Dr. Recep Albayrak Türklerin İranı


İran’da Türkçe’nin Serüveni



Yüklə 9,25 Mb.
səhifə236/430
tarix07.01.2022
ölçüsü9,25 Mb.
#82928
1   ...   232   233   234   235   236   237   238   239   ...   430
5.İran’da Türkçe’nin Serüveni
Bizim dilimize ihanet eden ve onun zorla dayatıldığını

söyleyenler bizim yeminli düşmanlarımızdır.

Seyyid Cafer Pişeveri

Turanlılar, tarihin her devresinde İran’da olmuşlardır. Türkler, İran’da ve Azerbaycan’da “Gelme” değil, buranın yerli halkıdır. ARilerin İran’a sonradan geldiklerini tarihi bilgiler doğruladığı gibi, artık Aryaistler de bunu kabul ediyor. İslam öncesi dönemlerde İranlılarla Turanlıların müşterek devletleri de olmuştur. ‘Türkler İran’a İslami dönemin başlarında hâkim olmuştur’ tezi de geçerliliğini yitirmiştir. ‘İslam öncesi ve İsa’dan önce de Turanlılar Azerbaycan ve İran’da hâkimiyet tesis etmiştir’ cümlesi doğrulanmıştır. Manna medeniyeti hakkında Aryaistlerin susmasının bir nedeni de, Manna halkı ve devletinin m Ö. IX. yüzyılda Yakındoğu bölgesinin üstün ve yüksek medeniyetine sahip olmasıdır. Bu dönemde Pamir bölgesinden İran Yaylası’na gelen On Arya tayfası iptidaî hayat süren arkaik topluluklardı. Gelişme seviyesi bakımından birbirine tamamen zıt olan bu iki toplumun sahip olduğu medeniyet ve kültür düzeyini açıklayıp mukayese etmek Aryaistlerin hayrına olmazdı. Bu nedenle Manna medeniyeti konusunu suskunlukla geçiştirip, bu yüksek medeniyeti ispatlanmamış teoriye göre Hind-Avrupa dilli On Arya tayfasına atfedip, benimsemek daha kolay ve uygun olmuştur. Giyim-kuşam konusunda dahi bilgisi bulunmayan Arya kabilelerinin böyle yüksek bir medeniyete sahip çıkmasının üstünün örtülmesi elbette uzun yıllar saklanabilecek bir husus olamazdı. Güney Azerbaycan’ın merkezi Urumiye yakınlarındaki Hasanlı ören yerinde keşfedilen yüksek medeniyet ürünü objeler, eserler, bu çerçevede ele geçirilen altın kâse Aryaistlerin bütün oyunlarını bozmuş, Mannaların sahip olduğu yüksek medeniyeti dünyanın gözleri önüne sermiştir. m Ö. IX. yüzyılda arkaik Arya tayfalarının yüksek medeni eserler yaratabilmelerinin imkânsızlığı kolayca ortaya konmuştur. Bu kabilelerin kısmen medeni hale gelebilmeleri için Elâm/ İlamların hâkimiyeti altında yaklaşık 250 yıl kadar yaşamaları gerekmekteydi.

M. Ö. IX. yüzyılda İran Yaylası’na gelen On Arya tayfası, 250 yıl İlam hâkimiyeti altında yaşadıktan sonra, binlerce yılda Azerbaycan topraklarında yüksek bir medeniyet kuran Manna-Medlere musallat olmuş, onların alın teri ile yarattıkları medeniyetin üzerine oturmuşlardır. Bu ifşayı Firdevsi’nin ŞeNamesi’nde de görmekteyiz. Pişdâdîlerle ilgili bölümün tamamını incelemeye bile gerek yoktur. Firdevsi, Arya kabilelerinin giyim-kuşamdan haberDar olmadıklarını ve yaklaşık 250 yıl sonra İlamlılardan okuma ve yazma öğrendiklerini kaydetmiştir. Hasanlı ören yerinde olduğu gibi, Azerbaycan’da yürütülen arkeolojik çalışmalar, Firdevsi’nin verdiği efsânevî bilgileri, yani Arya tayfalarının arkaik toplumlar olduğunu teyit etmektedir. Netice olarak, m Ö. IX. yüzyılda İran Yaylası’na gelen Arya topluluklarının m Ö. VIII ve VII. yüzyılda formalaşmaya başladığını görmekteyiz”. (Prof.Dr.Muhammed Taki ZehtABi/ Kirişçi, İran Türkleri’nin Eski Tarihi, 2.cilt, s.402-403)

İran sarayında resmi dil her zaman Türkçe olmuş, kör-topal da olsa Türkçe’nin saraydaki hâkimiyeti 1925 yılına kadar devam etmiştir. Pehlevilerin işbaşına gelmesinden sonra bu dile karşı düşmanca tavır sergilenmeye başlamış ve tamamen yasaklanmıştır. Farsça, 1930 yılında ülkenin tek resmi dili olarak kabul edilmiş, diğer halkların konuştuğu diller yasaklanmıştır.

Türkler, Müslüman olduktan sonra İran ile olan temasları daha da artmış, Farsça’dan Türkçe’ye, Türkçe’den de Farsça’ya hayatın her safhasında kullanılan çok sayıda ödünç kelimelerin girmesi hızlanmıştır. Bir dönem Anadolu’da, özellikle Mevlana döneminde Farsça rağbet görmüştür. Hatta XVIII ve XIX. yüzyıl Osmanlı edebiyatında Farsça ve Arapça’nın yoğun etkisi gözler önündedir. Bin yıl süren İran’daki Türk hâkimiyeti döneminde Farsça Türkçe’den çok etkilenmiştir. Kelimelerin yanı sıra, binlerce Türkçe deyim ve atasözü aynı kalıp ve anlamda Farsça’ya çevrilerek geçmiştir. Farsça’daki Türkçe kelimelerin sayısının üç bin civarında olduğu ifade edilmektedir. “Moğol ilerleyişinden sonra Farsça’da göze çarpan önemli bir husus da birçok Türkçe ve Moğolca kelimenin bu dile girmesidir. Bu kelimelerin çoğu günümüz Farsça’sında yaşamaktadır”. (İran, “EdEbiyat”, A.Naci Tokmak, İslam Ansiklopedisi, TDV, s.421)

Selçuklu Sultanı Sencer, Farsça bilmezdi. Nasreddin Şah Kacar ise, sonradan ders alarak öğrenmeye çalıştığı Farsça’yı anlar, ancak konuşamazdı. Saray halkının tamamı Türkçe konuşurdu. İhtiyaç duyulduğu hallerde Aştiyanlı, Kaşanlı, Mahallatlı ve Natanz/Netenzli saray münşîleri şahın emir ve fermanlarını Farsça’ya çevirirdi. Tarihi kaynaklar, bunların örnekleri ile doludur. Türkçe konuşma geleneği Kacar saltanın sonuna kadar, hatta Pehlevi ailesi döneminde de devam etmiştir. Muhammed Rıza Pehlevi’nın anası Melike Mader (Valide Sultan) Tacül-Mülk Mirpenc Teymurhanî Ayrımlu Makuî, Azerbaycan’ın tanınmış ailelerinden Makulu Ayrımlıların kızıdır. Ahmed Rıza Han’ın, Melike Mader’in dışında son iki eşi Prenses Turan ile Prenses İsmet hanımların Kacar hanedanından olması nedeniyle Pehlevi sarayında Türkçe konuşulması uzun yıllar devam etmiştir. Bu geleneği, ister istemez Kacar olan Farah Diba da devam ettirmiştir.

Osmanlı hükümdarlarından II.Abdülhamid, 31 Ağustos 1876-27 Nisan 1909 tarihleri arasında 33 yıl iktidarda kalmıştır. Kacar hanedanından 48 yıl tahtta kalan Nasreddin Şah ile 11 yıl hüküm süren oğlu Muzaffereddin Şah, II.Abdülhamid ile aynı dönemde hüküm sürmüştür. Nasreddin Şah’ın 20 yılı, Muzaffeddin Şah’ın saltanat yaşamının tamamı, hatta Muhammed Ali Şah’ın iki yıllık saltanatı da Abdülhamid’in padişahlığı dönemine rastlar. Nasreddin Şah 1873, 1879 ve 1889 yıllarında olmak üzere Avrupa seyahatına çıkmıştır. Muzaffereddin Şah da babası gibi borçlanarak 1900, 1902 ve 1905 yıllarında üç Avrupa gezisi gerçekleştirmiştir. Nasreddin Şah 1879, Muzaffereddin Şah ise 1900 tarihinde İstanbul’u ziyaret etmiş ve II.Abdülhamid’in misafiri olmuşlardır.


Yüklə 9,25 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   232   233   234   235   236   237   238   239   ...   430




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin