Cmk'nın 250. Maddesi İle Yetkili tutuklu iŞ Soruşturma No : 2011/2196 03/04/2012 Esas No : 2012/225 İddianame No : 2012/168



Yüklə 6,26 Mb.
səhifə5/123
tarix08.04.2018
ölçüsü6,26 Mb.
#48152
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   123

Teröristbaşı tarafından Demokratik Özerklik “yerel otoritelerin güçlendirilmesi, idari, emniyet ve adalet vb. hizmetlerinin yürütülmesi işlemlerinin yerel otoritelere bırakılması” gibi talepleri içeren bir model gibi sunulmaya çalışılsa da, ilk anda özerk, uzun vadede bağımsız bir Devlet kurma hedefi açıkça görülmektedir.

31 Mayıs 2010 tarihinden itibaren örgüt yanlısı basın yayın organlarında örgütün üst düzey kadrolarına dayanarak “yakın bir zamanda demokratik özerkliğin ilan edileceği” haberlerine yer verildiği ve bu yönde şiddet ve kitlesel eylemlerin tırmandırılmasının amaçlandığı, terör örgütüne yönelik istihbarat çalışmaları, örgütün eylemleri, örgüte müzahir yapılanmaların faaliyetlerin de örgütün bu yöndeki çabalarını doğruladığı, son olarak Demokratik Toplum Kongresi tarafından 07-08 Ağustos 2010 tarihinde Diyarbakır’da gerçekleştirilen Kongrede Demokratik Özerkliğin ilan edildiğine dair ifadelere yer verildiği,

PKK, KCK/TM, yandaş oluşumlar ve BDP’nin, demokratik özerklik ilan edilmesi çerçevesinde yürüttüğü faaliyetler ele alındığında, öncelikli olarak özerklik talebine zihinsel bir hazırlık oluşturulmaya çalışıldığı, bu kapsamda yapılacak eğitim faaliyetleri ve akademik çalışmalarla, “Demokratik Özerkliğin son derece makul, Türkiye’nin sosyal, siyasal ve ekonomik yapısına uygun, diğer toplumlarca da kabul gören bir talep” gibi lanse edileceği ve başta yandaş kitle olmak üzere bölge halkına benimsetilmeye çalışılacağı,
Demokratik Özerklik stratejisinin hayata geçirilmesinde hâlen KCK/TM, BDP, DTK, DYG-M ve DÖKH birlikte ve birbirleriyle uyumlu bir şekilde aktif faaliyetler yürüttüğü, örneğin, Demokratik Özerklik düşüncesinin BDP’nin resmi İnternet sitesinde, “Demokratik Çözüm İçin Demokratik Özerklik Projesi” adı altında sunulan raporla “Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununda çözüme dair siyasi tutum belgesi” olarak nitelendirildiği, “Türkiye’nin siyasi-idari yapısında reform ve Kürt sorununda çözüm modeli taslağı” olarak kamuoyuyla paylaşıldığı, raporda Demokratik Özerkliğin “demokratik öz yönetim anlamına geldiği ve Demokratik Cumhuriyet’in özüne uygun niteliklerin pekiştirilmesi” olduğunun ifade edildiği,
BDP’nin raporunda Demokratik Özerkliğin:

“Türkiye’nin siyasi ve idari yapısında demokratikleşmeyi sağlamak amacıyla köklü bir reformu öngördüğü, sadece devlet sistemini değiştirerek sorunların çözülemeyeceğinden hareketle, toplumun öz yeterliliğini esas aldığı, sorunların çözümünde geliştirilecek yöntemler için, yereli güçlendirme, halkı söz ve karar sahibi kılma felsefesiyle hareket ettiği, halkın karar süreçlerine dâhil olması için demokratik katılımcılığı savunduğu ve tüm yerel birimlerde meclis sistemini esas aldığı, salt ‘Etnik’ ve ‘Toprak’ temelli özerklik anlayışı yerine kültürel farklılıkların özgürce ifade edildiği bölgesel ve yerel bir yapılanmayı savunduğu, Bayrak’ ve ‘Resmi Dil’in tüm ‘Türkiye Ulusu’ için geçerli olmakla birlikte her bölge ve özerk birimin kendi renkleri ve sembolleriyle demokratik öz yönetimini oluşturmasını öngördüğü, demokratik özerk yönetimin, ‘bölge meclisi’ olarak örgütlenmesini savunduğu ve meclislerde görev alan kişileri de ‘bölge meclis temsilcisi’ olarak tanımladığı, bölgelerin her biri o bölgenin özel adı veya bölge meclisinin yetki sınırları içinde bulunan en büyük ilin adıyla anılacağı, demokratik özerklik modelinde il valilerinin,  hem merkezi hükümetin hem de bölge yürütme kurulunun aldığı kararları uygulamakla görevli olduğu, Bakanlıkların taşra teşkilatlarının da aynı usüle tabi olacakları, İl Genel Meclisleri, Belediye ve Muhtarlıklar gibi diğer idari yapıların varlığını korumaya devam edecekleri” gibi hususlara muhtevi olması gerektiğine dair ifadelerin bulunduğu,




Demokratik Özerklik örgüte müzahir tüm oluşumlarca, oluşumun faaliyet alanı çerçevesinde gündeme getirilmektedir. Örneğin BDP’ye göre Demokratik özerklik “Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununda çözüme dair siyasi tutum belgesi niteliğinde olup, Kürt sorununda çözüm modeli taslağıdır.” Hâlbuki BDP de terör örgütünün son dönemdeki stratejisine paralel olarak Demokratik Özerkliği gündemine taşımış ve siyasi yelpazede çatışma malzemesine dönüştürmüştür.

Özetle Demokratik Özerklik’in, terör örgütünün Birleşik Bağımsız Kürdistan kurma hayaline yönelik stratejisinin günümüze yansıması olduğu, “Yerel birimlerin güçlendirilmesi ve idari yapıda özerk yönetimlerin tesisi, bölgede emniyet ve adalet hizmetlerinin ortak olarak yürütülmesi vb.” taleplerin arka planında da önce özerk daha sonra Birleşik Bağımsız Kürdistan’ın kurulması hedefi açıkça görüldüğü,


Terör örgütü açısından Demokratik Özerkliğin sürekli olarak gündemde tutulmasının, örgüt üst yönetimi tarafından ilan edileceği açıklamaların, BDP ve müzahir gruplarca masumane politik talepler gibi sunulmasının özellikle müzahir kitlelerin zihinsel hazırlığı ve kamuoyunun içselleştirmesi açısından önem arz ettiği ve bu nedenle sürekli olarak kamuoyu meşgul edildiği,

Demokratik Özerklik, terör örgütünün Birleşik Bağımsız Kürdistan kurma hedefine yönelik stratejisinin son dönemdeki temel dayanak noktasıdır.


Terör örgütünün son dönemdeki stratejisi, eylemleri, hedefleri ve örgütün potansiyeli dikkate alındığında; demokratik özerkliğin fiili olarak hayata geçirilmesinin mümkün olmayacağı zira bunun ülkenin bölünmesi anlamına geleceği, örgüte müzahir oluşumlarca, örgüt mensuplarınca ve bazı yerel yönetimlerce konunun motive edici sembolik bir değer taşıyacağından hareketle sürekli gündeme getirilmeye devam edeceği, örgüte müzahir kitlelerin yanı sıra tüm kamuoyunun hassasiyetlerinin artırılmasına ve gerilimin tırmandırılmasına yönelik çalışmalar yürütüleceği, örgütsel eylemlilik içerisinde bulunan kesimlerin yeni bir hedef gösterilerek ümitlendirileceği ve zinde tutulacağı, seçilmişlerin atanmışlar karşısında yetkisiz bırakıldıkları imajının verilerek mağduriyet psikolojisinin geliştirileceği ve bu yolla uluslararası kamuoyunun desteğinin sağlanacağı, son süreçte AK Parti hükümetine destek veren liberal aydın, yazar ve kanaat önderleri ile sivil toplum örgütlerinin demokratik özerkliği tartışmaya açmasına yönelik propaganda ve kamuoyu oluşturma çalışmalarının yürütüleceği, devletin politik, idari, adli ve güvenlik açısından savunma reflekslerinin özerkliğe ve bölünmeye yönelik test edilmeye çalışılacağı, herhangi bir zafiyet gösterilmesi durumunda da demokratik özerkliğin ilanına ve fiili olarak işletilmesine yönelik sürecin başlatılacağı, demokratik özerklik konusunun demokratik açılım süreciyle gündemde tutulacağının açıkça anlaşıldığı,
Abdullah ÖCALAN’ın kendisini ziyarete gelen avukatlarının vasıtasıyla 18 Ağustos 2010 tarihinde Fırat Haber Ajansı’nın internet sitesinde yayınlanan son değerlendirmesinde; “demokratik özerkliğin Kürtlerin çözüm projesi olduğunu, siyasi, hukuki, ekonomik, kültürel, öz savunma ve diplomasi boyutu bulunduğunu, demokratik özerklik için topyekûn bir seferberlik başlatılması gerektiğini, demokratik çalışmaların DTK’nın alanı olduğunu ve bu nedenle DTK’nın seçimlere kadar bu konuda somutlaştırıcı adımlar atması gerektiğini, demokratik özerkliğin ekmek su kadar lazım olduğunu, bu nedenle ibadet eder gibi gece gündüz çalışmaların yürütülmesi gerektiğine” dair hususlara yer verildiği,
Binaenaleyh demokratik özerklik talebinin masumane ve demokratik hakların geliştirilmesine yönelik politik taleplerden ibaret olmadığı, talebin sahibinin bölgede yaşayan vatandaşlarımız ya da bölgede siyaset yapan partiler değil aksine terör örgütünün bizzat kendisi olduğu, terör örgütünün Birleşik Bağımsız Kürdistan kurma hedefine yönelik son dönemdeki stratejisinin temel dayanak noktasının bahse konu talebin teşkil ettiğinin açıkça görüldüğü,
NETİCE İTİBARİYLE;

KCK’ın, (Koma Civaken Kürdistan) terör örgütü PKK/KONGRA-GEL’in mutasyona uğrayarak günümüze yansıyan ve Birleşik Bağımsız Kürdistan Devleti kurma hedefine ulaşmada aracı kıldığı yeni bir yapılanma modeli, KCK/TM’in ise terör örgütünün nihai hedefine ulaşmada ülkede yürüteceği faaliyetleri organize etmekle görevli kısmı olduğu,

Buna göre KCK yapılanmasının ideolojik temelleri KCK Sözleşmesinde belirtilen ‘Birleşik Bağımsız Kürdistan Devleti’ nihai hedefine yönelik yeni bir Toplum ve yeni bir Devlet inşası amacını güttüğü, bu ideolojik temel terör örgütü PKK’nın kurulduğu günden itibaren yürüttüğü faaliyetlerle ve hedeflerle paralellik gösterdiği,

KCK yapılanmasının organları ve rollerinin KCK sözleşmesinde detaylıca açıklandığı, sözleşmede Önderlik, Yasama, Yürütme ve Yargı sacayakları üzerine kurgulanmış bir politik/idari/adli yapılanma modelinin öngörüldüğü,

KCK yapılanmasının faaliyet alanları yürütme organı tarafından icra edilerek alan merkezleri olarak adlandırılan idari yapılanmalar üzerinden sistemin işletilmesinin düşünüldüğü,

KCK/TM’nin yapılanmasının ise KCK’nın ana çatı yapılanmasına paralel olarak düzenlendiği ve bölücü örgüt adına ülke genelinde tüm yasadışı eylem ve faaliyetleri idare ettikleri, son dönemde de özellikle Demokratik Özerklik stratejisi KCK/TM’nin başlıca faaliyet alanını oluşturduğu,

Terör örgütü PKK/KONGRA-GEL haziran ayı başından itibaren topyekûn savunma olarak adlandırdığı bir süreci başlatarak şiddet eylemlerinde, kitlesel eylemlerinde ve siyasallaşma faaliyetlerinde zirveye ulaşmayı hedeflediği,

Bu dönemin analizi yapıldığında: örgütün kitlesel eylemlerini ve şiddet eylemlerini artırmayı hedeflediği; Türk-Kürt çatışmasına zemin oluşturacak muhtemel ortamları hazırlamaya çalıştığı; Demokratik Özerklik Projesinin hayata geçirilmesi amacıyla faaliyetler yürüttüğü ve bu projeden hareketle teröristbaşı Öcalan’la birlikte KCK/TM’yi etkin bir aktör haline getirmeye çalıştığı açıkça anlaşıldığı,

13 Ağustos 2010 tarihinde Fırat Haber Ajansından yayınlanan ve ÖCALAN’ın görüşme notlarına da yansıyan “KCK ve KONGRA-GEL’in eylemsizlik kararının KCK/TM’nin faaliyetlerini durdurmaya yönelik bir girişim olmadığı, aksine örgütün süreci daha iyi yönetebilmek amacıyla fırsatlardan istifade etmeye yönelik bir çabası olduğu, zira terör örgütünün Anayasa değişikliğine ilişkin Referandum sürecini doğru yönetebilmek, Ramazan ayında bölge halkından gelebilecek tepkileri engellemek, özellikle Büyükşehirlere ve polise yönelik saldırılardaki meydana gelebilecek zafiyeti engelleyebilmek amacıyla böyle bir tercihte bulunduğu tespit edildiği,

KCK (KOMA CİWAKEN KÜRDİSTAN)KÜRDİSTAN TOPLULUKLAR BİRLİĞİ SÖZLEŞMESİNİN KABULÜ VE YAPISI 16-22.05.2007
PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün sözde yasama meclisi olarak kabul ettiği KONGRA/GEL’in 17 Mayıs 2005 tarihinde amaçlarının gerçekleştirilmesi hususunda örgütün anayasası olarak değerlendirdiği KCK sözleşmesini Ortadoğu’dan (4 parça) ve Avrupa’dan katılan 213 delegenin katılımı ile kabul ettiği,

(KCK Sözleşmesinin 14.Bölüm Ek Maddeler kısmının Ek Madde 2’de Kabul Ediliş Tarihi olarak KONGRA GEL Genel Kurulunun 17 Mayıs 2005 tarihli oturumunda kabul edilmiş denilmiştir. Bu tarihsel çelişki örgütün KKK sözleşme tarihini esas almasından kaynaklandığı ve KKK sözleşmesinde ki maddelerin değiştirilmesi sonrası KCK sözleşmesinin KKK sözleşmesinin devamı iması açısından yapıldığı ayrıca 17 Mayıs 2005 tarihinde KCK oluşumu söz konusu değildir)

KCK sözleşmesi ile terör örgütünün bir devlet sistemi gibi yapılandırılması amacı taşıdığı, terör örgütünün birimleri ve örgüt üyelerini sistematik bir yapıya dönüştürmeyi amaç edindiği, önceki yapıdan farklı olarak sadece Kürt kökenlileri değil bu bölgede yaşayan “diğer azınlıkların” da hedeflendiği,



Kendi ifadelerine göre; KCK’nın “demokratik toplumcu -konfederal bir sistem olduğu”. Üye kabul eden, yargılayan, silahlı mücadele yapan, mahalli ve merkezi teşkilatları olan, özellikle yerel yönetimler üzerinde söz sahibi olmaya çalışan fakat her şekilde Abdullah ÖCALAN’ın önderliğini dikte eden bir yapıya sahip olduğu,

KCK sözleşmesinin 37. maddesinde PKK’dan bahsedilerek “KCK SİSTEMİ İÇERİSİNDEKİ HER KADRO İDEOLOJİK, AHLAKİ, FELSEFİK ÖLÇÜLER AÇISINDAN PKK YAPILANMASINA BAĞLIDIR. AYNI ZAMANDA HER KADRO YER ALDIĞI ÇALIŞMANIN, ÇALIŞMA İLKELERİ İLEDE FAALİYET YÜRÜTÜR” şeklinde düzenleme yapıldığı,

36. maddesinin PKK için ayrıldığı ve “PKK’NIN KCK SİSTEMİNİN İDEOLOJİK GÜCÜ OLDUĞUNU, ÖNDERLİK FELSEFE VE İDEOLOJİSİNİN HAYATA GEÇİRİLMESİNDEN SORUMLU OLDUĞU VE KCK SİSTEMİ İÇERİSİNDE HER ÇALIŞANIN PKK NIN İDEOLOJİK VE AHLAKİ ÖLÇÜLERİNİ ESAS ALDIĞININ” belirtildiği,

Bu tarihten itibaren PKK/KONGRE-GEL örgüt yapısının KCK sözleşmesine uygun bir hale getirilerek yeniden düzenlendiği,

PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün 17 Mayıs 2005 tarihindeki genel kurulunda, bölücü amaçlarını gerçekleştirmek maksadı ile örgütün Anayasası olarak kabul ettikleri KCK (Koma Civaken Kürdistan – Kürdistan Halklar Topluluğu) Sözleşmesini yayınlayarak kabul ettikleri, bu sözleşme ile yasadışı örgütün, bir devlet sistemi gibi yapılandırma amacı taşıyıp, örgütün birimleri ve örgüt üyelerini sistematik bir yapı oluşturmayı amaç edindiği görülmekle,

Internet ortamında da yayımlanarak tüm müzahir kitleye duyurulan söz konusu KCK sözleşmesinin tam metni ise;


KOMA CİVAKÊN KURDİSTAN SÖZLEŞMESİ

Önsöz

Başlangıç

Birinci Bölüm : GENEL ESASLAR

İkinci Bölüm : TEMEL HAKLAR, ÖZGÜRLÜKLER VE GÖREVLER

Üçüncü Bölüm : GENEL ORGANLAR

Dördüncü Bölüm : PARÇA ÖRGÜTLENMESİ

Beşinci Bölüm : EYALET-BÖLGE ÖRGÜTLENMESİ

Altıncı Bölüm : ŞEHİR, KASABA VE MAHALLE ÖRGÜTLENMESİ

Yedinci Bölüm : KÖY VE SOKAK ÖRGÜTLENMESİ

Sekizinci Bölüm : YARGI

Dokuzuncu Bölüm : MEŞRU SAVUNMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ

Onuncu Bölüm : DEMOKRATİK EYLEM

On Birinci Bölüm : EKONOMİK VE MALİ SİSTEM

On İkinci Bölüm : DEMOKRATİK ÖRGÜTLENME SİSTEMİ

On Üçüncü Bölüm : ORTAK HÜKÜMLER

On Dördüncü Bölüm : EK MADDELER
Önsöz

Tarihin insanlık için büyük gelişme imkanları ile ciddi tehlikeleri iç içe barındırdığı, Ortadoğu da Üçüncü Dünya Savaşı olarak adlandırılan ciddi bir kaos ve çatışma durumunun yaşandığı, Kürdistan’ın ise bu çelişki ve çatışmanın merkezinde yer aldığı kritik bir sürecinden geçiyoruz. Eski siyasal statükonun kısmi direncine rağmen, küresel sermaye güçleri bu kaostan kendi çıkarları doğrultusunda bir çıkış arayışını sürdürürken, halklar da özgürlüklere dayalı kendi demokratik sistemlerini geliştirerek kaos durumunu aşmaya çalışıyorlar. Bu durumun kısa tespitini genel hatlarıyla şöyle yapmak mümkündür:

1. İnsanlık Zagros ekosisteminde gerçekleşen tarım devrimi temelinde 19. yüzyıl başlarına kadar gelmiştir. 19. yüzyıl başlarında ikinci büyük devrim olan sanayi devrimi gerçekleşmiştir. Bu ikinci devrim ulus-devletin oluşmasında önemli rol oynamıştır. Ulus-devlet sistemi ise yirminci yüzyılın sonlarına doğru toplumsal gelişmenin, demokrasi ve özgürlüklerin önünde en ciddi engel durumuna gelmiştir.

2. Yirminci yüz yılın başında geliştirilen ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı ilkesi, devlet kurma hakkı olarak anlaşılmıştır. Bu temelde oluşan ulus-devletler günümüzde gelişme önünde ciddi engel durumundadırlar. Ulus-devlete dayalı Birleşmiş Milletler modeli yürümemektedir. Körfez savaşı ve Irak’taki durum bunun kanıtı olmaktadır.

3. Bundan çıkışın temel yolu, ulus-devlete göre gelişen küresellik değil, tamamen halka dayanan ve gücünü tabandan alan Demokratik Konfederatif sistemdir. İnsanlık tarihinde devlet olgusu ezeli olmadığı gibi, ulus-devlet de ebedi değildir. Günümüzde küreselleşme ile ulus-devlet aşılmaktadır. Ancak bu süreçte emperyalizm ciddi bir yeni sistem modeli geliştiremediği için, mevcut sistemin krizi derinleşmiş ve kaosa dönüşmüştür.

4. Bu durumda tek alternatif demokratik konfederalizmdir. Bu, piramit tarzı bir örgütlenme modelidir. Burada söz, tartışma ve karar topluluklarındır. Tabandan en üstte kadar delegeler seçimle gelir ve tepe de bir koordinasyonu oluşturur. Delegeler halkın bir yıllık memurları gibi çalışır.

5. Ortadoğu’nun ağırlaşan tarihsel ve toplumsal sorunlarının çözümü içinde demokratik konfederalizm sistemi geçerlidir. Kapitalist sistem ve emperyal güçlerin dayatmaları demokrasiyi geliştiremez, ancak demokrasiyi istismar edebilir. Demokratik konfederal sistemde tabandan gelişen demokratik seçeneği egemen kılmak esastır. Bu sistem toplumsal temelde etnik, dini ve sınıfsal farklılıkları gözeten bir sistemdir.

6. Kürdistan içinse kendi kaderini tayin etme hakkı, milliyetçi temelde devlet kurmak değil, siyasi sınırları sorun yapmadan ve sınırları esas almadan kendi demokrasisini kurma hareketidir. İran’da, Türkiye’de, Suriye’de ve hatta Irak’ta oluşacak bir Kürt yapılanmasında tüm Kürtler bir araya gelerek kendi federasyonlarını, birleşerek de üst konfederalizmi oluştururlar.

7. Kürdistan Demokratik Konfederalizminde asıl karar yetkisi köy, mahalle ve şehir meclis ve delegelerinindir. Dolayısıyla halkın ve tabanın kararı geçerlidir.

Günümüz dünya, Ortadoğu ve Kürdistan koşullarına ilişkin yaptığımız bu temel tespitler gösteriyor ki, Kürdistan’da Demokratik, Konfederalizmi örgütlemek acil, vazgeçilmez ve ertelenemez bir tarihsel görevdir. Bu temelde yeni bir Newroz gününde Demokratik Konfederalizmin inşa sürecini başlatmak, tarihsel bakımdan oldukça ileri, özgürleştirici ve heyecan verici yeni bir adım olmaktadır.

Kürdistan Demokratik Konfederalizmi bir devlet sistemi değil, halkın devlet olmayan demokratik sistemidir. Başta kadınlar ve gençler olmak üzere halkın tüm kesimlerinin kendi demokratik örgütlenmesini yarattığı politikayı doğrudan ve özgür-eşit konfederasyon yurttaşlığı temelinde, yerelde kendi özgür yurttaşlık meclislerinde yaptığı bir sistemdir. Dolayısıyla öz güç ve öz yeterlilik ilkesine dayanır. Gücünü halktan alır ve ekonomi de dahil her alanda öz yeterliliğe ulaşmayı benimser.

Kürdistan Demokratik Konfederalizmi gücünü toplumsal tarihin derinliklerinden ve Mezopotamya’nın tarihten gelen zengin kültürel birikiminden alır. Klan sisteminden ve aşiret konfederasyonlarından günümüze kadar uygarlık tarihi boyunca devletçi toplum merkezileşmesine girmek istemeyen doğal toplumun demokratik komünal yapısına dayanır. Yakın tarih açısından, PKK’nin başta zindanlar ve dağlar olmak üzere bütün alanlarda otuz yılı aşkın süre binlerce şehit vererek yürüttüğü mücadele içinde yarattığı yurtsever halk gerçeğine, özgür yaşama ve demokratik örgüt birikim ve tecrübesine dayanır.

Demokratik Konfederalizm, devletlerin köklü bir reformla demokrasiye duyarlı hale getirilmelerini, demokratikleşme önünde engel olunmamasını ve tüm engellerin kaldırılmasını ister ve bu amaç doğrultusunda mücadele eder. Bundan sonra Kürdistan da üç hukuk geçerli olacaktır: AB hukuku, üniter devlet hukuku, demokratik konfederal hukuk. Üniter devletler olan İran, Irak, Türkiye ve Suriye Kürt halkının konfederal hukukunu tanıdıkça Kürt halkı da onlarınkini tanıyacak ve bu temelde uzlaşıya gidebilecektir.

Demokratik Konfederalizm tüm kültürel varlıkların tanınması, korunması ve kendini ifade özgürlüğünü esas alır. Bu temelde Kürt sorununun demokratik çözümünü, Kürt Kimliğinin her düzeyde kabulünü, Kürt dilinin ve kültürünün geliştirilmesini sağlamayı temel görev bilir.

Demokratik Konfederalizm ekolojik toplum modelini benimser. Toplumsal cinsiyet baskılarına çok yönlü karşı durulmasını ve bunun kadın özgürlük mücadelesi ile aşılmasını esas alır. Ekolojiye ve cinsiyet özgürlüğüne dayalı bir demokrasinin Kürt toplumunun olduğu her alanda örgütlenmesini ve her tür gerilik ve gericiliğe karşı bu temelde mücadele edilmesini ön görür. Bireysel hak ve özgürlükleri toplumsal demokrasinin gelişimiyle birleştirir.

Demokratik Konfederalizm, toplumsal sorunların zora ve şiddete başvurulmadan çözülmesini esas alır, yani barış politikasına dayanır. Ülkeye, halka ve özgürlüklere yönelen saldırılara ve hukukun çiğnenmesine karşı meşru savunma durumunda olur.

Demokratik Konfederalizm, Kürt halkının kendi demokrasisini kurma ve kendi toplumsal sistemini organize etme hareketidir. İçte demokratik ulusu, dışta ise ulus üstü yapılanmayı ifade eder. Toplumun siyasal, sosyal, ekonomik, kültürel, inanç ve mezhepsel, etnik, cinsiyet özgürlüğüne dayalı, ekolojik, komünal alandaki örgütlenmelerinin birliği ve örgütlenmiş toplumun kendi kendini yönetme organizasyonudur. Bu temelde başta kadınlar ve gençler olmak üzere toplumun tüm kesimlerini, kendi demokratik örgütlenmelerini yaratmaya, demokratik eylemlerini yükseltmeye ve kendi kendilerini yönetmeye çağırıyorum.

Demokratik Konfederalizm, dört parçaya bölünmüş ve dünyanın her tarafına yayılmış olan Kürt halkının demokratik birliğinin ifadesidir. Kürt ulusunun kendi içindeki sorunların çözümünde demokratik birlik ilkesini esas alır. Milliyetçilik temelindeki devletleşme eğilimlerini çağını doldurmuş ulus-devlet anlayışının bir devamı olarak görür. Bu tür eğilimler Kürt sorununu çözmede ve Kürt toplumunu ilerletmede yeterli olamayacağı için, böylesi güçleri demokratikleşmeye açık olmaya ve demokratik ulus birliği temelinde konfederasyona katılmaya davet ediyorum.

Demokratik Konfederalizm, derin demokratik zihniyete ve özgürlük bilincine dayandığı için, halklar arasında hiçbir ayrım yapmadan tüm halkların eşit-özgür birliğini esas alır. Katı sınırlara dayalı milliyetçi-devletçi ulus yerine demokratik ulusu geliştirir. Bu temelde tüm Ortadoğu halklarının ve demokrasi güçlerinin birliğinden yanadır. Komşu devletler ile ilişkileri, eşit ve özgür birlik ilkesine dayalı olarak siyasal, sosyal ve kültürel hakların yaşamsallaşması temelinde düzenlemeyi ön görür. Bu temelde bir kez daha bölge halklarını demokratik konfederal birliğe, komşu devletleri ise demokratik tutuma davet ediyorum.

Demokratik Konfederalizm, küresel emperyalizme karşı halkların küresel demokrasisinden yanadır. 21. yüz yılda tüm halkların ve insanlığın yaşamak durumunda olduğu bir sistemdir. Bu da küresel çapta demokratik konfederasyona doğru gidiş ve yeni bir çağa yürüyüş demektir. Bu temelde tüm demokratik insanlığı Küresel Demokrasi Kongresi altında yeni bir dünya yaratmaya çağırıyorum.

Bu ilkeler temelinde ve 2005 yılı Newrozun da Kürt halkının Demokratik Konfederal örgütlüğünün ve birliğinin ifadesi olan KOMA KOMALÊN KURDİSTAN’ın kuruluşunu ilan ederek, halkımıza yeni bir yaşam felsefesi ve sistemi daha kazandırdığımıza inanıyorum. Bunun kurucusu olmakla şeref duyuyorum. Tüm halkımızı yeşil zemin üzerindeki sarı güneş içinde kırmızı yıldızlı bayrak altında kendi demokrasisini örgütlemeye, birleşmeye ve kendi kendini yönetmeye çağırırken, bu bayrağı şerefle taşıyacağımı ve
Yüklə 6,26 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   123




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin