Fatma Nur BİNİCİ akdeniZ ÜNİversitesi



Yüklə 116,12 Kb.
səhifə3/3
tarix18.08.2018
ölçüsü116,12 Kb.
#72617
1   2   3

Fıstık Çamı

fıstık çamı.jpg

Boğaziçi’nin kıyılardan cephelere doğru uzanan yamaçlarında bir şemsiye gibi yer alan, dikkat çekici bir diğer ağaç da fıstık çamıdır. Üsküdar’da, Nakkaştepe’de, Fethipaşa Korusu sırtlarından başlayarak, özellikle Anadolu yakasında sıkça rastlanır. Anadoluhisarı’nın tepelerinde anıt özellik taşıyabilen örnekleri görülür ve bunlar Paşabahçe-Beykoz arasında Burunbahçe’ye dek uzarlar. Aralarında anıtsal özellikte olan örneklere Küçük Çamlıca Korusu’nda da rastlanır.


Erguvan

erguvan.jpg

Çınar kadar uzun yaşamayan, meşe kadar korulara yayılamayan, servi gibi dik duruşu ile öne çıkamayan, daha küçük boyda, mütevazı ama çiçeklenmesi ile diğerlerini geride bırakan, İstanbul’un bir diğer ağacı da erguvandır. Nisan Mayıs aylarında Boğaz korularında, Marmara denizi kıyılarında,

Gülhane Pakı civarında, Rumelihisarı’nın içinde, hatta hemen hemen bütün İstanbul’da Erguvan, kendine has pembe renkli tonlarıyla şehirde kısa süre de olsa bir gösteri yapar.

at-kestanesi-agaci.jpg

İstanbul’da son yıllarda çınarla gizli gizli rekabet eden bir diğer ağaç da atkesta-nesidir. Sanki meydanlarda Çınarın yerini almak üzere derinden derine bir gayret sarfetmektedir. Beyazıt Meydanı’ndan Sultanahmet Meydanı’na, oradan Gül-hane Parkı’na ve birçok

Atkestanesi

okul bahçesine yavaş yavaş kurulmaya başlamıştır. Büyük beyaz salkım salkım çiçekleri ile açtığı zaman çınara görüntüsü ile nazire yapar. Beyaz çiçeklerinin bu sade güzelliğini esas kırmızı çiçekli atkestaneleri-nin frapanlı ve şaşaalı renk cümbüşü bastırır. Gülkurusundan şarabî renge kadar açmış, kırmızı tonundaki renkleri ile atkestaneleri İstanbul’a çok yakışmaktadır. Anadolu yakasında Bağdat Caddesinin etrafında yeni bir moda oluşturduğunu da söylemek mümkündür.



Çitlembik

çitlembik ağacı.jpg

Servi nasıl mezarlık ağacı ise çitlembik da onun hemen yanında ona eşlik eden bir “tekke-türbe ağacı”dır. Yedikule’de İmrahor İlyas Bey Anıtı’nın avlusundaki haziresinde (mezarlık) ve bahçesinde anıt özelliği taşıyan çitlembik örnekleri görülebilir.


Dişbudak

dişbudak ağacı.jpg

Meşeyle yan yana bulunan bir koru ağacı olarak ön plana çıkan dişbudak, İstanbul’da artık çok az rastlanan bir ağaç türüdür. Ama yine de meraklısına Boğaziçi’nde Küçüksu Kasrı bahçesinde Mihrişah Sultan Çeşmesi’nin hemen başına kurulan dişbudak ağacını görmelerini tavsiye ederiz.



sakız ağacı.jpg

İstanbul’un görkemli sakız ağaçlarından en güzel örnekleri Kadıköy yakasında Fenerbahçe Burnu’nda Turing Bahçesi’nde görmek mümkündür.


Sakız Ağacı

Manolya

Manolya İstanbul’a sonradan gelen, daha doğrusu getirilen asri ve asil bir ağaçtır. Zaman zaman meşe ve çınar boyutuna kadar uzanır ama onlar gibi yapraklarını dökmez, her dem yeşildir, üstüne bir de gösterişli çiçekler açar. Saray ve kasır bahçelerinde başlayan gösterisi, Boğaziçi’nde, Beylerbeyi Sarayı’nda



manolya ağacı.jpg

ve Baltalimanı’nda Mustafa Reşit Paşa’nın Kasrı’nda örnek olarak görülmüş ve daha sonra diğer Boğaz yalılarında arzı endam etmeye başlamıştır.


İSTANBUL’UN FAUNASI

İstanbul, sahip olduğu yeşil alanlar ve su havzaları nedeniyle önemli bir yaban hayvan nüfusu barındırmaktadır. Karadeniz ve Ege gibi iki zengin ekosistemi birbirine bağlayan İstanbul Boğazı, göçücü pelajik balıklar için en önemli rotalardan biridir. 70'li yıllara değin İstanbul'u çevreleyen denizlerde 76'ın üzerinde balık türüne rastlanırken, bugün bu sayı 20'li hanelere kadar gerilemiştir. Yakın tarihli kayıtlara bakıldığında İstanbul'da Boğaz, Adalar ve Anadolu Yakası kıyılarında foklara sıkça rastlandığı görülmektedir. Ancak bugün bu canlılar İstanbul direyinden bütünüyle silinmiş durumdadır. İstanbul açıklarında ve bazen Boğaz'da rastlanan tek deniz memelisi yunuslardır.

Kuşlar için de önemli bir göç rotası üzerinde bulunan İstanbul'da, Büyükçekmece ve Küçükçekmece gölleri, çevreleri büyük oranda kentleşmiş olmasına karşın, hâlen kuşlar için önemli birer durak konumundadır. İstanbul'a uğrayan göçücü kuşlar arasında, leylek, alaca balıkçıl, ak pelikan, aynak, boz kaz, atmaca, delice doğan ve Mısır akbabası sayılabilir. İstanbul'un yerli kuşları içinde en yaygın olanlarsa güvercinler, martılar, kargalar, serçeler ve kanaryalardır.

Bunun dışında İstanbul'un özellikle ormanlık kesimlerinde pek çok memeli türü de yaşar. Bunlar arasında yırtıcılara da rastlanır. Başlıca yırtıcılar: çakal, tilki, sansar, gelincik gibi etoburlardır. Diğer yabani hayvan türleri arasında porsuk, ağaç sansarı, kokarca, yaban domuzu, kirpi, kızıl sincap ve tavşan sayılabilir. Özellikle Ada tavşanı İstanbul'a özgü yabani hayvanlardandır. Belgrad Ormanı ve Çatalca'daki merkezlerdeyse geyik ve karacalar için koruma alanları oluşturulmuştur. Ayrıca kent içinde yaygın olarak başıboş sokak kedileri ve köpekleriyle karşılaşılabilir.

İstanbul'da, kızıl geyik, karaca, alageyik, yaban domuzu, yaban kedisi, çakal, ve tilki gibi bulunan memeli hayvanlar bulunabilir. Bununla beraber önemli bir kuş göç yolu üzerinde yer alan İstanbul'da her ilkbahar ve sonbaharda leylek, kartal, şahin ve atmaca gibi çeşitli kuş türleri gözlemlenebilir. İstanbul'da en yaygın bulunan kuşlar ise serçe, güvercin, kumru, karga ve artık kentin bir simgesi hâline gelen martıdır.

Alaca Balıkçıl

alaca balıkçıl rivaa.jpg

alaca balıkçıl riva.jpg

Balıkçılgiller (Ardeidae) familyasına ait bir kuş türüdür. Tıknaz görünümlü olup balıkşçıl kuşlarının en küçük türüdür. Erkek ve dişi arasında görünüş farkı yoktur,

fakat üreme formu vardır. İlkbaharda ergin bireylerin rengi parlak pembemsi-sarımsı kahverengidir ve başındaki açık renk alacalı tüyler sırtına kadar uzanır. Diğer zamanlarda rengi mat, açık kahverengi-kremdir ancak uçarken dikkat çekici beyaz kanatlarını gözler önüne serer. Gençlerinin sırtı daha koyudur ve boyunlarının ön tarafı çizgilidir. Gaga rengi sarı olup uç kısmı siyahtır. Kuluçka zamanı dışında baş ve boyunda koyu kahverengi boyuna çizgiler bulunur. Çevre ve Orman Bakanlığı 2008 - 2008 Av dönemi merkez av komisyonu karağı gereği koruma altına alınmış olan yaban hayvanlarından biridir.

Bataklık, göl ve nehir kıyılarındaki sazlık alanlarda yaşarlar. Ağaçlara yuva yapar. Ova vadiler, sulak vadiler, deltalar, sulak alanlar, tatlı sulu kanal havuz ve göller, etrafı bitkilerle çevrili hendeklerde yaşar

Karadeniz’in kuzeyi, Akdeniz’in güneyi, Doğu Anadolu’nun doğu ucu, İç Anadolu’nun güneyi, güneydoğusu, kuzeybatısı ve batısı, Marmara’nın güneyi ve Trakya’nın batı ucunda belirli noktalarda sadece üremeye gelir. Gökova Körfezindeki azmaklarda tek tek veya birkaç birey halinde görülmektedir.



Ak Pelikan

ak pelikan.jpeg

Çok büyük pembe-beyaz bir su kuşu olup ilkbaharda çoğu kez uzaktan bakıldığında su üzerinde ya da karada tamamen pembe renkte görünen sürüler halinde bulunurlar. Üreme giysisinde gövdesi pembemsi beyaz ve tepesi kalkıktır. Üreme dışında belirgin renkleri kaybolur. Kesesi ve göz derisi sarı ya da turuncu, bacakları pembe ya da kızıldır.

Göz çevresindeki deride tüy bulunmaz, gözleri belirgin derecede siyahtır. Kanat altı, leyleği anımsatacak şekilde siyah-beyazdır. Kanat telekleri siyah, kanat örtüleri beyazdır. Kalın gövdeli, oldukça kısa kuyruklu ve hantal görünüşlüdür. Ayakları perdelidir. Uçarken ayaklarını geriye uzatır ve kuyruk altından parmakları taşar. Gencinin rengi mat, sırtı daha kahverengi, kanat üstü koyu, kanat altının ortası soluk renklidir. 3-4 yılda erişkin giysisine kavuşur. Uçarken boynunu kısar ve ensesini sırtına yaslar. Uçuşu güçlüdür ve uçuşta sürü halinde düzgün sıralar ve sarmallar oluşturur.

Besinlerini küçük ve büyük balıklarla amfibiler oluşturur. Öncelikli tercihi balıklardır. Avrupa'da sazanı, Afrika'da cichlids'i (çiklit) tercih ederler. Sürü halinde avlanabilirler. 8-12 Pelikan suda bir nal biçimi oluşturur. Kanatlarını çırparak balıkları sığ sulara doğru sürerler. Sıkıştırdıkları balık sürülerinin içine gagalarını daldırıp, gaga altındaki keselerine giren balıkları bütün olarak yutarlar. Yavrular erişkinlerin kısmen sindirdikleri balıklarla beslenirler. Besin almak için gagalarını, sık sık da başlarını erişkinlerin keselerine sokarlar.

Su kenarındaki sazlıklarda; koruma alanlarında platformlar üzerine saz ve su bitkileri ile yuva kurar. Batı ve Orta Anadolu sulak alanlarında ürer. Genellikle iki, nadiren daha fazla yumurta yumurtlar. Yumurtalar mavimsi-beyaz kabukludur. Erkek ve dişi beraber kuluçkaya yatarlar. Yavrular 3 ay sonra yuvayı terkeder.

Aynak

kelaynak.jpg

Büyüklükleri 55-65 cm, kanat açıklıkları 88-105 cm'dir. Üreme dönemi erişkinlerinin, kırmızımsı-kahverengi vücutları ve parlak-yeşil kanatları vardır. Üreme dönemi tüylerine sahip olmayan erişkinlerin ve yavruların vücutları daha soluk renklidir. Bu türün, kahverengimsi bir gagası var, koyu yüz derisi ve kırmızı-kahverengi bacakları vardır. Balıkçıllardan farklı olarak aynaklar boyunları sonuna kadar gerilmiş şekilde uçarlar ve çoğunlukla sürüler halinde çizgilerde uçarlar. Çoğunlukla balıkçıllarla koloniler halinde ağaçlarda yuva yaparlar.


Balık, kurbağalar ve diğer su yaratıklarını avlarlar ara sıra böcekleri de yerler. En yaygın aynak türüdür, ılık Avrupa bölgeleri, Asya, Afrika, Avustralya'da dağınık yerlerde ve Amerika'nın Atlantik ve Karayiplerde görülürler. Göçmendirler.

rabbit_desert_cottontail-1001.jpg

Boy 35-45 cm., ağırlığı 1-2.5 kg. arasındadır. Yabani tavşana göre daha küçük olan kulaklarının ucunda benekler vardır. Arka ayaklar daha büyük ve güçlüdür. İlk olarak Güney Fransa, İber Yarımadası ve bir olasılıkla Kuzeybatı Afrika’da yaygın olan bu tür, besin kaynağı ve eğlenmek için avlanmak amacıyla diğer bölgelere insanlar tarafından yerleştirilmiştir. Üç metre derinlikte, 45 m. uzunlukta,


Ada Tavşanı

15 cm. çapında oyuklar kazarlar. Bu denizlerde, yuva olarak kullandıkları bölgeler, 30-60 cm. yükseklikte ve otla döşelidir. Ana girişin ağzında toprak yığılıdır. Akşam ve sabah karanlığında aktiftirler. Koloni halinde yaşarlar. Koloni içinde dominant hiyerarşi vardır. Kısmen göç ederler. 9 yıl kadar yaşarlar.

Ot ve diğer bitkilerle beslenir. Bunları bulamadıklarında ise kabuk ve filizleri kemirirler. Tarlalardaki ürünleri de yerler.

Sıcak mevsimlerde çoğalırlar. Gebelik 28-33 gündür. Yavrular, 1 aylıkken sütten kesilirler ve anneden ayrılıp koloniye katılırlar. Bundan sonra anne, yeniden bir yuva kazar ve yeni yavrularını burada büyütür.



Ada tavşanları postları ve etleri için avlanırlar. Türkiye’de avı serbesttir. Kırmızı listede soyları tehlikede olmayan hayvanların yer aldığı statüsündedir. Evcil türleri denek olarak kullanılır.
Yüklə 116,12 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin