DÂVÛD EL-FETÂNİ
Dâvûd b. Abdillâh b. İdrîs el-Fetânî (ö. 1259/1843'ten sonra) Daha çok Malayca yazdığı Islâmî eserler ve tercümeleriyle tanınan Güneydoğu Asyalı müslüman âlim.
Malaka yarımadasının kuzeydoğu sahilindeki Patanİ şehrindendir. Hayatı hakkında yeterli bilgi yoktur. Mekke'ye gidip yerleştiği. Şüttâriyye tarikatına mensup olduğu ve halk arasında Şeyh Dâvûd Patani diye anıldığı bilinmektedir. Fetâ-nî'nin telif çalışmaları yanında en büyük hizmeti, çok sayıda önemli İslâmî metni bir dizi halinde Malay diline tercüme edip Budistter'in hâkimiyetinde bulunan Patani müslümanlarının istifadesine sunmuş olmasıdır. Ölüm tarihi kesin olarak belli olmamakla birlikte 1259 (1843) yılından sonra vefat ettiği anlaşılmaktadır.
Eserleri. Arapça kaynaklardan derleme suretiyle çeşitli İslâmî konularda çok sayıda eser yazan ve büyük çoğunluğunu 1809-1843 yılları arasında yayımlayan Fetânî'nin çalışmalarından bir kısmı şunlardır: ed-Dürrü's-semîn (İslâm akîdcsiyle ilgili bir el kitabıdır), Keşfü'1ğumme (ölümden sonraki hayatı ele alan hacimli bir risaledir); İbrahim el-Lekânî'nin manzum bir akaid risalesi olan Cevhe-retü't-tevhîd üzerine Malayca yazdığı ve Mekke'de yayımladığı şerh; Kilâye-tü'1-muhtâc iHz. Peygamberin mi'racıy-la ilgilidirl; Fürû'ul-mesâ'il ve usûlul-mesâ'il248 namaz konusunda yazılan ve Bombay'da litografik baskısı yapılan bir dizi risale (bu risalelerin ve Kifâyetli'I-muhtâc m 1880 yılından itibaren Mekke'deki kitapçılarda satıldığı bilinmektedir249; nikâh konusuyla ilgili olup Ne-vevî'nin Minhâcü't-tâîibin'i. Zekeriyâ el-Ensârfnin Fethu'I-Vehhâb'ı, İbn Ha-cer el-Heytemf'nin Tuhfetü'l-muhtâc'\ ve Şemseddin er-Remlî'nin Nihâyetü'î-muhtâc'ından derlenen risalesi250; Cem'u'l-fevâ'id (tasavvuf) kıssa ve uyarıları ihtiva etmektedir!; Kenzü'l-minen calâ hikemi Ebî Medyen Fndu-lüslü âlim ve mutasavvıf Ebû Medyen'in hikmet ve vecizeleri üzerine yazılan bir şerhin Malayca'ya yapılmış tercümesidir: eserde hikmetler Arapça orijinalleriyle birlikte neşredilmiştir.251
Fetânî bunlardan başka Gazzâlî'nin eserlerinden pek çoğunu Malayca'ya çevirmiştir. Eserlerinin basım yeri ve tarihleri hakkında kaynaklarda yeterli bilgi bulunmamaktadır. Halen Mekke'de yasayan torunları 1910 yılından bu yana eserlerinin baskısını sürdürmekte, bir kısmının da ilk neşrini yapmaktadırlar. Fetânî'nin Malay dilinde telif ettiği basılmamış eserlerinin yazma nüshaları Cambridge (Scot koleksiyonu), Cakarta, Leiden ve Londra'da (Royal Asiatique Societyl bulunmaktadır.252
Bibliyografya:
C. S. Hurgronje, Mekka (trc I M Monahanl. Leiden 1931, s. 287; M. B. Hooker. Islamic Law in South-EastAsia, Singapur 1984, s. 32; C. O. Blagden, "List of Malay Books", JRAS (1899}, s. 125, nr. 50; VVerner Kraus, "islam in Thaılanci: Notes on the History of Müslim Provinces, Thai Islamic Modernisin and the Separatist Movfiinent in the South", JIMMA, V/2 11984), s. 415-416; P. Voorhoeve, "Dâwüd al-Fatânî", EH (ine). II, 183.
DÂVÛD-İ HALVETİ
(ö. 913/1507) Halveti tarikatı şeyhi.
Bolu'nun Mudurnu kazasında doğdu. Bağdat'ta tahsil gördükten sonra Amasya'ya giderek Seyyid Yahyâ-yı Şirvânî'-nin halifelerinden Habîb Karamânî'ye (ö. 902/ 1497) intisap etti. Bir süre sonra şeyhi tarafından Halvetîliği yaymak üzere Mudurnu'ya gönderildi ve orada vefat etti.
Devrinin önemli âlim ve şeyhlerinden biri olduğu anlaşılan Dâvûd-i Halvetî'nin İsfendiyaroğullan nezdinde büyük itibarı vardı. Nitekim İsfendiyaroğulları Hükümdarı İsmail Bey'in kardeşi ve rakibi olup Kızıl Ahmed diye bilinen Emîr Ah-med'in kendisinden bazı tasavvuff meselelerin izahını yapan bir eser yazmasını istemesi bunu açıkça göstermektedir. Taşköprizâde. Kızıl Ahmed'in Dâvûd-i Halvetrye bir mektup göndererek ondan "devâir-i hams" hakkında bilgi istediğini, şeyhin de buna cevap olarak Güi-şen-i Tevhîd adını verdiği büyük bir kitap yazdığını, Türkçe ve Arapça ile karışık olarak telif edilen bu eserin tarikat ehli arasında çok rağbet gördüğünü kaydeder. Eserin "Sebeb-i Te'tîf" bölümünde ifade edildiğine göre de Dâvûd-i Halveti Kızıl Ahmed'in isteği üzerine mensur küçük bir risale yazarak ona okumuş, bu risaleyi pek beğenen Kızıl Ahmed'in arzusu üzerine daha sonra aynı konuda manzum olarak Gülşen-i Tevhîd adlı eserini kaleme almıştır. Eserin dörtte birini atvâr-ı seb'a konusu teşkil eder; diğer bölümlerde ise bazı âyet ve hadislerle Hz. Ali'nin ve Ebû Saîd-i Ebü'l-Hayr. Şehâbeddin es-Sühreverdî, Muhyiddin İbnü'l-Arabî, Mevlânâ Celâ-leddin, Seyyid Yahyâ-yı Sirvânî, Habîb Karamânî gibi ünlü sûfîlerin sözleri tercüme ve şerhedilir. Başlık şeklinde alınan bu sözlerin tercüme ve şerhleri manzum olarak yapılmıştır. Genellikle mesnevi tarzında kaleme alınan Gülşen-i Tevhîd yer yer kaside, gazel ve rubâîler ihtiva etmektedir. Eserde tasavvuff-ahlâkî konulan işleyen bazı hikâyeler de yer almaktadır. Necati Elgin tarafından Konya Mevlânâ Müzesi Kütüphanesi'n-deki253 1042 (1633) tarihli nüshaya dayanılarak ilim âlemine tanıtılan eserin, Dâvûd-i Halvetfnin vefat tarihi olan 913'te (1507) istinsah edilmiş diğer bir nüshası ile istinsah tarihi bilinmeyen bir başka nüshası Süleymaniye Kütüphanesi'ndedir.254
Bibliyografya:
Dâvûd-i Halvetî, Gülşen-i Teuhîd, Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud, nr. 3329; Taşköprizâde, eş-Şekâ'ik, I, 382; Keşfuz-zunün, II, 1505; Osmanlı Müellifleri, I, 69; Sicill-i Osmânî, II, 342; Gölpınarlı, Katalog, III, 337-338; Necati Elgin, "Dâvûd-i Hülvetî'nin Gülşen-i Tevhîd'i", TDED, XIII (1964), s. 91-98.
DÂVÛD B. HUSAYN
Ebû Süleyman Dâvûd b. el-Husayn el-Medenî el-Ümevî (ö. 135/752-53) Siyer ve megâzî müellifi, muhaddis.
Hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. Hz. Osman'ın oğlu Amr'ın255 mevlâ'sı olduğu için el-Ümevî nisbesiyle anılmıştır. Babası Husayn, sahâbîlerden Câbir b. Abdullah ve Ebû Râfi'den hadis rivayet etmiş bir tabiî olup bu hadislerden biri İbn Mâce'nin es-Sünen'inde yer almıştır. Kendisinden ise sadece oğlu Dâvûd rivayette bulunmuştur. Medine'de yaşayan Dâvûd b. Husayn, babasından başka Abdullah b. Abbas'ın mevlâsı İkrime el-Ber-berî, Abdullah b. Ömer'in mevlâsı Nâfi', A'rec diye tanınan Abdurrahman b. Hürmüz gibi âlimlerden hadis, siyer ve megâzî tahsil etmiştir. Kendisinden rivayette bulunanlar arasında Mâlik b. Enes. İbn İshak, İbrahim b. Ebû Yahya, İbrahim b. Ebû Habîbe vb. muhaddis ve siyer âlimleri sayılabilir.
Davud'un rivayetleri konusunda münekkitler başlıca iki gruba ayrılmışlardır. Hâricîler'in görüşünü benimsemesi
ve onlara yakınlığı ile tanınan İkrime'-den rivayette bulunması bazı münekkitleri olumsuz yönde etkilemiştir. Süf-yân b. Uyeyne onun rivayetlerinden uzak durduklarını, Ali b. Medînî ise İkrime'-den naklettiği rivayetlerinin münker olduğunu söylemektedir. Ebû Zür'a er-Râzî ile Ebû Hatim Muhammed b. İdris er-Râzî, Davud'un rivayetlerinin araştırmaya tâbi tutulmak üzere yazılabileceğini belirtmişlerdir. Ayrıca Ebû Hatim er-Râzî, Mâlik b. Enes ondan hadis almasaydı rivayetlerine kimse değer vermezdi demektedir. Yahya b. Maîn ise onun sika olduğunu ifade etmiş. İbn Sa'd ve Ebü'l-Hasan el-İclîde bu görüşü benimsemişlerdir, es-Şiköfıncla Davud'un biyografisine yer veren İbn Hibbân, onun Haricî görüşü benimsemekle beraber bu görüşün propagandasını yapmadığı için rivayetlerini büsbütün terketmenin doğru olmayacağını belirtmiştir. Nitekim Mâlik b. Enes'e, Dâvûd b. Husayn ve onun gibi kaderi inkâr eden kişilerden niçin hadis rivayet ettiği sorulunca, onların yalan söylemektense gökten yüzükoyun yere düşmeyi tercih edecek kadar doğru sözlü kimseler olduklarını ifade etmiştir256. Rivayetlerinin Kü-tüb-i Sitte'üe yer alması olumlu yönlerinin ağır bastığını göstermektedir. Nitekim İbn Adî, kendisinden sika râviler rivayette bulunduğu zaman hadislerinin delil olarak kullanılabileciğini söyleyerek orta bir yol tutmuştur.
Dâvûd b. Husayn'ın günümüze kadar gelmeyen Kitâbü'I-Megâzî adlı bir eseri olduğu kaydedilmektedir. Vâkıdî'nin Kitâbü'I-Megâzî'smûe, Belâzürînin En-sâbü'l-eşraf möa ve onlardan iktibasla Taberî'nin Târîh'inde onun megâzî hakkındaki rivayetleri yer almaktadır. Fuat Sezgin'İn kanaatine göre Vâkıdî bu bilgileri. Davud'un talebesi İbrahim b. Ebû Habîbe'nin rivayetiyle elde etmiştir.
Bibliyografya:
İbn Sa'd, et-Tabakât: e! Kısmü'I-mütemmim, s. 317; Yahya b. Maîn. et-Târîh, II, 152; Buhârî, et-Târîhu'l-kebîr, III, 231; İbn Ebû Hatim, '//e-lul-hadış, Kahire 1343, s. 380; a.mlf, el-Cerh ue't-ta'dtt, m, 408-409; İbn Hibbân. eş-Şikât, VI, 284; İbn Adî. el-KS.mil, lil, 959-60; Mizzî, Tehzîbul-Kemâl, VIII, 379-382; Zehebî. Aclâ-mun-nübelâ\W\, 106; a.mlf.. Târîhu'l-lstâm: sene 121-140, s. 409-410; a.mlf.. Mtzânü't-i'ti-dât, II, 5-6; İbn Hacer, Tehzîbü't-Tehzîb, II, 32; III, 181-182; Sezgin, GAS,l, 285.
Dostları ilə paylaş: |