Organik Tarım (Organic Farming)
Terim ilk olarak biyodinamikçi Rudoph Steiner’in görüşlerini benimseyen İngiliz Lord Northbourne’nin toprağa bakış adlı kitabında kullanıldı. Sürdürülebilir, ekolojik anlamda dengede, kendi kendine yeten, biyolojik olarak tüm yaşayan organizmalarıyla bütünlük içerisinde bir tarım sistemi olarak tanımlandı. Organik terimi yalnızca yaşayan organizmaların (hayvan gübresi, yeşil gübre vd.) pratikte kullanımını değil geniş anlamda sistem dengelerini sağlayan bütünlüğü kapsamaktadır (Oxford İngilizce Sözlük 1971). Değişik kaynaklarda organik tarımın oldukça fazla tanımına rastlanmaktadır. USDA; ABD Tarım Departmanı’nın NOSB; Ülkesel Organik Standardizasyon Komitesi’nin 1995 te geçirdiği tanım güncelleştirilmiş, yeterince kapsamlı ve açık ifadelidir; Organik Tarım biyolojik çeşitliliği, biyolojik dönüşümü ve toprak biyolojik aktivitesini artırmayı teşvik eden bir ekolojik üretim yönetimi sistemidir. Çiftlik dışı girdiyi minimum düzeyde tutarken ekolojik uyumu koruma ve zenginleştirmeyi, bozulmuşsa düzeltmeyi temel alan yönetim pratikleridir. Organik ise “Organik Gıda Üretim Yönetmeliği” ne uygun üretilmiş ürünlerin etiket terimidir (USDA, 1999). Ülkemizde dahil olmak üzere birçok devlet organik ürünlerin sertifikasyon ve düzenleme işlerini kurumsallaştırmıştır. Genelde birçok sertifikasyon işlemi özel sektör eliyle yürümektedir. Günümüzde organik hareketin temsilcisi, işbirliği ve bilgi alış verişi için ortam oluşturucu organizasyonu merkezi Almanya’da bulunan (IFOAM) “Uluslararası Organik Hareket Federasyonu”dur. Kuruluş organik tarım ve gıda işleme konusunda temel standartları koyar ve düzenli olarak güncelleştirir. Sertifikasyon işlemlerinin eş uyumlu olmasını, organik kalitenin uluslararası garantisini sağlar. Ülkemizde organik hareketin temsilcisi, platform oluşturucusu (ETO) Ekolojik Tarım Organizasyonu’dur.
Dostları ilə paylaş: |