1- Davacı vekili müvekkili limited şirketin yurtiçi ve yurt dışında konut satım işleri yaptığını çıkan ekonomik kriz nedeniyle şirketin finansman giderlerinin arttığını mali durumunun bozulduğunu haciz ve iflas baskısı olmadan faaliyetlerine devam etme imkanı sağlandığı takdirde mali durumunun düzeltilebileceğini iddia ederek bir yıl süreyle iflasının ertelenmesini talep etmiştir.
Mahkemece davacı şirketin borca batık durumda olduğu iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olmadığı şirket alacaklarının haklarının korunması açısından yeterli bulunmadığı bu proje ile şirketin ıslahının mümkün olmadığı gerekçeleri ile iflas erteleme talebinin reddine borca batık olduğu anlaşılan şirketin iflasına karar verilmiş karar davacı vekili ile müdahil banka vekilince temyiz edilmiştir.
Mahkemece iflas erteleme talebi hakkında verilen hüküm temyiz eden müdahil vekiline tebliğ edildiği halde temyiz dilekçesi Kanunda öngörülen on günlük yasal süre geçirildikten sonra verilmiştir. Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi Yargıtayın da bu konuda karar verebileceği kabul edilmiş olmakla süresinde olmayan müdahil banka vekilinin temyiz isteminin reddi ve peşin alınan harcın istek halinde müdahil bankaya iadesi gerekmektedir.
Yapılan yargılama toplanan deliller karara dayanak yapılan bilirkişi raporlarına göre davacının iyileştirme projesinin geleceğe yönelik olumlu tahminleri gerçekleştirmeye yetecek kapsamda bulunmadığı projede ödeme kaynakları ve borçların ödenmesi konusunda somut veri sunulmadığı dava tarihi ile karar tarihi arasında iyileştirme projesinin uygulandığına ve faydalı olabileceğine dair delil getirilmediği bu haliyle iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı bulunmadığı yönündeki takdirde isabetsizlik bulunmamasına göre davacı şirket vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddine karar verildi.
2- Davacı vekili davalı kooperatifin üyesi olan müvekkilinin mali yükümlülüklerini yerine getirmediği iddiasıyla usulsüz ihtar ve tebligatlarla kooperatiften ihraç edildiğini müvekkiline tahsis edilen dairenin kooperatif borcu nedeniyle haczedilerek satıldığını müvekkilinin kendisine yeni daire tahsisi veya daire bedelinin tahsili için davalı kooperatife açtığı dava sürerken gönderilen ihtarların geçersiz olduğunu müvekkilinin davalıya borcu bulunmadığını ileri sürerek ihraç kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili müvekkili kooperatifin ortağı olan davacının genel kurulca belirlenen aidat ödeme yükümlülüğünü ihtara rağmen yerine getirmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia savunma ve dosya kapsamına göre davacının kendisine tahsis edilen konutun kooperatif borcu nedeniyle haczedildiği tarih itibarıyla davalıya borcu bulunmadığını haciz sonrası davacının davalı aleyhine konut tahsisi veya yapılan ödemelerin iadesi istemiyle açtığı dava devam ederken davacıya aidat borcunun ödenmesi için ihtar gönderilmesinin anasözleşme ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ihraç kararının iptaline karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir. Dava kooperatif ortaklığından ihraç kararının iptali istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş ise de Yasa uyarınca ortaklıktan çıkarılmasına karar verilen kişilerin hak ve yükümlülükleri çıkarma kararının kesinleşmesine kadar devam eder. Davacıya tahsis edilen konutun kooperatif borcu nedeniyle satılmış olması halinde de davalı kooperatifin ortağı olan ve hakkındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen davacının aidat ödeme yükümlülüğü devam eder.
Davacının davalı kooperatif aleyhine tazminat veya konut tahsisi istemiyle dava açması aidat ödeme yükümlülüğüne engel olmadığı gibi kooperatifin aidat istemesi ve aidat borcunu ödemeyen ortağa ihtarname keşide etmesi için de anılan davanın sonucunun beklenmesine gerek bulunmadığından mahkemece bu gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
3- Taraflar arasındaki ihtiyati haciz kararının kaldırılması talebinin incelenmesi sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı talebin reddine yönelik olarak verilen kararın süresi içinde ihtiyati hacze itiraz eden kooperatif vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
İhtiyati hacze itiraz eden kooperatif vekili ihtiyati haciz kararına dayanak olan bonoda tek imza bulunduğunu müvekkilinin borçlandırılması için bononun temsile yetkili iki kişi tarafından imzalanması gerektiğini ileri sürerek ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını istemiştir.
İhtiyati haciz isteyen karşı taraf vekili ihtiyati hacze itiraz eden kooperatifin tek imza ile bir çok kez borçlandırıldığını kooperatif yetkilisinin imzası yanında kooperatif mührünün bulunması nedeniyle itiraz edenin borçtan sorumlu olduğunu savunarak itirazın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia savunma ve dosya kapsamına göre ihtiyati hacze itiraz eden kooperatifin geçerli bir işlemle borçlandırıldığı gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiştir. Kararı ihtiyati hacze itiraz eden kooperatif vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre ihtiyati hacze itiraz eden kooperatif vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle ihtiyati hacze itiraz eden kooperatif vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına peşin alınan temyiz harcının mahsubu ile fazla ödenen miktarın istek halinde ilgilisine iadesine oybirliğiyle karar verildi.
3
4- Davacı vekili müvekkilinin davalı şirketten olan hizmet akdi kaynaklı kıdem ihbar ve yıllık ücretli izin alacaklarından doğan alacağının tahsili amacı ile yaptıkları icra takibini bir kereye mahsus olmak üzere değiştirerek davalıya iflas yolu ile adi takipte ödeme emri gönderildiğini yapılan iflas takibine itiraz edilmediği gibi tebligata rağmen borcun ödenmediğini ileri sürülerek davalının iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece dosya kapsamına göre davalının iflasa tabi şahıslardan olduğu şirket yetkilisine usulüne uygun tebligat yapıldığı ancak duruşmada hazır olmadığı iflas yolu ile adi takibe tebligata rağmen itiraz edilmediği takibin kesinleştiği davalıya depo emri tebliğ edildiği ancak verilen süreye rağmen borcun ödenmediği depo emrinin de gereğinin yerine getirilmediği gerekçesi ile davalının iflasına karar verilmiştir.
Hükme göre iflas veya haciz yoluyla takip talebinde bulunan alacaklı bir defaya mahsus olmak üzere harç ödemeksizin diğerine yeni baştan müracaat edebilir. Davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan haciz yolu ile takip adi iflas yolu ile takibe dönüştürülmüş ve takip itirazsız kesinleşmiştir. Bu durumda mahkemenin yapacağı inceleme sınırlıdır. Takip konusu borcun ödenmediğinin itiraz ve şikayette bulunulmadığının tespit edilmesi halinde borçluya depo emri tebliğ edilerek sonucuna göre karar verilir.
Süresinde itiraz etmeyen borçlunun kanunda öngörülen sebepler haricindeki diğer itiraz sebepleri incelenmez. Mahkemece bu yönler gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
4
5- Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı vekili müvekkiline tahsis edilen taşınmaz üzerine haciz konulduğunu müvekkilinin bağımsız bölümün borcunu peşin olarak ödediğini ancak kendisine borç çıkarılarak tapu verilmek istenmediğini ileri sürerek dava konusu parsel üzerinde taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulmasını davalı kooperatif adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkil adına tescilini tahsis tarihinden sonra kooperatif borçlarından dolayı tapu kaydına konulan haciz ve sınırlamaların kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
Mahkemece iddia savunma benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre dava konusu dairenin davacıya peşin satışına dair kooperatif genel kurul kararı bulunmadığı genel kurul kararı olmaksızın peşin ödemeyle ortak alınması olanağının bulunmadığı davacının diğer üyeler kadar ödeme yapmadığı ve kooperatife halen borçlu olduğu bu nedenle davalı taşınmazın tescilini isteyemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına peşin alınan ilam harcının mahsubu ile geriye kalan harcın temyiz eden taraftan alınmasına oybirliğiyle karar verildi.
6- Taraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
Davacılar vekili müvekkillerinin turizm teşvik belgeli abone olarak indirimli tarife üzerinden elektrik kullanmaktayken davalı kurumun özelleştirme kapsamına alındığına dair Özelleştirme Yüksek Kurulunun kararını gerekçe göstererek indirimli tarifeye dayalı uygulamaya son verdiğini ve müvekkillerinin tüm başvurularına olumsuz yanıt vererek normal tarife uyguladığını ve bu durum karşısında müvekkillerinin ihtirazi kayıtla fatura bedellerini ödediğini belirterek fazladan yapılan ödemelerin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili uyuşmazlığın çözüm yerinin idari yargı mercilerinin görev alanına girdiğini bildirerek davanın görev yönünden reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece uyuşmazlığın niteliği itibarıyla çözüm yerinin idari yargı mercilerine ait bulunduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin yargı yolu itibarıyla reddine karar verilmiş hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava menfi tespit ve istirdat davasıdır. Uyuşmazlık taraflar arasında özel hukuk hükümlerine göre düzenlenmiş abonman sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın adli yargının görev alanına girdiği gözetilerek davanın esasına girilmesi gerekirken somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacılar yararına bozulmasına peşin harcın istek halinde iadesine oybirliğiyle karar verildi.
7- Taraflar arasındaki ihtiyati hacze itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı itirazın kabulüne yönelik olarak verilen kararın süresi içinde alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
Alacaklı vekili yirmi altı adet bonodan dolayı alacağı bulunduğunu borçlunun açtığı menfi tespit davasının reddedildiğini mal kaçırma hazırlığı içinde olduğunu ileri sürerek ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ve dava etmiş mahkeme tarafından bir kısım bonoların vadesinin geldiği diğerlerinin ise vadesinin gelmediği gerekçesiyle vadesi gelen alacaklar için ihtiyati haciz konulmasına karar verilmiştir.
Borçlu vekili ise ihtiyati hacze konu senetlerle ilgili açılan menfi tespit davasında tedbir kararı alındığını ve ihtiyati tedbir nedeniyle ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğini ileri sürerek ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece ihtiyati hacze konu senetler yönünden ihtiyati tedbir kararı verildiği bu nedenle ihtiyati hacze konu yapılamayacağı gerekçesiyle ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmiş anılan karar alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Menfi tespit davasında verilen ihtiyati tedbir kararı ihtiyati haciz kararı alınmasına engel olmadığından mahkeme tarafından ihtiyati haczin kaldırılması talebinin reddi gerekirken yazılı gerekçeyle kabulünde isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle hükmün bozulmasına peşin harcın istek halinde ilgilisine iadesine oybirliğiyle karar verildi.
8- Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
Dava icra takibine konu çekteki imzanın davacıya ait olmayıp davacının eski eşine ait olduğu gerekçesiyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davalı vekili davacının takibin kesinleşmesinden iki yıl sonra bu davayı açtığını icra dosyasında davacının haciz sırasında borcu kabul ederek taksitler halinde ödeme taahhüdünde bulunduğunu çekteki imzaların davacının eşi tarafından atıldığını bildiğini ve hesabından ödeme yapılarak bu işleme icazet verdiğini böyle bir çok çek ile yapılan ödemeleri bulunan davacının davasında haksız olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece ispatlanamayan davanın reddine icra dosyasına yatırılan paranın ödenmesi davacının talebi ile mahkemece tedbiren durdurulduğundan ve iyiniyetli olmayan davacının yüzde kırk kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmiş hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle davacı borçlunun icrada borcu kabul etmiş olduğu gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına onama harcının temyiz edenden alınmasına oybirliğiyle karar verildi.
9- Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmiştir. Belli günde davacı vekili gelmiş diğer taraftan kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı vekili davalının icra takibine konu ettiği bonodaki imzanın müvekkiline ait olmadığını iddia ederek borçlu olmadıklarının tespitini talep ve dava etmiştir. Davalı savunmasında davacının icra mahkemesine verdiği dilekçesinde imzayı kabulü bulunduğundan imza inkarına dayalı dava açamayacağını beyan ederek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davacının icra mahkemesinde imzanın kendisinden hile ile alındığı yolunda imzayı kabulü bulunduğu bu nedenle imza inkarına dayalı olarak menfi tespit davası açamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı icra mahkemesine verdiği dilekçede dava konusu bonodaki keşideci bölümünün üst kısmındaki imzanın hile ile alındığını alt kısmındaki imzanın kendisine ait olmadığını belirtmiş ise de bu dilekçeden sonra savcılıkta alınan ifadesinde bonodaki imzaların hiçbirinin kendisine ait olmadığını beyan etmiş ve icra mahkemesine verdiği dilekçedeki beyanın hataya dayalı olduğunu ileri sürmüştür.
Davalının da sanık bulunduğu mahkeme dosyasında yapılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan rapora göre davaya konu bonodaki her iki imzanın da müştekiye ait olmadığı belirlenerek karar verilmiş ve karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir.
10- İhtiyati haciz kararına itiraz eden borçlu vekili ihtiyati hacze konu borcun ödendiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiş itiraz eden ise kambiyo senetlerine ilişkin borcun aranacak borçlardan olduğunu ifade ederek ihtiyati hacze yetki yönünden itiraz etmiş ihtiyati haciz kararının tüm ferileri ile birlikte kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Karşı taraf alacaklı vekili hacizlerin kaldırıldığını ve icra dosyasına konu borcun istem konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece takip dosyasının infaz nedeniyle işlemden kaldırıldığı ve ihtiyati haciz kararına dayalı hacizlerin kaldırılmış olduğu böylece itirazların konusuz kaldığı gerekçesiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı itiraz eden şirket vekili temyiz etmiştir. Talep ihtiyati haciz kararının itirazen kaldırılması istemine ilişkin olup aleyhine ihtiyati haciz istenenler mahkemece verilen ihtiyati haciz kararına yetki ve diğer yönlerden itiraz etmişlerdir. Mahkemece talepte bulunanın duruşma sırasında ihtiyati hacze konu borcun ödendiğini bildirmesi üzerine itirazın konusuz kaldığı gerekçesiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Talepte bulunanın beyanına göre talep konusu borcun ödenmesi mahkemece verilen ihtiyati haciz kararının icrası aşamasında olmuştur. Bu durumda borçlunun ihtiyati haczin haksız olduğunu ve zorlayıcı sebepler nedeniyle borcu ödemek zorunda kaldığını iddia ettiği ve talebin ihtiyati hacze itiraz niteliğinde bulunduğu gözetilerek aleyhine ihtiyati haciz kararı verilen borçlu şirketin itirazları doğrultusunda itiraz edilen ihtiyati haciz kararının yerinde olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.
11- Davacı vekili tarafından davalı aleyhine verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Davacı davalı icra memuruna vergi borcuna mahsup edilmek üzere verdiği çekin muhasebe işlerini takip eden ilgiliye verilmesi nedeni ile uğradığı maddi ve manevi zararlarının tazminini talep etmiştir. Davalı davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davacının maddi tazminat talebi kısmen kabul edilmiş manevi tazminat talebi red edilmiştir.
Kanun gereğince icra ve iflas dairesi görevlilerinin kusurlarından doğan tazminat davaları zarar meydana gelmesinde kusuru bulunan görevlilere rücu edilmek üzere idare aleyhine açılabilir. Eldeki dosyada davacı davalı icra memurunun kusuru sonucu uğradığı zararının tazminini talep ettiğinden mahkemece davanın husumet yokluğu nedeni ile reddedilmesi gerekirken işin esası hakkında karar vermesi usul ve yasaya uygun düşmemiş hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenle bozulmasına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi.
12- Davacı vekili tarafından davalı aleyhine verilen dilekçe ile rncüen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne dair verilen kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
Dava davalıların murisinin haksız eylemi sonucu uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalılardan tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya kapsamından davacının ödediği miktarın ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsilini istediği ancak davacının dava dışı şirket aleyhine icra takibi yaptığı bu şirkete ait iki adet aracın satışının yapıldığı yine dava dışı ilgili şirketin hak edişlerinden kesinti yapıldığı anlaşılmaktadır. Şu halde yapılan bu ödemelerin asıl borcun ne kadarına tekabül ettiği hesaplanarak mahsup edilmek suretiyle zararın kapsamı belirlenmelidir. Mahkemece bu husus gözetilmeksizin ve hiç tahsilat yapılmamış gibi hüküm kurulması doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Temyiz edilen kararın açıklanan nedenlerle temyiz eden davalı yararına bozulmasına diğer temyiz itirazlarının ilk bentte açıklanan nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi.
13- Davacı vekili tarafından davalı belediye başkanlığı aleyhine verilen dilekçe ile itirazın iptali istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine dair verilen kararın incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava itirazın iptali davasıdır. Mahkemece istem reddedilmiş karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı davalı belediye başkanlığına ihale yoluyla kiraya verdiği kum ocağının işletme ruhsat bedelinin tahsili için yapılan icra takibine borçlu davalı belediye başkanlığı tarafından yapılan itirazın iptalini istemiştir. Davalı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece işletme ruhsatı verilirken Maden Kanunu ve Yönetmeliği gereğince yapılması gerekli incelemeleri yapmadan işletme ruhsatı veren davacının kusurlu olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kanun hükmüne göre genel katma ve özel bütçelerle yönetilen daireler ve belediyelerle sermayesinin tamamı devlete veya belediyelere yahut özel idarelere ait olan daire ve müesseseler arasında çıkan uyuşmazlıklardan adli yargının görevi içinde bulunanlar o kanunda yazılı tahkim usulüne göre çözümlenir.
Davada taraflardan biri il özel idaresi diğeri ise belediye olup tarafların sıfatı gereği aralarındaki uyuşmazlığın tahkim usulüne göre çözümlenmesi gerektiği gözetilerek sözü edilen yasa hükmü uyarınca dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenmiş olması usul ve yasaya aykırı olup kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
13
14- Davacı vekili tarafından davalı aleyhine verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili duruşmasız olarak da davalı vekili tarafından istenilmekle daha önceden belirlenen duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı temsilcisi ve vekili ile karşı taraftan davalı vekili geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
Dava haksız fiil nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmiş hüküm davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı yüklenici borçlu adına başlattıkları icra takibi neticesinde dava dışı borçlu şirkete ait davalıya tahsis ettiği depolardaki erzakların haczi işleminin davalı kurum tarafından engellendiğini haciz haklarının birliklerce engellenemeyeceğini söyleyerek uğradığı zararlarının tazminini talep etmiştir.
Davalı hapis haklarının bulunduğunu ve güvenlik gerekçesi ile haciz işleminin yapılmasına izin verilmediğini söyleyerek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yetkili icra müdürlüğü tarafından hacizle ilgili işlem yapılması istenildiği halde davalı kurum tarafından borçlu şirketin mallarının bulunduğu deponun gösterilmediği bilfiil haczin engellendiği tespit edilmiş olup haciz işleminin yapılmasının istenildiği tarihte borçlu şirketin mal varlığının tespit edilememesi ve sonrasında yapılan haciz ile elde edilen miktarın ilgili icra müdürlüğü dosyasından düşülmesi de değerlendirilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davalı yararına bozulmasına bozma nedenine göre davacının tüm ve davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve temyiz eden davalı yararına takdir olunan avukatlık ücretinin temyiz eden davacıya yükletilmesine oybirliğiyle karar verildi.
Dostları ilə paylaş: |