Bir de edebi metinler kitabına girmiş her yazarı değerlendirelim..
1923-1940 ARASI GENEL ÖZELLİKLERİ
S. Fünun, F. Ati, Milli edebiyat dönemlerden kalma bazı sanatçılar eser vermeye devam etti: A. H. Tarhan, A. Rasim, H. R. Gürpınar, A. Haşim, M. Akif, F. Nafiz, Y. Kadri, H. Edip…
Anadolu’ya daha fazla yer verilip Kurtuluş Savaşını anlatan romanlar yazılmaktadır: Yaban, Ateşten Gömlek, Vurun Kahpeye…
Cumhuriyetin ilan edilmesi, Atatürk ilke ve inkılapları, yeni kurumlar, yeni harflerin kabulü, yeni eğitim sistemi, sosyal yapıdaki değişiklikler bu dönem edebiyatına damgasını vurdu.
Bu dönemin şiir anlayışı Millî edebiyatın şiir anlayışından farklı değildir; konu biraz daha gelişmiş Atatürk ilke ve inkılapları, cumhuriyet rejimi de şiirlerde işlenir olmuştur.
Dil konusunda eski yeni tartışması sona erip sadeleşme siyasal bir politika olmuştur. TDK gibi kurumlar kurulmuş.
Halk şiirlerinden yararlanıp hece ölçüsüne ağırlık verilmiştir.
Milli edebiyat döneminde sempati duyulan halk sanatları, halk şairleri tanıtılıp daha kapsamlı bir şekilde sanata dahil edildi.
Harf devrimi ile birlikte Batı ile daha yakından tanınınmış; Batıdaki yenilikler ve akımlar edebiyata uygulanmıştır.
Edebiyat anlayışları farklı değişik gruplar ortaya çıktı: Beş Hececiler, Yedi Meşalecileri, Memleket Edebiyatı, Serbest Şiir anlayışını devam ettirenler, Mistik ve Ruhçu anlayışta olanlar….
1940 ve SONRASI GENEL ÖZELLİKLERİ
Türkiye’de (Atatürk’ün ölümü, tek partili ve çok partili sisteme geçiş) ve dünyada (II. Dünya savaşı, bulanımlar, fikir hareketleri) büyük değişmeler yaşandı; bu değişmeler edebiyata da yansıdı.
Edebiyatta ve sanatta çeşitlilik daha da artı; Batı edebiyatı daha yakından takip edildi.
Şiirin ve romanın konusu genişledi; sıradan konularda şiire konu edildi.
Garip, İkinci Yeniler, Hisarcılar, Toplumsal gerçekçiler, Gerçeküstücüler gibi şiir akımları görüldü.
Halkı ve köyü gerçekçi bir bakış açısıyla anlatan hikaye ve romanlar yazıldı; sosyalcilik bakış açısıyla sorunlar irdelendi.
Bir tarafta şiirin kurallarını önemseyen millî ve manevî değerleri ön plana çıkaran yazar ve şairler; diğer tarafta sosyalist bakış açısıyla memleket sorunlarını dile getirenler; diğer tarafta sadece sanatla ilgilenen bir grup ortaya çıktı.
YEDİ MEŞALECİLER
Kenan Hulusi Koray
Cevdet Kudret Solok
Muammer Lütfi Bahşi
Sabri Esat Siyavuşgil,
Yaşar Nabi Nayır
Vasfi Mahir Kocatürk
Ziya Osman Saba
1. Yeni bir edebiyat, farklı bir şiir anlayışı oluşturmak için toplanmıştır.
2. Sanat için sanat görüşünü benimsediler.
3. Geleneksel temalar yerine yeni temalar bulup işlemeyi amaçladılar.
4. “Samimîlik, canlılık ve devamlı yenilik” ilkelerini benimsediler.
5. Beş Hececiler’e karşı çıkıp Fransız edebiyatını örnek alacaklarını bildirdiler; ancak kendileri de Beşe Hececiler’in yolundan gitmişlerdir.
6. Fecr-i Aticilere benzeyen bu grup Türk şiirine herhangi bir yenilik getirmeden edebiyatın değişik alanlarına yöneldiler.
ZİYA OSMAN SABA
Bireysel konulara ağırlık verdi: çocukluk, ev, aile sevgisi, yoksulluk, Allah’a kulluk, ölüm, ahret, mutluluk…
Dili gayet sade ve basittir.
Hece ölçüsüyle ve serbest şiirler yazdı.
Yedi Meşelacilerin şiire en sadık, en üretken şair ve yazarıdır.
Şiir: Sebil ve Güvercinler, Nefes Almak, Geçen Zaman
Öykü: Değişen İstanbul, Mesut İnsanlar Fotağrafhanesi
Çeviri: Goncourt Kardeşler’den çeviriler
CEVDET KUDRET SOLOK
Önce hece ölçüsüyle, bireysel duygularını ve karamsarlıklarını anlattı; sonra serbest ama kafiyeli şiirler yazdı.
Şiir, öykü ve roman türünde eser veren yazar daha çok inceleme yazılarıyla tanındı.
Türkçenin sadeleşmesi taraftarı oldu; ama ölçünün elden kaçırılmamasını savundu.
Eleştirel yöntemle hazırladığı ve açıkladığı eserler beğenildi.
Folklora şiirlerinde yer veren sanatçı fabllar yazdı.
Şiir: Yaşayıp Ölmek, Güzelleme, Elleri Var Özgürlüğün, Aşk ve Avarelik Üzerine Şiirler
Tiyatro: Birtakım İnsanlar, Kadınlar Arasında
İKİNCİ YENİ EDEBİYAT TOPLULUĞU
Garip akımın sıradan, renksiz, üç beş dizelik, fıkramsı şiirlerine tepki olarak doğdu.
1. Şiirde önemli olan sözcüklerin anlamı değil, söyleniş özelliğidir.
2. Sözcüklerin sözlük anlamı değil, şairlerin onlara kazandıracağı hayal ve buluşlar önemlidir.
3. Şiirde öyküleyici anlatıma yer verilmemeli; şiir öteki türlerden hem biçim hem de içerik yönünden kesin çizgilerle ayrılmalıdır.
4. “Ahlak, erdem, gerçek ve toplum” gibi konuların anlatımı için şiir araç olamaz.
5. Şiir dili konuşma dilinden ayrı olmalı; şiirin kendine özgü bir dili olmalı.
Kısaca; A. edebi sanatlara özgürlük, B. imgeye kapıları sonuna kadar açmak, C. aydınlara seslenmek, D. konuyu ve olayı şiirden atmak..
Cemal Süreyya
Edip Cansever
Sezai Karakoç
Ece Ayhan
Turgut Uyar
İlhan Berk
Ülkü Tamer
HİSARCILAR
1950’den sonra Mehmet Çınarlı’nın çıkardığı Hisar dergisinin etrafında toplandılar.
Garipçilere tepki gösterdiler.
Milli ve manevi değerlere dayalı bir şiir anlayışını savundular.
Ölçü ve uyak gibi biçim öğelerini önemsediler.
Aşk, doğa ve yurt sevgisi gibi temaları işlediler.
Mehmet Çınarlı
İlhan Geçer
Munis Faik Ozansoy
Mustafa Necati Karaer
Yavuz Bülent Bakiler
TOPLUMSAL GERÇEKÇİLER
1950’den sonra oluşan bu akım Daha çok öykü ve romanda başarı sağladı.
Sanatı yurt gerçeklerini vermede kullandılar; sosyalist bir bakış açısıyla bu sorunlara çözüm sundular; sanatlarını da bu görüşü yaymak için araç olarak kullandılar.
Konuşma dilini kullandılar; kahramanlarını bazen seçtikleri yere özgü konuşturdular.
Betimlemede çok başarılıdırlar.
Konularını köy ve köylü sorunlarından, işçi sınıfının sorunlarında seçtiler.
1. Kemal Tahir
2. Orhan Kemal
3. Yaşar Kemal
4. Haldun Taner
5. Necati Cumalı
6. Sabahattin Ali (ilk)
7. Memduh Şevket Esendal
KEMAL TAHİR 1910-1973
Ortaöğrenimini yarıda bırakan sanatçı; gazetecilik yapmış; siyasi düşüncelerinden dolayı da farklı illerde 12 yıl hapis yattı.
Toplumsal gerçekçi yazarlardandır; nehir romanları vardır.
Konularını, Çankırı, Çorum civarından, Cezaevi günlerinden, Kurtuluş Savaşı’ndan, eşkıya hikayelerinden seçen yazar; köyü ve köylü sorunlarını kuvvetli bir gözlemle ve gerçekçi ve bilimsel bir yöntemle işledi.
“Sahici Türk romanı işçimizle köylümüzün realitesinden çıkacaktır.” görüşündedir.
Canlı ve rahat bir anlatımı vardır.
Şiir denemeleri, macera ve dedektif romanları da yazdı.
Osmanlı’nın sosyal hayatı ve devlet yapısını romanlarında işlemiştir.
Roman: Devlet Ana (Osmanlı’nın kuruluşunu anlatır), Yorgun Savaşçı (Kurtuluş savaşını anlatır), Kurt Kanunu, Esir Şehrin Mahpusu, Esir Şehrin İnsanları, Bozkırdaki Çekirdek, Köyün Kamburu, Kelleci Memet…
ORHAN KEMAL (1914-1970)
Asıl adı Mehmet Raşit Öğütçü’dür.
Adana doğumlu olan yazar; sıkıntılı bir çocukluk yaşamış, öğrenimini yarıda bırakarak pamuk fabrikalarında işçilik, dokumacılık yapmış; katip olarak çalıştı; sonra İstanbul’a gelerek yazarlığa başladı.
Eserlerinde toplumsal gerçekçilik bakış açısıyla yoksul insanların (işçi, ırgat, mahpus, bekçi, çöpçü…) aşklarını, acılarını, geçim sıkıntılarını işledi.
Hikâye ve romanlarında hayatın değişik yönlerini ve kişilerini işledi; eserlerinde bir yandan Anadolu’yu diğer taraftan büyük şehir hayatını işledi.
Kişileri konuşturmada çok başarılı olan yazarın yalın ve canlı bir anlatımı vardır.
Hikâye: Ekmek Kavgası, Sarhoşlar, Grev, 72. Koğuş, Arka Sokak, Kardeş Payı...
Adana’da doğan yazar; çocukluğunda birçok işte çalıştı, İstanbul’a gelerek gazeteciliğe başladı.
Sanat hayatına şiirle girdi; asıl ününü romanlarıyla sağladı.
Anadolu folklorundan ve efsanelerinden ve halk hikayelerinden yararlandı.
Alışılmışın dışından köy romanları yazdı.
Romanlarında daha çok Çukurova ve Toroslar’ı mekan seçti.
Kişilerin iç dünyalarını, doğayı ve halkı sanatlı, destansı ve şiirsel bir dille anlattı.
Temiz bir Türkçesi şiirsel bir üslubu olan yazar, kahramanlarını yerli dilleriyle birlikte ele alır.
Uluslararası birçok ödül aldı.
Roman: İnce Memed, Yer Demir Gök Bakır, Ölmez Otu, Çakırcalı Efe, Orta Direk, Yusufçuk Yusuf, Yılanı Öldürseler…
Öykü: Sarı Sıcak
Röportaj: Peri Bacaları, Bu Diyar Baştan Başa
HALDUN TANER (1916-1986)
Kişinin yaşayış özelliklerinden hareketle kişilerdeki eksik aksak yönleri ironik bir dille işledi.
Öykülerinde meddah geleneğinden yararlandı; eski ve yeni yaşam arasında kalmış insanları, sonradan görme tipleri, hayata uyum sağlayamayanları çeşitli yönleriyle (kaygı,eksiklik, sevinç, alışkanlık) anlattı.
Toplumsal gerçekçi bakış açısıyla toplumun aksak, bozuk, düzensiz, eksik yönlerini kişilerden hareketle işledi.
Birçok tiyatro eseri yazdı ve tiyatromuzu bir adım daha ileri götürdü.
Eleştiriyi güldürüyle yoğurmasını bildi; seyirciyi hem güldürdü; hem şaşırtarak düşündürdü.
Öykü: On İkiye Bir var, Yaşasın Demokrasi, Sancho’nun Sabah Yürüyüşü,Tuş, Şishaneye Yağmur Yağıyordu..
Tiyatro: Keşanlı Ali Destanı, Sersem Kocanın Kurnaz Karısı, Gözlerimi Kaaparım Vazifemi Yaparım, Günün Adamı
NECATİ CUMALI (1921-2001)
Şiirleriyle şöhret kazan sanatçı; öykü, roman ve tiyatro türünde önemli eser verdi.
Şiirlerinde; yaşama sevinci, aşk, sevgi temalarını; diğer eserlerinde Anadolu insanının sorunlarını işledi.
Şiirlerinde ölçü ve kafiye kullanmadı.
Tiyatrolarında Karagöz ve orta oyunundan yararlandı.
Süsten ve mecazdan uzak, iç ve dış gözlemlerini yansıtan bir anlatımı vardır.
Şiir: Harbe Gidenin Şarkıları, Yağmurlu Deniz, Güzel Aydınlık, Başaklar Gebe, Mayıs Ayı Notları
Öykü: Susuz Yaz, Yalnız Kadın, Kente İnen Kaptanlar, Ay Büyürken Uyuyamam
Roman: Tütün Zamanı, Aşk da Gezer,
Tiyatro: Nalınlar, Acı Tütün, Aşk De Gezer, Zeliş, Boş Beşik, Derya Gülü, Yağmurlar ve Topraklar, Ezik Otlar, Vur Emri
Deneme: Senin İçin Ey Demokrasi
SEBAHATTİN ALİ
Toplumsal gerçekçi roman ve öyküleriyle tanındı; bu akımın öncüsü oldu.
Aziz Nesin’le çıkardığı Markopaşa vb. politik-mizah dergilerinde hırçın yazılar yazdı.
Konusunu daha çok Anadolu’dan alır;
İnsanlar arasındaki eşitsizlikleri, toplumsal bozuklukları, sınıf mücadelesini gerçekçi ve eleştirel bir bakışla açısıyla ve gözlemle dile getirdi.
Halk dili ve folklar kaynaklarıyla donatılmış canlı ve güzel bir dili vardır.
Roman: Kuyucaklı Yusuf, İçimizdeki Şeytan, Kürk Mantolu Madonna
Öykü:
MEMDUH ŞEVKET ESENDAL (1883-1952)
Güçlü bir gözlemle toplum hayatındaki aksaklıklara ve “topluma ayna tutmuştur”.
Konuşma dilini kullandığı dili temiz; anlatımı güçlüdür.
Çehov tarzının (kesit/ durum öyküsü) ve modern öykücülüğün önemli temsilcisidir.
Siyasetle uğraşan sanatçı edebî kişiliği ile siyasî kişiliğini karıştırmamak için hikayelerini takma adla yazdı.
Büyük davalar peşinde koşmayan küçük sıradan insanların yaşamını konu edindi.
Seçtiği kişiler o kadar canlıdır ki hayatta her an karşımıza çıkacak gibidirler.
Olayları geçmiş zamana aitmiş gibi değil de şimdi yaşanıyomuş gibi anlatır.
En karışık, en dolambaçlı meseleleri dahi basit bir dille başarılı bir şekilde anlattı.
Romanları: Ayaşlı ve Kiracıları, Vassaf Bey.
Hikâyeleri: Otlakçı, Hava Parası, Mendil Altında, Temiz Sevgiler, Ev Ona Yakıştı
AZİZ NESİN (1915-1995)
Mizah dalında dünyaca ünlü eserler verdi.
Toplumun aksayan ve mizaha uygun yönlerini mizahî bir üslupla yerdi.
Kolay ve çok yazan bir yazardır.
Birçok türde (roman, öykü,tiyatro, mizah) birçok eser vermiş (50’den fazla) bir yazardır.
Öykü: Yedek Parça, Fil Hamdi, Damda Deli var, Ah Biz Erkekler, Namus Gazi, Ölmüş Eşek
Roman: Gol Kralı, Zübük, Şimdiki Çocuklar Harika, Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz
Tiyatro: Hakkımı Ver Hakkı, Fırçaların Savaşı
Gezi: Dünya Kazan Ben Kepçe
NAZIM HİKMET RAN (1902-1963)
Sosyalist akımın en güçlü şair ve yazarıdır.
Çok değişik maceralı, hapisli, aşklı, sürgünlü bir yaşam sürdü. 1950’de aftan yararlanarak Rusya’ya kaçtı; rahat fakat huzursuz bir yaşam sürdüğü Moskova’da öldü.
Yaşamı birçok aşk macerasıyla geçen Nazım’ın en büyük aşkı delicesine bağlandığı komünizm ideolojisidir: “Ben Sovyetler Birliği’nin çocuğuyum, Beni Stalin yarattı”
Memlekette bütün değerleri yok sayan, bütün putları (N. Kemal, T. Fikret, A. Hamit) yıkan, burjuvaziye karşı çıkan bir cereyan başlattı.
