I. Karadeniz-Hazar bölgesi
1. Karaim (Karay)
2. Kırım-Tatar
3. Karaçay-Balkar
4. Kumuk
II. İdil-Ural bölgesi
1. Tatar
2. Başkurt
III. Aral-Hazar bölgesi
1. Kazak
2. Karakalpak
3. Nogay
4. Kırgız
Bugün Litvanya’da Troki (Trakai), Vilnius (Vilno) ve Ponevezis (Ponevej) şehirlerinde; Ukrayna’da Luck (Lutska) ve Halicz (Galiç) şehirlerinde; Kırım’da
Gözleve (Yevpatoriya) ve Bahçesaray civarında; Polonya’da Gdonsk, Varşova, Wroclaw, Opole bölgelerinde dağınık bir cemaat halinde yaşayan Musevi Karaim Türklerinin konuştukları ve edebi bir dil olarak kullandıkları bu lehçeyi, bugün daha ziyade sözlü edebiyat ürünleriyle izlemek mümkündür.
Tarihleri bakımından Hazarlarla bağlı oldukları iddia edilse dahi, Hazar dili için elimizde, bazı şahıs adları, yer adları, unvanlar ve Köktürk (Göktürk) benzeri üç harfle yazılmış tek bir yazıt dışında, pek bir şey olmadığı için bu birleştirme dil bakımından şimdilik yetersiz kalmaktadır. Buna rağmen Karaimce, tipik bir Kıpçak lehçesidir. Sadece, cümle kuruluşunda, tıpkı Gagauz lehçesinde olduğu gibi Slav tesirleri göze çarpmaktadır.35 Fakat, Nikolay Baskakov, “Nekotorie Nablyudeniya Nad Sintoksisam Karaimske Yazıka” (Karaim Dili Sözdizimi Üzerinde Bazı Müşahadeler) adlı eserinde, Karaim dilinin gramerinin zayıf olduğunu belirtmiştir. Bununla birlikte, Karaimlerin köklü bir edebiyata sahip olduğunu ve pratikte Karaimcede öğe sıralaması serbestliğinin olduğundan bahsetmiştir.36
Bu öğe sıralama serbestliğinin iyi bir konuşma için kullanıldığını söyleyen Baskakov, bu özelliğinden dolayı, Karaimcede Slavyan dillerin etkisi olmadığını belirtir. Ayrıca, öğe sıralama serbestliğine, genelde Türk konuşma dilinde rastlandığını belirtir.37
Başlangıçta Karaimce, İbrani alfabesiyle yazılmaktaydı. Fakat, 20.yy.’dan bu yana Latin ve Kiril harfleri de kullanılmaya başlanmıştır. Latin harflerinin iki versiyonu bulunmaktaydı: Litvanya dilinde kullanılan Panivij/Panaveyiş, Lehçede kullanılan Lutsk, Haliç ve Vilna/Vilnius. Allworth, bir 1927 öncesi ve bir de 1927 sonrası için iki Latin alfabesi hazırlamıştır (Nationalities of the Soviet East). 1930’larda Lutsk’ta Latin harfleriyle birkaç yayın yapılmış, fakat o tarihten itibaren hiçbir şey basılmamıştır. Bu Sovyet yayınlarında Kiril harflerine dayalı bir transkripsiyon sistemi kullanılmıştır. Polonya’da hâlâ Latin transkripsiyonu kullanılmaktadır.38
Bugün, Kumancanın en yakın halefi ve devamı, eski Lehistan-Rusya hudutlarında oturan Karaimlerin dili olan Karaimcedir. Özellikle eski Lehistan’ın Vilna, Troki, Ponevezis’te oturan Karaimlerin dili, Lehistan’ın güneyinde oturanlardan daha fazla eski Kumancaya yakındır. Kırım Karaimlerinin dili de, eskiden 14. y.y. sıralarında, herhalde Lehistan’a göç etmiş olanlar ile müşterek bir lehçe olmuştur. Fakat, bugün Kırım Karaimlerinin dili, bir taraftan Kırım Tatarcasına, diğer taraftan da Kırım’ın Osmanlı unsurlarına benzediğinden, kendi özelliklerini, böylelikle eski Kuman lehçesi izlerini de aşağı yukarı kaybetmiştir.39
Kafkasya’da oturan Balkar ve Karaçayların lisanı, Karaimlerin diline çok benzemektedir. Fakat, bugün hiç değişmemiş eski lisanı ancak Lehistan ve Litvanya’da yaşayan Karaimler muhafaza etmektedir.40
Karaimce, Moğol öncesi dönemde (13. yy. öncesinde), şekillenmiştir. Codex Cumanicus ile önemli benzerlikler arz etmektedir. Karaimlerin ibadet dili İbranicedir. Fakat, Tevrat’ın Karaimceye çevirisi (muhtemelen 10. yy.’da) yapılmıştır. Dini terimlerin birçoğu Arapça ve Farsçadır. Bu, yapılanma döneminde, İslam’ın etkinliğini göstermektedir (cemaat, kudret ve din gibi). Ayrıca Karaimcede önemli ölçüde, İbranice unsurlar da bulunmaktadır.41
Karaimlerin kaynaklarına ait en önemli delili, dilleri teşkil etmektedir. Karay dilinin verilerinden anlaşıldığına göre Karaimler, Eski devir ve sırasıyla Bulgar, Hazar, Uz-Peçenek ve Kıpçak-Kumanlardan kaynaklanıp yeni bir nitelikle karşılıklı alışverişler sonucu ortaya çıkmıştır.42
12. y.y.’da Haham Petahia’nın Karadeniz’in kuzeyinde kalan Karaim topraklarına kadar Kedar ülkesi dediği gibi, Karaimlerin eski diyalektlerine de “Kedar dili” denilmektedir.43
1917 yılında, Rusya’nın tümünde yapılan ilk nüfus sayımında, Çar ülkesinde 12.894 Karaimin yaşadığı tespit edilmiştir (bu sayıya Polonya topraklarında yaşayanlar da dahildir). Bunların arasından 9666’sı ana dilleri sorulduğunda “Türkçe” demiştir. 2632’si Rusça konuştuklarını ifade etmiş ve yalnızca 383’ü Yiddish’i kullandıklarını söylemiştir.44
Karaim ulusunun dilinin dünyadaki diğer diller arasında önemsiz sayıldığına şüphe yoktur. Onun bu durumu üzüntü vericidir. Şimdi Karaimce çok kullanılmamakta ve konuşulmamaktadır. Sürekli olarak aynı yerde oturmamak ve ayrı birlikler halinde yaşamak, onların birbirinden uzak yerlerde oturmasına yol açmıştır.45
Litvanya’da hâlâ Karaimceyi anlayabilen ve günlük konuşmalarında kullanabilen yaklaşık olarak elli kişi vardır. Ukrayna’da sayı sekizdir. Polonya’da ise Karaimce günlük hayatta kullanılmaz. Fakat, halen bu dili hatırlayabilen birkaç kişi vardır. Kırım’da bir zamanlar önemsenen Karaimcenin günümüzde kullanımı azalmış olsa bile, birkaç genç, kitaplardan öğrenerek yaşatmaya çalışmaktadır.
Karaim dili, belirli yapısal özelliklerini ve diğer diller içinde mevcut olmayan pek çok eski Türkçe kelimeleri, bugüne kadar korumuştur. Tanınmış Polonyalı dilci Tadeusz Kowalski, Karaimcenin Türk dilleri için önemini, amberin içindeki sineğin taşlaşmasına benzeterek renkli bir şekilde anlatmıştır. Karaimcenin Türk dillerinin eski özelliklerini yansıtan yönleri saklanmıştır. Bu, dillerin çalışması için vazgeçilmez bir özelliktir.46
Diğer taraftan bugün komşu dillerle olan temaslar, bu dillerden kelimelerin Karim diline girmesine sebep olmaktadır. Slav ve Litvanya kökenli alıntı kelimeler, özellikle konuşma dilinde Karaimcede sık görülmeye başlamıştır. Aşağıdaki kelimeler, Slavcada bilinmektedir. Bağlantı da ve [belki (Fr.) Rusça] burak, pancar, (Polonyaca burak) bul’ba/bul’va patates (belki fr. Beloruss; ayrıca ye çubanı-paralel olarak Karaimce kelimeyle aynı mânâdadır), cegla ’tuğla’ (Polonyaca cegla), kimien ‘kimyon’, lipa ihlamur ağacı-salam ‘seman’ (Rusça soloma, Polonyaca sloma), vyspa ‘ada’ (Polonyaca wyspa; Türkçe bir kelime olan otraç ile aynı mânâda kullanılır) vb. Bütün bu alıntı kelimelerde olduğu gibi, diğer bazı Karaimce kelimelerde son hecedeki vurgu düşer. Karaimceye, Polonyacadan, Belurusçadan ya da Rusçadan geçen kelimelerin tespiti zordur. Onun diğer diller içindeki şekli aynı veya benzerdir. Konuşma dilinin sentaksında da Slav etkisi yoğundur.
Karaimcenin Troki ağzından bulunan Litvanca kelimeler arasında aşağıdaki kelimeler örnek sayılabilir:
Kupra > Kupra ‘hörgüç, kambur’ (barat kupratıy adam ‘kambur bir adam oraya gidiyor), lupa >Lüpa, ‘dudak’ Karaimce bir kelime olan erin ile aynı mânâda olan ‘lip’ [bazıh lupalı’ kalın dudaklı (kişi)’], naşta >naşta ‘yük, kucak dolusu’ Karaimce kuçah kelimesiyle aynı mânâya gelir, şukia >Şuke’ kırılmış parça, kıymık’, piesta > piesta ‘harç’, tikri >tikras ‘gerçek, dahi’ (tikri karın daşım ‘benim gerçek/kan kardeşim), varşkia > varşke ‘curds’, vb.
Alıntı kelimeler Karaimcenin yapısına göre morfolojik yönden olduğu gibi fonetik olarak da asimile olmuştur (bir kural olarak uzun vokaller kısalmış ve vurgu son hecedir). Özellikle konuşulan Karaimcede sık sık et-yardımcı fiiline ek olarak ödünç fiillerin (bazen önemsizce kısaltılan) mastarların içeren melez fiiller kullanılır. Örneğin baladot-et-/baladat-et ‘çalmak, gürültü etmek, (Litv. Baladoti), bavc-et-‘çalmak (Polonyaca bawic sie ‘oynamak’), siult-et-‘teklif etmek’ (Litv.Siülıti), tancovat-et-‘dans etmek’ (Rusça tanceveti), vb.
Edebi dilde Eski İbraniceden alınmış pek çok İbranice kelime vardır. Bunlar, dile 11. ve 12. y.y.’larda Mukaddes Kitap’tan ve diğer dini yazmalardan çeviri yoluyla geçmiştir. Bir Sami dili olan İbranice, Karaimce ile akraba değildir.
İbranice kelimeler ve anlama ait yapılar ilk olarak yazı dilinde, daha sonra konuşma dilinde yer bulmuştur. Karaimce, kendisiyle ilgili olmayan pek çok Farsça ve Arapça kelimeye de sahiptir. Onların arasında dini terimler vardır. Örneğin kieniesa, Karaim tapınağı (kilise), Arapçadan alınma.
Bir Türk dili olarak Karaimce tipik olarak bitişkendir, onun dilbilgisine ait yapısı coğrafi olarak onu saran çekimli Hint-Avrupa dillerinden köken olarak farklıdır. Bitişken dillerdeki kelimeler ve onların şekilleri, gövde veya diğer başka bir şeyle asla birleşmeyen gramatik ekler ve standart tek anlamlı köklerle yapılan ilâveler tarafından geliştirilir. Bu sebeple, bitişken dillerdeki kelime yapısı basit, açık ve kolaylıkla anlaşılabilecek şekildedir. Bu aynılık, hem türetilmiş sözcükler hem de çekimli şekildedir.
Karaimce kelime yapısının en belirgin özelliği, kelime kökünün sonuna sözcük türeten eklerin ilâve edilmesidir. Buna örnek olarak aşağıdaki -cı,-ci, çı, çi ekiyle türetilmiş kelimeleri verebiliriz:
balıh ‘balık’ > balıh-çı ‘balıkçı’;
iş ‘iş’ > iş-çi ‘işçi’;
saban ‘saban’ > saban-çı ‘sabancı’;
sioz ‘söz’ > sioz-çiu ‘konuşmacı’;
tioria ‘mahkeme salonu’ > tioria-çi ‘hâkim’;
Eklerdeki ünlülerin değişmesi, gövdedeki ünlülere ve ünlü uyumuna olan bağlılıktandır.
Oldukça karışık olan bir ek sistemi, sahiplik grubu içerisinde incelenir. Genellikle Hint-Avrupa dilleri içerisindeki her bir sahiplik zamiri (benim, senin, onun; bizim, sizin, onların) Karaimce içerisinde özel bir sahiplik ekine karşılıktır. Senin, burada ve bundan başka yalnızca 2. tekil şahsı vurgulamakta kullanılır ve eski bir Karaim kelimesi değildir.
atlam ‘adım’ > atlam-ım ‘benim adımım’
atlam-ıy ‘senen adımın’
atlam-ı ‘onunlanların adımı’
atlam-ım-ız ‘bizim adımımız’
atlam-ıy-ız ‘sizin adımınız’
iş ‘iş’ > iş-im ‘benim işim’
iş-im-iz ‘bizim işimiz’, vb.;
dost ‘arkadaş’ > dost-um ‘benim arkadaşım’
dost-um-uz ‘bizim arkadaşımız’, vb.;
kioz ‘komşu’ > konşu-m ‘benim komşum’
konşu-y ‘senin komşun’
konşu-su ‘onunlonların komşusu’
konşu-m-uz ‘bizim komşumuz’
konşu-y-uz ‘sizin komşunuz’
Sahiplik eklerinin değişkenliği, kökün fonetik yapısına bağlıdır; eğer kökün sonunda ünsüz varsa, daima ek ve gövdenin ünlü uyumu tarafından tayin edilir (atlam, iş, dost kioz); eğer gövde bir ünlüyle biterse (konşu), ünlü uyumu korunur, fakat ekler kısaltılır. Çekimli ekler, aşağıdaki örneklerdeki sıra içerisinde düzenlenir; çokluk, sahiplik ve en sonunda durum ekine sahiptir. Örneğin:
atlam ‘bir adım’
atlam-lar ‘adımlar’
atlam-ım ‘benim adımım’
atlam-lar-ım ‘benim adımlarım’
atlam-ım-ız ‘bizim adımımız’
atlam-lar-ım-ız ‘bizim adımlarımız’
atlam-ım-nın ‘benim adımımın’
atlam-lar-ım-ız-nın ‘bizim adımlarımız’
Ekler, kökler ve onların düzenlenmesindeki basit kurallar arasındaki açık farklılıklar yüzünden Karaimce bir kelimenin morfolojik yapısı bir kervanı andırır: Birincisi bağımsız bir şekil olarak fonksiyonu kısaltılmış kelime, gerektiğinde ona bağlanabilen eklerle bir çeşit makinedir:
sav ‘iyi, sağlıklı’
sav-uh- ‘daha iyi olmak, düzelmek (kelime kökü sav+fiile gelen son ek-uh)
sav-uh-tur ‘tedavi et-’ (savuh-son ek-tur)
sav-uh-tur-uv ‘tedavi’ (savuh tur-t isime gelen son ek-uv)
sav-uh-tur-uv-çu ‘doktor’ (savuhturuv + isime gelen son ek-çu)
sav-uh-tur-uv-çu-lar ‘doktorlar’ (savuhturuvçu+çoğul son ek-lar)
sav-uh-tur-uv-çu-lar-ım ‘doktorlarım’ savuhturuçular+sahiplik bildiren son ek)
sav-uh-tur-uv-çu-lar-ım-ız ‘doktorlarım’+çoğul sahiplik bildiren son ek
sav-uh-tur-uv-çu-lar-ım-ız-dan ‘doktorlarımızdan’ (savuhturuçularımız + ayrılma eki-dan)
Örneklerde de görüldüğü gibi Karaimcedeki fonetik ve morfolojik tercihler Türkçenin diğer lehçelerindeki ile aynıdır.
1 Zajaczkowski, A., Karaims in Poland, 1961, s. 6/8, 6/9.
2 Kuzgun Şaban, Hazar ve Karay Türkleri, Türklerde Yahudilik ve Doğu Avrupa Yahudilerinin Menşei Meselesi, Kayseri, Se-Da, 1985, s. 194.
3 Bernard, Levis, A Karaite Itinerary Through Turkey ın 1641-2, s. 315.
4 Zajaczkowski, A., a.g.e., (Nemoy L., Karaite Antohology, Excerpts from the Early Literature, Translated from Arabic, Aramaic and Hebrew Sources, New Haven, Yale University Press, 1952, ‘Introduction’, s. XVII.) s. 6/8, 6/9.
5 Starikov, Simeon, Kırımlı Karaimler Hakkında, Kalgay Dergisi, S. 14, s. 16, 17.
6 Kuzgun, Ş., a.g.e., s. 195.
7 Zajaczkowski, A., a.g.e., (Cf. Philologie Turcicae Fundamenta, C. 1. 1959 ‘Turkic Languages’) s 1/9.
8 Polkanov, A. Y. U., Karais-The Crimean Karaites-Turks, Simferopol, 1997, s. 19, 21.
9 Polkanov, A. Y. U., a.g.e., (Alexseev B. s, Oçerk Proishosdeniya Turkisih Narodov Vostoçnoy Evropı V Svete Dannıh Kronilogiya//Vors Etnogeneza Turkoyazıçnıh Narodov Sredno Povolcya, Kazan, 1971, -C 232-255) s. 21.
10 Polkanov, A. Y. U., a.g.e., s., 21, 22.
11 Polkanov, A. Y. U., a.g.e., (Steinigier, F. Bieder von Karaimen und Tataren in Ostlande//Natur und Volk, 1944, -N10, S, 39, 48) s. 23.
12 Polkanov, A. Y. U., a.g.e., s. 23.
13 Akıner, Sirin, Sovyetler Birliğindeki Türkler, Ocak, 1995 (Türkçesi, Tufan Bozpınar-Ahmet Mutu), s. 364.
14 Zajaczkowski, A., a.g.e., s. 1/9.
15 Akıner, S., a.g.e., s. 364, 365.
16 Zajaczkowski, A., a.g.e., s. 1/9.
17 Polkanov, A. Y. U., a.g.e., s. 61, 63, 65.
18 Zajaczkowski, W., Karaylar ve Onların Folkloru, Türk Kültürü Araştırmaları, 17/21 (1/2), (1979-1983), s. 312.
19 Koestler, A., On Üçüncü Kabile, İstanbul, 1993, s. 8.
20 Akıner, S., a.g.e., s. 364.
21 Zajaczkowski, A., s. 312.
22 Zajaczkowski, A., a.g.e., s. 313.
23 Polkanov, Y. U. A., a.g.e., s. 43-45.
24 Kuzgun, Ş., a.g.e., (Nemoy, L., Karaites, E. İ., V. VI., 1975, s 607), s. 280.
25 Kuzgun, Ş., a.g.e., (Kutluay, Y., İslam ve Yahudi Mezhepleri, 1967, Ankara), s. 282.
26 Kuzgun, Ş., a.g.e., (Kohler, K., Karaites and Karaism, J. E., V VI., s 447), s. 282.
27 Kuzgun, Ş., a.g.e., (Ankori, Z., Karaites in Byzantiun, 1959, New York-Jarusalem, s 277), s. 282.
28 Kuzgun, Ş., a.g.e., (Kohler, K., a.g.e., s 447), s. 288.
29 Kuzgun, Ş., a.g.e., (Kohler, K., a.g.e., s 447), s. 288.
30 Kuzgun, Ş., a.g.e., s. 288.
31 Polkanov. Y. U. A., a.g.e., s. 47.
32 Kuzgun, Ş., a.g.e., s. 311-312.
33 Zajaczkowski, A., a.g.e., s. 321-340-342-349-355.
34 Zajaczkowski, A., a.g.e., s. 316-352-353-354-355.
35 Öner, M., Bugünkü Kıpçak Türkçesi, Ankara, 1998, s. 22-23.
36 Baskakov, N., “Nekotorie Nablyudeniya Nad Sintoksisam Karaimske Yazıka (Karaim Dili Sözdizimi Üzerinde Bazı Müşahadeler), Ural-Altaishe Jahrbücher, 36, 1964, s. 273.
37 Baskakov, N., a.g.e., s. 273.
38 Akıner, S., a.g.e., s. 367.
39 Çağatay, S., Codex Cumanicus Sözlüğünün Basılışı Dolayısıyla, A. Ü., Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Cilt II., Sayı 5’ten ayrı basım, T. T. K. Basımevi, Ankara, 1944, s. 770-771.
40 Kowalski, T., Lehistan’da Türkler, Ulus Gazatesi, Ankara, 6.6.1935, No: 4977.
41 Akıner, S., a.g.e., s. 366.
42 Zajaczkowski, W., a.g.e., s. 315.
43 Koestler, A., a.g.e., s. 183.
44 Koestler, A., a.g.e., s. 216.
45 Firkoviçius, M., Mien Karayçe Uriniam, Vilnius, 1996 (Türkçesi, Mehmet Arif Sarıbaş, Basılmamış Bitirme Tezi, K.T.Ü., Trabzon, 1999), s. 2.
46 Firkoviçius, M., a.g.e., s. 3.
Akıner, S., 1995, Sovyetler Birliği’ndeki Türkler, İstanbul (Türkçesi, Tufan Bozpınar-Ahmet Mutu), 364-367.
Baskakov, N. A., 1964, “Nekotorie Nablyudeniya Nad Sintoksisam Karaimske Yazıka” (Karaim Dili Söz Dizimi Üzerine Bazı Müşahadeler), Ural-Altaishe Jahrbücher, 36, 273.
Bernard, L., 1956, A Karaite Itinerary Through Turkey In 1641-2, Vakıflar Dergisi, Ankara, S. 3, 315-325.
Çağatay, S., 1994, Codex Cumanicus Sözlüğünün Basılışı Dolayısıyla, T. T. K. Basımevi, 770-771.
Firkoviçius, M., 1996, Mien Karayçe Uriniam, Vilnius, (Türkçesi, Mehmet Arif Sarıbaş, Basılmamış Bitirme Çalışması, K. T. Ü., 1999-Trabzon).
Koestler, A., 1993, On Üçüncü Kabile, İstanbul.
Kuzgun, Ş., 1985, Hazar ve Karay Türkleri, Türklerde Yahudilik ve Doğu Avrupa Yahudilerinin Menşei Meselesi, Kayseri, Se-Da.
Öner, M., 1998, Bugünkü Kıpçak Türkçesi, Ankara, 22-23.
Polkanov, Y. U. A., 1997, Karais-The Crimean Karaites-Turks, Simferopol.
Starikov, S., 1999, Kırımlı Karaimler Hakkında, Kalgay, Bursa, S. 14, 16-17.
Zajaczkowski, A., 1961, Karaims in Poland, 1/9, 6/8, 6/9.
Zajaczkowski, W., 1979/1983, Karaylar ve Onların Folkloru, Türk Kültürü Araştırmaları, 17/21 (1/2), 312-362.
Kırımçaklar / Yrd. Doç. Dr. İsmail Doğan [p.790-795]
YRD. DOÇ. DR. İSMAİL DOĞAN
Gazi Üniversitesi Kırşehir Fen-Edebiyat Fakültesi / Türkiye
Sovyetler Birliğinin Türkçe konuşan küçük halklarından olan Kırımçakların, menşei dili ve folkloru araştırmacıların dikkatini çekmemiştir. Hatta pek çoğu böyle bir halkı tanımamaktadır.
Kırımçaklar, Türk dünyası içerisinde Musevî olmaları yönüyle Karaim Türkleriyle birlikte dikkat çekmektedirler. Kırımçakların, Karaimlerle birlikte Kırım’da yaşıyor olmaları sebebiyle birbirleriyle karıştırıldığı görülür.1 Bugün bölgede yaşayan Musevî Türklerin, 10. yüzyılın sonunda Hazarların dağılmasından sonraki bakiyeleri oldukları düşünülmektedir. Mevcut bilgiler de bu görüşleri destekler. Ancak, etnik oluşum açısından Karaim ve Kırımçaklar arasında bazı farklılıklar bulunmaktadır. Bu farklılıklar inançlarına da yansımaktadır.
Kırımçak adına 1859 tarihli Rus kaynaklarında rastlanıldığı ifade edilmektedir.2 18. yüzyılın sonunda Kırım’ın Rus yönetimine girmesi ve 19. yüzyılda bölgedeki diğer Yahudilerden ayırt edebilmek için’Kırımçak’ adının kullanıldığı anlaşılmaktadır.3
Kırımçak teriminin esası, Kırım + Türkçe küçültme anlamı ifade eden -çak ekinin birleşmesiyle oluşur, Kırım sakini Kırım’da oturanlar anlamına gelir.4
Ukrayna’ya bağlı Özerk Cumhuriyet statüsünde olan Kırım 2.672.000 nüfuslu, çok milliyetli karakteristik bir yapıya sahiptir. Buna göre yaklaşık olarak nüfus dağılımı; Kırım Tatarları %10, Ruslar %67, Ukraynlılar %22’dir. Bunların dışında, Kırımda 5000 Ermeni, 3500 Rum, 2500 Alman, 1500 Bulgar, 800 Karayim ve 650 Kırımçak yaşar. Yahudilerin, çoğunun milliyetlerini göstermedikleri için gerçek sayıları bilinmemektedir. Nüfusun çoğunluğunu, 1.500 000 ile Ruslar elinde bulundurmaktadır.5
Kırımçakların nüfusu ise şöyledir:6
1979 1989 Nüfus Artış Hızı
3000 1559 -0, 006546
Tahminlere göre; 1995-2010 yıllarında Kırımçakların nüfusu aşağıdaki gibi olmalıdır:
1995 2000 2005 2010
1053 759 547 394
Bazı tarihçilere göre Kırımçakların fiziki yapısı Doğu Avrupa halklarına benzediği için, Doğu Avrupa’dan yıllar önce Kırıma gelip Türkleşmiş bir millet olarak kabul ediliyor. II. Dünya savaşı sıralarında Naziler, ellerine düşen bütün Yahudileri öldürdükleri gibi, savaş öncesi Kırım’daki nüfusları 7000 olan Kırımçakları da sistematik bir şekilde katletmişlerdir. Rus ve Ukrayna halkından başka Kırım’da yaşayan bütün milletleri sürgüne gönderen komünistler Karayları ve Kırımçakları sürgün etmemişlerdir.7
Bugün bölgede yaşayan bu Musevi Türklerin, 10. yy. sonunda Hazarların dağılmasından sonraki bakiyeleri oldukları düşünülmektedir.8 Bu sebeple Hazarların tarihine kısaca bir göz gerekmektedir; Hazarlar, 6-11. yüzyıllar arasında yaşamış bir Türk boyudur. Hazarlar, 6-11. yüzyıllar arası yaşamış bir Türk boyudur. Hazarlar daha sonraları yavaş yavaş yok olmuş ve tarih sahnesinden silinmişlerdir. Dünyada halen Hazar adı ile anılan bir millet ve topluluk yoktur. M.S. 6-11. yüzyıllar arasında yaşadıkları ve imparatorluk kurdukları bilinen Hazarların hiçbir iz ve eser bırakmadan tarih sahnesinden silinmiş olması imkansızdır. Onların devamı ve mirasçıları sayılacak bir topluluğun dünyada var olması gerekir. Böyle bir topluluğu ilk önce Hazar İmparatorluğunun sınırları içinde aranmaktır. Hazarları araştırmak Türk tarihi bakımından önemli olduğu kadar, Yahudi tarihi bakımından da önemlidir. Çünkü tarihte Yahudi ırkından olmadığı halde Yahudi dinine girmiş ve imparatorluk kurmuş tek millet Hazar Türkleridir. Yahudilerin Türklerle
ilk teması 1350 yıl öncesine kadar gitmektedir. 7. yy.’ın ilk yarısında Bizans İmparatorluğu, İstanbul ve çevresinde yaşayan Yahudilere baskı ve işkence yapmışlar, Yahudiler yapılan bu baskı ve işkenceler sonucu Bizans topraklarını terk ederek Hazar ülkesine yerleşmişler ve kısa bir süre sonra Hazar Hakanı ve çevresine, Yahudi inancını benimsetmişlerdir.9 Hıristiyan Bizanslılar Yahudileri bir gemiye doldurarak, Karadenize çıkardıkları, onların da Hazarların ülkesine sığındıkları, İzak adlı bir Yahudinin Türk prensi Bulan’ a Yahudiliği telkin ettiği ve onun iktidara geçiş zamanında da Yahudiliğin yayıldığı ileri sürülür.10
Hazar Kağanlığını başka bir hususiyeti de Kağanlıkta tam bir din toleransının hüküm sürdüğüdür. Hazar ahalisinin esas kitlesi Şamanlığa mensup olup eski Türk dinini devam ettiriyorlardı. Fakat üst tabaka Kağan, beyler ve saray erkanı Yahudi dininde idiler. İslamiyet de çok yaygın bir din halinde idi. Türk tarihinde Yahudi dinine intisap etmiş başka bir dar sülalesi bulunmuyor. Yahudiler 730-740 tarihlerinde hem Bizans ülkesinde hem de Abbasiler devletinde şiddetli takibata uğradıklarından, bunlardan birçoğu Kafkaslara ve Hazar ülkesine sığınmışlardır. İşte o asırlarda Hazarların ülkesine gelen Yahudiler, Hazar büyüklerine nüfuz ederek Yahudi dinini kabul ettirmişlerdir. Fakat Yahudiliğe intisap eden zümrenin ancak üst tabaka olması nedeniyle Hazar Kağanlığı bir Yahudi devleti olmamıştır. Hazar Kağanlığı 11. yy. başlarında hem askeri hem de ekonomik buhranlara ve içeride de siyasi mücadelelere maruz kalmış ve bir devlet olarak mevcudiyeti son bulmuştur. Hazarların bir kısmı bir müddet daha Kırım’da tutunabilmişlerse de onlar da 11. yy. içinde kaybolup gitmişlerdir. Hazarların kalıntılarının kimler olduğu tespit edilememiştir.11
Hazar Hakanı ve çevresi Yahudiliği gerçekten inandıklarından değil de siyasi nedenlerle kabul etmişlerdir. Hakan, şayet Müslümanlığı kabul ederse, kendisinden önce Müslüman olmuş ve bu dinin temsilcisi durumunda olan Arapların bir nevi vesayeti altına girecektir. İslamiyeti değil de Hıristiyanlığı kabul ederse, bu defa Hıristiyanlığın temsilcisi durumunda olan Bizans’ın vesayeti altına girecektir. Bu iki dinden hangisini seçerse seçsin, zamanla seçtiği dine mensup devlete bağımlı hale gelmesinin kaçınılmaz olduğunu sezen Hakan ve çevresi, yeni bir arayışa girdi. Onların aradığı din öyle bir din olmalıydı ki, hem Kuran-ı Kerim ve İncil gibi bir kitabı bulunsun hem de bu dine girdikleri zaman herhangi bir devlete bağımlı hale gelmesinler. İşte Hazarlar bu siyasi sebeplerle, bu dine girdiler.12
İsrail asıllı olmayan ırklardan Yahudiliği benimseme konusunda en göze çarpan ırk Türk ırkıdır. Hazar ve Karayların yanı sıra Kaliz, Kabar, Kıpçak, Kazak gibi bir kısım Türk boylarından insanlar Yahudi inancını kabul etmiş ve bu dine girmişlerdir. Türkler genellikle Talmudist Yahudiliği değil, Tevrat Yahudiliğini benimsemişlerdir. Ancak, yazı konumuzda bahsi geçen Kırım’daki Kırımçaklar adı ile anılan ve sayıları 2500 civarında olan Talmudist Yahudi topluluğu dikkat çekicidir.13
Kırım’ın Hazar Kağanlığına tabi olduğu dönemde Yahudilerin bir kısmının dil açısından, Hazarlar daha sonraları ise Kıpçakların ve diğer Türk halkları tarafından asimile edildikleri şeklinde görüşler vardır. Bu görüşlerle Kırımçakların kökeni de Yahudilere dayandırılmaya çalışılmaktadır. Ancak biz bu görüşe katılmıyoruz. Çünkü bir topluluğun kendi dilini tamamen unutup başka bir dil konuşmaya başlamasındansa, kendi lehçesine yakın aynı dilin başka bir şivesini konuşması akla daha yatkındır.
Bu yüzden biz de Kırımçakların Hazar Türklerinin bakiyesi olduğu kanaatindeyiz. Buna en büyük kanıt da konuştukları dildir. Çünkü Avrupa Yahudilerinin çoğu Türkçe bilmez. Halbuki Hazar Türklerinin torunları olan Kırımçaklar Türkçe konuşurlar.14 Kırımçaklar içinde bu Türk temel etnik yapının dışında, Gürcü, Arnavut ve özellikle Ceneviz mahreçli Musevî grupların da bulunduğu dikkati çeker. Ayrıca, İspanya ve Portekiz’den sürgün edilen Yahudilerin bir kısmının Türkiye üzerinden Kırım’a da göç ettiklerini ve bunların dinî birliktelik açısından Karaim ve Kırımçaklarla bir arada bulunduklarını da belirtmek gerekir.
Kırımçakların etnik yapısındaki bu karışıklığı şahıs isim ve soy isimlerinde açıkça görmekteyiz. Purim, Pesah, Hannuka, Iom Tov, Sinai, Ben Tovim, Nissi, Sion, Benjamin, Josef, İşva, Meir, Davit, Simha, Şolom, Şedaka gibi Tevrat’tan alıntı isimlerin yanında; Lehno (Lehçe), Gurcü, Pyrua, Çorna (Slavca), Angelo, Anto, Vlesko, Dondo, Kartbi, Konorto, Konfino, Lombrozo, Manto, Masot, Piastro, Rabino, Refal, Honda, Ciapicio (İtalyanca) gibi isimleri buna örnek verebiliriz.
Kırımçaklarda bu isimler yanında Türkçe lâkaplar da kullanılmaktadır. Aybat’ay yüzlü’, altan, babai ‘yaşlı erkek, baba’, bahşi ‘bakşı’, kokuş ‘hindi’, çolak, çubar’siyah-beyaz alalı at’ gibi Türkçe lâkaplar Kırımçaklardaki hakim etnik unsurun da göstergesidir.
Ayrıca bizim bu kanaatimizi destekleyen bir başka görüş ise şudur. Karaim ve Kırımçakların kan gruplarını araştıran S. Zaboltonıy “Karaim ve Kırımçaklar’da
kan gruplarının dağılımı Arap ve Yahudilerinkinden, dikkati çekecek kadar farklı olduğunu” tespit etmiştir. Zabolotnıy’e göre bunun esas sebeplerinden biri bu halkların gerçekten Türk unsuru ihtiva etmeleridir.15
Kırımçaklar, Kırım yarımadasının Karasu Pazar, Kerç, Kefe, Solhat, Mangup bölgelerinde yoğun olarak yaşamaktadırlar. Kırımçakların 1783’ten itibaren yapılan nüfus sayımlarında kayıtlara geçtiği bilinmektedir. 1939 sayımında yaklaşık 8.000 olan Kırımçakların nüfusunu 1959’da 1.500 olarak görüyoruz. II. Dünya Savaşında Kırım, Almanlar tarafından işgal edildi. Musevi olan Kırımçaklar, Almanların soykırımına uğradılar. 16 Kasım-15 Aralık 1941 tarihleri arasında Simferepol ve Feodosiya’da 2.604 Kırımçak Türk’ü kurşuna dizilerek öldürüldü. 17 Ocak 1942’de 486 Kırımçak gaz odasında ve Mayıs 1942’de Kerç’te yaşayan Kırımçaklar Acumuşkay yolu üzerinde kurşuna dizilerek öldürüldüler. Bu katliamlardan Rus, Ukraynalı ve Kırım Tatar ailelerinin yanlarına sığınabilen Kırımçaklar kurtulabildi. 1950’de 1.500 Kırımçak’ın kaldığı görülür. Bunların da daha sonra pasaportlarına soylarını Rus ve Ukraynalı olarak yazdırdıkları bilinmektedir. Kırımçakların bir kısmı 1920-1921’deki iç savaş ve sonraki kıtlık dönemlerinde bölgeden göç ederler. Bu göçler ABD’ye 400 kişi, İsrail’e 200 kişi ve Türkiye başta olmak üzere Arjantin, Almanya ve Rusya’ya olur.16
Rus kaynaklarında Kırımçakların ilk defa 1859 senesinde geçtiği belirlenmiştir. Bu tarih bazı tarihçiler tarafından Kırımçak etnik grubunun doğuşunu belirler. Ancak Türk gezgini Evliya Çelebi (1666-1667) Solhat, Karasubazar, Kefe ve Mangup şehirlerinin nüfusunu anlatırken Yahudilerden bahsetmiştir ama Kırımçaklar hakkında hiçbir şey söylememiştir.17
1844’te Novorossiysk’in valisi Voronnsov Dahiliye vekiline Kırımçaklar hakkında bilgi vermiştir: Kırımçaklar, Karasubazar şehrinde yaşarlar. Bunlar Kırım birleştirildikten sonra Rusya tâbiiyetine girmişlerdir. Atalarının adetlerini koruyan Kırımçaklar, Tatar Türkçesine yakın lehçeleriyle konuşurlar, Kırım Tatarları gibi giyinirler. Diğer Yahudileri Polşa, Polonya Yahudileri olarak adlandırırlar. Din hükümleri ve kitapları aynı olsa da eski Yahudi dilindeki kitapları okurlar. Kırım Yahudileri sakin bir hayat tarzı yaşarlar, daha ziyade zanaatkarlıkla meşgul olurlar, eyer yaparlar, papak dikerler.18
Kırımın yerleşik halklarından olan Kırımçaklar, yarımadanın güneyinde otururlar. Bu topluluğun kültüründe bazı Helenistik etkilerin olduğu ve bunların batıl inanışlar veya gelenekler şeklinde devam ettiği söylenir. Kırımçakların tarihin değişik devirlerine ait bazı yazıtları bulunmaktadır. Mili kitapları Hagama 18’yy.da David Lahno tarafından kaleme alınmıştır. 20 yy.’da ise Misailovka köyünde doğan ve güçlü bir şair olan Şaül Çernişoovski yetişmiştir.19 Kırımçaklarda dinî merasimlerin dili İbranîce’dir. Tevrat ve Talmud’un anlaşılabilmesi için özellikle 1866-1899 arasında Karasu Pazar’da Haim Hizkiyav Medini tarafından İbranîce’den Kırımçak Türkçesine çeviriler yapılmıştır.20 İbranî yazısı ile Kırımçak Türkçesinin az sayıdaki bu eserleri Sanpetersburg ve Rus Millî Saltykov-Çedrin kütüphanesi el yazmaları bölümlerinde bulunmaktadır.21 Bugün her ne kadar 4-5 adet olarak bilinmekteyse de Kırımçaklarda cönklerin yaygın olduğu anlaşılmaktadır. Kırımçaklar mecmuaya da cönk demektedirler. Kendileriyle ilgili anlatımlarda ‘Kırımçaklar cönklere yazarlardı’ diye ifade etmektedirler.22
B. F. Blagove, Kırımçakların dili için “Karluk-Uygur grubunun Çağatay diyalektini konuşurlar” der. Ancak, Kırımçak Türkçesinin, klasik Çağatay Türkçesi özelliklerini gösterdiğini müşahade etmiyoruz. Daha ziyade, bazı fonetik özellikleri dikkate alındığında Kuzey-Batı grubunda olmasına rağmen (Kumuk Türkçesi gibi) Oğuz özellikleri gösteren bir diyalekt olduğunu görmekteyiz. Kırımçak Türkçesinde Oğuz özellikleri leksik açıdan daha fazladır.
Ortak Türkçe ile Kırımçak Türkçesini mukayese ettiğimizde ayırt edici olarak göze çarpan önemli özellikler şunlardır:
Ortak Türkçe Kırımçak Türkçesi
e/ > e/~é beyaz> béyaz
ö/> ö/~o kömür> gomır
ü/ > ü/~u yük> yuk
i/,-i-> ı/-ı-bilegim> bılegım
#K > #G kömür> gomır
#y > #y yanak> yanak
Morfolojik açıdan genevit eki daima +nI şekli kullanılır. Yönelme hâlinin +GA (y) A şeklinde alternans kullanımının dışında diğer hâl ekleri Türkiye Türkçesi ile aynıdır. +GAN partisibinin alternanssız kullanıldığı Kırımçak Türkçesinde, fiil çekimi de Türkiye Türkçesi ile aynıdır.
Kırımçak Türkçesini, Kıpçak özellikleri de olan Oğuz grubu diyalekti şeklinde tanımlamanın doğru olacağı kanaatindeyiz.
1994 yılında Rus Teknik Akademisi’nin Türkçe Araştırma Bölümü, Kırımçak Türkçesinin derin bir analizini yaparak şu sonuca varmıştır. “Tüm gramer özellikleri göz önünde tutularak Kırımçak Türkçesi, Karay ve Kırım Tatar Türkçesine benzeyen ancak bağımsız bir dil
olarak görülmelidir. Kırımçak Türkçesi 1997’de Rus Teknik Akademisi’nin
(Filoloji Enstitüsü) bastığı Dünya Dilleri (Türki Diller) kitabına da dahil edilmiştir.23
Kırımçakların, Musevi olmalarına rağmen, doğrudan Tevrat’ı kabul etmek yerine Tevratla birlikte Talmud’u kabul etmeleri sosyolojik bir tavır olarak karşımıza çıkar. Ortodoks Yahudi olarak tanımlanan Kırımçakların bu tavrına Tanrı dini dışındaki dinleri kabul eden diğer Türk boylarında da görürüz.
Kırımçaklar içerisinde bugün maalesef Kırımçak Türkçesini konuşabilen birkaç kişi kalmıştır. Hem İbranî yazısını okuyup hem de Kırımçak Türkçesini bilen ise bir kişidir. 78 yaşında ressam Davit Rabi adındaki Kırımçak, dil ve kültürlerin yaşaması için gayret sarfetmektedir. Davit Rabi’nin evinde ikisi defter düzeninde biri cönk düzeninde toplam üç adet el yazması İbranî yazılı Kırımçak Türkçesiyle kaleme alınmış eser bulunmaktadır. Davit Rabi’nin elindeki eserlerden biri Mihail Yosefoviç Tellal adlı Karaim Türküne aittir. Bu cönk ona babasından kalmış. Dört yıl önce Davit Rabı’ye okuması için bu cöngü veren Tellal İbranî yazısını okuyamamaktadır.
650 sayfası yazılı yaklaşık 700 sayfalık çizgili beyaz kağıtlı, üzeri deri kaplı cildin üzerinde cöngü tertip eden Yosef Kılcı’nın gümüşten damgası ile Odessa yazısı bulunmaktadır. 12,5 cm.x23 cm. ebatında olan cöngün her sayfasında 19 satır bulunmaktadır. Baş tarafında Rusça Oglavleniye (içindekiler) başlığıyla önk içerisinde bulunan yazıların listesi ve sayfa numarası belirtilmiştir.
Eserdeki kayıtlardan Yosef Kılcı’nın cöngü tertip etmeye Odessa’da başladığını ve daha sonra Bahçesaray ile Senpetersburg’da devam ettiğini anlıyoruz. Yine aynı kayıtlarda, cönk içindeki Aşık Garip Hikayesini 22 Haziran 1903’te Pazar günü saat 4,5’ta tamamladığını kaydeden Yosef Kılcı’nın en son 1911 Ocak ayında Senpetersburg’da yazdığını görüyoruz.
Kırımçaklar hakkında literatürde yeterince bilgi olmadığını dikkate alarak, okuyucuların Kırımçak Türkçesi hakkında bir kanaate varmaları için bahsi geçen cönkten aldığımız üç türküyü ve seçilmiş sözlüğü aşağıda örnek olarak veriyoruz:
Aç Beyaz Göksünü
Aç b>yaz goksını bır danem deryaya karşı, aman
Bulbuller figan ider, aman
Gel zire karşı, aman
Gel, benı aglatma duşmana karşı, aman
Ax gulım, bulbulım, zumbulım, unutmam seni,
Gezdıgım yerlerde, çöllerde a]arım seni,
Ayvanı] çiçegı, yapragı agarıga benzer, aman
Ax gulı] kokısı caxana yeter, aman
Dugunde, bayramda gezdıgı yeter, aman
Ax gulım, bulbulım, zumbulım, unutmam seni, aman
Gezıigım yerlerde, çöllerde a]arım seni.
Sırma gumışından axtır yavrum bılegım, aman,
Yalvarsam, yakarsam, ey nazlım, geçmez dilegım aman
Xanyada benım allar giyen nazlı malanım, aman
Ax gulım, bulbulım, zumbulım unutmam seni
Gezdıgım yerlerde, çöllerde a]arım seni
Gelin olup alım morum giyemedim yanam yanam
Gelin olup alım morum giyemedim yanam yanam
Sultan olıb, bır murada >remedım
Xaylı vaxıtdır şax babamı göremedım, yanam yanam
Belki ilacı bulır benım derdime,
Alı] benım zeer ilen tasımı, yanam yanam
Baş ogınde oxısınlar yasımı, yanam
Ben olırsem, şair dutar yasımı, yanam
Var soyle]ız nenem gelsın
Oskdarda bır iş geldı başıma, yanam yanam
Kan dolaştı kırpık ilen kaşıma
Ben olırsem, sagıt yazgan daşıma, yanam yanam
Bar soyle]ız, nenem gelsın
Avcı mısı< ey kız
Avcı mısı], ey kız. Ne gezersı] deryada.
Çok aradım bulamadım dunyada fayda.
Gel saralalım şu yalancı dunyada.
Sardım, aman dakan kalbım inanmaz
Senı saran yıgıt yorılmaz, usanmaz
Ne xoş >mış, akız, dal fesı]nı] egmesı
Cızamadım biyaz goksı] dogmesın, aman, dogmesın
Ben gidersem, akız, seni yatlar sarmasın
Kısa geldı, akız, enterıgnı] ya geldıse
Yemedım ax gerdanda be]leri
Ben sarmadım, akız, saran sorasa] degmelerı
Gelın kızlar iskeleye varalım
Bır mınasıp kaykaçını dutalım
Eylık baarda zevkı sefa saralım
Sözlük
adam oğlı : İnsan oğlu
agarag : beyak, akça
agay : Ağa, ağabey, büyük
al : al, kırmızı
ax : ak, beyaz
baar : bahar
basmazı : basmacı
baş ogınde : yıl dönümünde, ilk günde
Beruh : özel isim
bıleg : bilek
bulbul : bülbül
caxan : cihan, dünya
ceng : cenk, savaş
cızmak : çizmek
cüft : çift
dakan : daha
dal fesin egmesı : cepkenin etek kısmı
dogme : düğme
dugun : düğün
duşman : düşman
em : hem
enterı : entari, elbise
fiyade : piyade, yayan
gene : yine
gokıs : göğüs
gomır : kömür
goş : hoş
göverde : güverte
Gözleve : şehir ismi
gumış : gümüş
hırızma : hızma
ilen : ile
kaykaç : kayık
kırpık : kirpik
koşuv : fayton, çift at koşulu araba
kök : gök
magdonoz : maydonoz
malan : maral
mane : mani
Mangub : Kırım’da yer adı
masala : masal
Moşe Akay : özel isim
nene : anne
omır : ömür
Oskdar : üsküdar
oxımak : okumak
saba : sabah
sagıt : mezar taşı
saldat : asker
Sivastopol : şehir adı
Şeer : şehir
Şemahın Avzor : özel isim
ta] atar : sabahın erken vakti
tezi : taze
tonbel : tembel
xoş :hoş, güzel
yat :yabancı, yad
yıgıt : yiğit
Yuda Akay : özel isim
yuk : yük
yüzüm : üzüm
Zamır : Zebur
zeer : zehir
zire : zöhre
zumbul : sümbül
1 Kalafat, Dr. Yaşar, Kırım-Kuzey Kafkasya Sosyal Antropoloji Araştırmaları, ASAM Yay., Ankara 1999, 63-76. s.
2 The Crımean Jews, The Red Book of the Peoples of the Russian Emprie, http://www. eki. ee/books/redbook/crimean_jews. shtml.
3 The Crımean Jews., a.g.e. 2. s.
4 Ali Haydar Bayat-Hacali Necefoğlu, Kırımçak Etüdleri, Türk Kültürü, sayı 352, Ağustos 1992, s. 26.
5 İsmet Yüksel, Kırımın Etnik Yapısı ve Kırım Tatarlarının Problemleri, Yeni Türkiye Türk Dünyası Özel Sayısı II Temmuz-Ağustos 1997, yıl 3, sayı 16, s. 1518.
6 Zakir Avşar, Ferruh Solak, Selma Tosun, 21. yy. da Türk Dünyası, Yeni Türkiye Türk Dünyası Özel Sayısı I Mayıs-Haziran 1997, yıl 3, sayı 15, s. 129.
7 İsmet Yüksel, a.g.e., s.
8 İsmail Doğan, Kırımçak Türkçesiyle İbrani Yazılı Bir Cönk, Milli Folklor, yıl 13, sayı 50, Yaz 2001, s. 40.
9 Şaban Kuzgun, Hazar ve Karay Türkleri, Kayseri 1992, s. 22.
10 Hikmet Tanyu, Türklerin Dini Tarihçesi, İstanbul 1998, s. 47.
11 Akdes Nimet Kurat, IV-XVIII Yüzyıllarda Karadeniz Kuzeyindeki Türk Kavimleri ve Devletleri, TTK Ankara 1972, s. 37, 43.
12 Şaban Kuzgun, a.g.e. s. 140.
13 Şaban Kuzgun, a.g.e., s. 38.
14 Hikmet Tanyu, a.g.e., s. 58.
15 Ali Haydar Bayat-Hacali Necefoğlu, a. g. m., s. 28.
16 İsmail Doğan, a.g.m. s. 40.
17 Victor Lombrozo, Krymchaks people born in Crimea, 6 July 2000 Simperepol.
18 Y. a.g.m. s. 27.
19 Nevzat Özkan, Türk Dünyası, Nüfus Sosyal Yapı Dil Edebiyat, Kayseri 1997, s. 176.
20 Lombrozo, Victor, a.g.e. 3. s.
21 Lombrozo, Victor, a.g.e., 4. s.
22 Lombrozo, Victor, a.g.e., 4. s.
23 Victor Lombrozo, Krymchaks People Born İn Crimea, 6 July 200, Simperepol.
Avşar, Zakir, Ferruh Solak, Selma Tosun, 21. Yüzyılda Türk Dünyası, Yeni Türkiye Türk Dünyası Özel Sayısı I Mayıs-Haziran 1997, yıl 3, sayı 15.
Bayat, Ali Haydar-Hacali Necefoğlu, Kırımçak Etüdleri, Türk Kültürü, sayı 352, 1992.
Doğan, İsmail, Kırımçak Türkçesiyle İbrani Yazılı Bir Cönk, Milli Folklor, yıl 13, sayı 50, Yaz 2001.
Kalafat, Dr. Yaşar, Kırım-Kuzey Kafkasya Sosyal Antropoloji Araştırmaları, ASAM Yay., Ankara 1999.
Kurat, Akdes Nimet, IV-XVIII. Yüzyıllarda Karadeniz Kuzeyindeki Türk Kavimleri ve Devletleri, TTK, Ankara, 1972.
Kuzgun, Şaban, Hazar ve Karay Türkleri, Kayseri, 1992.
Lombrozo, Victor, Krymchaks People Born İn Crimea, 6 July 200, Simperepol.
Özkan, Nevzat, Türk Dünyası, Nüfus Sosyal Yapı Dil Edebiyat, Kayseri 1997.
Tanyu, Hikmet, Türklerin Dini Tarihçesi, İstanbul 1998.
Dostları ilə paylaş: |