Sûret : Şekil, form, biçim, resimli ifade, Tasvir, açıklama, dıştan görünüş. resim, heykel, nüsha, kopya, hal, tavır, eda. (x)
Tasvir : Hiss ve mahsusata münhasır olan ifade.
Bir şeyi söz veya yazı ile anlatma. Bir şeye şekil ve sûret verme. Resim yapma. (XX)
Ressam : Resim yapan, resim çizen.
Resim (Resm) : Yazma, çizme, desen. Suret.
Eser, iz, nişan, alâmet. Tertib. Tarz, üslub. Âdet, usul, tavır, davranış
***
Savver ismi ile (tasvirci), tasavvur etti, sûret çıkardı, tasvirledi.
Resm ismi ile de (ressam) da onu fiil halinde resme döktü. Çizgi haline getirdi, sûretleştirdi.
Biz “tasvirci-ressam” olan Necdet Ardıç ismi ile görünen
“Efendi Baba” ve “Terzi Baba”nın makamsal tatbikatı üzere çizilmiş
Zat-i tenezzül sûretleriyiz. Tasvirci ve sûretci halini Allah’ın izninle dervişlerine, evlâdlarına aktarıyor. Ne ile?... İşte bugünkü yapılan, bu bize verilen (hikâye) ile;
Bu hakikat üzere algılanıp, alınabiliniyorsa ne âlâ, yok bahsedilen sadece geçmişte yaşamış “Sadi Şirazi’nin bir hikâyesidir” diye bakılırsa zikredilen Kûr’ân lisânındaki kıssa olmaz, halk lisânındaki mânâsı ile hikâye olarak kalır.
Ancak Savver isminin tenezzülü ile tasavvur zuhur eder. Eğer Savver ismi harekete geçmemişse kişi tasavvur dahi edemez.
“İlham alıyorum,” denir. Allahın izni ve lutfu ile, o ismin tatbikatı ile ilham mümkündür. Tekrarlarsak, beklenen İlham uzaktan geldiği zaman uzak bitmiştir, yakın da bitmiştir.
Dostları ilə paylaş: |