*************
İnsanın yeniden ve mânen dirilmesi için ölmesi gerekir. Zîrâ eski malzemeyle (düşüncelerle) yeni bina yapmak mümkün değildir.
Taliblerde Mürşid-i kâmillerin ilk yaptıkları şey yıkıp yeniden yapmak, yani öldürüp yeniden diriltmektir. Yeniden dirilmek için ölmeye niyet etmek lâzımdır. Bir şarkı sözünde, "Tanrım beni baştan yarat," deniyor.
Erenler, "Bu yolda cânın veren cânân alır yerine," yahut, "Cân-dan taleb kıl yârini, ver cânı, bul dildârını" demişlerdir.
Cân verme sırrı iki veçhelidir.
Birinci veçhesi, ilâhî hayâta ulaşabilmek için âşıkın kendine ait sandığı cânı sahibine vermesi gerekir.
İkinci veçhesi ise, kendisine cân verilen cânân, âşıkına dönüp cân vermektedir. (cân olmaktır.)
İşte, cân verip cânân almaktan maksat budur. Vücûd bir olduğuna göre, âşıkın cân (hayat) verdiği varlık kendinden ayrı değildir.
*************
Kur’ân-ı Kerîm’de Mülk Sûresinde halkiyet ölüm ve hayat olarak tanımlanmıştır.
“elleziy haleka’l mevte ve’l hayate liyeblüveküm eyyüküm ahsenü ‘amelen ve hüve’l ‘aziyzü’l gafurü” (Mülk 67/2)
(o zât ki, mevt/ölümü ve hayatı halketti ki, Hanginizin daha güzel amel edeceğini sınamak/belirlemek içindir ve O, aziyzü’l gafur (güçlü/galip, istiğfar/yargılıyandır)
Bu âyetlerde beyân edilen, Allah önce mevt/ölümü sonra hayatı halk ettiğidir.
Yine “kale fiyha tahyevne ve fiyha temutune ve minha tuhrecune” (Ar’âf 7/25)
(Buyurdu ki Orada hayy/yaşayacaksınız, orada mevt/öleceksiniz ve minha/oradan, ondan ihrec/çıkarılacaksınızdır.)
Bu âyette de esfele indirilme ile der ki, orada yaşayacak, orada ölecek ve ordan ihrâc edileceksiniz. Kur’ân’ın bu âyetleri ilk bakışta konu başlığına ters düşer görünmektedir. Bu durumda konuyu daha derine giderek incelemek gerekir.
Yukarıda ifade edildiği gibi,
Kelime-i Tevhîd, “Lâ ilâhe illâllah”
Kelime-i Risâlet, “HÜVE Muhammed Resûlallah”.
Bu mevzûda Terzi Baba’nın Kelime-i Tevhîd adlı eserinde uzun uzun bilgi verilmiştir.
Bu bilgilerin ışığı altında,
“lâmelif” ile yazılan (lâ) da lâ ve elif vardır.
(lâ) bir anlamı ile, (ehadiyet) in felekler hâlindeki tenezzülüdür. Nitekim lâ dan sonraki elif felekler hâlindeki tenezzülatın elif yani (ehadiyet) olduğunu göstermiştir.
Dostları ilə paylaş: |