GiRİŞ Deprem, diğer pek çok doğal felaket gibi ani olması ve yarattığı sonuçlar açısından psikolojik anlamda bir travma



Yüklə 142,83 Kb.
tarix29.10.2017
ölçüsü142,83 Kb.
#21713

İzmir Psikososyal Ortaöğretim Uygulama Kitabı

GİRİŞ

Deprem, diğer pek çok doğal felaket gibi ani olması ve yarattığı sonuçlar açısından psikolojik anlamda bir travma olarak kabul edilmektedir. Yurdumuzun Marmara bölgesinde etkili olan ve “yüzyılın depremi” olarak anılan 17 Ağustos 1999 depremi ve yeni yaşanan Van depremi binlerce can kaybına, pek çok ailenin evsiz kalmasına, yaralanmaya ve çok büyük miktarlarda mal kaybına yol açtı. Pek çok aile ve çocuk evlerinden ve yaşadıkları yerlerden uzaklaşmak zorunda kaldılar. Bu insanlar, ailelerini, akrabalarını, arkadaşlarını ve komşularını oldukça üzücü bir şekilde kaybettiler. Aynı zamanda evlerini ve sahip oldukları özel eşyalarını kaybetmenin acısını yaşadılar. Ancak tüm bu olumsuzluklara rağmen hayatta kalanlar olarak bizler, yaşamı sürdürmek ve psikolojik sağlığı korumak için yaşamı normalleştirme göreviyle karşı karşıyayız.



Travma nedir? Ne tür tepkilere yol açar?

Bireyin varlığını doğrudan tehdit ve tüm yaşamını alt üst eden, ani olarak ortaya çıkan ve korku veren her yaşantı travma olarak tanımlanır. Marmara depremi gibi büyük çapta yıkıcı olan doğal afetler ise büyük travmalar olarak ele alınır. Felaket, bir yandan günlük yaşamı derinden etkilerken, öbür yandan kayıplara katlanmak oldukça güçtür. Travmaya uğramış çocuk ve ergenler yaşanılan kötü olayı ve kayıpları hatırlatan anılar ve bunların verdiği acılarla karşı karşıyadırlar. Travmanın yarattığı psikolojik etkiler ve belirtiler travma anında pek görülmese de; ya hemen ya da uzunca bir süre sonra çok tipik bir şekilde kendilerini gösterebilirler. Bunlar; yoğun bir korku, endişe, çaresizlik ve suçluluk duyguları gibi psikolojik tepkiler ve fiziksel belirtiler (kalp atış hızında artma, göğüs ve mide ağrıları gibi) şeklinde kendini gösterir. Travma sonrası stres tepkileri genel olarak üç grupta ele alınır:



  1. Depremle ilgili sahneler tekrar tekrar yaşanır. Olayın zihinde yeniden canlanmasına yol açan her ses, koku görüntü ve benzeri duyumların yol açtığı duygusal ve fiziksel tepkiler sonucu çocuk, o anı tekrar yaşıyormuş gibi davranır.

  2. Depremi hatırlatan yerlerden, insanlardan ve diğer ipuçlarından kaçınma çabası vardır. Bu da bireyin yaşamdaki pek çok şeye karşı ilgisinin kaybolmasına yol açabilir. Hatta bazı durumlarda bu tepkiler, gençlerin kendilerini diğer insanlardan koparmalarına ve içlerine kapanmalarına yol açabilir.

  3. Beden, tehlike hala devam ediyormuş gibi fiziksel tepkiler verir. Çocuk ve gençlerde görülebilecek bu tepkilerden bazıları, her an deprem olacakmış gibi bir uyarılma, kolaylıkla ürkme ve diken üstünde olma, gerginlik, öfke patlamaları, uykuya dalma, uyumada güçlük ve dikkati toplayamamadır.

Deprem gibi doğal bir afette çocuklar ve aileleri, depremin yol açtığı yoğun korkuların yanı sıra farklı türden kayıplar yaşarlar. Evlerini, eşyalarını, sevdiklerini ve alıştıkları düzenli yaşam tarzlarını kaybedebilirler. İnsan için her önemli kayıp bir travmadır ve üzüntü, öfke, suçluluk, pişmanlık gibi bir dizi duyguya yol açar. Bunlar normaldir ve başlangıçta acı verici olmasına rağmen sağlıklıdır. Kaybedilen kişi, çocuk ya da gencin yaşamında ne denli önemli ise tepkiler de o denli yoğun olabilir

Burada dikkat edilmesi gereken nokta, gençlerin kayıp karşısındaki tepkileridir. Gençler, travmatik kaybın yarattığı sorunları ya anne babalarından ve diğer yetişkinlerden tamamen koparak çözmeye çalışırlar ve kendilerine aşırı güven gösterebilirler veya tam tersine çevrelerindeki yetişkinlere tümüyle bağımlı hale gelebilirler.

Depremde pek çok çocuk ve ergen hem depremi hem de kaybı birlikte yaşamıştır. Böylesine ani ve travmatik bir kayıp yaşayan gençlerin, yas tepkileriyle başetmeleri daha zordur. Çünkü böyle bir durumda yas tepkisi, travma yüzünden normal bir seyir takip edemez. Çocuk ve ergenin zihni, çok uzun bir süre kayba yol açan olayla ve koşullara ait trajik anılarla meşgul olur. Bu da “karmaşık yas” süreci adı verilen daha zorlayıcı bir duygu yoğunlaşmasına yol açar. Bu süreçte, ölüme yol açan travmatik olayın tekrarlayıcı görüntüleri ya da anıları nedeniyle ölen kişiyle ilişkili olumlu anılar bazen hatırlanamaz; bu da sevilen kişinin ölümünü kabul etmeyi ve buna uyum sağlamayı zorlaştırır. Ergen kendisine bu travmatik kaybı hatırlatan ilişkilerden ve olumlu etkinliklerden de kaçındığından hakkında konuşacağı, düşüneceği, hissedeceği ve uğraşacağı alanlar daralır. Ergenin yaşamını yeniden yapılandırması zorlaşır, normal gelişimi kesintiye uğrayabilir.

Ergenlerin bazıları stres tepkileri ve duygusal problemler açısından daha fazla risk altında olabilirler. Örneğin;



  • depremden kısa bir süre önce ya da depremde aileden birini ya da arkadaşını kaybetmiş olanlar,

  • destekleyici olmayan, karmaşık ya da şiddetin yer aldığı bir aile ortamında bulunanlar,

  • anne ve babası deprem sonrası stres tepkilerini yoğun biçimde yaşayanlar,

  • depreme bağlı olarak ciddi bir yaralanma geçirenler,

  • Başkaları hakkında endişe duyan, onların yardımına koşan; fakat kendi duygularından ve durumundan söz etmeyenler,

  • Aşırı hareketli olup yerinde duramayanlar,

  • Öğretmenin dikkatini çekmek için yarışan; sık sık söz isteyen ve başkalarının sözünü kesenler,

  • Okul kurallarına uymamakta direnenler ve bu nedenle sorun çıkaranlar,

  • Çok çabuk duygusal tepki gösterenler.Örneğin, çabuk kızıp, çabuk ağlayanlar.

Öğretmen bazen çocukların yas tepkilerinin farklılaştığını görebilir. Bu durum çocuklar arasındaki bireysel farklılığa bağlı olabileceği gibi; söz konusu ölüm olayına şahit olma ya da olmama ile de bağlantılı olabilir. Örneğin, eğer çocuğun yakını gözünün önünde ölmüşse yaşanan bu ani şok, o andaki görüntü ve seslerin zihinde birbirinden kopuk imgeler şeklinde asılıp kalmasına yol açar. Birey o anda bunları birbiriyle ilişkilendirerek zihnine yerleştirecek bir durumda değildir. Bu nedenle yaşanmış tüm görüntüler ve sesler, aynen olayın gerçekleştiği anda olduğu gibi aniden canlanır ve bireyde korkunç bir kaygıya yol açar. Genellikle bu durumlarda yas tutma sürecinin normal olarak yaşanması güçleşir. Diğer yandan, ölüm olayına şahit olmayan çocuklar ve ergenler de ölümden etkilenirler. Ancak, onlar ölümle ilgili doğrudan bir şok yaşamamışlardır. Bu şoku, yakınlarının ölümünü öğrendiklerinde yaşarlar ve görmedikleri ayrıntıları zihinlerinde kurguladıkları hayallerle tamamlarlar. Bununla birlikte birey, bütün bu düşündüklerini zihninde ilişkilendirebildiği için, ölüm anına şahit olmuş kişilerde olduğu gibi yaşanan birbirinden kopuk görüntüler zihnine hücüm etmez ve normal yas sürecinin yaşanmasına engel olmaz. Ne var ki bu hayaller de kaygı uyandırır ve stres tepkilerine yol açabilir. Her iki durumda da eğer kişinin yaşadığı duygular çok yoğun ve günlük yaşamını tümüyle olumsuz bir şekilde etkileyecek türden ise bireye özel bir ilgi gösterilmesi gerekebilir.

Stres tepkilerinin yanı sıra çocuk ve ergenin ruh sağlığını tehlikeye atan bir diğer durum da depresyon riskidir. Depresyon stres tepkilerinden farklıdır ve farklı belirtiler gösterir. Bunlar; yoğun bir hassasiyet, iştah kaybı, dikkati toplamada güçlük, yaşamdan alınan zevk ve yaşama olan ilginin önemli ölçüde azalması, yorgunluk, enerji kaybı, kendini değersiz bulma, suçluluk duyguları, umutsuzluk ve intihar düşünceleridir.

Depresif tepkiler bazen çok ciddi olabilir ve şu sonuçlardan bazılarına yol açabilir:



    • Okul başarısında ciddi bir düşüş ve öğrenme güçlüğü,

    • Kendini sosyal ilişkilerden uzaklaştırma,

    • Normal yaşam etkinliklerine ilgi göstermeme,

    • Alkol veya uyuşturucudan medet umma,

    • Depresyonu gizlemeye çalışan davranışlar (neşeli, enerjikmiş gibi görünmeye çalışma),

    • İntihar girişimleri

Travma sonrasında ortaya çıkan yukarıdaki psikolojik tepkilerin yanı sıra, çocuk ve ergenlerde fiziksel belirtiler de görülür. Bu belirtiler, doktor tarafından tıbbi bir nedeni bulunmayan baş ağrısı, mide ağrısı, göğüste daralma ile iştah ve sindirim sistemi (kabızlık veya ishal gibi) sorunlarıdır. Bu fiziksel belirtiler travma sonrası yas tepkilerine ve depresyona eşlik ederler ve genellikle de kişideki stres düzeyinin arttığını gösterirler.

Stres Tepkileri, Çocuk ve Gençlerin Yaşamlarını Nasıl Etkiler?

Tüm stres tepkileri günlük yaşantıyı aksatır. Depremle ilgili anılar, dikkati ve konsantrasyonu kesintiye uğratır, öğrenmeyi ve okul başarısını ciddi bir şekilde zedeler. Deprem öncesini anımsatan etkinlik ve ilgilerden kaçınma, ergenin bugünkü etkinliklerini, ilgilerini, düşüncelerini ve gelecekle ilgili planlarını sınırlar. Bazen travmayı birlikte yaşayan aile üyeleri, travmadan sonra birbirlerine travmayı anımsatıcı uyaran etkisi yaparlar. Bu yüzden de acı çekmemek için birbirlerinden uzak durmayı tercih edebilirler.



Uyku, konsantrasyon ve dikkat problemleri, ders çalışmayı ve okul başarısını etkiler. Özellikle ergenler yaşanan yoğun duygulardan uzaklaşmak için alkol ve uyuşturucu kullanabilirler. Pervasız ve kendi kendilerine zarar verici davranışlar içine girebilirler. Bu saldırgan davranışların yanı sıra bazen de tutarsız bir biçimde içine kapanma ve yapabileceklerini de yapmaktan kaçınma davranışı gösterebilirler.

Stres Tepkilerini Ağırlaştıran Faktörler Nelerdir?

  1. Depremi hatırlatan yerler, insanlar, görüntüler, sesler, kokular ve bunlara eşlik eden duygular. Bu “hatırlatıcılar” yıllar sonra bile aynı duyguları uyarabilir.

    • Ani yüksek sesler,

    • Depremin yaşandığı yer,

    • Yaralı birini görme,

    • Başka bir depremle ilgili haber ve görüntüler,

    • Ambulans, vinç ve kepçe gibi araçlar.

  1. Kayıpları hatırlatan özel günler.

    • Ergenin ölen kişiyle paylaştığı olaylar, bayram doğum günü gibi kutlamalar,

    • Ergenin evini ya da ailesinden birini kaybetmesi sonucu ortaya çıkan yaşam sorunları,

    • Ailenin gelirinde azalma,

    • Ailenin diğer üyelerindeki yas ve depresyon tepkileri,

    • Ailede temel rol ve işlevlerin değişmesi, sorumlulukların artması,

    • Bazı imkanların elden gitmesi (örn., spora devam edememe),

    • Korunma ve güven duygusunun kaybolması.

  1. Deprem sonrasında değişen yaşam koşulları:

    • Sevdiği insanların yanında olmaması,

    • Anne ya da babasının yasta olması,

    • Anne ve babasının güç yaşam koşullarıyla uğraşırken kendisine zaman ayıramaması,

    • Değer verdiği özel eşyalarını kaybetmiş olması,

    • Koşulların deprem öncesindekinden daha kötü olması,

    • Tanımadığı kimselerle bir arada yaşaması.


TRAVMA SONRASI STRES TEPKİLERİ


YAŞ GRUPLARINA GÖRE TRAVMA SONRASI STRES TEPKİLERİ

ÇOCUK VE ERGENLERİN TEPKİLERİ

Doğumdan 2 vasına kadar:

  • Konuşma yeteneği olmadığından olayla ilgili duygularını açıklayamazlar. Belirli görüntü, ses ya da koku anıları olabilir. Büyüdükçe hatıraları oyunlarda görülebilir. Bebekler irite olabilir, daha fazla ağlayabilir ve daha sık kucağa alınma, dokunma ihtiyacı duyabilir.


Okul öncesi ve ana okulu cağı:

  • Bu dönemdeki çocuklar çaresizlik, güçsüzlük hissedebilirler ve kendilerini korumaktan aciz olduklarını düşünebilirler. Dünyalarının güvenliliği tehdit edildiğinden güvensiz ve korkuludurlar. Bu yaştakiler ölümün değişmez olduğunu bilemezler. Sonuçların geri döndürülebileceğine inanırlar. Oyunlarında felaketin belli kısımlarını tekrar tekrar canlandırırlar. Terk edilme en büyük korkularıdır. Bu nedenle sürekli kendilerine bakılacağından ve bırakılmayacaklarından emin olmak isterler.

7-11 yaş arasındakiler :

  • Kaybın geri dönülmez olduğunu bilirler. Ölümün detayları ile ilgilenirler ve onun hakkında devamlı konuşmak isterler. Okula konsantre olamazlar ve okul başarıları düşer. Düşünceleri daha olgunlaştığından felaketi daha iyi anlayabilirler. Bu da suçluluk, başarısızlık duygusu ve öfke ile sonuçlanabilir. Regresif (geri dönüş) davranışlar görülebilir. Uyku problemleri ortaya çıkabilir. Artan fiziksel şikayetlerde kaygı ve korkular da görülebilir.


11-14 yaş arasındakiler :

  • Çocuk, korkularının yerinde olduğunu ve diğerlerinin de aynı şeyleri hissettiğini bilmek isterler. Verilen tepkiler gerilimi, endişeyi ve olası suçluluk duygularını azaltmaya yönelik olmalıdır. Uyku bozuklukları, iştahsızlık, kurallara karşı gelme, sorumluluklarını yerine getirmeyi reddetme, okulda uyum problemleri, fiziksel problemler(baş ağrısı, karın ağrısı, mide bulantısı, sivilcelenme gibi), yalnız kalma isteği, sosyal aktivitelerden uzaklaşma görülebilir.


14-18 yaş arasındakiler:

  • Ergenlerin faaliyetlerinin ya da ilgilerinin büyük kısmı kendi yaş grubundaki akranları üzerine odaklanmıştır. Yaşıtlarıyla olan grup faaliyetlerinin kesintiye uğraması ve topluluk hayatı içinde yetişkinlerin sahip olduğu sorumluluklara sahip olamama karşısında özellikle üzülürler. Uyku bozuklukları, iştahsızlık, fiziksel problemler(baş ağrısı, karın ağrısı, mide bulantısı, sivilcelenme gibi),aşırı kuruntu, uyuşukluk, konsantrasyonda bozulma, intihara meyilli düşünceler, suçluluk duyguları, başkalarını, kurumları, sistemi suçlama eğilimi, yoğun öfke duygusu, sorumluluklarını yerine getirmeyi reddetme, okulda uyum problemleri, görülebilir.

  • Anne baba ve arkadaşlarına karşı bilgili ve deneyimli görünmeye büyük ihtiyaç duyarlar. Yaşadıkları kaygı ve korkuları akranlarıyla paylaşmaya ihtiyaç duyarlar. Felaketten sonra hayatta kaldıkları için kendilerini ölümsüz gibi hissedebilirler ve bu onları pervasız/umursamaz davranışlara ve tehlikeli riskler almaya yönlendirebilir. Tepkileri daha küçük yaştakiler ile yetişkin tepkilerinin karışımıdır. Felaket, dünyanın güvenli olmadığı hissini yaratabilir. Yoğun reaksiyonlar ile boğulan ergenler, bunları aileleriyle tartışmayı beceremeyebilirler.


BELİRTİLERİ NE ZAMAN CİDDİYE ALALIM ?
Travmatik bir olaydan sonra yetişkinlerin ve çocukların büyük bir kısmının birkaç ay boyunca bu tip tepkiler göstermesi son derece normaldir. Ancak bu tepkiler altı aydan daha uzun sürerse ve altı ay içerisinde azalmaz, git gide artarsa, günlük yaşamda uyku bozukluklarına; iş, aile ve okul yaşamında güçlüklere yol açarsa, profesyonel bir yardım alınması gerekir. Travma sonrası stres tepkilerinin 6 aydan sonra devam ediyor olması Travma Sonrası Stres Bozukluğu tanısına işaret eder. Bu tip durumlarda bağlı bulunduğunuz RAM larla irtibata geçip öğrencinin yönlendirilmesini sağlayabilirsiniz.


Kahraman Hikayesi

Uygulama Alanı

Tüm travmatik durumlarda kullanılabilir. İlköğretim 2. Kademe, Lise, Yetişkin grubuna uygulanabilir.

Amaç

Kişinin kendini güçlü başa çıkma yöntemlerini fark etmeleri ve Başa çıkma kanallarını fark ederek bunları gerektiğinde kullanabilmeleri

Malzemeler

Kağıt / karton, kalem, boya kalemi, boyalar

Uygulama Şekli

Merhaba sizlerle kahraman hikayesi adlı güzel bir etkinlik yapacağız. Hepimiz hayalimizde bir kahraman yaratacağız. Onun özelliklerini, amacını, ve amacına ulaşmasını engelleyen bir problemi belirleyeceğiz. Sonrasında ona yardımcı olacak bir kişi ya da alet, eşya olacak. Daha sonra bir çözüm geliştirerek sorunu halletmesini ve sonuçlarını görmesini sağlayacağız. ( Herkese A4 boş bir kağıt dağıtılır. Bu kağıdı 6 eşit bölüm olacak şekilde çizmeleri istenir ya da kağıdı diklemesine ikiye katlamaları, sonra yukardan aşağıya doğru 2 kat şeklinde katlamaları istenir, sonrasında oluşan katlama yerlerinden çizerek altı eşit bölüm olması sağlanır.)

Şimdi sizden bu 6 bölümün üzerine birer başlık yazmanızı istiyorum. Birinci bölümün üzerine “Kahraman” yazın, ikinci bölümün üzerine “Amaç”, üçüncü bölümün üzerine “Sorun”, dördüncü bölümün üzerine “Yardımcı”, beşinci bölümün üzerine “Davranış”, altıncı bölümün üzerine “Sonuç” yazın. Şimdi her bölümü nasıl dolduracağımızı konuşalım.



Kahraman : Kahramanınızın özelliklerini yazacağız. İnsan, hayvan, ağaç vb. olabilir. Nerede yaşıyor? Özellikleri nelerdir?

Amaç : Kahramanın yapmak istediği bir şey var. Ne yapmak istiyor? Neyi başarmak istiyor? Amacı nedir?

Sorun: Kahramanımızın amacına ulaşmasını engelleyen bir sorun bulunmaktadır. Nasıl bir problem olabilir? Düşünüp buraya yazınız.

Yardımcı: Kahramanımızın engeli aşmasında ona KİM yada NE yardımcı oluyor? Yardımcı insan, hayvan ve ya herhangi bir alet ya da eşya olabilir. Bu yardımcının ne olduğunu ve özelliklerini bu bölüme yazınız.

Davranış: Kahramanınızın sorununu, yardımcısı ile birlikte ürettiği çözüm yollarını ve davranışlarını buraya yazınız. Ne oldu? Engeli aşmasında ona kim ya da ne yardımcı oldu? Nasıl yardımcı oldu? Ne yaptılar?

Sonuç: Kahramanınızın hikayesinin sonu nedir? Nasıl bitiyor? Sonuç olarak neler oldu?

Gruptaki herkes uygulamayı bitirdikten sonra, kendine gruptan bir bilge belirlesin. Burada herkes aynı zamanda bir bilge, deneyimleri ve tecrübeleri gelişmiş kişiler. Herkes kendi hikayesinin çözümüne- bilgenin de önerilerini alarak- isterse ekleme yapabilir ya da bilgeler çözüm yolunu onaylayabilir. Bu sürecin sonunda herkesten hikayelerini paylaşmaları istenir.

Bu etkinliğin sonunda çocuklara baş etme, Basıc PH, baş etme kanalları konusunda bir bilgilendirme yapılır. Herkesin daha önce yaşadığı zor durumları düşünerek kendilerinin kullandıkları baş etme kanallarını fark etmeleri ve başka kanalların da farkına varmaları sağlanır.


BAŞ ETME YÖNTEMLERİ
Baş etme insanların tehlike ve stres durumlarından sıyrılabilmek için gösterdiği davranışlardır. İnsanlar kriz durumları ile baş edebilme gücüne sahiptirler. Kişinin varlığını tehlikeye sokan belli durumlarda harekete geçme, kaçma, kendini savunma, bir süre için beynin ve vücudun acıyı, açlığı, endişeyi bastırması gibi inanılmaz derecede güçlü imkanları vardır. Böyle durumlarda daha tetik olunur, reaksiyon hızı artar, zihin daha hızlı çalışır, duygular bastırılır. Aşırı tetikte ve dikkatli olma durumunu devam ettirme vücudun sürekli gerilmesine neden olur. Duyguları sürekli bastırmak ise daha da tehlikelidir. Etkin baş etme davranışları ihtiyaçlarımızı anlamayı, seçeneklerin farkına varmayı ve en fazla işe yarayacak eylemleri seçebilmeyi içerir.

Etkin bir baş etme sağlanırken üç temel hedef gözetilir:



  • stresi etkisizleştirmek

  • duygusal sağaltım sağlamak

  • ümidi korumak

Savaşlar, doğal afetler gibi can kaybı ile sonuçlanan toplumsal krizlerle karşı karşıya kalmış kişilerle yapılmış çok sayıda araştırma bulunmaktadır. Araştırmacılar ciddi bir kriz yaşamış olan kişilere bu durumla nasıl baş edebildiklerini sormuşlar ve insanların sık kullandığı baş etme becerilerini açıklayan modeller geliştirmişlerdir. Bu modellerden biri Mooli Lahad ve arkadaşları (1997) tarafından geliştirilmiş olan BASIC PH- (6 D) modelidir.

BASIC - PH ( 6 D) adı verilen modelde bireyin baş etme kaynakları altı boyutta incelenir. Bu boyutlar şunlardır:

B - (Belief) Değer

A - (Affect) Duygu

S - (Social interaction) Dayanışma

I - (Imagination) Düş

C - (Cognifıon) Düşünce

PH - (Physical) Davranış


B -Değer : İnanç, değer sistemleri, anlam arama ve bireyin kendine olan güvenini kapsar. Örneğin; her kültürde, tehlikeli anlarda yardım ve yol gösterme ihtiyacını ifade eden dualar kullanılır. Savaş durumlarında "vatanseverlik” değeri ve ülke güvenliği, ailede bir can kaybı yaşandığında ailenin bir arada tutulmasına ilişkin değerler kimilerini güçlü kılar. Bu kanalın içerdiği en önemli şeylerden biri kişinin kendine olan güven ve inancıdır. Bu nedenle çocuklarla yapılan psikososyal çalışmalarda değer sistemlerinin geliştirilmesi ve kendine güven çalışmalarına yer verilmesi önemlidir.
A - Duygu : Travmanın neden olduğu duyguları değişik şekillerde ifade etmeyi kapsar. Kişiler zor durumlarda duygularını ağlayarak, gülerek, birisi ile deneyimleri hakkında konuşarak, yazarak veya çizerek ifade ederler. Özellikle çocukların travma hikayelerini anlatması, oynadığı oyunla duygularını ifade etmesi, resim yapması, şarkı söylemesi, ileriye dönük rol oyunları, hikaye anlatması duygu kanalını harekete geçirir. Çocuklara yaşadıkları olay ve bu olayla ilgili duygularını ifade etmeleri için fırsat sağlamak onların kendilerini daha iyi hissetmelerine yardımcı olur. Duyguların ifade edilmesi bir çok nedenle önemlidir: Duyguları ifade etmek gerginliği ve endişeyi azaltır. Çocuklar yaşadıklarının hikayesini tekrar tekrar anlatarak olayla ilgili bir kontrol hissi kazanırlar. Diğer çocukların yaşadıklarını ve duygularını duymak kendi endişe ve korkularında yalnız olmadıklarını anlamalarını sağlar. Duyguların paylaşımı ile çocuklar arasındaki etkileşim artarak kendi aralarında bir güven ve dayanışma havası oluşur. Çocukların yaşadıkları felaketle ilgili resimler çizmelerini sağlamak duyguların ifadesinin ilk adımı olabilir. Daha sonra çizilen şeyler hakkında konuşmanız kendi duygularını anlamalarını ve paylaşmalarını kolaylaştırır.
S - Dayanışma: Bir gruba ait olma, rolünün (pozisyonunun / durumunun) gereklerini yerine getirme, destek alma ve destek vermeyi kapsar. Çocukların travma ile baş etmesini kolaylaştırmak için akranları ile birlikte çeşitli etkinliklerde yer alması sağlanır. Biraz daha büyük çocuklara liderlik sorumluluğu verilebilir. Yetişkinler ise bir arada olma, birbirlerine yardım etme yolu ile kendilerini bir gruba ait hisseder, birbirlerinden destek alırlar.
I - Düş: Hayal gücü ve yaratıcılığın kullanımını kapsar. Dışarıdan gelen tehlikeye karşı koymada hayal etkilidir. Resim yapma, yazı yazma, rüyalar ve içten gelen duygularla yaratıcı çözümler bulmanın tedavi edici etkisi vardır. Oyun çocuğun en etkin baş etme aracıdır. Bu nedenle psikososyal destek çalışmalarında yönlendirilmiş hayal, oyun, masal, drama ve canlandırma gibi etkinlikler yer alır. Yaşanan krizin özelliğine bağlı olarak çocukların bu olayı tekrar tekrar oyunla canlandırmalarına izin verilmelidir. Bu oyunlar krizin türüne göre itfaiyecilik, ambulans şoförlüğü, kurtarma çalışmaları, doktorculuk, bina inşa etme veya yıkma hatta cenaze oyunu olabilir. Kuklalar ve bebeklerle oynamak da çocukların

duygularını İfade etmelerine olanak sağlar. Oyunlar sırasında çocuklarla başlarından neler geçtiği ve duyguları hakkında konuşmaya çalışılır.


C - Düşünce: Bilgi toplama, problem çözme ve olumlu düşünceyi içerir. Yaşanan kriz ile ilgili bilgileri edinmek yas tutma ve iyileşme sürecini başlatır. Olumlu sözler ise ifade etme, problem çözme ve olumsuzluklarla baş etme için kullanılacak önemli bir araçtır.
PH -Davranış : Bireyin bedenini ve ruhunu rahatlatması için giriştiği her türlü fiziksel eylemi içerir. Bu kanalın en önemli hedefi bedensel sağlığın korunmasına yönelik (iyi uyku, beslenme, fiziksel egzersizler gibi) önlemler almaktır. Tehlike karşısında hayatta kalma değeri taşıyan savaş - kaç tepkisi travma sonrasında da kaslarda ve duygularda gerginliğe yol açar. Bedenin farkına varmak, gevşemeye yönelik bedensel hareketler yapmak bu alanda etkilidir. Çocuklar için bu fiziksel hareketlilik gerektiren açık hava oyunları etkili bir baş etme aracı olabilir. Bu nedenle psikososyal yardım çalışmalarında çok sayıda çocuğun bir arada oyun oynamasına fırsat sağlayan açık hava etkinliklerinin düzenlenmesine dikkat edilmelidir. Fiziksel oyunlar ve etkinlikler çocukların duygularını boşaltmalarına katkıda bulunur. Oyunlar sırasında kurulacak (sarılma, el ele tutuşma, kucaklaşma gibi ) fiziksel yakınlıklar çocuklara güven ve rahatlama sağlar.
Her birey; 6 baş etme kaynağının hepsini kullanma potansiyeline sahiptir. Ancak kişiler bu baş etme kanallarından sadece birkaçını kullanırlar. Travma geçirmiş kişilere yardım ederken en sık kullandığı baş etme kanalını belirleyip, müdahale bu kanallara uygun olarak yapılabilir. Kişi ne kadar çok sayıda baş etme kanalını kullanılabilirse, iyileşmesi o kadar çabuk gerçekleşebilir. Bu nedenle çocuklarla yapılan psikososyal destek çalışmalarındaki etkinlikler planlanırken mümkün olduğunca her baş etme kanalını harekete geçiren etkinliklere yer verilmesinde yarar vardır.

Basıc PH Uygulama



Her kesin daha önce yaşadıkları zor durumları düşünerek kendilerinin kullandıkları baş etme kanallarını fark etmeleri ve başka kanalların da farkına varmaları sağlanır

 

DÜŞÜK

ORTA

YÜKSEK

B-İNANÇ

 

 

 

A-DUYGULAR

 

 

 

S-SOSYAL

 

 

 

I-İMAJİNASYON

 

 

 

C-DÜŞÜNCE

 

 

 

PH-FİZİKSEL

 

 

 


BİREYSEL GÖRÜŞME FORMU


Görüşmeyi yapan :

Tarih :

Görüşme Saati :

Görüşme Mekanı :

Danışanın Adı Soyadı :

Sınıfı :

Okul Adı :




Kişisel , Aile ve Okul Bilgileri ( Rehberlik Servisinden bilgi alınır )





Olayı nasıl yaşadı ? “ ( Ayrıntılı bir şekilde anlatması istenir )





Olaya İlişkin Düşünceleri ( Olay olduğu sırada aklından ilk geçen düşünce sorulur. Daha sonraki ve şimdiki düşüncelerinin neler olduğu öğrenilir )





Olaya İlişkin Duyguları ( Olay anında neler hissettiği sorulur. Daha sonra ve şimdiki duyguları öğrenilir )





Olay Anından Bugüne Kadar Neler Yaşandı ? ( Yaşantısında olan değişikliklerin neler olduğu sorulur






Baş etme Becerileri : ( Bu olayla nasıl baş ettiği, kimlerin destek olduğu sorulur. baş etme becerileri pekiştirilir. )





Güçlü Yanları ( Baş etme becerilerinden yola çıkılarak güçlü yanları vurgulanır )


Olay olmadan Önceki Sen İle Olay Sonrasındaki Sen Arasında Değişen Nedir ( Düşüncelerinde , duygularında olan değişimler ortaya çıkarılır )





Psikolojik Bilgilendirme ( Aşağıdaki metin örnek bir bilgilendirmedir. Size yol göstermesi amacıyla verilmiştir )

Öncelikle yaşantılarını, duygu ve düşüncelerini benimle samimi bir şekilde paylaştığın için teşekkür ederim.

Görüyorum ki ; yaşadığın bu durum karşısında kendinle ilgili o günden bu güne pek çok şey yaşamışsın. ( Görüşmeyi kısaca özetleyin. Olumsuz yaşantılardan kısaca bahsedin ama daha çok olumlu tepkilerini ve baş etme becerilerini vurgulayın ) Yaşadığın bu olay sonrasında verdiğin tepkiler son derece normal. Zaman zaman kendini yorgun,üzgün ve isteksiz hissedebilirsin. Eskiye oranla yaptığın bazı işlerden keyif almayabilirsin. Bu olayı rüyalarında görüp uyku problemleri yaşayabilirsin.Bize acı veren olaylar karşısında ortaya çıkan duygularımızı yaşamalıyız. Acını / yasını yaşamana izin ver. Şu an duygularının doğal akışında yaşanmasına engel olmak ilerleyen günlerde kendini daha kötü hissetmene yol açabilir.Bu tepkiler her geçen gün biraz daha azalacak. Her gün bir önceki günden daha iyi olacak.Gün geçtikçe yas tepkilerin azalmıyor, artıyorsa bir uzmana başvurmanı öneririm.

Kendine yakın hissettiğin kişilerle duygularını paylaşmak sana iyi gelecektir.Duygu ve düşüncelerini yazmak sana yardımcı olabilir.Bu günlerde kendini iyi hissettirebilecek aktivitelerde bulunabilirsin. Gördüğüm kadarıyla yaşadığın bu zor durumla bu güne kadar çok iyi baş etmişsin.Kendinle ilgili bir çok şeyi keşfetmişsin.Bundan sonraki süreçte ihtiyacın olduğunda beni her zaman arayabilirsin.Rehberlik Servisinden yardım alabilirsin.

* Görüşmeyi yapan Psikolojik Danışman telefon numarasını verir.





Danışmanın Önerileri


……………………………… İLKÖĞRETİM OKULU / LİSESİ

PSİKOSOSYAL MÜDAHALE HİZMETİ RAPORU




Van ‘dan nakil yoluyla Gelen Erkek Öğrenci Sayısı

Van ‘dan nakil yoluyla Gelen Kız Öğrenci Sayısı

Van ‘dan nakil yoluyla Gelen Toplam Öğrenci Sayısı

İlköğretim

Ortaöğretim

İlköğretim

Ortaöğretim

İlköğretim

Ortaöğretim






















Gerçekleştirilen Faaliyet

Hedef Kitle

Gerçekleştiren Kurum / Birim

Gerçekleşme Zamanı

Ulaşılan Birey Sayısı


































Çalışmalarda Yaşanan Güçlükler :






Olası Çözüm Önerileri

OKUL PSİKOSOSYAL ÇALIŞMA RAPORU




Kız Öğrenci

Ana

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

Topl.











































Erkek Öğrenci

Ana

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

Topl.












































Çalışma Ekibi

Adı Soyadı

Kurumu

Cep Telefonu

Elektronik Posta
































































Ulaşılan Kişi Sayısı

Öğrenci

Öğretmen

Veli













Sınıf

Yapılan Çalışma

Tarih





















































































Okul Rehberlik Servisi tarafından Bireysel Görüşülen Öğrenci Sayısı

Tarih :

Sınıf

Cinsiyet







K ( ) E ( )







K ( ) E ( )







K ( ) E ( )







K ( ) E ( )




Bireysel Görüşme İçin Okul Dışına Yönlendirilen Öğrenci

Adı Soyadı

Sınıfı

Açıklama ( Nedeni – Nereye yönlendirildiği )



































Yüklə 142,83 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin