Söz konusu soruşturmalar ile masumiyet karinesi ihlal edilmiş, maalesef Müvekkillerimiz haksız yere peşinen suçlu ve devlet düşmanı ilan edilmişlerdir.
Söz konusu Savcılık soruşturma öncesi ve sonrasında Müvekkillerimiz ve aileleri önceden biat etmeyen özgür düşüncelerinden dolayı peşinen suçlu ilan edilmiş ve cezalandırılmasına karar verilmiştir. Dolayısyla somut olayda "Masumiyet Karinesi" en hoyrat en kaba bir şekilde ihlal edilmiştir. Bilindiği üzere Masumiyet Karinesi ise,Anayasa'nın 38'inci maddesinin dördüncü fıkrasında düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, suçluluğu hükmen sabit olana kadar, kimse suçlu sayılamaz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6'ncı maddesinin ikinci fıkrasına göre de, "hakkında suç isnadı bulunan bir kimse, hukuka göre suçlu olduğu kanıtlanıncaya kadar masum sayılır". Yani, suçluluğun kesinleşmiş mahkeme kararı ile sabit oluncaya kadar sanığın hazırlık tahkikatı aşaması dâhil masum kabul edilmesi ve sanığa ona göre muamele yapılması vazgeçilemez bir ceza yargılaması hukuku prensibidir. Masumiyet karinesi ile sanığa karşı, muhtemel bir suçlu gibi davranılmamasının güvence altına alınması amaçlanmaktadır. Koğuşturma ve yargılama makamlarının önyargı ile hareket etmeleri veya suçluluk karinelerine dayanmaları, "masumiyet karinesi"nin ihlali anlamına gelir. Masumiyet karinesi, vergi ceza hukukunda sorumluluğun kusura dayalı olmasını ve kural olarak kusura ilişkin ispat yükünün idareye düştüğünü ifade eder. Kusur bakımından yasal karineler oluşturulabilir, fakat bu karinelerin hem cezalar ile orantılı bir biçimde makul sınırlar içinde olması, hem de bunların aksini ispat olanağının verilmesi şarttır.
Kısaca somut olayda adli ve idari soruşturma makamlari tarafından baskilar neticesinde Anayasaya ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı şekilde müvekkillerimin suçlu olarak ilan etmek ve bu doğrultuda önyargıyla muamelede bulunmak suretiyle "masumiyet karinesi" (lekelenmeme hakkı) de açıkça ihlal edilmiştir.
Dostları ilə paylaş: |