Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatının Oluşumu Hazırlayan: Mehmet Erdal Torun/Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni



Yüklə 277,55 Kb.
səhifə1/5
tarix02.11.2017
ölçüsü277,55 Kb.
#27160
növüYazı
  1   2   3   4   5

MEHMET ERDAL TORUN


TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENİ
HIZLI OKUMA

VE


ETKLİ ANLAMA UZMANI

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatının Oluşumu

Hazırlayan: Mehmet Erdal Torun/Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

Kurtuluş Savaşı’ndan sonra ulusal egemenliğe da­yalı, demokratik ve laik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti kurulur. Türk ulusunu çağdaş uygarlık düzeyine yükseltmek için her alanda köklü değişiklikler yapılır. Çağ dışı kalmış kurumların yerine çağa uygun yep­yeni kurumlar oluşturulur. Dil ve tarih alanlarındaki dağınık çalışmalar örgütle­nip kurumsallaştırılır. Ülkenin kalkındırılması ve bayındırlaştırması için köklü atılımlar yapılır. Böylece ülke gerçeklerine ve çağın gereklerine uy­gun yepyeni bir devlet yapısı oluşturulur.

Çağdaş bir devletin kurulması, Ankara’nın başkent olması, halkçılığın devlet programına girmesi, bilimsel ve lâik anlayışa dayanan ulusal eğitimin öngörülmesi, kadın özgürlüğü gibi toplumun çehresini değiştiren yeni oluşumlar, sanat ve edebiyatımızı da derinden etkiler. Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar gelen sü­reçte sosyal yapıdaki çeşitlilik, sanatçıların çeşitli düşün­celer doğrultusunda; çeşitli konuları, çeşitli anlatım yolları kullanarak; çeşitli biçimsel kalıplarla ya da hiçbir kalıba, kurala bağlı olmadan yansıtmasına olarak tanımıştır.

Cumhuriyetin ilanından sonra edebiyatımız, çağdaş anlayışlar doğrultusunda gelişmesini başarıyla sürdürmüştür. Cumhuriyetin ilk yıllarında “Beş Hececiler” olarak adlandırılan şairler topluluğu, en parlak dönemlerini yaşamaktaydı. Yine bu yıllarda Kurtuluş Savaşı’nın etkisiyle edebiyatta genel olarak Anadolu’ya bir yönelim başlar. Milli Edebiyatçılar, Bağımsızlar ve Beş Hececiler de yine bu dönemde eserler vermeye devam ederler.



Özellikleri:

Yazı diliyle konuşma dili arasındaki fark ortadan kalkmış dildeki sadeleşme çabaları aralıksız olarak sürmüştür.

Edebiyatımız bu dönemde toplumcu bir karakter kazanmış gerçekçi bir anlayış güdülmüştür.

Aruz ölçüsünün yerini hece ölçüsü almış, şiirlerde de günlük konuşma dili kullanılmıştır. Yine bu dönemde şiirin biçimce daha da serbestleşmesi sağlanmıştır.

Şiir, roman, hikâye ve tiyatro gibi türlerde önemli gelişmeler olmuştur. Romanda ve hikâyede halk gerçekleri tamamen yerleşmiştir. Yine tiyatro ve deneme alanında büyük gelişmeler gösterilmiştir.

Cumhuriyetin kuruluşuyla 1940 (İkinci Dünya Savaşı) yılları arasında eser veren şair ve yazarlar genellikle daha önceki Milli Edebiyat akımının etkisinde tam anlamıyla “yerli” ve “halka doğru”; veya Batı’nın, özellikle Fransız edebiyatının etkisinde kişisel yollarında yürümüşlerdir.

Edebiyatımız İstanbul aydınlarının tekelinden kurtulmaya başlanmıştır. Anadolu’dan aydın yetişmeye başlamıştır.

Bu dönemden itibaren farklı edebi topluluklar ortaya çıkmaya başlamıştır.



CUMHURİYET DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METRİNLER

Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatında öğretici metinlerin özellikleri şunlardır:

Öğretici metinler bakımından bu dönemde büyük ilerlemeler kaydedilmiş; deneme, makale, gezi yazısı, hatıra, fıkra, eleştiri… alanlarında önemli eserler verilmiştir.

Bilgi verme, düşündürme, açıklama amaçlanmış; metnin yapısı dil ve anlatımı, kullanılan motifler bu amaçlara göre belirlenmiştir.

MEHMET ERDAL TORUN

Kurtuluş Savaşı’dan yeni çıkmış olan ülkenin Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda büyük bir kalkınmaya girişmesi sonucunda millete ve milletin kültürüne yönelinmiş, Anadolu ve Anadolu insanı konu edilmiştir.

Öğretici metinlerde günlük konuşma dilindeki Türkçe sözcükler, halk söyleyişlerindeki tamlamalar kullanılır; Arapça ve Farsça sözcüklere fazla yer verilmez.

Bu dönem yazarları, öğretici metinlerde terim ve kavramları, gündelik hayata ait sözcük ve sözcük gruplarını kullanarak edebi bakımdan güçlü bir anlatıma ulaşmayı amaçlarlar.

Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatı öğretici metinlerinde yazı dilinin konuşma diline yaklaştırılması, açık ve sade bir dilin kullanılması daha fazla okura ulaşılmasını sağlamıştır.

Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatında öğretici metin türlerinde eserler kaleme alan önemli sanatçılar şunlardır:



1. NURULLAH ATAÇ (1898 – 1957)

Deneme ve eleştiri türünde usta bir isimdir.

Batılı anlamda ilk deneme ve eleştiri yazılarının yazarıdır.

1940’tan sonraki yazılarında Türkçeyi özleştirme çabası öne çıkar.



Eserleri:

Deneme-Eleştiri: Günlerin Getirdiği, Karalama Defteri, Sözden Söze, Ararken, Diyelim, Söz Arasında, Okuruma Mektuplar.

Günlük: Günce.

2. SUUT KEMAL YETKİN (1903 – 1980)

Deneme ve eleştiriyle tanınmıştır.

Sanat, estetik, resim ve felsefe alanlarında eserler vermiştir.

Düşüncelerini açık ve yalın bir anlatımla kaleme almıştır.

Eserleri:

Deneme: Günlerin Götürdüğü, Edebiyat Konuşmaları, Edebiyat Üzerine, Düşün Payı, Yokuşa Doğru, Şiir Üzerine Düşünceler, Denemeler

İnceleme-Araştırma: Ahmet Haşim ve Sembolizm, Sanat Felsefesi, Edebiyatta Akımlar.

3. İSMAİL HABİP SEVÜK (1892 – 1954)

Milli mücadeleye destek veren önemli yazarlardandır.

“İzmir’e Doğru” ve “Açıksöz” gazetelerinde başyazarlık yapmıştır.

Türk edebiyatı tarihi, anı, gezi yazısı gibi türlerde eserler vermiştir.

Eserleri:

Edebiyat Tarihi – İnceleme: Türk Teceddüt Tarihi, Avrupa Edebiyatı ve Biz, Edebiyat Bilgileri

Gezi Yazısı: Tuna’dan Batı’ya Yurttan Yazılar

Anı: O Zamanlar



4. CEMİL MERİÇ (1917 – 1987)

Deneme türünün usta isimlerindendir.

Denemeleri dışında, edebiyat tarihi, felsefe, tarih çalışmaları ve çevirileri de vardır.

Eserleri:

Deneme: Bu Ülke, Mağaradakiler

Araştırıma-İnceleme: Umrandan Uygarlığa, Kırk Ambar, Bir Dünyanın Eşiğinde.



5. SABAHATTİN EYÜBOĞLU (1908 – 1973)

Deneme ustalarındandır.

Araştırma ve incelemeleri de vardır.

Eserleri:

Deneme: Mavi ile Kara, Sanat Üzerine Denemeler

6. ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR (1883 – 1963)

İstanbul’un lüks semtlerini ve Boğaziçi’ni, eski aşklarını, eğlencelerini anlatmıştır.

Anlaşılır bir dille, anı, makale, öykü ve romanlar yazmıştır.

Anıları ve CHP roman yarışmasında (1942) üçüncü olan Fehim Bey ve Biz adlı romanı önemli eserleridir.

Eserleri:

Anı: Boğaziçi Mehtapları, Boğaziçi Yalıları, Geçmiş Zaman Köşkleri, İstanbul ve Pierre Loti



Roman: Fehim Bey ve Biz

Cumhuriyet Döneminde Edebi Dergiler

Kültür Haftası: Peyami Safa tarafından 1936 yılında yirmi bir sayı olarak yayımlanmıştır. Sanat, bilim ve edebiyatı “kültür” odağında birleştirmeyi, sağlamlaştırmayı esas alan, kültür meseleleri üzerinde yazılara yer veren bir dergidir. Dergi özellikle de roman ve köy edebiyatı üzerine tartışmalarla döneminde etkili olmuştur. Dergide; Peyami Safa, Faruk Nafiz Çamlıbel, Halit Fahri Ozansoy, Ahmet Hamdi Tanpınar gibi imzalar görülür.

Ağaç: Necip Fazıl Kısakürek’in 1936’da on yedi sayı olarak yayımladığı dergidir. Ağaç’ta sezgici ve milli bir sanat anlayışı savunulmuştur. Dergide; Necip Fazıl Kısakürek, Ahmet Kutsi Tecer, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ziya Osman Saba, Cahit Sıtkı Tarancı gibi imzalar görülür.

Çınaraltı: Orhan Seyfi Orhon ve Yusuf Ziya Ortaç tarafından 1941-1948 tarihleri arasında yüz altmış bir sayı olarak yayım­lanmıştır. Türkçü ve milliyetçi bir dergidir. Dergide, Türk kültürü ve Türk tarihi üzerine yoğunlaşılmıştır. Çınaraltı’da Orhan Seyfi Orhan, Yusuf Ziya Ortaç, Halide Nusret Zorlutuna, Nihai Atsız, Peyami Safa, Behçet Kemal Çağlar, Faruk Nafiz Çamlıbel, Halit Fahri Ozansoy, Zeki Ömer Defne, Tarık Buğra gibi imzalar, eserlerini yayımlamışlardır.

Varlık: Yaşar Nabi Nayır tarafından 1933’te Ankara’da yayımlanmaya başlayan dergi, 1946’dan itibaren İstanbul’da yayımlanmaktadır. Türk edebiyatının en uzun soluklu dergisi olan Varlık, kendi çizgisinden ödün vermeden farklı dönemlerde farklı akımlara ve anlayışlara ev sahipliği yapmıştır. Garip anlayışına uygun ilk örneklere ve köy edebiyatı ürünlerine sayfalarında yer vermiştir. Dergi, halen yayımlanmaya devam etmektedir. Dergide; Abdülhak Şinasi Hisar, Attila ilhan, Behçet Necatigil, Cahit Sıtkı Tarancı, Cevdet Kudret, Ceyhun Atuf Kansu, Necati Cumalı, Nurullah Ataç, Orhan Veli, Sabahattin Kudret Aksal, Sait Faik, Yakup Kadri Karaosmanoğlu gibi birçok yazar ve şairin ürünlerine yer verilmiştir.

Büyük Doğu: Necip Fazıl Kısakürek tarafından ilk sayısı 1943’te yayımlanan dergidir. Büyük Doğu, kimi zaman bir dergi kimi zaman da bir gazete özelliği gösterir. Büyük Doğu, 1943 – 1978 arasında, çeşitli kesintilerle de olsa, yayın hayatını sürdürmüştür. Büyük Doğu; siyasi, edebi, fikri, aktüel vb. içeriklidir. Dönem dönem derginin siyasi ya da edebi yönü ağırlık kazanmıştır.

Markopaşa: 1946 yılında Sabahattin Ali, Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz tarafından halkçı, toplumcu gerçekçi bir anlayışla çıkarılan siyaset, mizah, hiciv dergisidir. Sürekli yasaklanan dergi; Markopaşa, Merhumpaşa, Malümpaşa, Alibaba, Yedi Sekiz Paşa, Hür Markopaşa gibi birçok adla yayın hayatını sürdür­müştür. Derginin yayın hayatı 1950’de sona ermiştir.

Hisar: İlk sayısı 1950’de yayımlanan dergi iki ayrı dönemde yayın hayatını sürdürmüştür: 1950 – 1957 arasında yetmiş beş sayı, 1964 – 1980 arası iki yüz iki sayı yayımlanmıştır. Türk edebiyatında uzun soluklu ve önemli bir dergi olan Hisar’da şiir başta olmak üzere pek çok edebi türle ilgili yazılar yer almıştır. Resim, müzik, sinema yazılarının da yer aldığı dergi, kendi çevresinde oluşturduğu Hisar topluluğuyla önem kazanmıştır. Hisarcıların en önemli sanat ilkesi “milli'” olanla “yeni”yi bir araya getirmek olmuştur. Gelenekten ayrılmayan bağımsız bir sanat anlayışını savunan Hisarcılar, Batı’nın taklit edilmesine karşıdırlar. Dergide; Mehmet Çınarlı, Munis Faik Ozansoy, İlhan Geçer, Turgut Özakman, Mustafa Necati Karaer, Gültekin Samanoğlu, Nevzat Yalçın, Mehmet Kaplan gibi yazar ve şairler eserler yayımlamışlardır.

Yaprak: Orhan Veli tarafından 1 Ocak 1949 tarihinden itibaren on beş günde bir yayımlanan dergidir. Dergi, 15 Haziran 1950’ye kadar yayımlanmıştır. Orhan Veli’nin ölümünün ardından arka­daşları tarafından Son Yaprak adlı özel bir sayı yayımlanmıştır. Dergide ağırlıklı olarak Garip anlayışına uygun ürünler yayım­lanmıştır. Yaprak’ta; Orhan Veli, Oktay Rifat ve Melih Cevdet Anday, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Cahit Külebi, Bedri Rahmi Eyüboğlu gibi isimlerin ürünleri yer almıştır.

Pazar Postası: 1951’de yayımlanmaya başlayan derginin yazı işleri müdürü, bu dergide yazdığı bir yazıyla İkinci Yeni’nin isim babası olan Muzaffer İlhan Erdost’tur. Pazar Postası haftalık, siyasi bir gazetedir; fakat gazetenin Sanat-Edebiyat eki edebi dergi niteliği taşır. Dergi, özellikle İkinci Yeni hareketine bağlı şairlerin bu dergide yazmasıyla ünlenmiştir. Dergi, aynı zamanda Garip şiirine karşı bir tutum içindedir ve özellikle şiir eleştirileriyle dikkat çeker. Dergide A.Turgut (Turgut Uyar), Behçet Necatigil, Can Yücel, Fethi Naci, Oktay Akbal, Salah Birsel, Sezai Karakoç gibi imzalar görülür.

Türk Dili: Ankara’da 1951 yılında, Türk Dil Kurumu’nun aylık yayını olarak çıkmaya başlayan dergi Türk dilinin ve edebiyatının en uzun soluklu dergilerinden biridir. Türk Dili dergisi, sadece dil konusunda yazılan makalelerin, yazıların, incelemelerin yayımlandığı bir dergi değil, bütün edebi türlere ait yazıların ve incelemelerin yer aldığı bir dergi olmuştur. Derginin dile ve edebiyata katkısı, derginin çıkardığı özel sayılar ve verdiği ödüllerle daha da artmıştır. Türk Dili dergisinde Doğan Hızlan, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Nurullah Ataç, Oktay Akbal, Orhan Hançerlioğlu, Peyami Safa, Sabahattin Kudret Aksal, Salah Birsel, Suut Kemal Yetkin gibi birçok imza yer almıştır.

Mavi: 1952’de Ankara’da yayımlanmaya başlamıştır. Mavi dergisi çıkış amacını derginin ilk sayısında açıklamış ve sayfalarının ulusal sanatı eserlerinde yansıtan sanatçılara açık olduğunu belirtmiştir. Mavi dergisinde, yirmi birinci sayısından itibaren yazmaya başlasa da, Mavi topluluğu denilince akla gelen ilk isim Attila İlhan olmuştur. Attila İlhan, toplumcu gerçekçi sanatın ne olduğunu anlattığı yazılarıyla derginin yönünü toplumcu bir edebiyata çevirmiştir. Dergide; Attila İlhan, Ahmet Oktay, Özdemir Nutku, Ülkü Arman, Ferit Edgü, Orhan Duru, Demir Özlü gibi imzaların eserleri yayımlanmıştır.

Papirüs: Cemal Süreya’nın çıkardığı dergidir. Dergi ilk olarak 1960’ta yayımlanmıştır. Dergi, yayın hayatına aralıklarla devam etmiştir. Cemal Süreya’nın imzasız başyazılarıyla dikkat çeken dergide, özellikle şiirler ve şiir üzerine yazılan yazılar yayımlanmıştır. Papirüs’te Can Yücel Cemal Süreya, Mehmet H. Doğan, Turgut Uyar, Ülkü Tamer gibi imzalar öne çıkmıştır.

Halkın Dostları: İlk sayısı 1970’te Aylık Devrimci Sanat ve Kültür Dergisi alt başlığıyla İstanbul’da yayımlanmıştır. Üçüncü sayıdan sonra dergi merkezi Ankara’ya taşınmıştır. Dergiyi Ataol Behramoğlu ve İsmet Özel çıkarmışlardır. Dergiye Süreyya Berfe, Özkan Mert, Asım Bezirci, Nihat Behram gibi imzalar da katkıda bulunmuşlardır.

Şiiratı: İlk sayısı Vural Bahadır Bayrıl, Osman Hakan, Orhan Alkaya ve Seyhan Erözçelik tarafından 1986 yılında yayımlanmıştır. Şiiratı, 1994’e kadar 7 sayı yayımlanmıştır. Dergi 2004’te tekrar yayımlanmaya başlanmıştır. Şiiratı dergisi 1980 sonrası şiirin önemli toplanma yerlerinden biri olmuştur. Dergide Haydar Ergülen, Hilmi Yavuz, Vural Bahadır Bayrıl, Osman Hakan, Lale Müldür, Orhan Alkaya ve Seyhan Erözçelik gibi imzaların ürünleri yayımlanmıştır.

III. ÜNİTE: CUMHURİYET DÖNEMİNDE COŞKU VE HEYECANI DİLE GETİREN METİNLER (ŞİİRLER)

Öz Şiir Anlayışını Sürdüren Şiir (Saf Şiir)

Türk edebiyatında “Saf Şiir” (Öz Şiir) eğilimi Ahmet Haşim’in “Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar” adlı makalesiyle (Türk edebiyatında ilk poetika örneği kabul edilir.) başlar.

Sanatın bir form sorunu olduğuna inanan bu şairler için önemli olan iyi ve güzel şiir yazmaktır. Bu anlayışla kendilerine özgü özel bir imge düzeni oluştururlar. Özgün ve yaratıcı olan bu imgeler, dilin mantığına uygun ve dilin anlam alanını genişletip dile yeni olanaklar sunacak bir yapıya sahiptir. Dilde saflaşma düşüncesi, kendini rahat şiir yazma şeklinde başat öğe olarak gösterir. Şiirsel söylemin zirvesine ulaşmak düşüncesiyle dilin yücelişi paralellik gösterir.

Şiirde her türlü ideolojik sapmanın dışında kalarak sadece okuyucuda estetik haz uyandıran şiir yazma eğilimi, bu şairleri her türlü mektepleşme eğiliminin dışında kalıp müstakil şahsiyetler olarak şiir yazmaya yöneltmiştir.

Şiiri soylu bir sanat olarak kabul eden bu şairlerde düşsel (hayali) ve bireysel yön ağır basar. İçsel ve bireyci bir yaklaşımla evrensel insan tecrübesini dile getirirler.

Saf şiir anlayışında estetik tavır ön plandadır. Bu anlayıştaki şairler didaktik bilgiden uzak durup; bir şey öğretmeyi değil, musikiyle ya da musikinin çağrıştırdığı, uyandırdığı imgelerle insanın estetik duyarlılığını doyurmayı amaç edinirler. Kısacası bu şairler şiirde anlama fazla önem vermezler. Anlaşılmak için değil; duyulmak, hissedilmek için şiir yazarlar.

Şiirde biçim endişesi duyan bu şairlerde dize ve dil baş tacıdır. Disiplinli çalışarak mükemmele varan halis şiir yazma endişesi kendini hissettirir.

Gizemsellik, simgecilik, bireysellik, ruh, ölüm, masal, rüya, mit temalarının yoğunca işlendiği bu şiirler zekâ ve bilincin disipliniyle bütünleştirilerek yazılmıştır.



Öz Şiir Anlayışını Sürdüren Şiirin Özellikleri:

Milli Edebiyat Döneminin şiir hareketleri bu dönemin oluşmasında etkili olmuştur.

Şiir dili her şeyin üzerindedir.

Şiir bir biçim (form) sorunudur. Ahenk söyleyiş tarzı, ritim, kafiye ile sağlanır.

Amaç iyi ve güzel şiir yazabilmektir.

Dilde saflaşma, sadeleşme görülür.

Şiir, soylu bir sanat olarak kabul edilir.

En değerli şey dizedir.

Şairlerin kendilerine özgü bir imge düzenleri vardır.

İçsel bir yaklaşımla insan anlatılır.

Şiirin toplum için değil sanat için olduğunu iddia ederler ve şiirlerini sanat için yazarlar.

Şiirler ideolojinin esiri olmamalıdır.

Güzel şiir ancak çalışarak elde edilir.

Şiir emek işidir.



Öz Şiir Anlayışını Sürdüren Şairler ve Edebi Topluluklar

1. NECİP FAZIL KISAKÜREK (1905 – 1983)

Şiirleri ve tiyatrolarıyla ün kazanmış usta bir yazardır.

“Büyük Doğu” ve “Ağaç” dergilerini çıkarmıştır.

Fransız sembolistlerinden ve halk şiirinden yararlanarak heceyle kendine has, başarılı şiirler yazmıştır.

İlk dönem şiirlerinden sonra mistik konuları, madde ve ruh ilişkisini, insanın evrendeki yerini konu edinen şiirler yazmıştır.

“Kaldırımlar” şiiriyle geniş bir kesim tarafından tanınmış ve sevilmiştir.

Şiirlerini “Çile” başlığı altında bir kitapta toplamış ve bu kitapta şiir anlayışını düzyazı olarak anlatmıştır.

Eserleri:

Şiir: Örümcek Ağı, Kaldırımlar, Ben ve Ötesi, Sonsuzluk Kervanı, Çile

Oyun: Tohum, Bir Adam Yaratmak, Künye, Sabırtaşı, Para, Nam-ı Diğer Parmaksız Salih, Reis Bey, Yunus Emre, Abdülhamit Han, Ahşap Konak, Siyah Pelerinli Adam

Öykü: Hikâyelerim

Roman: Aynadaki Yalan

Anı: Yılanlı Kuyudan

2. AHMET HAMDİ TANPINAR (1901 – 1962)

Şiir, öykü, roman, edebiyat tarihi, makale, deneme alanlarında eserler vermiştir.

Eserlerinde Doğu-Batı çatışması, “rüya” ve “zaman” kavramları, “geçmişe özlem”, “mimari” ve “musiki” öne çıkar.

“Ne içindeyim zamanın! Ne de büsbütün dışında” dizeleri onun zamanı kavrayışının özünü vermektedir.

“Bursa’da Zaman” şiiri geniş bir kesim tarafından sevilmiştir.

Ahmet Haşim’in özellikle de Yahya Kemal’in etkisinde kalmış, Sembolizmden etkilenmiştir.

Romanlarında psikolojik tahlillere önemle eğilen yazarın; kendine has bir üslubu vardır.

Yazarlığı dışında İstanbul Üniversitesi’nde edebiyat profesörlüğü, milletvekilliği de yapmıştır.

“Beş Şehir” adlı önemli deneme kitabında Ankara, Erzurum, Bursa, Konya ve İstanbul’u anlatmıştır.

“Huzur” romanı, aşkı, psikolojiyi ve Doğu-Batı karşıtlığını içerir; roman kişilerinin adlarının verildiği dört bölümden oluşur: İhsan, Nuran, Suat ve Mümtaz.

Eserleri:

Şiir: Bütün Şiirleri

Roman: Mahur Beste, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Huzur, Sahnenin Dışındakiler, Aydaki Kadın.

Öykü: Abdullah Efendi’nin Rüyaları, Yaz Yağmuru.

Deneme: Beş Şehir, Yaşadığım Gibi.

Makale – İnceleme: Yahya Kemal, XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi, Edebiyat Üzerine Makaleler.



3. AHMET MUHİP DIRANAS (1908 – 1980)

Şiirleriyle tanınmakla birlikte tiyatro eserleri de vardır. Fransız sembolizmiyle Türk şiir geleneğini başarıyla kaynaştırmıştır.

Hece ölçüsüyle biçimsel mükemmelliğe önem verdiği şiirler yazmıştır. Aşk, insanın iç dünyası gibi bireysel duyguları işlemiştir.

Kar, Olvido, Ağrı ve Fahriye Abla şiirleriyle sevilmiştir.

Eserleri:

Şiir: Şiirler

Oyun: Gölgeler, O Böyle İstemezdi.

4. CAHİT SITKI TARANCI (1910 – 1956)

Otuz Beş Yaş, Desem ki ve Gün Eksilmesin Penceremden şiirleriyle tanınır.

Şiirlerinin çoğunda ölüm konusunu işlemiştir.

Romantizm ve sembolizmden etkilenmiştir.

Hece ölçüsüyle yazdığı şiirleri de serbest şiirleri de vardır.

Şiirde biçime, kafiyeye ve ahenge önem vermiştir.

Eserleri:

Şiir: Otuz Beş Yaş, Düşten Güzel, Ömrümde Sükût, Sonrası

Mektup: Ziya’ya Mektuplar

5. ASAF HALET ÇELEBİ (1907 – 1958)

Hiçbir akıma girmeyen kendine has bir şairdir.

Gençlik yıllarında divan edebiyatından etkilendi. Gazeller ve rubailer yazdı.

1937′den sonra serbest ölçü kullanmaya ve Batı şiirinin tekniklerine yönelmeye başladı.

Şiirlerinde dinlerden, ideolojilerden, toplumsal olaylardan çok Anadolu-İran-Hindistan çizgisi üzerinde uzanan bir yaşamın görünümlerini sesler aracılığıyla dile getirdi.

Eserleri:

Şiir: He, Lâmelif, Om Mani Padme Hum MEHMET ERDAL TORUN

YEDİ MEŞALECİLER

1928 yılında ortaya çıkan bu topluluk, şiir ve yazılarını “Yedi Meşale” adlı kitapta toplamışlardır. Türkiye’de Cumhuriyet döneminde “sanat sanat içindir” deyip öz şiir anlayışını benimseyen ilk grup Yedi Meşaleciler’dir. Bunlara göre şiir hiçbir fikir ve ideolojinin hizmetinde kullanılamazdı. Gerçek şiir, sanat için yazılan, samimi ve yenilik dolu olan şiirdir.



Yedi Meşalecilerin özellikleri şunlardır:

Sanat, sanat için olmalıdır.

Edebiyatta taklitten kaçınılmalı, daima yenilik, içtenlik, canlılık aranmalıdır.

Batılı ilkelerle sanat yapılmalı, geleneksel temalar yerine yeni temalar bulunmalıdır.

Şiirde konu zenginliği sağlamak için hayalden yararlanılmalıdır.

Şiirde hece ölçüsünü kullanmışlardır.

Çarpıcı imge ve benzetmelerle zenginleştirdikleri şiirleri, ustalıkla yapılmış birer tablo değeri taşır.

Fransız sembolistlerin etkisinde kalmışlardır.

Edebiyatımızda kısa süreli bir yankı uyandıran Yedi Meşaleciler, hedeflerine gerçekleştiremeden dağılmışlardır.

Topluluğun Sanatçıları:



1. Sabri Esad Siyavuşgil (1907 – 1968)

İlgi çeken ev içi eşya ve tasvirlerinden sonra özellikle çevirileri ve edebiyatı yakından takip eden denemeleriyle edebiyatla olan bağlantısını sürdürdü.

Psikoloji profesörü olarak ilmi çalışmalara kendisini verdi. Şiirlerini Odalar ve Sofalar adlı kitapta topladı.

Sanat hayatına şiirler yazarak başladı.

Empresyonist bir ressam tutumuyla eşya ve görünüm tasvirlerinde canlı şiirler yazmıştır.

Bir süre çeşitli gazetelerde fıkra yazarlığı, tiyatro eleştirmenliği yapmıştır.

Önemli çeviriler de yapmıştır.

Şiir: Odalar ve Sofalar

İnceleme: İstanbul’da Karagöz ve Karagözde İstanbul, Psikoloji ve Terbiye Bahisleri, Karagöz, Folklor ve Milli Hayat, Roman ve Okuyucu

2. Yaşar Nabi Nayır (1908 – 1981)

Şiirlerini Kahramanlar ve Onar Mısra adlı kitaplarda topladı ve diğer edebiyat türlerinde eserler verdi.

1933 yılında çıkarmaya başladığı Varlık dergisini ömür boyu devam ettirdi. Bu dergi Türk edebiyatının gelişmesinde, yeni kabiliyetlerin yetişmesinde ve tanıtılmasında önemli rol oynadı. Ayrıca Varlık yayınlarıyla da bir edebiyat kütüphanesi kurdu.

Kendi adıyla ya da Muzaffer Reşit takma adıyla derlediği, hazırladığı antoloji ve tanıtma kitaplarının sayısı altmışı geçer. Bir ara yalnız çağdaş dünya edebiyatını konu edinmiş, aylık Cep dergisini çıkardı.

Asıl ününü yayıncılıkla sağlamıştır.

Şiir: Onar Mısra, Kahramanlar

Öykü: Sevi Çıkmazı

Roman: Âdem ile Havva, Bir Kadın Söylüyor

Tiyatro: Köyün Namusu, Mete, İnkılâp Çocukları, Beş Devir

3. Muammer Lütfi Bahşi (1903 – 1947)

İlk şiirlerinde aruz ölçüsünü kullandıktan sonra heceye yönelmiş, sonra serbest nazımda karar kılmıştır.

Şiirlerinde genellikle milli konuları işlemiştir.

Yedi Meşale Topluluğu’nun en az tanınan şairidir.

1928’de Meşale dergisinin kapanması üzerine topluluk da dağılmış; Yedi Meşaleciler 1933’te Varlık Dergisi’nde tekrar birleştirmişlerdir. Ancak diğer üyelerin dünyalarının uzağında kalan Muammer Lütfi onlar arasında yer almamıştır.

Yedi Meşalede çıkan şiirlerinden başka, şiirlerine dönemin tanınmış dergilerinde rastlanmamış ve şiirlerini kitaplaştırmamıştır.

Topluluğun dağılmasından sonra bütünüyle edebiyattan koptu.

4. Vasfi Mahir Kocatürk (1907 – 1961)

Şiirlerini Tunç Sesleri, Geçmiş Geceler, Bizim Türküler, Ergenekon adlı kitaplarda topladı.

Asıl çalışmasını edebiyat tarihi ve incelemesine ayırdı.

Halk şiiri biçim özelliklerinden yararlanarak hece ölçüsüyle vatan, millet sevgisi, ulusal bilinç, kahramanlık, fedakârlık konularını işledi.

Epik şiirleriyle tanınmıştır.

Manzum oyunlar da yazmıştır.

Bir sanatçı olmaktan çok edebiyatla ilgili kitap ve araştırmalarıyla tanınmıştır.

Şiir: Tunç Sesleri, Geçmiş Geceler, Ergenekon, Bizim Türküler, Hayat Şarkıları, Dağların Derdi

Oyun: Yaman, On İnkılâp, Sanatkâr

Araştırma-İnceleme: Saz Şiiri Antolojisi, Türk Edebiyatı Antolojisi, Türk Nesir Antolojisi, Meşhur Beyitler, Türk Edebiyatı Tarihi…



Yüklə 277,55 Kb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin