MÜVEKKİLLERE AİT ŞİRKETLERE KAYYIM ATANMASININ TALEP EDİLMESİ VE KAYYIM KARARI VERİLMESİ HUKUKSUZDUR.
Soruşturmayı yürüten savcı tarafından sulh ceza hakimliğine müracaat edilerek tüm Koza İpek Grubu şirketlerine kayyım atanması talep edilmiştir. Dayanak delil olarak da yalnızca KOM şubesi tarafından hazırlanmış dahili bir polis raporu ile yukarıda izah edilen sözde bilirkişi raporu gösterilmiştir.
Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliği ( Hakim Yunus Süer) tarafından 2015/4104 D.İş sayılı dosyadan; “C.Başsavcılığı'nın yaptığı soruşturmada ve bilirkişilerce verilen raporda FETÖ/PDY terör örgütü tarafından toplnan himmet paralarını şirketlerin yasal faaliyetlerinden elde edilmiş paralar gibi göstererek akladığı, şirketlerinin kazançlarından örgüte finansal destek sağladığı, medya organları aracılığı ile örgütün işlediği suçları gizlemek ve kolaylaştırmak amacıyla kullandığı tüm şirket faaliyetlerinin örgüt amaçları doğrultusunda yönlendirildiği, çok önemli muhasebe sahteciliklerinin ve hilelerin yapıldığı, gerek MASAK'ın, tespitleri gerekse oluşturulan bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan ayrıntılı rapor ile terör örgütünün faaliyetleri kapsamında ve faaliyetlerine destek olacak şekilde şirketlerin kullanıldığı yönünde tespitler yapılmış olduğu" gerekçesiyle maalesef tüm şirketlere kayyım atanmıştır.
Her ne kadar bu karar karşı yasal itiraz hakkı kullanışmışsa da Ankara 6. Sulh Ceza Hakimliği’nin 2015/4370 D.İş sayılı dosyasından (Hakim Savaş ŞAHİNBAY) tarafından itirazımızın yine 12.10.2015 tarihli bilirkişi raporuna dayalı olarak; şüpheli Hamdi Akın İpek ve arkadaşları hakkında yürütülen soruşturma kapsamında CMK 133/4 maddesi hükmündeki suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama, silahlı örgüt ve bu örgütlere silah sağlama kapsamında yürütülen soruşturma uyarınca kayyum ataması yapılan şirketlerin yukarıda tarif edilen eylemler şeklinde gerçekleşen hukuki olguların şirketlerin faaliyetleri çerçevesinde işlenmekte olduğu konusunda kuvvetli şüphe oluşturduğu" gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı hem Anayasa Mahkemesine hem de AİHM’e müracaat edilmiştir.
İşte bu kayyım atama kararı haksız olup kanuna da uygun değildir. Nitekim CMK m. 133/1 uyarınca; “Suçun bir şirketin faaliyeti çerçevesinde işlenmekte olduğu hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için gerekli olması halinde; soruşturma ve kovuşturma sürecinde, hâkim veya mahkeme, şirket işlerinin yürütülmesiyle ilgili olarak kayyım atayabilir.” Demek ki kayyım atanabilmesi için kanun koyucu iki şartı bir arada aramaktadır: (i)Suçun bir şirketin faaliyeti çerçevesinde işlenmekte olduğu hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı, ve (ii) maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için gerekli olması. Demek ki ortada herşeyden evvel işlenmekte olan bir suç olması yani suçun işlenip bitmiş olması değil süreklilik hali aranmaktadır.Hangi şirkette hangi suç işlenmeye devam etmekteydi ki savcı tarafından kayyım atanması talep edildi? Eğer bunun tek gerekçesi İpek Medya Grubu tarafından yapılan yazılı ve görsel medyadaki haber, program ve yayınlar ise, bunların suç teşkil etmediği bir yana neden yalnızca İpek Medya Grubu şirketlerine de değil de tüm Koza İpek grubuna kayyım atanmıştır? Karara bakıldığında 18 tane şirkete kayyım atandığı görülecektir. Üstelik kayyım atandıktan sonra kayyım süregelen, işlenmekte olan hangi suçu tespit edip önlemiştir? Böyle bir hal de yoktur. Diğer taraftan maddi gerçeğin ortaya çıkrabilmesi yani delil elde edilebilmesi için gerekli olması hali de yoktur. Zira kayyım atanmadan yaklaşık 1,5 ay önce 02.09.2015 tarihinde Müvekkillere ait tüm şirketler hakkında arama ve el koyma kararı alınmış ve günlerce süren arama ve el koyma ile şirketlerin tüm tüm belge, bilgi ve bilişim sistemlerine el konulmuştur. Buna rağmen kayyım atamakla ilave olarak elde edilecek fayda da yoktur. Buna rağmen kayyım atanması açıkça kanuna aykırı olmuştur.