(2) Zelzele, toprak kayması, fırtına, yağmur, yıldırım çarpması, yangın, açlık, savaşlar, ırk ayrımcılığı, yoksulluk v.b. bütün bunlar, “merkezindemi” dir?
(2) Zelzele, toprak kayması, fırtına, yağmur, yıldırım çarpması, yangın, açlık, savaşlar, ırk ayrımcılığı, yoksulluk v.b. bütün bunlar, “merkezindemi” dir?
Merkezindedir. Bu tip doğal afetlerde kulun dahli olmadığından zaten direk Hak’tan gelmektedir. Dolayısıyla Merkezin emriyle gerçekleşmektedir.
(3) Gene, Yukarıdaki cevap gerçekten hiçbir şey ayırmaksızın bütün “enfüsi beden âlemi içinde” de her yönden geçerlimi’dir?
Burada eğer sükun hali oluşmadıysa merkezden ziyade karmaşadan söz etmek daha isabetlidir. Kişi şeriat ehli ise zâten herşey merkezin dışındadır. Örneğin insanların geneli (özellikle yaşları ilerledikçe orta yaş ve yaşlılıkları boyunca) her şeyden şikâyet ederler. Dolayısıyla onlara göre herşey yanlış işlediği için her şey merkez dışından olmakta ve kendi enfüslerinde her şey karmaşıktır. Tarikat ehli için ise enfüs’te her şeyi merkeze çevirmeye çalışma vardır. Ancak bir türlü olmaz gene yarı şikayet yarı şükür yarı çaba hali vardır. Biz dervişlerin genel hali budur. Hakikat ehlinde merkezde sönümlenme veya sükuna erme olacağından onların enfüslerinde her yönden merkezi bir hal geçerlidir diyebiliriz. Marifet ehli için şöyle bir tahminde bulunmak istiyorum. Kendiside bir merkez olduğundan bazen ana merkeze yönelmekte veya ana merkeze vekâlet etmekte bazen kendi ferdiyetlerinden merkezi olarak davranabileceğini düşünmekteyim. Ayet-i kerimenin yerini ve lâfzını tam hatırlamıyorum. Ancak şuna yakın bir ifade edilmektedir. “Sizin ne işler (hayırda ve şerde) yapacağınızı görelim.”Kader bahsinde çokça geçmiş bir ayettir. Buradaki görelim iki varlığı ifade etmektedir. Bir ana merkez bir de ferdiyette olan marifet merkezi diyebiliriz.
(4) Karşımıza çıkan her türlü eksi ve artı diye ifadeedilen hadiselerin hepsi için onlarda merkezinde’dir diyebilirmiyiz?