*Selmani; esasen berberdir. Bildiğimiz üzere selmani denen bu berberler, tıraş etmenin yanı sıra, diş çekerler ve çocuk sünnet ederlerdi.
Nadir Şah’ın Uyguladığı Savaş Taktiği ve Hind Zaferi
Nadir Şah, Hindistan’a düzenlediği seferde, Delhi’nin kuzeydoğusundaki Karnal كرنا ل mıntıkasında büyük bir savaş cereyan etti. Rivayete göre Hind ordusunun sayısı birbuçuk milyondu. Üzerinde techizatlı askerlerin bulunduğu çok sayıda fil vardı. Nadir, Hind ordusunu, özellikle filleri görünce savaşı kaybetme ve bozguna uğrama ihtimalinin yüksek olduğu kanaatına vardı. Acilen sonuç alacağı bir tedbir alması gerekiyordu. Cephenin önüne çok sayıda deve getirilmesini ve develerin arkasına seyyar tandır bağlanmasını emretti. Tandırların içini neft yağlı bezler doldurtup ateşletti. İran ordusunun önündeki yüzlerce deve, bezler ateşlendikten sonra, tandırın verdiği ısının artması ile Hind ordusunun önündeki fillere doğru canhıraş sesler çıkararak koşmaya başladı. Filler, develerin çıkardığı bu korkunç sesten ürkerek, geri dönüp Hind ordusunu ezip kaçmaya başladı. Nadir Şah, tam bu esnada saldırı emrini verdi. Hind ordusunu, beklemedikleri bir anda inanılması güç bir hezimete uğrattı.
Nadir Şah’ın askerleri, fillerin üzerindeki Hind askerlerine karşı Karluk el giyotini kullandılar. Bu geniş balta yüzlü el giyotini, bağlı olduğu ip vasıtasıyla en az on metre mesafede etkiliydi. Giyotin, hedefini bulduktan sonra bumerang gibi geri geliyordu. Usta Afşar sipahileri, fillerin üzerindeki Hind askerlerini Karluk giyotini ile imha ettiler.
Karluk el giyotinini, Timur’un askerleri de kullanmıştır.
“Başına Börk Koymak” Deyiminin Kaynağı
Nadir Şah, Hind İmparatoru Muhammed Şah’ı yendikten sonra, düzenlenen davet merasiminde bir araya geldiler. Nadir Şah’ın başında maddi değeri olmayan metal bir tac, Muhammed Şah’ın başında ise kıymetli taşlarla işlenmiş eşi benzeri olmayan murassa bir tac vardı. İstirahat ve sohbet sırasında Nadir Şah, başındaki tacı çıkartarak Muhammed Şah’a hediye etti. Muhammed Şah, teşekkür edip Nadir Şah’ın tacını başına taktı. Kendi tacını da Nadir Şah’a hediye etmek durumunda kaldı. Böylece 250 yıldır Hindistan hazinesinde bulunan bu değerli tac Nadir Şah’a geçmiş oldu.
Bu tac değişiminden kaynaklanan “Başına Börk Koymak” deyimi, “Kolah gozari-kolah ber-dari” şeklinde Türkçe’den Farsça’ya da geçti. “Başına Börk Koymak” deyiminin tam karşılığı; yüze gülerek, her iki tarafın farkında olmasına rağmen bir tarafın aldanmak durumunda kalmasıdır. Bu deyimin Azerbaycan Türkleri arasında kullanımı oldukça yaygındır. Nadir Şah’ın, Hind hükümdarının tacını zarif şekilde ele geçirmesi konusunda bazı kitaplarda kayıt bulunmaktadır.
Nadir Şah, Hind İmparatoru Muhammed Şah yenilip teslim olduktan sonra, Hicri 09 Zilhicce 1151 Cuma/ 20 Mart 1739 tarihinde Şahcihanabad/ Delhi’ye girdi. Bir ay kadar burada kaldı. Delhi’de iken halk arasında Nadir Şah’ın öldüğü şayiası çıktı. Bu şayia üzerine silahlı Hind askerleri, Nadir Şah’ın kent içerisinde dağınık haldeki askerlerine karşı saldırıya geçti. Bunu duyan Nadir Şah, çok sinirlendi. Afşar muhafız birliği gaflet içinde olsaydı, kazanılmış zafer hezimete dönEbilirdi. Kumandan ve beylerine, kimseye merhamet etmeden karşı saldırı emrini verdi. Kentin harap olacağını gören Muhammed Şah af diledi. Harekât durduruldu. Kâh-ı Bağ-ı Şelimar/ Şelimar Bağı Sarayı’nda Nadir Şah ile Muhammed Şah arasında 11 Muharrem 1152/ 20 Nisan 1739’da barış antlaşması imzalandı. Antlaşmaya göre Muhammed Şah’ın, 150 kürur tümen savaş tazminatı ödemesi kararlaştırıldı. Hindistan tac ve tahtı Muhammed Şah’ta kalmak kaydı ile Attek nehri ve Sind suyunun batısındaki topraklar, bu çerçevede Afganistan’ın Peşaver, Kabil, Gazneyn, Hazaracat…’tan Nadir-Seng’e kadar olan topraklar İran’a bırakıldı.
Muhammed Şah’ın Nadir Şah’a şahsi hediyeleri:
1. Mücevherlerle süslü murassa tac,
2. Mücevherleler süslü altın şamdanlar,
3. Mücevherlerle süslü kemerbend,
4. Murassa pazubend,
5. Murassa askısı ile birlikte çok değerli bir kılıç,
6. Minekari hançer.
Şahcihanabad/ Delhi’nin fethinde Nadir Şah’ın elde ettiği ganimet:
Nadir Şah, elde ettiği 525 kürur tümen tutarındaki ganimeti İran’a götürmüştür. Bir kürur; yarım milyondur.
1. Hind ordusu kumandan ve askerlerinden alınan ganimet, 75 kürur tümen,
2. Ordu hazinesi, 150 kürur tümen,
3. Muhammed Şah ve Hind emirlerine ait mücevherat, 175,5 kürur tümen,
4. Altın eşya, murassa silah, Taht-ı Tavus ve diğer murassa tahtlar, 67 kürur tümen,
5. Altın ve gümüş sikke, 185,5 kürur tümen,
6. Altın ve gümüş kap kacak, 37,5 kürur tümen,
7. Kıymetli ve değerli kumaş, 15 kürur tümen,
8. Değerli ev eşyası ve sair, 22,5 kürur tümen,
9. Silah, top vb., 7,5 kürur tümen,
10. Fil, 1.000 baş,
11. At, 1.000 baş,
12. Deve, 1.000 baş (Deve birimi “nefer” olarak geçer→ Deve 1.000 nefer),
13. Hace, 100 nefer (kişi),
14. Yazar, 130 nefer,
15. Demirci ustası, 200 nefer,
16. İnşaat ustası, 300 nefer,
17. Taş yontu ustası, 100 nefer,
18. Marangoz ustası, 200 nefer.
Ganimetler, 13 bin sandık halinde deve ve atlara yüklenerek taşınmıştır. Nadir Şah, beraberinde getirdiği demirci, inşaat, taş ve marangoz ustalarına, payitaht Meşhed’in kuzeydoğusundaki ata yurdu olan Kelat’ta kendisine Hind ihtişamında bir saray yaptırmak istiyordu. (Seyyid Ali Mirniya, Serdaranî ez-Îlât ve Tavâif-i Deregez der-Hıdmet-i Mîhen, s. 32-37, 40-43,55- 56, 61)
*
Rivayete göre Nadir Şah, Hindistan dönüşünde Afganistan’da bir kızla evlenmiştir. Nikâhı kıyan mollanın, geleneğe göre tarafların yedi ceddini akitnameye yazması gerekiyormuş. Sıra Nadir’e gelince, mollaya yaz demiş; “Kılıçoğlu Kılıç, Kılıçoğlu Kılıç, Kılıçoğlu Kılıç Kılıçoğlu”.
*
Mugan Çayırlığı’nda Düzenlenen Büyük Kurultay ve İran Saltanatı’nın Nadir Afşar-Kırklu’nun Uhdesine Verilmesi
Nadir, Dağıstan ve Gürcistan’ı ele geçirdikten sonra, Hicri 1148/ 1735 yılı Ramazan ayında Azerbaycan’a dönerek Mugan Çayırlığı/ Deşt-i Muğan’da otağını kurdu. Oku/ davetname hazırlatarak, ülkenin hâkimlerine, ordu komutan ve serkerdelerine, beglerbegilerine, valilerine, il/ ulusların ilhanlarına, aşiret beylerine ve hanlarına gönderdi. Davetliler için makamlarına uygun çadırlar ve geçici barınaklar hazırlattı. Tahmasb Han Celayir, Nadir Mirza Ahmed, Mirza Zeki, Hasan-Ali Han Muîrül-MeMalik, Ali Ekber Mirza Horasanî, Abdülkadir Mirza Kaşani, Nadir Han’ın otağında ve onun emrindeydiler. Bu şahsiyetler, gelen misafirle görüşerek, Nadir Han’ın mesajını iletiyorlardı: “Vatanın işgal edilmiş topraklarını düşmandan geri aldım, memleketin İstiklalini vatana iade ettim. Artık Horasan’a dönüp, Kelat’ta sıradan bir kişi olarak yaşamak istiyorum. Arzu ediyorsanız Safevi şehzadeleri saltanat için hazır. Bunun dışında saltanat makamına kendilerini layık görenler de bu makamı talep edebilirler”.
Nadir Afşar’ın bu mesajını alan hanlar ve beyler, saltanat makamının Nadir Han’ın hakkı olduğunu ifade ediyordu. Kurultaya 15 bin kişinin katıldığı kaydedilmiştir. Öte yandan Osmanlı ve Rus sefirleri de bu kurultayı izlediler. Nadir, 12 sütunlu çadırının önünde “Taht-ı Nadiri” adıyla şöhret kazanmış olan tahtın üzerine çıkarak, misafirlere “Hoş geldiniz!” dedikten sonra, gönderdiği mesajı misafirlere bu defa şahsen Türkçe tekrar etti. Katılanların tamamı, Nadir Han’ı İran Şahı olarak görmek istediklerini beyan ettiler. Nadir Han-Kırklu, üç maddelik bir ahitnamenin kabul edilmesi hâlinde şahlığı uhdesine alacağını ifade etti. Bu ahitname metninde şu ifadeler yer almaktadır:
1. Safevi hanedanı mensupları, saltanattan vazgeçeceklerdir.
2. Müslümanlar arasında fitne, fesat ve katliamların kaynağı olan Safevi mezhebi terk edilecek ve Hülefa-yı Raşidinden Ömer ve Osman’a lanet okunmasından vazgeçilecektir.
3. Bundan sonra saltanatın benim oğullarıma kalacağı taahhhüt edilsin ve buna vefa gösterilsin!
Nadir’in hususi münşibaşısı Mirza Mehdi-Han Esterabadi, bu ahitname metnini iki nüsha hazırlayarak, üç gün süreyle kurultaya katılanların isimleri ve ünvanlarını da yazarak mühürletti.
Bu ahitname metni, bir süre önce Kelat’ta bulundu. Daniş Bozorgniya vesilesiyle satın alınarak “İran Bastan Müzesi”ne hediye edildi. Ancak zamanın yıpratıcılığına maruz kaldığından bir bölümü kararmış ve okunmaz hale gelmiştir.
Ahitname üzerindeki okunabilen bazı isimler şöyledir:
Horasan/ Deregez: İmamkulu Han Kırklu-Afşar, Lütf-Ali Beg Köse-Ahmedlu Afşar, Hacc Muhammed Beg Minbaşı, Tahmasb Han Celayir ve Vekilüd-Dövle, Muhammed Ali Beg Kırklu Nayib-i İşik Agası, Alikulu Beg Kırklu, Baba-Han Çapışlu, Araz Sultan Karabaşlu, İbrahim Beg Ustaclu, Şeker Sultan Baçvanlu, Muhammed Emin Beg Kelanter-i Dercez, Abdullah Dercezi, Şeyh Muhammed Dercezi, Ali Rıza Beg Afşar, Mirza Cafer Kelanter-i Derun (Novhandan), Mirza gulam Kelanter-i Aşhane, Rıza-kulu Kırklu, Rüstem Kırklu, İmamverdi Beg Afşar, Mahmut Beg Kırklu, Hasan Beg Vekil-i Karaçorlu, Muhammed Kerim Beg Kırklu, Şir-Muhammed Dercez, Mirza Rıza-kulu Dercez, Muhammed Han Amil-i Miyankûh, Mustafa Beg Keyvanlu, Ahmed Beg Geraylu, Saadet Han Kırklu Keşikçibaşı, Kurban-Ali Kırklu Cezayirbaşı, Koca-Han Şeyhvanlu, Sultan Ali Beg Ebiverdi, Muhammed Rıza Han Pasakûhi, Muhammed Veli Dercezi, Ali-kulu Beg Vekil-i Kuşhane, Abbas-kulu Beg Kara-Koyunlu, Mürşid-Ali Beg Vekil-i Geraylu, Behbud Han Bervanlu.
Esterabad: Muhammed-kulu Han Kacar Beglerbegi-i Esterabad, Can Muhammed Han-Kacar Mirahurbaşı-i Sahra, Ali-Rıza Beg, Muhammed Rıza Beg Ser-Keşikçibaşı, Muhammed Ali Beg Şam-Bayatı, İbrahim Beg İrevanlu.
Fars: Emir Han Zend, Muhammed Rıza Beg Zengene
Nadir, Şahlığının onaylanmasının ardından kurultaya katılan İran ümerasına hilat ve kendi adına batırdığı altın sikkelerden hediye etti. Molla Askerbaşı Kazvini ayağa kalkıp hutbe okurken Mirza Zeki, bir tepsi üzerinde inci, zümrüt, yakut ve elmaslarla süslenmiş dilimli tacı getirdi, şemşir-i saltanatı kemerine bağladı, top atışlarıyla Nadir Şah’ın tac giyme merasimi gerçekleştirildi. Ardından, buhurdanlar eşliğinde tatlılar ve şerbetler sunuldu.
Nadir Şah’ın hediye ettiği kendi adına basılmış altın sikkelerin üzerinde; “İranzemin’in sahibi ve cihanı talep eden Nadir Şah, saltanatı adına bu dünyada altın sikke bastırdı” ibaresi kazınmıştı.
Afşarların Bir Bölümünün Horasan Abivert/ Ebiverd’e Dönüşü
Nadir Şah, Azerbaycanı ziyaretinde Urumiye hâkimi Aşur Han’a emir vererek, üçbin Afşar ailesini donatıp, Sain-Kale’da harekete hazır etmesini istedi. Aşur Han, Urumiye’den üç bin aileyi alarak, Sain-Kale’ya gitti. Nadir, Afşar han ve beglerini ziyaret ederek, yardımlarını istedi. Lütf-Ali Beg’in liderliğinde Horasan’ın Abivert kentine doğru hareket etmelerini, burada yerleşerek, ülkenin doğu sınırlarının muhafazası görevini üstlenmelerini ferman etti. Amcası Bektaş Han Kırklu’yu Urumiye hâkimliğine getirdi.
Nadir Şah, Hicri 1158/ 1745 yılında Azerbaycan’a hareket etti. Sain-Kale’da Urumiye Afşar beglerini huzuruna davet etti. Onlara sevgi ve dostluk gösterdi. Burada Sain-Kale hâkimi Muhammed Mümin Han-Kasımlu ile Behram Han-Areşlu’ya emir vererek, Urumiye Beglerbegi Muhammed Kerim Han Afşar’ın gözlerine mil çekilmesini kör edilmesini istedi. Hemen oracıkta gözlerini çıkardılar. Sain-Kale’den Urumiye ovasına doğru hareket etti. Bargâh-ı Nadiri/ Nadir’in Otağı, Urumiye’ye 1 fersah/ 5.8 km mesafedeki Göytepe köyünde kuruldu. Urumiye halkının ziyaretini kabul etti, şikâyetlerini dinledi. Halkın davranışlarından şikâyetçi olduğu Vekilür-Reaya Begverdi Beg-Afşar’ı hemen boğdurttu. Birkaç gün burada istirahat ettikten sonra Bıradost mahalına geçti. Kız Kalesi köyünde kaldı. Bir süre sonra Feth-Ali Han-Afşar’ı Urumiye hâkimliğine tayin ederek, Afşar ve Mukaddemlerden oluşturduğu 5 bin süvari ile Tebriz’e hareket etti.
Mirza Reşid, “Tarih-i Afşar” isimli risalesinde, Muhammed Kerim Han-Beglerbegi’nin Sain Kale Afşar’da kör edilmesi hadisesi hakkında bilgi vermektedir. Alaeddin Tekeş-Beglerbegi, “Gûşe-i ez-Tarih-i İran” isimli risalesinde konuyu farklı biçimde ele almaktadır. Kısaca ifade etmek gerekirse, Nadir Şah Urumiye’de yıkanmak için “Karaca Hamam”a gitmiş, Beglerbegi’nin, ses tonunu ayarlamadan “Elbiseleri hazır edin!” diye vahşi şekilde bağırması şüphe uyandırmıştır. Bu nedenle Nadir Şah tarafından hamamda gözlerine mil çektirilmiştir.
Hind seferinden döndükten sonra, durumun aydınlanması üzerine pişman olan Nadir Şah, Muhammed Kerim Han-Beglerbegi’yi Uşneviye hâkimliğine tayin etmiş, bir yıl sonra Uşneviye’de ölmüştür. (Mîrza Reşid Edîb’üş-Şuarâ, s.90-91; Ali Dehgân, Serzemîn-i Zerdüşt RıZaiye, s.373-374)
Nadir Şah’ın Öldürülmesi
Dostları ilə paylaş: |