E. D.: Güle güle kullanın, uğuru bol olsun



Yüklə 12,15 Kb.
tarix07.08.2018
ölçüsü12,15 Kb.
#67665

E.A.: Benim böyle müzikle ilgili çok müthiş bir kulağım olduğu söylenemez, çok anladığım söylenemez ama bağırarak şarkı söyleyenleri değil böyle yumuşacık okuyanlara başka bir hayranlığım var ve hayranlığım yeni misafirimizle devam edecek. Tanıştırmak istiyorum. Ebru Demirhan bizimle beraber, yaşam koçu kendisi. Başka huzur diyarlarına da sizinle devam edelim Ebru hanım

E.D.: Elbette. En güzel huzur müzikle başlıyor zaten Zeliha hanıma çok teşekkür edelim.

E.A.: Yalnız bunu göstermem lazım, Ebru hanım bana minnacık, minnacık, küçücük bir hediye getirdi. Küçücük ama öyle tatlı ki, bunun annesiyle babası evde var zaten yavrusunu getirmiş. Çok güzel, çok teşekkür ediyorum, çok zarifsiniz.

E.D.: Güle güle kullanın, uğuru bol olsun.

E.A.: Evet filin öyle bir uğur getiriyor durumu vardır değil mi?

E.D.: Tarihte fil uğuru, bolluk-bereketi ve şansı ile bilinir ayrıca hafızası en yüksek hayvandır. Inanılmaz yüksek bir hafızası vardır. Konumuz stres bugün, hafıza streste çok önemli, o yüzden sembolik olarak size birfil getirdim bunula ilgili.

E.A.: Çok teşekkür ederim, çok zarifsiniz. Her zaman sizi hatırlayacağız. Önce isterseniz stresin tanımıyla başlayalım mı? Stresi nasıl tarif ediyorsunuz çünkü her durumda doktorlar da senin stresin var diyor. Dilimize çok yerleşti. Başı ağrıyan çok stresliyim diyor.

E.D.. Midesi ağrıyan çok stresliyim diyor.

E.A.: Nedir stres?

E.D.. Stres günlük yaşantımıza ivme veren bir konudur. Biraz daha çaba göstermemizi, biraz daha çözüm bulmamızı, tedbirli olmamızı sağlayan bir duygudur aslında stres, daha çok duygular bütünüdür. Yönetilemediği noktada artık bir sorunlar bütünü olmaya doğru gitmektedir maalesef.

E.A.: Aslında stres sinyal verdiği için de öyle korkulacak bir şey değil. Çünkü bir takım sinyalleri var, onlardan hangilerinden biz stres sahibiyiz nasıl anlayacağız mesela?

E.D.: Şimdi stresimizin kaynakları çok önemlidir. Kimi iş yaşantısında çok stres sahibidir, kimi insan da ikili ilişkilerinde, kimi insan parayla ilgili konularda stres sahibidir, kimi hepsinde, kimi bir konuda stresi alır hayatının bütün alanına yayar, şimdi çok streslidir eve gelir bir türlü atamaz o stresi hem çocukları hem eşiyle ya da annesi-babasıyla ilişkisine yansır. Akşam yemeğine arkadaşlarıyla gider orada devam eder, uyur uykusunda devam eder işte bu yönetilmemiş ve bizi ele geçiren strestir aslında.

E.A.: Birtakım fiziksel rahatsızlıklarda da stresten söz ediliyor. Onu hani hekimler gerçi daha iyi tanımlar ama stres gerçekten de fiziksel şekilde kendini gösteriyor. Baş ağrısı, mide kasılması, sırt tutulması gibi değil mi?

E.D.: Mide ağrısı, deri problemleri gibi, boyun tutulması, omurga problemleri, eklem içi sıvıların tüketilmesinde bile stresin rolü çok büyüktür. Çünkü stres beyinsel anlamda kendini çok fazla hayata geçirir ve oradan bütün vücuda yayılmaya başlarsa vücudun en hassas noktasını ele geçirip işlemeye devam eder. Bu da bizde hastalık ya da hastalık öncesi belirtiler olarak günlük hayatımızda aktif olur.

E.A.: Vücudumuzda, bedenimizde ne eksikse nerede bir falso varsa stres kendini gösteriyor.

E.D.: Nerede boşluk varsa stres dolduruyor, ben buradayım diye oradan bize bir hastalık sinyali olarak bağırmaya başlıyor.

E.A.: Zaten büyük şehirlerde, büyük şehri bırakın Allah aşkına hani bu dönemde, bu devirde yaşamak başlı başına stres kaynağı. Dünyanın en güzel, en harikulade kasabalarından birinde yaşıyor olabilirsiniz ama televizyonu açtığınızda karşılaştığınız manzaralar, etrafta yaşananlar, ekonomik sıkıntılar insanları muhakkak etkiliyor değil mi?

E.D.: Tabi tabi bir de biz kültürel olarak da çok duygusal insanlarız bizim hayatımızda her şey yolunda olabilir ama yanımızdaki ya da televizyonu açtığımızda karşımızdaki insanlar mutlu değilse hemen biz de onlarla sempatik bir empati kurup onların alanina gireriz ve dolayısıyla enerjimizi de çok çabuk düşürürüz. Tabi ki yaşadığımız olaylar, dünya genelinde yaşanılan olaylar boşver diyebileceğimiz bir noktada değil. Bu yüzden duygusallığımızı belki biraz daha sınırlarda tutup olabilir,bunlarda var deyip azıcık dışında kalmayı başarabilmeliyiz.

E.A.: Siz Yaşam Tasarım Merkezi’nde stresle baş etme yollarını mı öğretiyorsunuz insanlara? Çünkü stres sahibi olmamak mümkün değil..

E.D.: Olmamak da sağlıklı değildir zaten.

E.A.: Ne öğretiyorsunuz, ne gösteriyorsunuz?

E.D.: Eğer kişinin uykuları stresle bozuluyor ise, fiziksel problemler yaşıyor ise, ruhunu duymaktan çok uzaklaşmış sadece belli konuda hayatını bir kısır döngüye sokmuşsa ve bunun kaynağı stresse o zaman strese sahip olduğu anlara geri dönüp temizleyerek şimdiye doğru gelmek. Fakat stres kocaman bir duygular bütünüdür. Hangi duygu çok yukarı çıktı da stresin ivmesini çok yükseltti onları da biraz tahlil edip o duygularla barışmasını sağlamak ta çok önemli.

E.A.: Ama strese sebep olan şeylerle beraber yaşamaya devam ediyorsak, stres kaynağı iş diyelim. Çoğu insanda vardır sabah erken kalkıyor kadın çocuklarını okula gönderiyor, evi toparlıyor, hatta daha da erken kalkıp yemeğini pişiren ve işe giden kadınlar.. Bunun için bu hayat değişmiyor ki. Nasıl? Size de gelemiyor ve imkanları yok diyelim. Ufacık tiyolar insanlara ne verebiliriz?

E.D.: Tabi ki. Öncelikle günlük hayatın içerisinde konumuz iş işe mesela işin içerisinde onu strese sokan kim, ne, hangi saat aralığı gibi bir takım tanımlar yapmak gerekir. Örneğin iş yerinde çok haksızlığa uğradığını düşünüyor olabilir ve onun yükselen stresinin altyapısı haksızlık duygusu olabilir. O yüzden once haksızlığa olan ruhsal ve akılsal ihtiyaçları ne idi, neden haksızlığa uğradığı bir iş yerine çekildi bir bunu düşünmek gerekir. Onunla birlikte bedene de bir hastalık kültürü aktarıyor ise onunla da konuşup bizim bu strese ihtiyacımız yok. Örneğin kolu ağrıyor streslendiği zaman, stresin çok yoğun olduğu noktalarda baş ağrısı oluyor. O zaman sevgili başım bu strese ve şu anki ağrıya ihtiyacımız yok, lütfen bunu bırakalım deyip kendi bedeniyle irtibata geçtiğinde %70’ini halledebiliyoruz.

E.A.: Herhalde biraz kendimizi fark etmek ve kontrolü ele almakla alakalı. Strese bıraktın mı yandın anladığım kadarıyla.

E.D.: Stres bizi ele geçirmeden bizim stresi ele geçirmemiz gerekiyor çünkü stresi bir elbise gibi düşünün ve ağır, koyu bir elbisedir. Üzerimize doğru oturmaya başladıkça onu çıkarmak biraz zaman alıyor. O yüzden o bizi ele geçirmeden biz onu ele geçirelim isteriz, kontrollü tutalım.

E.A.: Stresin çok yoğunlaştığı dönemlerde de insan basit çözümler bile bulamıyor. Yerinden kalkıp camı açıp nefes alayım bile diyemiyorsun. O üzerimize bastıkça basıyor. Peki strese baktığımızda daha çok kimlerin etkilendiğini görüyorsunuz, kadın erkek diyebilir misiniz, yaşlı genç diyebilir misiniz?

E.D.: İş hayatı içerisindeki herkes biraz daha stres sahibi. Kadın erkek ayırımımız yok sadece kadınların çocuklar ve ev hayatıyla ilgili artı sorumlulukları biraz daha onları yormakta. Fakat aslında stresin kaynağı o değil daha çok iş yaşantısı.



E.A.: Tahmin ettim. Çünkü çocuklarla ya da eşle olan sıkıntılar kadınları mutlu bile ediyor aslında. Kendi çocuğuyla ilgileniyor neticede.
Yüklə 12,15 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin