kurumdur. Birbirinize Allah'ın emaneti nazarıyla bakın. Önce kendi aileni ve oluşumunu gerçekleştir. Bizden de gerekirse yardım al.
İç işlerinizi ikiniz istişare ile yönetin. Zamanınızı birlikte planlayın. Allah'tan doğru davranabilmek için basiret ve yardım isteyin. Bu dünya bir anlık. Şimdi varsın, bir dakika sonra dünyamızı değiştirip Allah'ın huzuruna gidebiliriz. Dolayısı ile sen sen ol, hesabını kolay verebileceğin şeyler yap. Rızkını helalden kazanmak için ve yediklerinizin içtiklerinizin temiz olması için azami dikkat et. Yedikleriniz bozuk olursa hayatınızdaki her şey bozulur.
Dua; Lisanın Cilası, Kalbin Gıdası, Adımların Gücü, Düşünmenin Oksijenidir
Rabbim sizi, yüzlerinde Allah'ın nuru, gönüllerinde teslim olmanın luı/ııı u, yaşayışında itidal, sözlerinde sevecenlik ve ölçü, zihninde iyi niyet ve yüreğinde hüsn-ü zan taşıyanlardan eylesin inşallah. Sizi bizden çok daha iyi bir durumda bulundursun ve dünyaya gelme maksadınıza uygun şerefli ve izzetli bir hayatla ödüllendirsin inşallah evladım.
Yolunuz ve yolculuğunuz helal dairesi içinde olsun ve hayrolsun inşallah.
Allah’a emanet olun, güzel evlatlarım.
Dostları ilə paylaş: |