Şiir dili sadedir; kuralsız bir şiir anlayışı vardır.
Fütürizmin (makineleşme, hız, savaşın güzelliği, uçağa, trene, gemiye övgü) temsilcilerindendir.
Birbirinden farklı şiir evreleri olan şair; Anadola’yu sefaleti ve yoksulluğuyla anlatmış; çözümü hızda ve makinede (komünizm) görmüştür.
Şiir: 835 Satır, Jokond ile Si-Ya-u, Şeyh Bedrettin Destanı, Rubailer, Memleketimden İnsan Manzaraları, Kurtluş Savaşı Destanı, Dört Hapishaneden
Tiyatro: Kafatası, Ferhad ile Şirin, Kadınların İsyanı, Demokles’in Kılıcı, Unutulan Adam, Bir Ölü Evi yahut Merhumenin Hanesi
Roman: Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim, Kan Konuşmaz
Adını 1946 CHP şiir yarışmasında ikinci olan “Cebbar Oğlu Mehemmed” şiiriyle duyurdu.
Şiirlerinde romantik bir duyarlıkla toplumsal gerçekçi bir bakışla çağımıza ayna tutar.
Düşüncelerinde inatçı, sert çıkışlar yapan, anılara sığınan bir karakteri vardır.
Aşk, intihar, içki, ölüm, kavga, kahramanlık gibi bireysel, insanlık sevgisi, barış, özgürlük, gelecek inancı gibi toplumsal temalarını işledi.
Değişik çizgilerde öz ve biçimlerde şiirler yazdı; Divan şiiri biçimlerinden ve mazmunlarından yararlandı. Lirik ve destansı bir özellikte şiirler yazdı.
Canlı konuşma diline, argoya, halk deyimlerine eserlerinde yer verdi; yabancı sözcükleri kullanmaktan çekinmedi.
Toplumsal gerçekçi bir bakışla yazdığı romanları vardır.
Şiir: Ben Sana Mecburum, Duvar, Elde Var Hüzün, Yağmur Kaçağı, Sisler Bulvarı, Bela Çiçeği, Yasak Sevişmek
Roman: Kurtlar Sofrası, Zenciler Birbirine Benzemez, Sokaktaki Adam, Sırtlan Payı, Bıçağın Ucu, Fena Halde Leman, Dersaadet’te Sabah zanları
Senaryo: Kartallar Yüksekten Uçar, Sekiz Sütuna Manşet, Yarın Artık Bugündür
Fıkra: Yanlış Kadınlar, Yanlış Erkekler, Sağım Solum Sobe
Deneme ve Anı: Hangi Sol, Hangi Batı, Hangi Sağ, Faşizmin Ayak Sesleri, Hangi Atatürk Hangi Edebiyat..
SAİT FAİK ABASIYANIK (1906-1954)
Hikayeciliği meslek edinen yazar; modern hikayeciliğimizin en önemli temsilcisidir.
Çehov Tarzı (durum/kesit) öykücülüğünün en önemli temsilcisidir.
Yazmanın kendisi için bir ihtiyaç olduğuna inanmıştır.
Gözlemci ve gerçekçi bir yazardır.
Kişileri yaşadıkları çevreye göre ele alır.
Toplumu konu alan hikâyelerinde toplum sorunlarına değinmiştir.
Deniz, tabiat, yaşlı bir adam, bir boyacı çocuk, balıkçı kahvesi gibi unsurlar ve benzeri küçük ve ayrıntı sayılabilecek unsurlar onun hikâyelerinde sık sık görülür. Anlatımı samimi ve akıcıdır.
Hikâyeleri yapmacıktan ve sanat kaygısından uzaktır.
Arı bir Türkçeyle yazdığı öykülerinde samimi, insanı saran, canlı bir anlatımı vardır.
Öykülerinde, çocukluk, gençlik günlerinin hatıraları ve günlük yaşamı şiirsel bir dille anlattı.
“Sevgi ile başlar her şey” diyerek insana ve doğaya sevgiyle yaklaştı.
Eserlerinin kahramanları şunlardır: balıkçılar, serseriler, yoksullar, selamlaştığı sıradan kişiler…
Anlatımı da yaşamı gibi özgürcedir; bundan dolayı bazen kural dışına çıkıp argo sözlere yer vermiştir.
Şiirleri serbest biçimde ve sürrealist bir çizgidedir.
Hikâyeleri: Semaver, Lüzumsuz Adam, Şahmerdan, Sarnıç, Havada Bulut, Kumpanya, Tüneldeki Çocuk, Alemdağda Var Bir Yılan, Az Şekerli
Roman: Kayıp Aranıyor, Medar-ı Maişet Motoru
Şiir: Şimdi Sevişmek Vakti
NURULLAH ATAÇ (1898-1957)
Eleştiri ve deneme türünün yerleşmesinde etkili olmuştur.
Türkçenin özleşmesinde de katkıları ve desteği olmuştur; Arapça ve Farsça sözcüklere savaş ilan etmiştir.
Arı bir dil kullanan yazar, konuşur gibi yazan, akıcı, içten bir üslubu vardır.
Devrik cümlelerin yerleşmesi için de uğraşmıştır.
Fransızcadan çeviriler yapmıştır.
Savunduğu görüşleriyle çelişmekten çekinmemiş; sürekli bir arayış içinde olmuştur.
Deneme ve Eleştiri: Günlerin Getirdiği, Karalama Defteri, Günce, Söz Arasında, Diyelim, Okuruma Mektuplar...
BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU (1913-1975)
Paris’te sanat eğitimi aldı
Ressam, şair ve akademisyendir.
Halk şiirlerinden yararlandı; kafiye, cinas ve aliterasyonlara yer verdi.
Türk nakış ve kilim ve oyma sanatlarının desenlerini resimlerinde kullandığı gibi; türkü, ninni,bilmece deyim ve deyişlerini de şiirlerinde kullandı.
Şiirlerinde ressamlığının etkisi görülür; renkler, sıfatlar…
Şiirlerinde fikir arayışları ve espri zorlamaları görülür.
Gündelik hayatın sorunları realizmin basitliğini aşarak güçlü ve resim tablolarına yaklaşan, halkın masal ve hayal gücünü de yansıtan, romantik şiirler yazdı.
Şiir: Karadut, Yardan Mektuplar, Dol Kara Bakır Dol, Yaşadığım Aşklar, Tuz
Gezi, deneme, söyleşi: Canım Anadolu, Tezek
SABAHATTİN EYÜBOĞLU
İçindeki şiir kendini yaptığı çevirilerde, deneme ve eleştirilerde gösterdi.
Şiirlerinde insanın evrendeki yerini, madde ve ruh meselelerini, insanın iç dünyasına ait çeşitli yönleri işledi.
Şiiri, duygu ve düşüncenin bir potada erimesi olarak gördü.
İlk şiirlerinde Halk ve Tekke şairlerinin biçim özellikleri görülür; şekle sıkı sıkıya bağlıdır.
İlk şiirleri dini havadan uzaktı; son şiirlerinde ise “Allah Yolunu” anlatmayı ilke edindi.
Felsefî duyguları düşüncenin kuruluğundan uzak, basit bir dille yorumlamaya açık bir şekilde işlemesini bildi.
Şiirlerinde bazen eleştiriye yer vermiştir.
Sanatın hemen hemen her dalında eser veren sanatçı tiyatro ve romanlarında sosyal sorunları ve insanın manevî sorunlarını işledi.
Sağlam bir dil ve üslûp; kuvvetli bir lirizm ve başarılı bir tekniği vardır.
Sembolizmin etkisi görülür.
Ağaç ve Büyük Doğu dergilerini çıkarmıştır.
Şiirleri: Çile, Örümcek Ağı, Kaldırımlar, Ben ve Ötesi, Sonsuzluk Kervanı, Şiirlerim.
Tiyatro: Reis Bey, Bir Adam Yaratmak, Tohum, Müminle Kafir
Roman:
Anı: Bâbıali, Yılanlı Kuyudan
Fıkra ve Makale: Çöle İnen Nur, Büyük Doğu’ya Doğru, Çerçeve
AHMET KUTSİ TECER (1901-1967)
Aşık tarzı söyleyişe yönelip halk şiirine yeni
bir ses ve söyleyiş getirmiştir.
Önceleri bireysel şiirler yazdı; sonra memleket şiirine hatta köy şiirine yöneldi.
Folklorun ve Aşık Tarzı Türk şiirinin en önemli destekleyicisi oldu; Aşık Veysel’i keşfedip edebiyat ve sanat dünyasına tanıttı.
Konusunu köy ve şehir yaşamından ve folklorundan alan tiyatroları vardır.
Şiirlerinde iç duygu ve bununla birlikte gelişen hafif sesli bir musiki havası vardır.
Şiir: kitabı: Şiirler.
Tiyatro: Koçyiğit Köroğlu, Köşebaşı, Bir Pazar Günü, Satılık Ev
KEMALETTİN KAMU (1901-1948)
Küçük yaşta memleketinden ayrılması onu etkiledi; bu nedenle birçok şiirinden gurbet ve ayrılık temasını işledi; bu yüzden ona “gurbet şairi” diyenler de vardır.
Yalın ve içten bir söyleyişi vardır.
Şiirlerini hece vezniyle yazdı.
Yurtseverlik duygusunu dile getiren şiirler yazdı.
Şiir: Hicret, Bingöl Çobanları
MİTHAT CEMAL KUNTAY
Söyleyişlerinde Divan şiirinden yararlanarak coşkulu şiirler yazdı.
Geleneksel nazım biçimlerini ve aruz ölçüsünü kullandı.
Sözcük tekrarlarına ve aliterasyona başvurdu.
Yurt sevgisini aşılayan şiirleriyle meşhur oldu.
Asıl şöhretini 1938’de yayımladığı, İstanbul’un üç dönemini ele alarak, görülen ahlaki bunalımlar yaşayan iki yüzlü insanları anlattığı “Üç İstanbul” romanıyla kazandı.
Şiir: Şehname
Roman: Üç İstanbul
CAHİT SITKI TARANCI (1910-1956)
Cumhuriyet devri Türk şirininin kurucularından ve öncülerindendir.
Şiirlerini sade, ahenkli bir dille, konuşma dilinin tatlılığıyla yazdı.
Şiirlerinde iç sıkıntılarını, karamsarlığı, ölüm korkusunu, yaşama sevincini, yok olacağını işledi; kendinden başka konulara eğilmedi.
Heceye ve kafiyeye yani halk şiirine sadık kaldı; Garip akımından etkilenip serbest şiirlerde yazdı.
Şiiri bir kelime oyunu olarak görüp sese önem verdi.
Şairliği meslek edinip şiir ile ilgili görüşlerini düzyazılarında dile getirdi.
Romantizmin ve sembolizmin etkisinde kalmış.
Şiirleri: Otuz Beş Yaş, Düşten Güzel, Ömrümde Sükût
Nesirleri: Ziya’ya Mektuplar
FALİH RIFKI ATAY (1904-1971)
Atatürk’ün yakınında bulunmuş ve onunla ilgili
anıları ile şöhret sağlamıştır.
Gezi türünde yazdığı eserleriyle tanınır.
İnceleme, makale, anı ve fıkra türlerinde eserler vermiştir.
Cumhuriyet rejimini ve Atatürk devrimlerini ısrarla savunur.
Nesir dilinin gelişmesine katkıda bulunmuştur.
Gezi: Bizim Akdeniz,Tuna Kıyıları, Deniz Aşırı, Yolculuk Defteri,
Biyografi: Çankaya, Atatürk Ne İdi, Babanız Atatürk
AHMET HAMDİ TANPINAR (1901-1962)
Hikâye, roman, deneme, makale, edebiyat tarihi ve şiir türlerinde eser veren sanatçının en önemli özelliği şairliği ve romancılığıdır.
Şiirlerindeki temel unsurlar; his, hayal, rüya ve musikidir. En çok işlediği konu zaman ve şuuraltı’dır. Yani kendi ben’ini işledi.
Şiirlerinde sembolizmin; romanlarında egzistansiyalizmin etkisi görülür.
Sade bir dille yazdığı şiirlerde hece ölçüsünü kullanmıştır.
Hikâye ve romanlarında dönemin toplum hayatını ve çelişkilerini ortaya koyup psikolojik tahlillere önem verdi.
Dili başarıyla kullanmıştır.
Romanlarında İstanbul’u, Milli Mücadelen yıllarının sıkıntılarını, insanların maddi ve manevi bunalımlarını, geçmişe özlemi işledi.
A. Haşim’den ve hocası Y. Kemal’den etkilenmiş ve birçok öğrenci yetiştirmiştir.
Şiirleri: Şiirler
Deneme: Beş Şehir (İstanbul, Bursa, Erzurum, Konya, Ankara)
Roman: Huzur, Mahur Beste, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Sahnenin Dışındakiler.
Hikâye: Yaz Yağmuru, Abdullah Efendi’nin Rüyaları.
İnceleme: 19. Asır Türk Edebiyatı Tarihi, Yaşadığım Gibi (makale).
ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR (1888-1963)
Eserlerinde anılarını dile getiren sanatçı geçmişte yaşayan biri gibidir.
İstanbul’un eski köşklerini, saz alemlerini, yalılarını her yönüyle ve çekici bir üslupla anlattı.
Sosyal ve politik konulara uzak durdu.
İç içe girmiş sanatlı ve uzun ancak anlaşılması kolay cümleleri vardır.
Yaşamındaki titizlik, hüzün, hayale sığınma eserlerinde de görülür.
Romanları: Fehim Bey ve Biz, Çamlıca’daki Eniştemiz.
Öykü: Ali Nizami Bey’in Alafrangalığı ve Şeyhliği
Anı: Boğaziçi Mehtapları, Boğaziçi Yalıları, Geçmiş Zaman Köşkleri
FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA (1914-)
Şiiri bir tutku haline getiren sanatçının şiirlerinde bir “içtenlik” görülür.
Çağdaş Türk şiirinde başlı başına bir 'ekol' olan sanatçı; şiire soyut konularla başlamış, yaratılışı kâinatın sırlarını araştırmaya çalışır.
Şiirleri, destanlar, toplumcu-gerçekçi şiirler ve felsefi-lirik şiirler olarak sınıflandırılabilir.
Sonraları kahramanlık konularını, destansı konuları işlemiştir.
“Ses Bayrağım” dediği (dili) Türkçesi; türettiği ve öztürkçe sözcüklerle doludur.
Sanatçının her şiirinde bir yenilik görülür; dörtlükler, beşlikler, hece veznine yer verirken bazen de kuralsız, ölçüsüz şiirler yazar.
Şiirlerinin kimisi oldukça yalın kimisi ağır ve sembollerle doludur.
Epik tarzda yazdığı “yapay” destanları meşhurdur.
Şiir: Çocuk ve Allah, Dört Kanatlı Kuş, Çakırın Destanı, Anıtkabir, Üç Şehitler Destanı, Yedi Memetler, Türk Olmak, Kubilay Destanı, Samsun’dan Ankara’ya, Havaya Çizilen Dünya, ...
AHMET MUHİP DIRANAS (1909-1980)
Anadolu’yu, memleket manzaralarını ve tarih sevgisini, yaşama sevincini, insanın iç dünyasını işleyen destansı şiirler yazdı.
Hece ölçüsüne ve kafiyeye sıkıca bağlanıp sanatı bir disiplin olarak gördü; sese ve ahenge önem verdi.
Şiirde Anadolu söyleyişlerine yer verdi.
Fransız sembolistlerinden etkilendi. Özellikle Baudelaire’den etkilendiği, ondan çeviriler yaptığı onu taklit etmeye çalıştığı söylenir.
Fransız şiiriyle, Halk şiirini kaynaştırmaya çalıştı.
Fahriye Abla, Ağrı, Dağlara, Olvido şiirleri meşhurdur.
Şiir: Şiirleri,
Tiyatro: Gölgeler, O Böyle İstemezdi...
PEYAMİ SAFA (1889-1961)
Hayatı yoksulluklarla mücadeleyle geçen sanatçı kendi kendini yetiştirip geçimini yazılarıyla kazandı.
Para kazanmak amacıyla yazdığı eserlerinde “Server Bedi” takma adını kullandı.
Romanlarında psikolojik tahlillere önem verip büyük başarı sağladı.
Kişi ve eşyaya psikolojik bir bakış açısıyla bakan sanatçı; kişi, toplum çatışmalarını, ahlak bunalımlarını, manevi ıstırap dolu yaşamları, yalnızlık duygusunu, vicdan azaplarını, Doğu- Batı meselesini işledi.
Gelişmiş bir roman tekniği ve canlı bir dili vardır.
Değişik konularda ve türlerde eser veren sanatçı geniş bir kültüre sahiptir.
Her romanından yazarın kendisinde bir parça vardır. (Özellikle Dokuzuncu Hariciye Koğuşu)
Romanlarının çoğunda yeni bir dünya kurar; ütopyası vardır: Mahşer, Yalnızız, M. N. Koltuğu..
Romanları: Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Fatih-Harbiye, Sözde Kızlar, Mahşer, Canan, Matmazel Noralya’nın Koltuğu, Biz İnsanlar, Yalnızız, Şimşek, Bir Akşamdı,, Bir Tereddüdün Romanı, Cumbadan Rumbaya, Bir Genç Kızın Hatırası…; Cingöz Recai (seri)
Hikâyeleri: Küçük Alp’in Yıldızı ve Bir Varmış Bir Yokmuş
Makale, Fıkra: Objektif Serisi( Gazete yazılarından derleme), Türk İnkılabına Bakışlar
ARİF NİHAT ASYA
Düzyazı türünde de eserleri olan sanatçı şiirleriyle tanındı.
Edebiyatımızda “bayrak şairi” olarak tanınır.
Hece ölçüsüyle aruz ölçüsüyle ve serbest şiirler yazdı.
Eskiye bağlı ve her türlü yeniliğe açık bir kişiliği vardır.
Dil estetiğine önem verdi; şiirlerini sade bir dille yazdı.
İlk şiirlerinde romantik bir Turancılık’ı sonrakilerde Anadolu’nun çilesini ve mertliğini anlatan şiirler yazdı.
Bazı şiirlerinde Osmanlı Tarihini ve dini lirizmi işledi.
Şiirlerinde epik, lirik ve didaktik özellikler görülür.
Rubaileri ile meşhurdur.
Şiir: Dualar ve Aminler, Kökler ve Dallar, Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor, Rubaiyyat-ı Arif, Kubbe-i Hadra
RIZA TEVFİK BÖLÜK BAŞI
S. Fununcuların çağdaşı olduğu halde bu gruba katılmadı; kendi karekteri ve zevkine uygun bir yolda yürüdü.
Tekke ve Saz şairlerinin etkisiyle samimî, duygulu koşma ve nefesler yazdı.
Hece ölçüsünü başarıyla kullandı.
Geçmişe özlem, aşk, doğa, çocukluk hatıraları şiirinin başlıca temalarıdır.
Şiirlerini sade bir dille özenli bir şekilde yazdı.
Her konuda bilgi sahibi olması nedeniyle “feylosof” sıfatı yakıştırıldı.
Şiir: Serab-ı Ömrüm
EFLATUN CEM GÜNEY
Masal, halk hikayesi ve destan derlemeleri yapıp bunları özünü bozmadan kendine özgü bir üslupla yazıya geçirdi.
Folklar ve halk edebiyatı alanlarında bilimsel çalışmalar yaptı.
Masal: Bir Varmış Bir Yokmuş, Açıl Susam Açıl, Az Gittik Uz Gittik…
Halk Hikayesi: Kerem ile Aslı, Tahir İle Zühre
Şiir: Matem Sesleri
İnceleme: Folklar Halk Edebiyatı
MUHSİN ERTUĞRUL
Çağdaş Türk tiyatrosunun en önemli kurucusudur.
Tiyatroyu bilimsel ve sağlam temeller üzerine kurmaya çalıştı.
Tiyatrolarıyla halkı eğitmeyi amaçlamıştır.
Tiyatro üzerine yazı ve çevirileri vardır.
Makale: İnsan ve Tiyatro Üzerine Gördüklerim
Çeviri: Baba, İhtilal, Söz Söyleme Sanatı, Renkli Fener
RECEP BİLGİNER
Edebiyata şiirle başladı; gazetecilik ve dergicilik yaptı.
Toplumdaki aksaklıkları ve köylülerin sorunlarını ele aldı.
Tarihsel konulu oyunları İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda ve Devlet Tiyatrosu’dan sergilendi; ödüllere layık görüldü.
ABD’de tiyatro tarihi eğitimi aldı; yayıncılık ve filmcilikle uğraştı.
Sinema ve televizyon senaryolarıyla meşhur oldu.
“Metamorfoz” adlı, Atatürk’ün toplumu yeniden yapılandırmadaki hızını anlattığı senaryosu meşhurdur.
Dramatik oyunlarında ahlaki öğelere önem verir.
Oyun:Yağmur Duası, Deli, Bir Kilo Namus, Cengiz Han’ın Bisikleti, Turp Suyu, Tamirci, Canavar Cafe, Karayar Köprüsü..
Anı: Gülerek
TURAN OFLAZOĞLU (1932…
Adana doğumlu olan yazar; tiyatroları ve çevirileriyle meşhur oldu.
ABD’de oyun yazarlığı ve tiyatro eğitimi aldı.
Yazdığı oyunları birçok ödüle layık görüldü.
Tarihi oyunlarıyla meşhur oldu.
Tiyatro: Moliere, Shakespeare, IV. Murat, Sokrates Savunuyor, Genç Osman, III. Selim, Sinan, Gardiyan, Cem Sultan, Kösem Sultan, Fatih, Bizans Düştü, Elif Ana…
Şiir: Sevgi Hakanı, Fetih
Senaryo: Topkapı, Mütarekeden Büyük Taaruza
YAVUZ BÜLENT BAKİLER (1935-…
Geleneksel şiirimizin (özellikle N. Fazıl ve C. Sıtkı) öz ve biçim özelliklerini kendi potasında eriterek kendi şiir çizgisini oluşturdu.
Şiirlerinde; Anadolu’yu, Anadolu insanını ve onların sorunlarını işledi.
Sağlam, ahenkli, ölçülü bir mısra yapısı; hikmetli bir söyleyişi vardır.
Biçime önem verdi, kafiyeden yararlandı; sade ve rahat bir dili kullandı.
Gerçekçi bir bakışla Anadolu’nun sevgisini, özlemini merhamatli bir bakışla işledi.
Mili ve İslami bir ruhla lirik şiirler yazdı.
Türkçe sevdası ile bilinen sanatçı tv programlarıyla da bilinir.
Şiir: Yalnızlık, Duvak, Seninle, Harman, Şiirimizde Ana (derleme)
Gezi: Üsküp’ten Kosava’ya, Türkistan Türkistan
Makale: Sözün Doğrusu..
ASAF HALET ÇELEBİ (1907-1958)
Doğu-Batı kültürünü bir raya getirip ilhamını Asya’nın tasavvufundan alarak eğzotik şiirler yazdı.
Eski doğu medeniyetinden ve masallarından yararlandı.
Şiir: Ne, Lamelif, Mevlana, Ömer Hayyam
HÜSEYİN NİHAL ATSIZ (1905-1975)
Çeşitli dergiler çıkardı ve yönetti.
Marksistlere karşı ağır bir dille mücadele yazıları yazdı; türkçülük ve milliyetçilik davasını savundu.
Şiirlerinde genelde hece veznini kullandı.
Öğüt veren destansı şiirler yazdı.
Şiiri davasını anlatan bir araç olarak gördü.
Eski Türk hayatını, destanlarını, kahramanlarını işlediği romanları önemlidir.
Şiir: Yolların Sonu
Roman: Bozkurtların Ölümü,Bozkurtlar Diriliyor, Deli Kurt, Ruh Adam, Dalkavuklar Gecesi
Makale: Türk Ülküsü, Türk Tarihinde Meselerler
BEHÇET NECATİGİL (1916-1979)
İlk şiirlerini Varlık dergisinde yayımladı.
İlk şiirlerinden Garipçi çizgide yürüdü, sonra ayrılıp kendine özgü bir şiir çizgisi kurdu.
Şiir geleneğini ihmal etmedi; Divan şiirinden yararlandı.
İlk şiirlerinde anlam açık; son şiirlerinde kapalıdır.
Hem hece hem de serbest şiirler yazdı.
Rahat, gösterişe kaçmayan, imgelerle yüklü bir şiir dili vardır.
Şiirlerinde kendi evini, sokağı, çevreyi ve dış dünyayı işledi; toplum sorunlarına yer verdi.
Çeviri ve radyo oyunları da meşhurdur.
Şiir: Evler, Kapalı Çarşı, İki Başına Yürümek, Çevre, Eski Toprak, Divançe..
Öğretmenliği dolayısıyla Anadolu’yu yakından tanıdı.
Memleket şiirine yani bir ses getirdi.
Gerçekçi ve romantik bir kişiliği olan şair; hayale pek yer vermedi.
Söyleyişiyle ve içtenliğiyle Karacaoğlanı andıran şairin temiz bir Türkçesi vardır.
Şiirlerinde halk deyişlerinin ve ozanlarının etkisi görülür.
Biçim yönünden serbestliği savundu; heceyi pek kullanmadı, ancak kafiyeden yararlandı.
İyimser, gerçekçi ve açık bir bakış açısıyla Anadolu’yu işledi; Anadolu’ya ideolojik olarak yaklaşıp karamsar bir bakış açısıyla işlemedi.
Şiir: Rüzgar, Atatürk Kurtuluş Savaşı’nda,Yeşeren Otlar, Adamın Biri
Anı: Sevda Dolu Yolculuk
Makale: Şiir Her Zaman (şiir görüşlerini anlattı)
MEHMET KAPLAN (1915-1986)
F. Köprülü’ye asistanlık yapmış olan yazar Yeni Türk Edebiyatı alanında profesördür.
Denemeleri ve edebiyat alanındaki araştırmalarıyla meşhurdur.
Sorgulayan, gerçeği arayan denemeleriyle tanındı.
Akıcı ve sade bir dili vardır.
Deneme: Kültür ve Dil, Nesillerin Ruhu, Byük Türkiye Rüyası
Araştırma/ İnceleme: Şiir Tahlilleri, Hikaye Tahlilleri, Atatürk Devri Türk Edebiyatı, Tevfik Fikret..
TARIK BUĞRA 1918- ?
Tıp, edebiyat, hukuk alanlarındaki eğitimini yarıda bırakarak gazetecilik ve yazarlık yaptı.
Roman ve hikayeleirnde toplum sorunlarını, tarihimizi, değer yargı- larımızı işledi.
“Sanat, insanı yüceltmeyi amaçlamalıdır.” görüşündedir; toplumsal gerçekçilere karşı çıkar; toplumsal sorunlara bireysel ahlak yönünden yaklaşır.
Eserlerinde olayların ve kişilerin iç yüzüne eğilerek psikolojik unsurlara ağırlık verdi.
Şiirsel, yoğun ve akıcı bir anlatımı vardır.
Gözlemlerinden yola çıkarak; kişi ve olayların soyut derinliğine iner.
Roman: Küçük Ağa ( Kurtuluş Savaşı yıllarını işledi), Osmancık ( Osmanlı’nın kuruluşunu işledi), Küçük Ağa Ankara’da, Yağmur Beklerken, Gençliğim Eyvah, Firavun İmanı, İbişin Rüyası, Dönemeçte…
Öykü: Oğlumuz, Yarın Diye Bir Şey Yoktur, Siyah Kehribar…
Oyun: Ayakta Durmak İstiyorum, İbiş’in Rüyası,
Gezi: Gagaringrad
Fıkra, deneme: Düşman Kazanmak Sanatı
ÖMER BEDRETTİN UŞAKLI (1904-1946)
Gezdiği yerleri ressam gözüyle şiirleştirip doğal güzelliklerini işledi.
Doğa güzelliklerini, deniz, gurbet özleyiş temalarını işledi.
“Deniz özlemini” dile getiren şiirleriyle ünlüdür.
Hece ölçüsünü kullandı.
Şiirlerini sade bir dille yazdı.
Şiir: Deniz Sarhoşları, Sarıkız Mermerleri, Yayla Dumanı