Dünya Sularının Durumu, Küresel Isınmanın Su Kaynakları Üzerindeki Etkileri, Su Yönetimi



Yüklə 151,17 Kb.
tarix29.10.2017
ölçüsü151,17 Kb.
#21325

Sosyal Sorumluluklar ve Sosyal Sorumluluk 8000 (SA 8000) Standardının Benzer Özellikteki İlke ve Standartlardan

Farklılıkları


Dünya Sularının Durumu, Küresel Isınmanın Su Kaynakları Üzerindeki Etkileri, Su Yönetimi

Ve Türkiye

Cengiz TAŞKINSOY1 ÖZET

Dünyadaki mevcut taze içilebilir (fresh water) su miktarı hızla azalmakta ve gelecek nesillerin ihtiyacını karşılayabilecek içilebilir suyun bulunmama riski her geçen gün artmaktadır. Dünya nüfusunun neredeyse üçte biri bugün su bulamama tehlikesi altında yaşamakta ve su kaynaklı hastalıklara karşı yaşam mücadelesi vermektedir. Bugün şunu net olarak biliyoruz, var olan mevcut erişilebilir su kaynakları fiziksel bir şekilde artırılamaz, o halde bizler bu kaynakların bugün alacağımız ve uygulamaya koyacağımız önlemlerle varlıklarını koruyabilir ve gelecek nesillere de yetmesi için devamlılığını sağlayabiliriz. Gelişmekte olan ve gelişmemiş ülkelerdeki hastalıkların ve ölümlerin yüzde 80'ni su kaynaklıdır ve her sekiz saniyede bir çocuğun ölümüne sebep olmaktadır. Aynı şekilde her yıl 2,1 milyon insan kirli ve hastalıklı suları kullanmaktan dolayı ishal, kolera ve benzeri hastalıklardan hayatlarını kaybetmektedirler (WHO, 2004).

Dünya yüzeyinin yüzde 70'inden fazla bir bölümünün sularla kaplı olmasına rağmen, sadece bunun yüzde 1 kısmından azı insanların ulaşabilecekleri şekilde göllerde ve nehirlerde bulunmaktadır. Taze-içilebilir suların dörtte üçüne yakın bir bölümü Antarktika buzullarında ve içilebilir suların dörtte biri ise Rusya'nın Sibirya bölgesindeki Baikal gölünde donmuş bir şekilde durmaktadır. İnsanların çoğu suyu yenilenebilir bir kaynak olarak düşünse de, maalesef su sonsuz bir kaynak değildir ve sadece bulunduğumuz zaman diliminde yeterli olabilir. Devamlı bir döngü içerisinde olan su ya topraklardan geçerek denizlere veya okyanuslara dökülmekte, ya da buharlaşıp bulutları oluşturmakta ve sonrasında da yağmur olarak tekrar yeryüzüne düşmektedir (UNESCO, 2003).

Son yıllarda küresel ısınmanın iklim üzerindeki etkileri dünyanın farklı bölgelerinde belirgin ve ciddi bir şekilde yaşanmış ve yaşanmaya da devam etmektedir. 2005 yılının Ağustos ayında

Amerika Birleşik Devletleri'nin Louisiana eyaletine bağlı olan New Orleans şehrinde yaşanan Katrina faciası geride 1,800'den fazla ölü ve 80 milyar doları aşan maddi hasar bırakmıştır. Üzerinden iki yıl geçmiş olmasına rağmen şehrin büyük bir bölümü bugün bile halen yaşanmayacak durumdadır. 2004 yılının Aralık ayında Hint Okyanusunda meydana gelen depremin yol açtığı büyük tsunamiyi unutmak mümkün değildir. Tsunami, Endonezya'nın Sumatra şehrinde başlamış ve daha sonra da dört farklı ülkeyi etkisi altına alarak geride çok büyük maddi hasarın yanında 225.000'i aşkın can kaybı bırakmıştır.

Anahtar Kelimeler: Dünya su kaynakları, küresel ısınma, su yönetimi, Türkiye.

World Waters, Effects of Global Warming on Water, Water Management and Turkey

ABSTRACT

The amount of drinkable fresh water in the world is fast running out and the possibility of whether there will be enough water for the future generations or not is under great risk. Almost one third of the world population today is experiencing inability of obtaining drinking water and they are facing of catching water born diseases. Today, we know for sure that the world by itself cannot increase of its current fresh water supply, thus we must do what is necessary to improve the present situation by implementing some important processes so that we protect the available water resources to be sustained for the future generations. Water borne diseases are responsible for 80 per cent of illnesses and deaths in developing world and kiiling a chiid every eight seconds. Furthermore, 2.1 million people die every year from diarrhoeal diseases including cholera associated with inadequate water supply, sanitation and hygiene (WHO, 2004).

Despite the fact that 70 percent of the earth's surface is covered with water, oııly less than one per cent of that is fresh vvater which is available in easily accessible lakes and rivers. Most of the world's fresh water sources lie beneath Antarctic glaciers and approximately one-quarter of the world's drinking water supply is located in Lake Baikal in Siberia, Russia. While many consider water to be renewable resource, there is only finite amount available at any given period of time. In a constant cycle, water flows through land into the oceans, evaporates to form clouds, and then returns to land as rainfall. This finite amount of vvater must supply the daily drinking, agriculture, manufacturing, and other needs for the world population (UNESCO, 2003). Within the last few years, the effects of global warming on climate and weather changes have been experienced by a great deal in some parts of the world. Hurricane Katrina struck the city of New Orleans - USA in August of 2005 and left more than 1,800 deaths and in excess of 80 billion dollars damage behind. Little över two years have passed since the tragic event but nevertheless the city is stili not in livable condition in most parts. It is very hard to forget the Tsunami which hit mainly the city of Sumatra in Indonesia along with other three neighboring countries in December of 2004 taking more than 225,000 lives and causing billions of dollars in damage.

Key Words: World vvater supply, global warming, water management, Turkey.

Giriş



Su, hayat demektir. Çünkü yaşamın var olması ve devam etmesinde su yegâne rol oynamaktadır. Anatomik olarak vücudumuzun büyük bir bölümünün (4/3) sudan oluşmuş olması sebebiyle bu kaynağa olan ihtiyacımız her geçen gün daha da artmaktadır. Petrolsüz bir yaşam kesinlikle sürdürülebilir ama içilebilir taze susuz bir yaşamı düşünmek tamamen mantık dışı olur, dolayısıyla mümkün değildir. Dünya üzerinde yaşayan insanlar maalesef gereksizce ihtiyaçlarından daha fazla su tüketmekte ve bu durum gelecek nesillere yetecek suyun bulunup bulunmayacağı problemini ortaya koymaktadır. Yapılmış araştırmalara göre zengin ülkelerde özellikle Amerika Birleşik Devletlerinde yaşayan insanların su tüketimi fakir ülkelerde yaşayanlarınkinden nerdeyse on kat daha fazladır. Doktorlar normal yetişkin bir insanın sağlıklı bir yaşam sürdürmesi için günde yaklaşık 2 litre veya sekiz büyük bardak dolusu su içmeleri gerektiğini önermektedirler. Amerika ve batı ülkelerinde nüfusun tamamına yakın bir bölümünün içilebilir suya ulaşması en azından günümüzde bir problem olarak gözükmemektedir.

Irak'ta yaşayan Dennis Warren su hakkında şunları söylemiş: 'Eğer su yaşamsa, bunu ticari bir ürün gibi en yüksek fiyat verene satmamayı veya bunun seçkin bir gruba ait olmadığını, fakat tüm insanlığın var olması için en temel kaynak olduğunu öğrenmeliyiz. Bizler yalnız suyu eşit ölçülerde paylaşmayı değil, aynı zamanda bize suyun devamlılığını sağlayacak gerekli teknolojileri ve doğayı koruyan değerleri de öğrenmeliyiz' (Kirby, 2003).

Su, aslında gelişmiş ülkeler için çok ciddi bir sorun teşkil etmemektedir. Çünkü gelişmiş ülkeler (Amerika başta olmak üzere, Kanada, Avustralya ve Avrupa'daki birçok ülke) yüzey (yağmur ve karlardan oluşan) sularının muhafaza edilmesi, korunması ve sürdürülebilmesi konusunda sayısız metotlar geliştirmişler ve suyun verimli ve etkin bir şekilde üretiminin sağlanması kapsamında teknolojiyi her anlamda kullanmaktadırlar. Su aslında gelişmekte olan ve fakir ülkeler için hayati önem taşımakta ve belki de günümüzde en büyük problem olarak listenin başında yer almaktadır. Afrika'nın birçok yerinde ve diğer gelişmemiş dünya ülkelerinde insanlar günlerini su temin etmek için uzun mesafeler yürüyerek geçirmektedirler. Suyun bu ülkelerdeki değerinin hayati önem arz etmesi batı dünyasında sıklıkla karşılaşabileceğimiz ama bu ülkelerde nadir veya hiç rastlayamayacağımız alışkanlıkları da beraberinde getirmiştir. Örneğin, çiçek sulama ve su fıskiyeleri görmek pek mümkün değildir, hatta suyun el yıkamak için dahi kullanılması suyun gereksiz yere israf edilmesi şeklinde değerlendirilmektedir.

Geçtiğimiz son yirmi yıl içerisinde yayınlanan bilimsel raporlar küresel ısınma ve insan aktiviteleri arasında yakından ve doğrudan bir ilişki olduğu konusunda ortak bir sonuca varmıştır. Hatta olup bitenlerin ciddiyetini tüm dünyaya göstermek için Norveç Nobel Barış komitesi 2007 yılının ödülünü eski ABD başkan yardımcısı Albert Arnold Gore Jr. (Al Gore) ve IPPC'ye (The International Plant Protection Convention) verme kararı almıştır. Nobel komitesi, iklimde meydana gelen bu ani değişikliklerin insanoğlunun yaşam koşullarını büyük ölçüde tehdit edeceğini ve dolayısıyla ciddi göçlere sebep olabileceğini açıklamıştır. Olası doğabilecek bu göçler sonucunda da yeryüzündeki mevcut kaynaklar için rekabetin hızla artacağını belirtmiştir (Global Envision, 2007).

Türkiye'de su kaynaklarının özelleştirilmesi şu günlerde sıkça gündeme gelmektedir. Ancak su veya benzeri doğal kaynakların özelleştirilmesi işi sanıldığı kadar kolay değildir ve doru yapılmadığı zaman tüketici tarafından protestolara sebep olabilir. Örneğin, Güney Afrika'daki su kaynaklarını özelleştirme denemesi pek başarılı olmamış ve halk tarafından büyük tepkilere yol açmıştır. Çünkü eğer özelleştirme gerçekleşirse, tüketici (4-kişilik bir aile) 501t günlük (ö.OOOlt aylık) bedava kullanım limitini aştığı zaman ek kullanım için ödeme yapmak zorunda kalacaktır (Kirby, 2003). 2006-2007 yılları arasında Türkiye'de su projeleri yönettiğim zaman yaptığım araştırmalara ve belediyelerden topladığım verilere göre, 4 kişilik bir ailede kişi başına düşen günlük su tüketimi 701t ile 961t arasında değişmektedir. Güney Afrika'da belirlenen 501t kullanım limiti 4-kişilik bir aileye göre belirlenmiş olmasına rağmen Türkiye'de olduğu gibi Güney Afrika'da da çoğu ailelerin dört kişiden çok daha kalabalık oldukları da bir gerçektir. Bu durumda herhangi bir ilave ödeme yapmamak için Güney Afrika'da yaşayan bir ailenin aylık 6.000 litre su tüketimi limitini aşmaması gerekmektedir. Amerika'da kişi başına düşen günlük su tüketimi 3501t ile 4501t arasında değişmektedir. İngiltere'de ise kişi başına düşen günlük su tüketimi ortalama 1581t (OFWAT, 2004) civarındadır ve bu da Amerika'da yaşayan bir insanın günlük su tüketiminin gelişmemiş ülkelerdekinden 7-9 kat ve gelişmiş ülkelerdekinden de yaklaşık 2-3 kat daha fazla olduğunu göstermektedir.

Amerika'da okullarda yapılan bir araştırmaya göre bir kişinin gün içinde (24 saat) su içmek, duş almak, yemek yapmak, bulaşık yıkamak, diş fırçalamak ve bahçe sulamak gibi aktiviteler için ortalama 100 gallon (3791t) su kullandığı tespit edilmiştir (URL1). ABD'de günlük su tüketiminin ayrıntılı dağılımı aşağıdaki Tablo l'de verilmiştir (1 ABD gallon = 3,79 İt).


Tablo. 1 Günlük yaşam aktiviteleri ve tüketilen su miktarı ile yüzdeleri



KULLANIM TÜRÜ

KULLANIM YÜZDESİ %

KULLANIM MİKTARI (İt)

Tuvaletteki su sızıntıları

5

19

Banyo yapmak

9

34

Çamaşır makinesi

22

84

Tuvalet sifonu

28

106

Bulaşık makinesi

3

11

Duş almak

21

80

Çeşme kullanımı

12

45

Toplam

100

379




Kaynak: Purdue Üniversitesi

Su kaynaklarının özelleştirilmesinin en iyi örneğini İngiltere'de görebiliriz. Ofwat, İngiltere ve Galler (Whales)'de su ve kanalizasyon düzenlemesini ve denetlemesini yapan üst kurumun adıdır ve amacı dünya klasmanında en iyi çalışan endüstriyi oluşturmak ve bu sayede tüketiciye bugün ve yarınlarda fayda sağlayacak en iyi hizmeti sunabilmektir. Ofwat bunu şu şekilde yapmaktadır:

  1. Su ve kanalizasyon hizmeti veren firmaların tüketiciye uygulayabilecekleri fiyat limitlerini belirliyor;

  2. daha önce belirlenen standartların korunmasını ve yerine getirilmesini sağlıyor; 3) şirketlerin verimli çalışmalarını ve bunun için gerekenleri yapmalarını teşvik ediyor; 4) uygun görüldüğünde rekabet ortamının canlanmasını teşvik ediyor ve son olarak 5) başarısız şirketlerin başarılı olanları örnek alarak gerekli değişiklikleri yapmalarını sağlıyor.

Dünya coğrafyasına baktığımızda sudan bol başka bir şey olmadığını kolaylıkla görebiliriz. Fakat bu mevcut devasa su kütlesinin sadece yüzde 2.53'ü (UNESCO, 2004) içilebilir taze sudan ve geri kalanı ise tuzlu sudan veya içilmesi mümkün olmayan diğer kirli sulardan oluşmaktadır.

Su kaynaklarının özelleştirilmesinin en iyi örneğini İngiltere'de görebiliriz. Ofwat, İngiltere ve Galler (Whales)'de su ve kanalizasyon düzenlemesini ve denetlemesini yapan üst kurumun adıdırve amacı dünya klasmanında en iyi çalışan endüstriyi oluşturmak ve bu sayede tüketiciye bugün ve yarınlarda fayda sağlayacak en iyi hizmeti sunabilmektir. Ofwat bunu şu şekilde yapmaktadır:

    1. Su ve kanalizasyon hizmeti veren firmaların tüketiciye uygulayabilecekleri fiyat limitlerini belirliyor;

    2. daha önce belirlenen standartların korunmasını ve yerine getirilmesini sağlıyor; 3) şirketlerin verimli çalışmalarını ve bunun için gerekenleri yapmalarını teşvik ediyor; 4) uygun görüldüğünde rekabet ortamının canlanmasını teşvik ediyor ve son olarak 5) başarısız şirketlerin başarılı olanları örnek alarak gerekli değişiklikleri yapmalarını sağlıyor.

Dünya coğrafyasına baktığımızda sudan bol başka bir şey olmadığını kolaylıkla görebiliriz. Fakat bu mevcut devasa su kütlesinin sadece yüzde 2.53'ü (UNESCO, 2004) içilebilir taze sudan ve geri kalanı ise tuzlu sudan veya içilmesi mümkün olmayan diğer kirli sulardan oluşmaktadır.





Şekil. 1 Dünyadaki mevcut su kaynaklarının yüzde dağılımları



SOURCE :

freshvvater: 2.5%

30.8% - groundvvater

0.3% - lakes and rivers

68.9% - locked in glaaers
The vvorld's vvater 54ı,water; 97.S*

97,5% Tuzlu su

2,5% Taze su

2,5% Taze suyun 68,9%'u buzullarda sıkışmış durumdadır.

• 2,5% Taze suyun 30,8%'i yeryüzü sularıdır.

2,5% Taze suyun 0,3%'ü erişilebilir göl / nehirlerdedir.





Kaynak: UNEP (United Nations Environment Programme) http://www.unep.org/

Şekil l'deki diyagramda görüldüğü üzere, dünya sularının yüzde 97'den biraz fazla bir bölümü tuzlu (denizler ve okyanuslar) sulardan oluşmaktadır. Taze suların üçte ikisinden fazlası dağların tepelerindeki karlarda veya buzullarda kilitlenmiş vaziyettedir ve diğer üçte biri ise yerüstü (yağmur ve kar) sularından oluşmaktadır. İnsanların yaşamlarını sürdürebilmesi için ulaşabileceği noktalardaki su kaynakları göller ve nehirlerdeki sudan ibarettir ve bu da temin edilebilecek su miktarını sadece yüzde 0,3 yapmaktadır. Kısacası, her geçen gün artan ve bugün itibariyle 6,6 milyar olan ve 2050

yıllarında 9 milyar olması tahmin edilen dünya nüfusunun kullanabileceği tüm su miktarı dünyadaki mevcut içilebilir suyun sadece onda biri kadardır (UNEP, 2007).

Dünya üzerindeki kıtalar ve bu kıtalar üzerinde yer alan ülkeler barındırdıkları nüfus ve sahip oldukları su kaynakları açısından büyük farklılıklar göstermektedirler. Herhangi bir küresel facia yaşanmadığı sürece insan nüfusu artışını sürdürmeye devam edecektir. Fakat mevcut su kaynakları nüfusun aksine devamlı olarak yıllara göre çoğalan bir kaynak olmadığı gibi aksine alarm derecesinde azalmakta olan bir kaynaktır. Özellikle son yıllarda tüm dünyaca tecrübe ettiğimiz küresel ısınmanın derin ve belirgin etkileri su kaynaklarının azalmadaki hızını maalesef biraz daha hızlandırmıştır. Dünyanın 'süper güç' (Amerika başta olmak üzere sekiz ülkelerin oluşturduğu güçlü grup) olarak nitelendirdiğimiz ülkeleri son zamanlarda medyanın küresel ısınma ve etkileri konusuna geniş yer vermesiyle bir şeylerin yapılması hususunda az da olsa ikna olmuşlardır.


Tablo. 2 Farklı kıtaların nüfus ve sahip olduğu su kaynaklarının yüzde oranları



BÖLGELER

DÜNYA NÜFUSUNUN %

DÜNYA MEVCUT SU KAYNAĞININ %

Kuzey & Orta Amerika

8%

15%

Güney Amerika

6%

26%

Avrupa

13%

8%

Afrika

13%

11%

Asya

60%

36%

Avustralya

<1%

5%




Tablo 2'ye baktığımızda, su kaynaklan açısmdan en rahat gözüken bölgeler olarak Güney Amerika'yı ve Avustralya'yı, en fazla stres yaşayan bölgeler olarak da Afrika'yı ve Asya'yı özellikle Çin'i gösterebiliriz (URL3). Çin, 2007 itibariyle 1,32 milyar nüfusu ile dünya nüfusunun (6,6 milyar, 2007) beşte birini barındıran ve dünyadaki mevcut içilebilir suların da üçte birinden biraz fazlasına (36%) sahip olan bir ülke olarak suyun öneminin farkında olmasına rağmen büyüme uğrunda bu alanda yapılması gerekenleri maalesef görmemezlikten gelmektedir. Çin, son on yıldır muazzam büyüyen bir ülkedir (11,4%, 2007) fakat bu hızlı ve eşi nadir görülen büyümesinin yüksek ve geri dönüşü zor olan faturası su kaynaklan üzerinde ciddi ve aşırı kirlenmelere sebep olmuştur. Çin'deki birçok büyük nehir ve göller ağır sanayinin suya bıraktığı kimyasal artıklarla aşın derecede kirlenmiş ve buradaki suların içilebilmesi için biyolojik ve ileri arıtma tekniklerinin kullanılmasını zaruri kılmıştır.

Çevremize veya dünyanın farklı bölgelerinde küresel ısınmanın etkileriyle ortaya çıkan olaylara baktığımızda, tüm gözlemlediğimiz işaretler bizlere eğer bir önlem alınmazsa her şeyin daha da kötüye gidebileceğinin habercisidir. Bütün bu makro-ekonomik aktivitelerin fakir ülkeler üzerindeki etkileri tamir edilmesi güç faturalar ortaya çıkarmakta ve birçok can ve mal kaybına sebep olmaktadır. Kirli suları içmeye maruz kalmaktan veya bu suların çevresinde yaşamaktan dolayı hastalanan ve ölen insanların sayıları milyonlarla ifade edilmektedir. Araştırmalara göre suyun yol açtığı hastalıklardan her sekiz saniyede bir çocuk daha hayatını kaybetmektedir (Kirby, 2003).

Küresel ısınmanın artık günlük konuşmalara yansıdığı şu günlerde bizlerin aslında bunun tüm etkilerinin neler olabileceğini bütün ayrıntılarıyla kestirmemiz pek mümkün olmayabilir ama şunu kolaylıkla tahmin edebiliriz, iklim üzerinde meydana gelen küresel ısınma kaynaklı değişikliklerin suya olan negatif etkileri muhakkak ve kaçınılmaz olacaktır. Mevsim normallerinin dışında yaşanan iklimsel farklılıklar birçok kasırga, fırtına ve selleri de beraberinde getirecektir. Amerika'nın New Orleans şehrinde 2005 yılında yaşanan Katrina kasırgası ve sebep olduğu maddi hasar ve can kaybı bunun en bariz örneğidir. Tabii 2004 yıllında Endonezya'nın Sumatra şehrinde başlayan ve komşu ülkeleri de etkileyen Tsunami faciasını ve geride bıraktığı yüz binlerce ölüyü de unutmamak gerekir. Kürenin normalden daha fazla ve kısa sürede ısınması bazı bölgelerin sular altında kalmasına, çöllerin alanlarını genişletmesine, nehirlerin çekilmesine, normalde yağış görmeyen yerlerin daha fazla yağış almasına, yağış alan yerlerin ve küçük su kaynaklarının da kurumasına sebep olabileceği tahmin edilmektedir.

Şekil. 2 Dünya mevcut su kaynaklarının kullanım alanları





Global vvater use

8% -





I TAKIN FROM SUPPLY I A OTU ALI Y USEO I W AS T E D

1?00 I l*SO İOOO
domestic

Global use and waste - agriculture



S OUR C E : UN
70% -

agriculture

22% -




TAKEN FROM SUPPLY

1900 1 1«0

1000 SOURCE

UNEP
jndustry

Global use and waste - domestic 70% Tarım Amaçlı 22% Endüstriyel

8% Mesken Kullanım

Meskenlerdeki suyun yaklaşık 88% israf edilmektedir.

Tarımdaki suyun yaklaşık 27% israf edilmektedir.





Kaynak: UNEP (UnitedNations EnvironmentProgramme) http://www.unep.org/

Şekil 2'de görüldüğü gibi mevcut suların yüzde 70'i tarım alanlarında (2.770.980 km2) kullanılmaktadır ve bu durum suyun yönetimi açısından ciddi bir önem teşkil etmektedir (URL4). Türkiye'de su tüketiminin nasıl yapıldığını bilmeyen yok ama su yönetiminin yapılmadığı da maalesef bir gerçektir. 2006-2007 yıllarında Türkiye'nin bazı belediyelerinde yaptığım su-projeleri çalışmalarında gördüğüm manzara içler açışıydı. Her gittiğim belediye mali imkânlarının yeterli olmaması ve yasal ortamın (mevcut belediye yasaları) getirdiği kısıtlamalar nedeniyle ellerinde bulunan veya yapmayı planladıkları projeleri hayata geçirememişler ve bu sebeple birbirinden kopuk ve sorunlu alt yapılarıyla halka su ve kanalizasyon hizmetleri vermeye çalışmaktaydılar. Su ve kanalizasyon hizmetleri sorunlu da olsa bir şekilde yürütülmeye çalışılıyordu ama bu söz konusu olan şehirlerin çoğunda atık su arıtma tesisleri yoktu ve olanlar da verimli bir şekilde çalışmadığı gibi tüm ihtiyacı karşılamakta da maalesef yetersiz kalıyordu.


Tablo. 3 Dünya sularının farklı alanlardaki kullanımlarının yüzde oranları



KULLANIM ALANI

KULLANIM YÜZDESİ %

Tarım Amaçlı Kullanım

1,77%

Ticari-Endüstriyel Amaçlı Kullanım

0,56%

Mesken-Ev Amaçlı Kullanım

0,20%




Tablo 3'de görüldüğü üzere dünyadaki erişilebilir mevcut su kaynaklarının (2,53%) yüzde 70'lik bir bölümü tarım amaçlı tüketilmektedir. Ticarethanelerde ve organize sanayilerinde kullanılan toplam su miktarı ise yaklaşık yüzde 22'dir. Bütün bu kullanımlardan sonra evlerimizde su içmek, yemek yapmak, çamaşır yıkamak, banyo yapmak, bulaşık yıkamak, diş fırçalamak ve diğer tüm aktivitelerimiz için kullanabileceğimiz toplam su miktarı sadece yüzde 8 civarındadır (URL5).

Evlerimizde kullandığımız tüm su miktarı dünyadaki mevcut içilebilir suların maalesef yüzde 10'undan daha azdır. Eğer gerçekten insanlık ve tabiatı korumak adına su problemini çözmek istiyorsak, o zaman suyun en çok kullanıldığı alana yani tarımdaki su kullanımına yoğunlaşmamız gerekmektedir. Türkiye'de küçük ölçekli tarımcılık daha yaygın olduğu için maalesef verimi artıracak ve su kullanımını daha etkin hale getirecek sistemlerin kullanımı yok denecek kadar azdır. Bu ufak tarım alanları doğal olarak damla sistemi (yağmur etkisi yaratan ve aynı mantıkla çalışan maliyetli bir sistem) yerine pek fazla maliyet gerektirmeyen ama verimi az olan ve yüksek miktarlarda su kullanımını gerektiren kökten sulama sistemi kullanmaktadırlar. Küçük tarım alanlarında toprakta ellerle veya çapa yardımıyla açılan kanallar yoluyla yapılan bu sulamada, su kanallardan hızlı ve etkisiz bir şekilde akmakta ve bir kısmı toprak tarafından emilerek bir kısmı da başka yerlere akarak kaybolmakta ve bu da ciddi su israfına sebep olmaktadır. Ticarethanelerdeki ve endüstriyel firmalardaki su tüketimi hükümet tarafından sağlanacak teşviklerle daha etkin hale getirilebilir. Sağlanan bu teşviklerle söz konusu firmalar gerekli yatırımları yaparak su tüketimlerini azaltabilir ama aynı zamanda verimlerini artıracak teknolojileri yerleştirebilirler. Kısa vadede bu ciddi bir


Tablo. 4 Yiyeceklerin masamıza gelene kadar geçtikleri üretim aşamalarında kullandıkları su miktarlarının incelenmesi

1 Kg = 2,205 Pound (ABD) 1 Pound = 454gr

YİYECEK TÜRÜ

1 POUND İÇİN KULLANILAN SU MİKTARI (İt)

1 KG İÇİN KULLANILAN SU MİKTARI (İt)

Kıvırcık

89

197

Domates

108

238

Portakal

183

404

Brokoli

241

531

Kavun

303

667

Süt

339

748

Portakal Suyu

341

752

Domates Salçası

196

432

Kepekli Ekmek

688

1.518

Yoğurt

591

1.302

Un

1.044

2.302

Beyaz Ekmek

762

1.681

Pilavlık Pirinç

1.519

3.350

Çay Şekeri

983

2.167

Makarna

1.088

2.399

Yumurta

1.809

3.989

Peynir

3.393

7.481

Tavuk Eti

2.499

5.509

Badem

4.855

10.706

Dana Eti

9.324

20.561

Tereyağı

7.787

17.169




Kaynak: Kreith, M., (1991). Water Inputs in California Food Production, Teknik Rapor, Water Education Foundation.

yatırım gibi gözükse de, su maliyetlerinden elde edilen tasarruflar söz konusu firmaların uzun vadede kar sağlamalarını ve daha verimli bir şekilde çalışmalarını sağlayacaktır.

Tablo 4'de yer alan figürler Marcia Kreith'in Davis Üniversitesi için hazırladığı 'Kaliforniya Yiyecek Üretiminde Kullanılan Su Miktarı' adlı teknik raporundan uyarlanmıştır. Bu raporda yiyeceklerin soframıza gelene kadar geçtiği süreçlerde kullandıkları toplam su miktarları ölçülmüştür. Örneğin 1 kg dana etinin mutfağımıza gelene kadar geçtiği süreçlerde 20 tondan fazla su kullanması hepimizi şaşırtmaya yeter ama maalesef bu bir gerçektir. 1 kg domatesin üretiminde yaklaşık 240 litre su kullanılmış olması aynı şekilde bizleri su kullanımında biraz daha düşündürmelidir. Amerika'da tarım alanında yapılan araştırmalar göstermiştir ki bir dönüm arazinin sulanması için yıllık yaklaşık 4 milyon litre (4.000 ton) su kullanılmaktadır (Purdue Üniversitesi). Amerika'daki tanm alanlarının muazzam büyüklüğünü düşünürsek ne kadar fazla su kullanıldığım tahmin etmemiz de pek zor olmayacaktır. Tarımsal üretim daha çok Amerika'nın batısında özellikle Kaliforniya eyaletinde yapılmaktadır. Amerika'nın batı eyaletleri, toplam nüfusun beşte birinden daha az bir bölümü oluşturmasına rağmen, tarımsal su kullanımın çok fazla olması sebebiyle Amerika'nın batı kesimi günlük su tüketiminin 4/3'nü tarımsal üretim amaçlı kullanmaktadır.

Türkiye'deki tanm alanlarındaki su kullanımı ve buna karşılık alınan verim Avrupa ülkelerindekilerle karşılaştırılırsa elbette oldukça düşük kalmaktadır. Bunun sayısız sebepleri vardır ama ekonomik nedenler en başta gelmektedir. Daha önce de belirtildiği üzere Türkiye'de tarımcılık küçük ölçekli yapılmakta bu da Amerika veya Avrupa ülkelerinde olduğu gibi devasa alanlarda tarım yapan şirketlerin maalesef oluşmasını engellemektedir. Bu sebeple tarım verim dikkate alınmaksızın sürdürülmekte ve ekonomik zorluklar dolayısıyla teknolojik araçlara yapılması zorunlu yatırımlar yapılamamaktadır. Üretimi artıran fıskiyeler veya yağmur etkisi yaratan sistemler neredeyse yok denilecek kadar azdır. Ülke bazında su yönetiminden söz etmek mümkün değildir. Bütün bunların yanında devletin verdiği mali destek hiçbir şeyi karşılamaya yetmemektedir. Özellikle Amerika'da ve bazı Avrupa ülkelerinde tarımın devam etmesi için devlet her yıl tarım yapanlara milyarlarca dolar destek (hibe, düşük faizli kredi, vergi indirimi gibi) vermektedir.

Su ile ilgili bütün sorunları çözmemiz elbette mümkün olmayabilir ama problemleri en aza indirgemenin en temel yolu su yönetimidir. Türkiye'de yıllardır su yönetimi diye bir kavram telaffuz edilmezken son yıllarda bu konu ile ilgili bazı önemli adımlar atılmıştır. En büyük problemlerden biri; Türkiye'de su üretimi, dağıtımı ve kullanımı ile ilgili standartları belirleyecek ve bunların takibini yapacak ve gerekirse kimseye hesap vermeden yaptırımlar uygulayacak bir kurumun bulunmamasıdır (İngiltere'de OFWAT örneğinde olduğu gibi). Dolayısıyla kaçak ve usulsüz kullanım ve tüketim her belediyenin başını ağrıtan fakat çözülemeyen bir sorun haline gelmiştir. 2-3 yıl içerisinde su kaynaklarının özelleştirilmesi sanırım biraz daha hız kazanacak ve Türkiye'deki su kaynaklarının kullanımı tam anlamıyla yeniden gözden geçirilecektir.

Sonuç



Dünya nüfusu hızla artmaktadır ve tahminler 2050 yıllarında nüfusun yaklaşık 9 milyar insan olacağı yönündedir. Bu da şu anlama geliyor, bugünkü nüfuzdan yüzde 30 daha fazla. Kimilerine göre bu artış 40 yıl için çok fazla gelmeyebilir fakat su kullanımı açısından alarm derecesindedir. Çünkü mevcut içilebilir ve ulaşılabilir su kaynakları fiziksel olarak artış göstermediği gibi aksine küresel ısınma etkisiyle hızla azalmaktadır. Dünyadaki su kullanımı 1950 yıllarından günümüze kadar neredeyse üç katına ulaştı ve durmak bilmiyor, üzücü olan ise çıkarılan suyun büyük bölümünün verimli kullanım yapılmaksızın boşa harcanmış olmasıdır. Dünya taze sularının üçte ikisinden fazlası tarım için kullanılmaktadır ve bir insanın günlük yiyeceğinin karşılanması için 2,0001t kadar su tüketilmektedir (UNEP, 2007).

Atmosferdeki karbondioksit artışı ve bitki örtüsünün bu artışa nasıl tepki göstereceği konusunda son zamanlarda 40'dan fazla araştırma yapılmış ve ortaya çıkan sonuç yiyecek türü bitkilerin küresel ısınma etkisiyle daha az protein taşıyacağı ve diğer sağlığa faydalı maddeleri de az oranda içerebileceği yönündedir (Giles, 2008). Günümüzün su sorununu çözümlemek için ele alınması gereken ilk konulardan biri tarımsal su kullanımı olmalıdır. Çünkü eğer tarımsal üretim yeryüzündeki mevcut içilebilir suların üçte ikisinden fazlasını kullanıyor ise bu kullanımın etkin, amaca uygun ve verimli bir şekilde yapılmasının sağlanması su sorununu aza indirgemede ciddi yararlar sağlayacaktır. Diğer bir çözüm de şu olabilir; belli mevsimlerde çok yağış alan yerlerde yağmur sularını toplayan ayrı bir sistemin zaman kaybedilmeden oluşturulması gerekmektedir. Çünkü bu değerli su kaynağı Türkiye'de yıllardır göz ardı edilmiş ve yağmur suları mevcut kanalizasyon şebekesi kullanılarak derelere, nehirlere veya denizlere dökülmüştür. Amerika başta olmak üzere birçok batı ülkelerinde kanalizasyon şebekesinden ayrı olarak yağmur sularını toplayan ilave sistemler kullanılmaktadır. Hatta Hindistan su sorununu çözmek için bu alanda milyarlarca dolarlık yatırımlar yapmaya hazırlanmaktadır.

Bütün bu problemler yaşanırken dünyada, bazı ülkeler özellikle İsrail ciddi hazırlıklar içine girmiş ve su bulmak için seferber olmuştur. Belki de herkesin düşündüğü gibi Irak savaşının temelinde yatan unsur petrol değildi. Arca Arıyoruk'ın 14 Ağustos 2003 tarihli ve "Turkish Water to Israel" başlıklı İngilizce makalesinde, kişi başına düşen 2.150 metreküp ile bölgenin en zengin su ülkesinin Irak olduğu ve ardından kişi başına 1.850 metreküp su ile Türkiye'nin geldiği yazılmaktadır. İsrail'de ise kişi başma yaklaşık 325 metreküp su düşmektedir (Ariyoruk, 2003). Tarih boyunca güçlü ülkeler zayıf olan ülkelerin ellerindeki kaynakları almışlar veya bu kaynakları kullanmakta tüm dünyaya kendilerini haklı göstermişlerdir. İsrail maalesef Türkiye'de de su kaynaklarına (Manavgat) sahip olmak ya da kullanım haklarını kazanmak için ciddi gayretler sarf etmektedir. Zaman azalıyor, bir şeyler yapılmalı ve derhal yapılmalıdır. Günümüz dünyasında son zamanlarda yaşadığımız doğal afetler eğer ciddi önlemler alınmazsa daha kötü şeylerin olacağının bizlere habercisidir. Ekonomiler, insanlar var oldukça (tüketici olarak) varlıklarını sürdürebilirler, insanların küresel ısınmanın doğuracağı etkiler sonucu azalması veya yok olması, ekonomilerin (ne kadar güçlü olurlarsa olsun) ve sahip devletlerin de sonun gelmesi demektir.

Kaynaklar



Ariyoruk, A., (2003), "Turkish Water to Israel",

http://www.washingtoninstitute.org/templateC05.php?CID=1660 (Ocak 23 2008, 16:45) Giles, J., (2008), "Global Warming Could Harm Food Quality",

http://www.csmonitor.com/2007/0405/p09s02-coop.htm (Ocak 18 2008, 12:15)

Global Envision, (2007) "Running on Empty", http://www.gl0balenvisi0n.0rg/library/l/l685/ (20 Ocak 2008, 14:18)

Global Envision, (2007), "Nobel Price Awarded to Al Gore and UN Climate Body", http://www.gl0balenvisi0n.0rg/library/l/1782/(18 Ocak 2008, 11:00)

Global Envision, (2007), "Water Scarcity - Real and Virtual Implications" http://www.globalenvision.0rg/library/l/l68O/ (23 Ocak 2008, 15:24)

Kirby, A., (2003), "Why World's taps are Running Dry",

http://news.bbc.co.Uk/2/hi/science/nature/2943946.stm (Ocak 2008, 12:33)



Kreith, M., (1991), Water Inputs in California Food Production, Technical Report, Water Education Foundation. 717 K Street, Süite 517, Sacramento, CA. USA

Shipek, L., (2007) "Coping with water scarcity,"

http://www.csmonitor.com/2007/0405/p09s02-coop.htm (15 Ocak 2008, 16:25) OFWAT (İngiltere Su & Kanalizasyon Hizmetleri Düzenleme ve Denetleme Kurulu) http://www.ofwat.gov.uk/(21 Ocak 2008, 13:27)



UNEP (United Nations Environment Programme), (2007) "Global Water Use", http://www.unep.org/themes/freshwater/ (22 Ocak 2008, 10:00)

UNESCO (The United Nations World Water Development Report), (2003), "Water for People, Water for Life"

USGS (US Geological Survey), "Water Science for Schools" http://ga.water.usgs.gov/edn/sacsc.html (Ocak 16 2008, 11:38)

Weart, R.S., (2004), "The Discovery of Global Warming",

http://www.shop.com/The_Discovery of_Global_Warming_-592627l-o!.shtml?trk=5 WHO (World Health Organization Report), (2004) "Water, Sanitation and Hygiene Links to Health" World Water Council, (2004) "Conscious Choices",



http://www.worldwatercouncil.org/fileadmin/wwc/Programs/ (Ocak 24 2008, 10:45)

URL 1 http://www.purdue.edu/envirosoft/groundwater/src/qualityl.htm (16 Ocak 2008, 11:40)

URL 2: http://www.unep.org/themes/freshwater/ (22 Ocak 2008, 10:00)

URL 3: http://unesdoc.unesco.org/ (23 Ocak 2008, 16:25)

URL 4: http://www.unep.org/themes/freshwater/ (22 Ocak 2008, 10:15)

URL 5: http://www.unep.org/themes/freshwater/ (22 Ocak 2008, 10:00)


1 Öğr. Gör. Cengiz TAŞKINSOY / İstanbul Aydın Üniversitesi, İşletme - İngilizce, 34299, Küçükçekmece, İstanbul, jtaskinsoy@yahoo.com


Yüklə 151,17 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin