Eğitim Yöneticilerinin Psikolojisi, Davranışları Ve Sahip Olmaları Gereken Temel Nitelikler1


*Verimli Olma Açısından Farklılıklar Vardır



Yüklə 212,39 Kb.
səhifə2/2
tarix29.12.2017
ölçüsü212,39 Kb.
#36413
1   2

*Verimli Olma Açısından Farklılıklar Vardır : Kişisel farklılıklar insanların verimliliğinde önemli bir etkiye sahiptir. Yapılan iş karmaşıklaştıkça kişisel farklılıkların önemi daha da artmaktadır. Eğer kişi işin yapılması için yeterli kapasiteye sahip değilse işinde pek verimli olamaz.

*Beceri ve Yetenek Bakımından Farklılıklar Vardır : İstek, arzu, kendine güven ve güçlü bedensel yapı işin yapılması için yeterli değildir. Yapılan işin gerektirdiği bazı beceri ve yeteneklere de sahip olmak gerekmektedir. Yetenekli olma işteki performansı olumlu yönde etkileyen önemli bir özelliktir.

*İşe Verilen Önem Açısından Farklılıklar Vardır: Her insan işine aynı derecede önem vermeyebilir. Bazıları büyük bir ciddiyetle işini yaparken bazıları ise işten kaytarmanın yolların arar. Başka bir deyişle, bazı insanlarda iş disiplini çok yüksek iken bazılarda düşük olabiliyor.

*Yönetilme Tarzı Bakımından Farklılıklar Vardır : İnsanlardan bazıları kendilerini yakından izleyen otoriter yönetim anlayışından hoşlanırken, bazıları ise yakın takipten rahatsız oluyor. Yakın takipten dolayı işlerinde pek başarılı olamıyorlar.

*Uyum ve İlişki Kurma Açısından Farklılıklar Vardır : İnsanlardan bazıları tek başına çalışarak hem yaptıkları işten zevk almakta hem de daha başarılı olabilmektedir. Bazıları ise birlikte çalışmaktan hoşlanmakta ve bu yolla başarılı olabilmektedir.

*İşine ya da İşyerine Bağlılık Açısından Farklılıklar Vardır : İnsanlardan bazıları işyeri ve yaptıkları iş sanki kendilerinmiş gibi çalışırken, bazıları ise işyerinden ve yaptıkları işlerden pek hoşlanmayabiliyor. Hatta bazen işyeri aleyhine olan faaliyetlerden kendine pay çıkarmaya çalışanlar dahi olabiliyor.

Kişisel farklılıkların temel nedenleri konusunda özet olarak şunları söyleyebiliriz. İnsanların potansiyel olarak farklılıklar hem kalıtımsal hem de çevresel faktörlerin etkisiyle oluşmaktadır. İnsanlar birçok temel özelliği doğuştan getirir ama içinde yaşadığı sosyal yapı ve kültürel özellikler bunlara yön verir.

  1. Eğitimde Kişisel Farklılıkları Dikkate Almanın Önemi

İnsanlar, kalıtımsal yapılarına ve içinde yaşadıkları çevrenin niteliklerine bağlı olarak kişilik şekillenmesine uğramakta ve sonuçta bireysel davranış farkları ortaya çıkmaktadır. İnsanlar, dostça- düşmanca, iyimser-kötümser, zeka bakımından yüksek-düşük, saldırgan-çekingen, uyumlu-uyumsuz, içe-dışa dönük olması gibi kişilik yapılarına sahip olabilmektedirler. Bu kişilik oluşumlarına insanların kalıtımsal yapılarının ve çevreden kazandıklarının büyük etkisi vardır. Her eğitim yöneticisi insanları eğitirken onların farklı kalıtımsal özelliklere sahip olduklarını ve değişik çevrelerde yetiştiklerini hesaba katmak zorundadır.

  1. İnsanların Farklı ya da Eşit Yaratıldıkları Görüşlerinin Değerlendirilmesi

İnsanlar, fiziksel görünümleri, tutumları ve davranışları bakımından farklıdırlar. İnsanların hareket, fikir ve duygular bakımından farklı olduklarını gösteren en önemli etken sosyal yaşamda gerçekleştirdikleri olaylardır. İnsanlann birbirlerinden farklı olduklarının birçok nedeni vardır. Eğer yalnızca aynı kültürel özelliklere sahip, aynı ailede yetişmiş ve aynı gruplarla çalışmış insanların davranışları da aynı olsaydı, bu farklılıkların tek sebebinin değişik çevresel şartlara bağlamak mümkün olabilirdi. Ancak insanlara bir benlik ve kimlik kazandıran özelliklerin hem doğuştan hem de eğitimle elde edildiği yapılan araştırmalarla ispatlanmıştır (Güney, 2006).

İnsanların eşit ya da farklı yaratıldıkları görüşlerinin doğru ve yanlış yönleri mevcut olduğundan birinin diğerine üstünlüğü bilim adamları tarafından tam olarak doğrulanmamıştır. Eğitim açısından her ikisinin de geçerliliği söz konusudur.

İnsanların sahip oldukları temel özelliklerin kazanılmasında hem kalıtımın hem de çevrenin etkisi vardır. Günümüzde bilim adamlarının üzerinde birleştikleri temel konu şudur; insanların sahip oldukları temel özelliklerini istenilen düzeyde geliştirebilmeleri için imkanlar sağlandığında herkes başarılı olabilir. Çünkü dünyanın her toplumunda aslında bütün insanlar hukuksal ve toplumsal imkanların kullanılması açısından eşittir. Ancak insanlar, zeka, kavrama, mizaç, yetenek, ilgi, düşünce, duyguların ifade edilmesi, tutum oluşturma ve davranışlar sergileme bakımından birbirlerinden farklıdır.

IV. İnsanların Ölçülebilen Nitelikleri ve Eğitim Açısından Değerlendirilmesi



Kişiliği ölçmek amacıyla geliştirilen psikoteknik testler sayesinde insanları birçok yönden inceleyip değerlemek mümkündür. Geliştirilen testlerden bazıları şunlardır. İnsanların zeka kapasitelerini, zihinsel yeteneklerini (zihinsel esneklik testleri, öğrenme kabiliyetini) ölçen testler, uyum testleri, hafıza testleri, yaratıcılık testleri, ilgi testleri, dikkat testleri, yazma - çizme yeteneğini ölçen testler, mekanik yetenek testleri, kişilik eğilim testleri gibi. Bu testlerle insanların birçok özelliği artık ölçülebilmektedir (Erdoğan, 1991). Geliştirilen teknik ve testler sayesinde insanların ölçülebilen niteliklerinden bazılarını şöyle sıralayabiliriz (Özgüven, 1998):

  • İnsanların Ölçülebilen Bedensel Özellikleri: İnsanlar arasmda görülebilen en belirgin farklılıklar bedensel yapılarından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle bedensel özellikleri hem fark etmek hem de ölçmek kolaydır. İnsanların ayak, boy, ağırlık, göğüs, kalça v.s. gibi özelliklerini doğrudan ölçmek mümkündür.

  • İnsanların Ölçülebilen Fizyolojik Özellikleri: İnsanların içindeki çeşitli organların, sindirim ve sinir sistemlerinin çalışması ve fonksiyonları ölçülebilmektedir. Vücuttaki kalsiyum, şeker ve asit miktarı, hemoglobin, oksijen alıp verme kapasitesi, nabız v.s. gibi kişiye ait özellikler çeşitli araçlarla ölçülüp gözlenebilmektedir.

  • İnsanların Ölçülebilen Motor Yetenekleri: İnsan vücudunun ya da belirli bir organın çevreden veya içten gelen bir uyarıcıya karşı gösterdiği tepkinin hızı, insanlara ait reaksiyon zamanları ve ışığa karşı tepkileri de ölçülebilen özellikleri arasındadır.

  • İnsanların Ölçülebilen Duyusal ve Algısal Özellikleri: İnsanların görme, işitme, tatma duyularına ait özellikleri, karmaşık şekil, çizgi, desen, renk ve seslerin algı ve izlenimlerinin ne derecede hatırlanabildiği de ölçülebilmektedir.

  • İnsanların Ölçülebilen Zihinsel Yetenekleri : İnsanların zihinsel kapasitesi, yetenekleri, algılama tarzları, problem çözme, hafıza, yargı ve muhakeme boyutlarını, geliştirilen psikolojik testlerle ölçmek mümkündür.

  • İnsanların Ölçülebilen Bilgi ve Becerileri: İnsanların çeşitli yol ve yöntemlerle öğrendikleri bilgi ve becerileri, başarı ve performans testleri ile ölçmek mümkündür.

  • İnsanların Ölçülebilen Özel Yetenekleri: Kişilere ilişkin müzik, resim, motor koordinasyonu ve diğer artistik yetenekler kısmen de olsa ölçülebilmektedir.

  • İnsanların Ölçülebilen İlgi, Tutum, Değer, İnanç ve Fikirleri : İnsanların çeşitli yollarla geliştirdikleri ya da öğrendikleri ilgi, tutum, değer, inanç ve fikirleri de çeşitli ölçme araçları ile sayısal olarak ölçmek imkanlar dahilindedir. İnsanlar arasında bu özellikler bakımından çok büyük farklar vardır. Çünkü her insan farklı kültürel ortamlarda yetişmektedir. Dolayısıyla içinde yetiştikleri kültürün özelliklerine göre farklı ilgi, tutum, değer, inanç ve fikirlere sahip olabilmektedirler.

  • İnsanların Ölçülebilen Kişilik Özellikleri: İnsanların kendilerine özgü birçok kişilik özellikleri geliştirilen çeşitli kişilik testleri, envanterleri ve projektif yöntemlerle ölçmek mümkündür. İnsanlar arasında kişilik özellikleri bakımından oldukça büyük farklar mevcuttur. Yapılan çalışma ve incelemeler bunu doğrulamıştır.

Geliştirilen teknik, yöntem ve testler insanı her yönden tam olarak ölçmeye yeterli olmazsa bile, insanlar arasındaki potansiyel farkların belirlenmesi açısından oldukça yararlı sonuçlar verebilmektedir.

İnsanlar arasında farklar olduğu görüşü kabul edilince, bu farkların ölçülmesi eğitim açısından oldukça yararlıdır. Çünkü insanların potansiyel güçlerinin bilinmesi ve buna göre onların eğitilmesi hem bireysel hem de toplumsal yönden olumlu kazanımlar sağlar. İnsanların bireysel özelliklerine göre eğitim alanlarını seçip ona göre eğitim almaları eğitim yöneticilerinin de işini kolaylaştırır. Çünkü bu tür insanlar kişisel özelliklerine uygun seçip yaptıkları için eğitim ortamında pek sorun yaratmazlar. Kısaca, olumlu bir eğitim iklimi oluşturulmuş olur. Bu da eğitim yöneticilerini her açıdan rahatlatır. Ayrıca insanların farklı yönlerine ilişkin detaylı bilgilerin toplanması onların özel durumlarına, gelişmelerine ve eğitimlerine olumlu katkılar sağlar. Eğitim yöneticileri toplanan bu bilgiler sayesinde eğittikleri insanları daha objektif olarak değerlendirebilirler. Elde edilen bu veriler, eğitim yöneticilerinin öğrenci psikolojisinden anlamalarını ve ona göre yaklaşım tarzları seçmelerini de kolaylaştırır. İnsan psikolojisini tanımak için eğitim yöneticilerinin öncelikle şu konular hakkında bilgi sahibi olmaları gerekir :

*Aile, akraba, arkadaşlık ilişkileri,

  • Kişinin içinde yetiştiği kültürel yapı, *Kişinin gelişimi,

*Kişinin sağlık durumu,

  • Eğitim ve öğretim durumu, *Eğitim ve öğretimde başarı durumu,

  • Genel ve özel yetenekleri, *İlgi alanları,

*Boş zaman değerlendirme biçimi, *Kişisel benlik gelişimi, *Mesleki benlik gelişimi, *Duygusal zeka kapasitesi, *Zeka kapasitesi,

  • Çevreye uyumu, *Kişilik özellikleri, *Kişinin bilgi ve tecrübesi, *Kişisel vizyonu,

*Kişinin geleceğe yönelik beklenti ve plânları. V. Eğitimsel Açıdan Benliğin Değerlendirilmesi

Eğitim kurumlarında eğitim yöneticilerinin üzerinde önemle durmaları gereken temel konulardan biri de benliktir. Çünkü insanın kendisini tanıması, kendisiyle barışık olması ve çevresini olumlu biçimde algılaması eğitim ve sosyal yaşamına pozitif bakmasını sağlamaktadır. Benlik kavramı günlük yaşamda kişilikle eş anlamda kullanılmaktadır ki, bu yanlıştır. Benlikle kişilik iç içe olmasına rağmen kişilikten çok farklıdır. Toplumsal ve eğitim yaşamında insanların çoğu hem bireysel, hem de eğitim benliklerinin genellikle farkında değildir (veya benlikleri konusunda yeterli bilgileri yoktur varsa da ya az ya da yanlıştır). İnsanların çoğu kişiliklerinin dışarıya yansıyan ve diğer insanlar tarafından değerlendirilen yönlerini çok iyi bilmezler.

1. Benlik Kavramı, Tanımı ve Eğitim Açısından Önemi



İnsanın kendi kişiliğine ilişkin kanılarının bütünü, insanın kendisini tanıma ve değerlendirmesi benlik olarak değerlendirilir. Benlik, kişiliğin öznel yanını ifade etmektedir (Köknel, 1986, Wortman, 1988). Benlik, insanın iç dünyasını oluşturması nedeniyle kişilik gibi anlaşılması hem güç hem de karmaşıktır. İnsanın kendini tanıması için kendisine sorduğu soruları (örneğin, ben kimim, neyim, kapasitem ne, nerede yaşıyorum, ailemin maddi durumu nedir, nerede yaşıyorum, kendimle barışık mıyım, insanlara kötülük yapma derecem ne, dedikodudan hoşlanıyor muyum, karşılıksız iyilik yapmadan yana mıyım, amaç ve hedeflerim var mı, iş yaşamında önce kendi çıkarlarımı mı düşünürüm? vb. gibi sorular) (yine kendisinin) objektif olarak cevaplaması sonucunda benliğinin farkına varabilir. Sorulan bu sorular karşısında yapacağı olumlu ya da olumsuz seçimlerinde içinde yaşamını sürdüğü kültürel yapının ve ekonomik şartlarının etkisi çok fazladır. Eğer kişiler bu sorulara toplumsal kurallar, bireysel kapasite ve özellikler çerçevesinde objektif cevaplar verip, bunun da gereklerini yerine getirirlerse istenilen düzeyde bir benlik gelişimi sağlamış olurlar. Gelişmiş bir benliğe sahip olmak hem sosyal yaşamda uyumlu olmamızı hem de eğitim yaşamında verimli olmamızı sağlar. Çünkü benlik, içimizde bizi denetleyen, gözetleyen, yargılayan, değerlendiren ve bunların sonucunda nasıl davranmamız gerektiğini belirleyen içsel bir güçtür. İnsanın ruh dengesi için, tasarladığı benlik çerçevesi ile gerçek yaşantılar düzlemi arasında sağlıklı bir ilişkinin kurulması gerekir. Gerçekten insan tasarladığı benlik düşüncesine (yani ideal benliğe) ne kadar uygun hareket ederse o derece eğitim ve sosyal yaşamında huzurlu olur. İnsanın kendi değer yargılan ve ideallerine göre hareket ve mücadele etmesi hem ruhsal hem de toplumsal bakımından kendine saygısı ve güveni artar. Bundan farklı davranan insanlarda bir takım kaygılar, huzursuzluklar ve aşağılık kompleksleri oluşur. İnsanlar bu kaygılar, huzursuzluklar ve aşağılık kompleksleri içinde sağlıklı düşünemez ve hareket edemezler. Kısaca, eğitim ve sosyal yaşama uyum sağlamada sıkıntılar yaşarlar.

İş ve sosyal yaşamda başkalannm bizi değerlendirmesi (burada objektif davranmak gerekmektedir) benliğimizin gelişmesinde etkili olan önemli bir faktördür. Çünkü her zaman doğru davrandığımızın farkında olmayabiliriz. Bazen çevremizdeki büyüklerimizin, eğiticilerimizin ya da arkadaşlarımızın bizi ikaz etmesi neticesinde kendimizin farkına varabiliyoruz. Yine toplumsal yaşamda çeşitli roller üstlenme de bizi mutlu eder ve benliğimizin gelişmesini sağlar. Eğitim ve toplum hayatındaki yerimizi ve sahip olduklarımızı başkalarıyla kıyaslamak da benliğimizi geliştirir. Çünkü insanlar, kıyaslama neticesinde amaç ve hedeflerini, hatta başarı durumlarını dahi değiştirebilmektedirler. Bunun sonucunda da mutlu olmaktadırlar.

2. Eğitim Yaşamı Açısından Benliğin Fonksiyonları



Benliğin eğitim yaşamı, ruhsal sağlık ve toplumsal yaşantı açısından son derece önemli olan bazı fonksiyonları vardır. Bu fonksiyonlardan bazıları şunlardır (Güney, 2006) :

-İçgüdülerden ve dürtülerden kaynaklanan istek ve ihtiyaçları engellemek, denetlemek ve düzenlemek.

-Çevredeki nesne ve insanlarla sağlıklı ilişkiler kurmak.

-Kişisel gerçekleri tanımak, denemek, anlamak (örneğin, benim kişisel kapasitem ne, ne kadar sürede bir şeyi anlayabiliyorum, kızgın mıyım yoksa sakin miyim? Vb. gibi gerçekler).

-Gerçeğe uyum sağlamak.

-Çevreden gelen etkileri sınırlamak, sıralamak ve zamanlamak.

-Yapılan hataları, doğrulan, kötülükleri, iyilikleri vb. gibi durumlan algılamak, saklamak, hatırlamak, düşünmek, kanştırmak, çıkarımlar yapmak, yargıya varmak. -Kavramlan birleştirmek ve bütünleştirmek.

-İnsanın karşılaştığı engelleri aşabilecek içsel gücü oluşturmak.

-Geleceğe yönelik beklenti, hedef ve amaçlar belirlemek.

-Kişiliği kaygıdan kurtarıp rahatlatacak savunma mekanizmalarını kullanmak. Benliğin bu temel fonksiyonları sayesinde insanlar hem kişisel hem de eğitimsel benliklerinin gelişmesini sağlarlar. Eğitim benlikleri gelişmiş insanlar okullar için fazla sorun çıkarmazlar. Neyi, niçin ve ne sebeple yaptıklarının farkındadırlar ve sonuçta yaptıkları işlerin kendilerine ne kazanç getireceğini bilirler. Aksi taktirde kişiler sürekli içinde bulundukları ortamı, aldıkları dersleri, eğiticilerini ve okullarını eleştirirler. Kısaca fazla mutlu olmazlar. Geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerdeki insanlar genellikle bu özelliklere sahiptirler. Gelişmiş ülkelerdeki insanlar hem kişisel hem de eğitim benlikleri gelişmiş durumdadır. Çünkü bu ülkelerde insanlar genellikle yeteneklerine, bilgilerine ve becerilerine (kısaca kişiliklerine) uygun eğitim kurumlarını seçip ve eğitimlerine devam etmektedirler.

Eğitim yöneticilerinin önemle üzerinde durması gereken konulardan biri de öğrencilerinin benliklerini geliştirmeleridir. Bunun için davranış bilimleri uzmanlarından kesinlikle yardım almaları gerekmektedir.

Ayrıca öğrencilerin benlik saygılarının gelişmesine yardım etmek de okul açısından çok olumlu sonuçlar doğurur. Yani eğitim yöneticileri öğrencilerin aldıkları eğitimden tatmin olmalarını sağlayarak onların benlik saygılarının yükselmesine yardımcı olabilirler. Yüksek benlik saygısına sahip olan öğrenciler derslerini severek yapar ve yaratıcılıklarını da derslerine yansıtarak hem mutlu hem de başarılı olurlar.

Bütün eğitim yöneticilerinin öğrencilerine karşı Cari Rogers'ın şartsız sevgi yöntemini kullanarak onların yaptıkları hataları bir daha tekrarlamamalarını sağlamaları gerekmektedir. Örneğin, bir öğrenci hata yaptığı zaman hemen şu ifadeleri kullanmaları gerekmektedir "Ali, yaptığın davranış kötüydü, bu nedenle cezalandırılman gerekir, fakat sakın unutma ki, sen benim gözümde hataların ötesinde değerli bir varlıksın, seni seviyor ve sayıyorum" (Güney, 2006). Bu ifade karşısında Ali'nin aynı hatayı tekrarlaması pek mümkün olmaz. Ancak kişi aynı hatayı tekrarlarsa en ağır cezanın verilmesi eğitim açısından gereklidir. Her ne kadar cezanın eğitimde yeri yoksa da aşırı ve ısrarcı bir şekilde olumsuz davranmaya devam eden insanlar için ceza bir çözüm olabilmektedir.

VI. Eğitim Yöneticilerinde Bulunması Gereken Temel Nitelikler



Her insan eğitmen olamaz. İnsan alanında çok bilgili ya da becerikli olabilir. O insanın eğitmen olabilmesi için bilgi birikimini karşısındaki insanlara aktarma becerisine sahip olması gerekmektedir. Başka bir deyişle, eğitim açısından belirlenmiş olan bilgi ve bu bilgileri aktarma becerisine sahip olma eğitmen olmanın temel şartıdır.

Eğitim kurumlarında öğretmen temel elemandır. Toplumun geleceğine şekil veren kişidir. Öğretmenin genel anlamda sahip olması gereken temel niteliklerden bazılarını şöyle sıralamak mümkündür(Dönmez, 2002, Kaya, 1991):

  • Belirlenen eğitim amaçlarına ulaşmak için gerekli aşamaları anlayacak bir vizyona sahip olma,

  • Öğrencilerin yaşamlarında belirgin bir fark yaratabilme,

  • Öğrencilerini nasıl değerlendireceğini bilme,

  • Değişim için esnek bir vizyona sahip olma ve değişimi anlama,

  • Sınıf içi olumlu iklim oluşturabilme,

  • Bireysel eğilimlerinin güçlü ve zayıf yönlerinin farkında olma,

  • Büyük ve küçük grup toplantılarını nasıl daha kolaylaştıracağını ve yöneteceğini bilme,

  • Bilgi aktarma konusunda kendine güvenebilme,

  • Çeşitli rollere ilişkin öğrenci sorumluluğunu nasıl değerlendireceğini bilme,

  • Öğrencilerin derse katılımları konusunda onları nasıl motive edeceğini bilme,

  • Ahlakî değerlerle okul değerleri arasında bir denge kurabilme,

  • Eğitim ve öğretim etkinliklerini planlayabilme,

  • Sağlıklı iletişim kurma konusunda uzman olabilme vs.

Özetleyecek olursak, bütün eğitim yöneticilerinin, teknik, kavramsal ve insan ilişkileri konusunda belli bir yeterliliğe sahip olmaları gerekmektedir. Bu yeterliliklere sahip olmayan eğitmenler eğitim ortamında sıkıntı yaşayabilecekleri gibi öğrenciler arasında da büyük sorunlar yaratabilirler.

Sonuç



Bireysel olarak her eğitim yöneticisinin; sorumluluk alabilen, objektif ve empatik davranan, dürüst, sağlam karakterli, bütünleştirici, cesaretlendirici, insan psikolojisini bilen ve anlayan, sorun çözen, yerinde karar veren ya da alan niteliklere sahip olması gerekmektedir. Bu özelliklere sahip olan öğretmenler eğitim kurumlarına her zaman olumlu katkılarda bulunurlar. Tersi özelliklere sahip olanlar ise devamlı sorun çıkaran, mutsuzluklar sergileyen, dedikodu yapan ve kuruma zarar veren tipler olarak ortalıklarda dolaşırlar.

Eğitim kurumları oluşturulurken en büyük yatırımın öğretmenlere ve öğrencilere yapılması gerekmektedir. Çünkü fiziki ortamlar tek başına fazla bir anlam ifade etmezler.

Eğer eğitim kurumlarının eğitmenleri gerekli bilgi, beceri ve olumlu kişilik özelliklerine sahiplerse o kurumun, öğrencilerin dolayısıyla toplumun geleceği garanti altına alınmış demektir. Aksi durumda eğitim kurumu, öğrenciler ve toplum büyük zararlara uğrar. Bu nedenle eğitim kurumlarının başında yer alanların öğretmen seçiminde, özlük haklarının verilmesinde ve sağlıklı eğitim ortamlarının oluşturulmasında çok titiz davranmaları gerekmektedir. Bu temel kriterlere gerekli önemi vermeyenlerin geleceğini belirsizlikler kaplar. Belirsizlikler, insanları moral açısından derin kuyulara atar. Olumsuz duygu kuyularında, insanların etraflarında olup bitenleri görmeleri imkansızlaşır ve gelecekleri ile ilgili sağlıklı kararlar veremezler.

Kaynaklar



Akat İlker, Endüstri Toplum Bilimi, Ege Basımevi, İzmir, 1987, s.5.

Albers Henry H., Management : The Basic Concept, New York, John Wiley and Sons, 1972, s.216.

Altınköprü, Tuncel, Şahsiyet Analizi, Hayat Yayınları, 1999, ss. 11-12. Arkonaç Sibel, Sosyal Psikoloji, Alfa Yayınları, İstanbul, 1998, s.20.

Atkinson Rita L., Atkinson Richard C., Smith Edward E., Bem Daryl J., Nolen-Hoeksema Susan, Psikolojiye Giriş, Arkadaş Yayınevi, İstanbul, 1999, s.32.

Baransel Atilla, Çağdaş Yönetim Düşüncesinin Evrimi, İ. Ü. İşletme Fakültesi, İktisadi İşletme Enstitüsü Yayını, İstanbul, 1979, s.5.

Barnouw Victor, "Culture and Personality", Culture and Management, Der. Ross A. Webber, Homewood, Richard D. Irwin, Illinois, 1969, s.69.

Baysal A. Can, Tekarslan Erdal., Davranış Bilimleri, İ. Ü. İşletme Fakültesi, İktisadi İşletme Enstitüsü Yayını, İstanbul, 1987, s.l.

Çevik Hüseyin, "Yönetim Bilimlerinin Diğer Bilimlerle İlişkisi", Yönetim ve Organizasyon, Editör : Salih Güney, Nobel Yayınevi, Ankara, 2007, s.62.

Dönmez Burhanettin, "Müfettiş, Okul Müdürü ve Öğretmen Algılarına Göre İlköğretim Okulu Müdürlerinin Yeterlilikleri", Eğitim Yönetimi Dergisi, Sayı:29, 2002, ss.27-45.

Dönmezer Sulhi, Sosyoloji, Ankara, 1984, s. 116.

Drake Richard I., Smith Peter J., Sanayiide Davranış Bilimleri, Çeviren: Kemal Tosun ve diğerleri, İ. Ü. İşletme Fakültesi, İşletme İktisadi Enstitüsü Yayını, İstanbul, 1990, s. 19.

Dubrin Andrew, Applying Psychology : Individual And Organizational Effectiveness, New

Jersey, Prentice Hail, 1994, ss.48-49.

Eker Süer, Türk Dili, KHO Yayını, Ankara, 1999, s. 10,

Erdoğan İlhan, İşletmelerde Davranış, İ.Ü. İşletme Fakültesi İşletme İktisadi Enstitüsü Yayını, İstanbul, 1991, ss. 28, 102-103.

Erdoğan İlhan, Personel Seçimi ve Başarı Değerleme, İ. Ü. İşletme Fakültesi, İşletme İktisadi Enstitüsü Yayını, İstanbul, 1991, ss.62-63.

Göksu Turkut, Toplumsal Psikoloji, Özen Yayıncılık, Ankara, 2000, s.2.

Güney Salih, Davranış Bilimleri ve Yönetim Psikolojisi Terimler Sözlüğü, Ankara, 1998, s. 16.

Güney Salih, Davranış Bilimleri, Nobel Yayınevi, Ankara, 2006, ss.2-13, 183-184, 212-215. Güvenç Bozkurt, tnsan ve Kültür, Ayyıldız Matbaası, Ankara, 1979, s.61.

Kağıtçıbaşı Çiğdem, tnsan ve İnsanlar, Evrim Basımevi, İstanbul, 1988, s.61.

Kağıtçıbaşı Çiğdem, Kültürel Psikoloji, Evrim Yayınevi, İstanbul, 2000, ss.31-32.

Kaya, Y. K, Eğitim Yönetimi: Kuram ve Türkiye'deki Uygulama. Bilim Yayınları. 4. Baskı, Ankara, 1991, s. 134.

Koçel Tamer, İşletme Yöneticiliği, İ.Ü. İşletme İktisadi Enstitüsü Yayını, İstanbul, 1984, s.4.

Kolasa Blair, İşletmeler İçin Davranış Bilimlerine Giriş, Fatih Yayınevi Matbaası, İstanbul, 1979, s.9.

Koptagel-İlal Günsel, Davranış Bilimleri - Tıpsal Psikoloji, Nobel Tıp Kitapevi, İstanbul, 2001, s.l,

Köknel Özcan, Kişilik, Öz Dizgi Matbaası, İstanbul, 1986, s.79.

Özgüven İbrahim Ethem, Bireyi Tanıma Teknikleri, Sistem Ofset, Ankara, 1998, ss.5, 12-13.

Rakoff Vivian, "The Behavioural Sciences and Undergraduate Education in Psychiatry", Canadian Journal of Psychiatry, Vol: 29, December 1984, s.643.

Ralph D., The Fundamentals of Top Management, Harper and Row Publishers, New York, 1951, s.121.

Usal Alparslan, Kuşluvan Zeynep, Davranış Bilimleri, Barış Yayınları, İzmir, 2000, s.4. Tosun Kemal, İşletme Yönetimi, Mars Yayın Ltd., İstanbul, 1984, ss.6-7. Wortman Camille, Psychology, Alfred Knopf Inc., New York, 1988, s.364.

• Yasal düzenlemeleri yapan birimler politikadan bağımsız olmalıdır.

  • Yeni kurulan endüstrinin verimli ve karlı olması için ekonomik teşvikler sağlanmalıdır.

  • Kurulan özel su şirketleri (idareleri) güvenilir veri tabanı oluşturmalıdır.

  • Şirketlerin müşterileriyle olan ilişkileri en üst seviyede tutulmalıdır.

  • Kurulan yeni su idareleri yatırımlarını gerekli ve ihtiyaç duyulan kritik noktalara yapmalıdır.

*Dr. F. Pınar ARABACIOĞLU, 0 212 3832608, Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü D- 212 34349 Beşiktaş - İstanbul

* *Prof. Işık AYDEMİRİ Danışman)İstanbuI Ticaret Üniversitesi Mühendislik ve Tasarım Fakültesi İç. Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü.Ragıp Gümüşpala Caddesi No: 84 34378 Eminönü - İSTANBUL

65


1 Bu makale "İstanbul Aydın Üniversitesi Hizmet İçi Eğitim Kursunda" bildiri olarak sunulmuştur.

2 Doç.Dr.Salih GÜNEY, İstanbul Aydın Üniversitesi İİBF. Öğretim Üyesi. Florya / İstanbul.


Yüklə 212,39 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin