DUYDULAR, UYDULAR, UYUDULAR, UYANDIRILDILAR.
Selâmün aleyküm Terzi Babacığım.
Bizleri yeni bir çalışmaya yönelttiğiniz için çok teşekkür eder, hürmetle ellerinizden öperim. Gönderdiğiniz yazıda ifade ettiğiniz gibi bu çalışmalar her bir kardeşimizde birer şahsî kimlik oluşturma, “neyim, kimim?” sorularının cevaplarını idrâk etme çalışmalarıdır. Bu çalışmalarla bizdeki birikimleri, oluşumları oraya çıkarmaya, ifade etmeye çalışıyoruz. Bir araya toplanan farklı çalışmalarla, farklı ifâdeleri görmekle de düşünme ve görüş ufkumuzu genişletiyoruz. Ayrıca her çalışma ile de yırttığımız perdeler oluyor. Gelelim dört kelimelik bir cümle ile anlatılan hayat hikâyesini bizim hangi ve nasıl bir cümle ile düzenleyeceğimiz konusuna...
Hikâyeden ve sonucu ifade eden dört kelimelik cümleden anlaşılan, insanın dünyaya gelişi, dünyadan ayrılışı ve ikisi arasındaki hayatı anlatıp, ifâde edilmektedir. Bu durumu da yazdıran ve yazanların kendi yönlerinden düşündüğümüzde çok sayıda ciltler oluşturan yazılar, sonunda güzel bir dört kelimelik cümle oluşturur:
“Doğdular, yaşadılar, öldürdüler, öldüler ”
Yunus Emre bir beyitinde:
Ana rahminden geldim pazara
Bir kefen alıp dürdüm mezara,
diyerek dünya hayatının bir yönünü belirtir. Kısaca, “dünyaya ait olanlardan götürülebilecek eşya ancak kefendir,” diyerek yapılan amellerin dünya ve dünyalıklar ile sınırlamasına dikkat çeker. Ancak her haldekileri de hoş görür. Zîrâ o, hakîkatleri Ulûhiyyet mertebesinden okumuştur. Bu durumu da şöyle ifade eder:
Elif okuduk ötürü,
Pazar eyledik görürü,
Yaradılmışı hoş gördük,
Yaradandan dan ötürü.
Mevlânâ Hz.’leri de dünyanın bir geçiş yeri (berzah), gelip gidilen bir yer olduğu konusunda bizleri uyarır: “Her gelen eninde sonunda gider. Dünyanın tek eri olsan bile bir gün sen de gidersin tek tek gidenler gibi.”
Allah (c.c.) dünya hayatı hakkında şöyle buyurur: “Dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlenceden ibarettir” (6/32). “Dünya hayatının misali semadan indirdiğimiz su gibidir” (10/24). “Bu dünya hayatı bir eğlence ve oyundan başka bir şey değildir” (29/64) ve (47/36). “Biliniz ki dünya hayatı ancak bir oyun, bir eğlence, bir süs ve aranızda bir övünme mal ve evlatla, bir çokluk yarışından ibarettir.” (57/20).
Kudsî bir hadîste Allah (c.c.) şöyle buyurur: “Gizli bir hazine idim. Bilinmekliğimi murâd ettim. Âlemleri halk ettim. Beni bilsinler, tanısınlar diye onlarda tecellî ettim.”
İnsan açısından düşünüp, baktığımızda ise. İnsan yeryüzüne halîfe kılınandır. Allah Teâlâ Hz.’leri, peygamberlerinden birine şöyle vahyetti: “Ey Âdemoğlu, eşyayı senin için halk ettim. Senide kendim için halk ettim. Senin için halk ettiğim eşyada, benim için olan gayeyi helâk etme.”
Cenâb-ı Hakk Kûr’ân-ı Kerîm’de (51/56), “Cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye halk ettim,” buyurur.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ise şöyle buyurur: “İnsanlar uykudadırlar. Öldüklerinde uyanırlar.”
Yunus Emre Hz.’leri de bir beyitinde, “Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm,” demektedir.
Söylenecek ve yazılacak elbette daha pek çok şey var. Ancak maksadımız konuyu uzatmak değil anlaşılmasını sağlamaktır. Bu açıklamalardan sonra konumuza dönüp kuracağımız cümleye gelelim.
Elbette birçok cümle kurabiliriz. Bunlardan bazıları şunlardır:
- Geldiler, gördüler, göründüler, gittiler.
- Geldiler, oldular, bildiler, gittiler.
- Geldiler, aldılar, gittiler.
- Geldiler, aradılar, buldular, gittiler.
- Doğdular, kazandılar, kaybettiler, öldüler.
- Duydular, uydular, uyudular, uyandırıldılar.
Bunlardan en sondaki cümleyi gerekçeleri–açılımları ile birlikte yazalım: Duydular, uydular, uyudular, uyandırıldılar.
Dostları ilə paylaş: |