GöNÜlden esiNTİler bir hiKÂye biRÇok yorum (5) doğdular, yaşadilar, ÖLDÜRDÜler



Yüklə 1,01 Mb.
səhifə162/184
tarix07.01.2022
ölçüsü1,01 Mb.
#80530
1   ...   158   159   160   161   162   163   164   165   ...   184
YAŞADILAR Elif’in remzettiği 28 harf ile 28 peygamberin yaşantısının hâle geçirilmesi

ÖLDÜRDÜLERLâ ilâhe illa Allah” ile Allah dışındaki her şey öldürülüyor

ÖLDÜLER 1) Gayri olan beşer ölüm

2) Mürşid ve müridin birbirlerinde ifna olarak yokluğun tek varlık olduğu Hakk’da birleşmesi, can bulması

Bu hikâye ile, Sevgili’nin tanınmak, bilinmek arzusu ile sevilen olan bizlerde, Aşk’a, muhabbete olan seyranın, pîriyet makamından derviş-lere tenezzül ile, dış ve en geniş halkası olan nefs’i emmâreden, 18.000 âlemi, 28 peygamber mânâsını aşarak, sırat köprülerini aşarak, terkler ile içe, öz’e, yani tevhîde/vahdete değin yapılarak hâle geçirilmesi, akıl ve gönül birlikteliği ile ulûl’elbab’a varış menzil olarak verilmiş; pîriyet makamından biçilen hakîkat libâsının evlâtlara hâl olarak biçilip, dikilerek, giydirilmesi hedeflenmiştir. İfâdelerde Sultanlık makamınca vaktin tâyin edilmiş olduğu anlaşılmaktadır.

Seyr-ü sülûkda menzile varmak; dış ve geniş olan halkadan merkezdeki noktaya gelebilmek, 7 nefis mertebesi, 5 Hazarât-ı Hamse’nin aşılması; terk-i dünya, terk-i ukbâ, terk-i hestî ve her şeyi, terk etmeyi bile terk ederek kul olan İnsân-ı Kâmil’in /Ya Sîn’ in Allah’ın kendisi olduğunun; insanda fiiler, sıfatlar, esmâlar ile zâtının göründüğü idrâkına/hakîkatına varmaktır.

Gayri beşer hâle doğum ve yine gayri cesedin ölümü dışındaki her doğum ve ölüm, nefsi emmâre’den başlayarak, terk ettiğimiz her beşerî giyimden sıyrılarak maddeden görünenin mânâ olduğu anlayışına geçişteki ölüm ve dirilişlerimizdir; değişimlerimizdir. Doğan ceset ile bâkîliğin kazanılması; yaşamın ölümde, ölümün yaşamda; halkın Hakk’da, Hakk’ın da halk’da ifna olması ile mümkündür. Kesrette vahdeti şehâdet eylemektir. Dünya hayatında eğitim almak üzere O’ndan gelip O’na giderken, ölüm ve yaşamı ayırt etmek mümkün müdür? Maddede defalarca öldükçe Muhammedî nûr ile mânâda defalarca dirilmekteyiz. Er rahmân tecellîsi ve ve nefahtü fihi min rûhi âyeti ile toprak vücûda can verilip, ceset, bâtından zâhire çıkıp varlığı alıyor; er rahîm esmâsı ile de zâten hayatın olduğu yere üflenerek zâhirden bâtına yolculukla bu defa hiçliğe yol alınıyor ; levlâke levlâke lemâ halaktü’l eflâk ile Hakk’ta fani olunup, Muhammed’de can bulunuyor.

İnşeallah, Pîrimizin/Şeyhimizin eteğinde, gayret, himmet, tevfik birleşimiyle kervanımız menzile ulaşır; duaların kabulü ile ölüp dirilerek Sevgili’nin arzusu olan nihai tevhîd hale geçilir: “La ilâhe illâ Allah, hüve Muhammedur Resullallah”



Eğer siz olsa idiniz kendi hayat anlayışınız içinde bu cümleyi nasıl düzenlerdiniz.”

Hiçbir şeyi “ben düzenlerim” diyemem; zîrâ Allah’ın “nizam” ismi ile kurmuş olduğu düzen ne ise, düzenleyebilecek de kendisidir. Hakk’ın dışında düzenleyici/fâil yoktur. Bu yolda kervan içinde seyir hâlindeyken, vaktiyle “kendi hayatım” denilen emânetin hüve’ye ait olduğunun fark ve bilincine himmetlerinizle vararak, ancak ve ancak Allah’ın kurmuş olduğu kendi nizamı içinde kendi düzeni, bizden görünerek, yine kendisinin izlemesini zevk edilir.

Şeyhimize kavuşup rûhen canlandığımız andan itibâren birimsel/ bireysel hayatımız ölmüştür. Mürşid himmetiyle vardığımız bu fark ve bilinç, değerlendirme kaydına koyamayacağımız, beşer mantığının algıla-yamayacağı azamette bir lütufdur. Hamd Allah’a mahsustur.

Allah-u âlem.




Yüklə 1,01 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   158   159   160   161   162   163   164   165   ...   184




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin