DiKSİyon 1-Dİl ve diKSİyon



Yüklə 22,03 Kb.
tarix17.08.2018
ölçüsü22,03 Kb.
#71909

DİKSİYON

1-DİL VE DİKSİYON
İnsan, sosyal bir varlıktır. Hayatını devam ettirmesi için diğer insanlarla iletişim kurmak zorundadır. İnsanlarla iletişim kurabilmek, duygu düşünce ve isteklerini ifade etmek için kullanabileceği en önemli araç ise “dil”dir. İşte bu unsur konuşmanın da dinamiğini oluşturmaktadır.

Herhangi bir dili konuşmak, yalnızca o dil hakkında birtakım temel bilgilere sahip olmak demek, dilin kelime kadrosunu öğrenmek ve iletişim kurmaktan ibaret değildir. Dilin doğru ve güzel kullanılması da önemlidir. Dilin seslerini doğru telaffuz edebilmek, kelimeleri doğru seçerek yerinde kullanabilmek de ayrı bir sanattır.

Türkçe, ünlü ve ünsüz uyumları olan bir dildir. Bu bakımdan Türkçe kelimelerin telaffuzu son derece estetiktir. Herhangi bir dili doğru, güzel ve etkili konuşabilmek her insan için ona özgü bir ayrıcalık belgesidir. Konuşması, ses tonu, kelimeleri doğru seçip yerinde kullanması, doğru telaffuz etmesi kişiyi diğer insanlardan daha farklı bir konuma getirir.
2-DİKSİYON

Diksiyon, güzel konuşma ve kendini iyi ifade etme sanatıdır.

Söz söylerken, duygu ve düşünceleri doğru, üslubuna uygun olarak anlatmak için sesin uyumu, söylenişi, hecelerin uzunluğu, kısalığı ve vurguları bakımından doğruluğu, jesti, mimiği, takınılacak tavırları yerinde ve güzel kullanma sanatıdır. Diksiyon alınan nefes, nefesin oluşturduğu sesler ve bu seslerin ağızda şekillendirilerek oluşturduğu sözcüklerle ilgilenir. Konuşmayı daha anlamlı hale getirmek için yapılan tonlamalar, vurgular diksiyonun çalışma alanlarıdır. Güzel ve etkili konuşmada harfleri ağızdan hakkını vererek çıkarmak son derece önemlidir.

3- SON NOKTA

Bir gün insan “virgül”ü kaybetti. O zaman zor cümlelerden korkar oldu ve basit ifadeler kullanmaya başladı. Cümleler basitleşince düşünceler de basitleşti. Sonra “ünlem” işaretini kaybetti. Alçak bir sesle, ses tonunu değiştirmeden konuşmaya başladı. Artık ne bir şeye kızıyor ne de bir şeye seviniyordu. Hiçbir şey ondan en ufak bir heyecan uyandırmıyordu. Bir süre sonra “soru işareti”ni kaybetti ve soru sormaz oldu. Hiçbir şey onu ilgilendirmiyordu: Ne evren ne dünya ne de kendi apartmanı umurundaydı. Birkaç yıl sonra “iki nokta” işaretini kaybetti ve davranış nedenlerini başkalarına açıklamaktan vazgeçti. Ömrünün sonuna doğru elinde sadece “tırnak işareti” kalmıştı. Kendine özgü tek düşüncesi yoktu. Yalnız başkalarının düşüncelerini tekrarlıyordu. Düşünmeyi de unutunca son “nokta”ya ulaşmıştı.



4-İYİ BİR KONUŞMA SESİNİN ÖZELLİKLERİ

İŞİTİLEBİLİRLİK: Bir konuşmacının sesini karşısındakilere duyurabilmesi, iyi bir konuşmanın başlangıcını oluşturur. Ne söylediğimiz duyulmuyorsa iletişim kuramayız ve boşuna konuşmuş oluruz. Çok alçak ya da yüksek tonlarla konuşmaktan kaçınmalıyız.

AKICILIK: Genelde konuşmanın hızıyla ilgilidir. Karşınızdaki kişilerin anlamakta zorluk çekmeyecekleri bir hızda, yumuşak tonda bağırmadan, vurgu hataları yapmadan ve kelimeleri bir birine karıştırıp yuvarlamadan konuşmalıyız.

AÇIKLIK: Kelimelerin belirgin bir biçimde söylenmesine çok dikkat etmeliyiz. Bazı sesleri yutarak, yuvarlayarak konuşursak yanlış anlaşılmalara neden olabiliriz. Sesimiz aynı zamanda kişiliğimizin de bir parçasıdır.
HOŞA GİDERLİK: Kulak tırmalayan, genizden gelen ya da madeni sesler hoşa gitmez. Vurgusuz konuşmalar gibi, gereksiz ve abartılı vurguların kullanıldığı konuşmalar da hoşa giderliğe engeldir. Sesimizi kullanırken mutlaka tek düzelikten kaçınmalıyız. Esnek olmayan, tek düze bir ses aynı zamanda sıkıcıdır ve ilgiyi dağıtır. Bir konuşmanın aynı ses tonuyla başlayıp bitmesi dinleyenler açısından takip edilmesini oldukça güçleştirir. Konuşmanın yapısına göre, duygu ve düşüncelerin sesinin mutlaka esnekliğe sahip olması gerekir.

5-YAZI DİLİ VE KONUŞMA DİLİ ARASINDAKİ FARKLAR

Bir ülkenin çeşitli konuşma dilleri ve ağızları bulunmasına karşılık, bir tek yazı dili bulunmaktadır. O ülkede yaşayan insanlar, okuyup yazarken bu ortak dili kullanmaktadır.

Yazı yazarken düşüncelerimizi iyice tartma zamanımız vardır. Beğenmediğimiz düşüncelerimizi silebilir, yeniden yazabiliriz. Okurlar yazının son halini görür. Ama konuşurken söz ağzımızdan bir kez çıkar ve dinleyicilere ulaşır.

Bir yazar, yazısını yazarken okuyucuyla yüz yüze değildir; ama konuşmacı dinleyicisiyle yüz yüzedir. Konuşmacı ile dinleyici arasında bir bağ vardır. Bundan dolayı konuşma dilinde bir kişisellik, sıcaklık vardır.

Bir okur anlamadığı bir yazı cümlesi üzerinde düşünme, cümleyi yeniden okuma olanağına sahiptir. Ama dinleyicinin bu şansı yoktur.
6- DURAKLAMA

Ses çıkarmak için soluk almaya ihtiyacımız vardır. Duraklar konuşma sırasındaki nefes alıp verme yerleridir. Sesimizi belirli bir süre uzatabiliriz; ama sonunda soluğumuz tükenir, duraklar, yeniden soluk almak zorunda kalırız. Konuşurken hava ihtiyacını elde etmek için az veya çok duraklamalar yapmak zorundayız. İşte bu duraklamaların tümü noktalamayı meydana getirir.

Konuşurken duraklamalara yeterince önem vermez, sık sık ve kısa duraklamalar yapmazsak, bol ve derin soluk alma ihtiyacını duyacağız. Bu da gürültülü soluk almamıza neden olacaktır. Halbuki gürültülü soluk almak bir kusurdur.

Bunun içinde soluğumuz tükeninceye kadar beklemeden çabucak ve hissettirmeden ciğerlerimizi havayla doldurmalıyız. Ancak diksiyonda bu duraklar gelişi güzel yapılamaz. Durakları cümlelerin anlamına göre düzenlemek ve buna alıştırmak gerekir.


7-DİKSİYON SANATININ ÖNEMİ

Bilgi, tecrübe ve yeteneklerimizi ne kadar etkili ve doğru kullanabiliyoruz? Mesleki ve özel yaşamda kendimizi iyi ifade edebilmek, yaptığımız işi iyi ve doğru anlatabilmek, rolümüzü doğru oynayabilmek başarımızı artırır. Dinletebilmek, ikna edebilmek, kabul görmek, tercih edilmek ve başarmak isteriz. Başarmak için ilk adım, doğru ve etkili iletişim kurabilmektir. Bunu sağlayan, konuşma becerimizdir.



8-TONLAMA

Konuşmada sesin duyguları belirtecek biçimde çıkarılmasına, ses titreşimlerinin alçalıp yükseltilmesine tonlama denir.


---"Kapıyı açar mısın?" sorusunu aşağıda belirtilen değişik karakterlere uygun olarak tonlayınız:

-Sert bir müdür

-Sevinç içinde

-Panik içindeki bir insan
-----"Efendim" sözünü aşağıdaki durumlara uygun bir biçimde tonlayınız:

-Ne dediğinizi anlayamadım
---“Hayır” kelimesini kendisinden sonra gelen kelimelerin anlamına uygun şekilde söyleyiniz:

Hayır, kabul etmiyorum (normal sesle)


9-TEKERLEME ÇALIŞMALARI

-Bir berber bir berbere bre berber beri gel diye bar bar bağırmış. Bizde bize biz derler, sizde bize ne derler?


-Ocak kıvılcımlandırıcılardan mısın, kapı gıcırdatıcılardan mısın? Ne ocak kıvılcımlandırıcılardanım, ne kapı gıcırdatıcılardanım.
-Şu köse yaz köşesi, Şu köşe kış köşesi, 0rtadaki soğuk su şişesi.
- Sizin damda var beş boz başlı beş boz ördek…Bizim damda var beş boz başlı beş boz ördek……Sizin damdaki beş boz başlı beş boz ördek…..Bizim damdaki beş boz başlı beş boz ördeğe. Siz de bizcileyin beş boz başlı beş boz ördek misiniz demiş…
-Paşa tası ile üç has tas kayısı hoşafı
Yüklə 22,03 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin