|
Güzel Ahlâkı Yaşama Yolu: Tasavvuf, 20-21-22 Nisan 2018 www.kalpehli.com
|
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيم
أَجْمَعِينَ وَصَحْبِهِ وَآلِهِ مُحَمَّدٍ سَيِّدِناَ عَلىَ وَالسَّلاَمُ وَالصَّلاَةُ الْعَالَمِينَ رَبِّ لِلهِ اَلْحَمْدُ
GÜZEL AHLÂKI YAŞAMA YOLU: TASAVVUF
Ahlâk, “huy, seciye, mizaç” anlamında kullanılan bir kavramdır. Ahlâk, insanın kendi arzusu ile iyi davranışlarda bulunup kötülüklerden uzak kalmasıdır.
Güzel ahlâk, Allah'ın hakkını ve kulların haklarını yerine getirmenin adıdır. Güzel ahlâk, iman ile birlikte, Allah'ın hakkına ve kulların hakkına sadık kalmanın temelidir. Güzel ahlâk, insanlara hürmet, hizmet ve merhamet etmektir. Güzel ahlâk, insanlara karşı edep, hayâ ve tevazu ile davranmaktır.
Güzel ahlâk, nefse hâkim olup küfür, yalan, lânet okuma, alay etme, kibirlenme, koğuculuk yapma, gıybet etme, riya, cimrilik, kıskançlık suizan gibi kötü duygu ve davranışlardan sakınmaktır.
Büyük ârif imam Gazâlî (k.s), güzel ve kötü ahlâkın kalbe yaptığı etkiyi şöyle dile getirir: “Kalp, parlak bir ayna gibidir. Fena ahlâk ise aynanın parlaklığını gideren leke ve is gibidir. Kötü ahlâk kalbi karartır. Kalp bu zulmet sebebiyle Allah Teâlâ'nın gösterdiği yolu göremez. Önüne perdeler, engeller çıkar. Güzel ahlâk ise kalbe ulaşan nur (ışık) gibidir; bu nur kalbi masiyet (günah) lekelerinden ve karartılarından temizler."1
Rahmet Peygamberi (s.a.v), “Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim”2 buyurmuştur.
Din, üç temel üzerine bina edilmiştir. Bunlar, iman, ibadet, ahlâk... İman, inanç esaslarıdır. Bunu kelâm âlimleri inceler. İbadetleri fıkıh âlimleri işler. Ahlâk ise Allah dostları olan kâmil velilerin ve mürşidlerin rehberliğinde elde edilir.3
Gavs-ı Sânî (k.s) şöyle buyurmuştur: “Halim olun, yumuşak olun, tevazu sahibi olun, onları anlamaya çalışın, size gelenlerin anlattıklarına karşı tarafı dinlemeden hüküm vermeyin, dinleyin, kızmayın, üstünlük taslamayın, her iki tarafı dinleyin, öyle karar verin.” 4
Gavs-ı Sânî (k.s) bir uyarısı da şöyledir: “Başkalarına hizmet etmek isteyenler, kendilerini ıslah etsinler yeter. Çünkü nefsini ıslah eden kimse başkalarına fayda verebilir ve güzel şeyleri temsil edebilir. Allah dostları, nefislerini ıslah edip güzel ahlâkı elde ettikleri için Allah (c.c) yolunda insanlara büyük faydaları dokunmuştur. En büyük hizmet, güzel ahlâklı ve edepli bir insan olmaktır.”5
Güzel Ahlak
İslâm ahlâkının kaynağı, dinin buyruklarıdır. En başta Kur'ân-ı Kerîm güzel ahlâkın menbaıdır. İslâm ahlâkının şekillenmesinde Kur'an'ın yanında âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Peygamber’in (s.a.v) sünneti de bir diğer kaynaktır. Zaten bu iki kaynağın birbirinden ayrılmasının imkânsızlığını, yine Kur'ân'da geçen, onun en yüce ahlâk üzere olduğu (Kalem/4) onda tâbi olunacak güzel bir örneğin bulunduğu (Ahzâb/6) ve onun hayatının tüm müminler tarafından örnek/model alınması gerektiği ifade edilmiştir. Çünkü onun yaşayışı, Kur’ân-ı Kerîm’in canlı bir tablosuydu. Hz. Âişe (r.ah) validemize, Hz. Peygamber’in (s.a.v) ahlâkı sorulduğunda, “Siz Kur’an okumuyor musunuz? Onun ahlâkı Kur’an idi”6 diye cevap vermiştir.
“Ben güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderildim”7 buyuran Hz. Peygamber (s.a.v), güzel ahlâkın, iyinin, iyiliğin modeliydi, temsilcisiydi. Nitekim örnek olarak sunduğu hayat tarzı, onun sünnetini oluşturuyordu. İnsanlık, artık iyi ile doğruyu, güzel ile çirkini onun penceresinden bakarak daha berrak görme şansına sahipti.
O, örnek davranışlarıyla kendi evlatlarını diri diri toprağa gömecek derecede vahşileşebilen bir toplumu, insanı saygın bir varlık kabul eden ahlaklı bir toplum haline getirmişti. Zulüm ve ahlâksızlıklarla dolu bir toplumdan, tarihe damgasını vuran, gıpta edilecek nesiller yetiştirmişti. O’nun ahlâkı, hakkı arayan ya da İslâm'ı gerçek biçimde yaşamak isteyen insanlara en kıymetli rehberdir. 8
Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v), güzel ahlâka kavuşmanın iyi huyları kazanmaya sebep olduğunu bildirmiştir:
“Sıcak su buzu erittiği gibi, iyi huylu olmak da insanın günahlarını eritir, yok eder. Sirke balı bozduğu gibi, kötü huylu olmak da insanın ibadetlerini bozar; yok eder.”9
“Güzel ahlâk, kişinin saadetindendir.”10
“Güzel ahlâk; Allah'ın razı olduğu en büyük ahlâktır.”11
“Kıyamet gününde mizana konacak şeylerin en ağırı, güzel ahlâktır.”12
“Kul, güzel ahlâkı sebebiyle, gündüzleri oruç tutan, geceleri ibadet edenlerin derecesine ulaşır.”13
Allah’ın tevfiki, rahmeti, inayeti perdesiz olarak kullara ulaşır. Ancak kulların kötü huylarından, nefsin çirkinliklerinden ve insanlarla aralarında olan haram davranışlarından dolayı kullar üzerinde mânevî bir perde örtülür; tıpkı semada yağmur bulutlarının teşekkül ettiği gibi... Nasıl yağmur bulutları güneş ışıklarının büyük bir kısmının gelmesini engelliyorsa, insanın kötü huyları da Allah'ın feyiz, rahmet ve bereketinin gelmesine perde/engel olur.
İnsanların dış temizliklerine olan ihtiyaç kadar, iç âlemlerinin temizliğine de ihtiyaç vardır. İyi sıfatların kötü sıfatlara galebesi/üstün bulunması insanı "kâmil" hale getirir. Eğer bunun aksi olursa, kötü sıfatları daha ziyade olursa o zaman insan hüsranda kalır.
Tasavvufun Ana Gayesi Güzel Ahlâkdır
Tasavvuf güzel ahlâktan ibarettir. Kim güzel ahlâkta önde ise o, sûfîlikte de öndedir. Hadiste belirtildiği gibi, ahirette mîzana konacak en ağır, en faydalı amel, iman ve namazdan sonra güzel ahlâktır. Güzel ahlâk, insanın kaybolmayan şerefi ve hiç solmayan süsüdür. Güzel ahlâk, cenneti dünyada yaşamaktır. Ona ulaşmak için ne yapılsa değer.14
Tasavvuf, baştan sona edep, ahlak ve terbiye mektebidir, sevgi merkezidir, hizmet ocağıdır. Tasavvuf, Kur'an ve Sünnet edebinin kalbe işlendiği, hayata nakşedildiği bir yerdir. Orada kâmil insan yetişir, Allah dostluğu kazanılır, ilahi aşk tadılır, insanın kalbi işletilir, ruhu terakki ettirilir, nefsi arındırılır, huyu güzelleşir, kısaca insan melekleşir. İşte böyle bir insan yeryüzünde yüce Allah'ın halifesi ve şahidi olur. Bu sıfat önce âlimlerde bulunmalıdır, çünkü asıl vazife onlarındır.15
Arifibillah Şihâbüddin Sühreverdî (k.s) şöyle der:
"Sufiler, diğer müslümanlar arasında, Rasulullah'a uyma konusunda en başarılı olanlardır. Çünkü onlar, Hz. Peygamber’in (s.a.v) sözlerine tam manasıyla uyarlar. Peygamberin emrettiklerini yerine getirip, yasakladığı şeylerden şiddetle sakınırlar.16
“Rasulullah’ın (s.a.v) sünneti deyince, yüce zatının sahip olduğu bu güzel ahlaklar akla gelir. Bu ahlaklara Allah dostlarından daha güzel sahip çıkan ve varis olan kim vardır?!..”17, 18
Tasavvuf ve Terbiye
Tasavvuf, Hz. Peygamber'in (s.a.v) uyguladığı terbiye sistemidir. Allah Teâlâ, ilâhî terbiyenin merkezine onu koymuştur. Onun sünnetine uymayan kimse, nefsiyle bin yıl mücahede ve mücadele etse bile terbiye olamaz, bir başkasını da terbiye edemez. Allah Teâlâ bu konuda bütün insanlığa ilâhî bir ölçü koymuştur:
“(Resûlüm! ) De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Âl-i Imrân/31)
O halde olgunluğa kavuşmanın tek yolu, Resûlullah'a (s.a.v) tâbi olmaktır. Bunun ötesinde başka bir yol yoktur. Allah Resûlü (s.a.v), sahabeye dini, iman, ibadet ve ihsan boyutuyla öğretmiş, göstermiş ve en güzel şekliyle yaşamalarını sağlamıştır. Sahabe de (r. anhüm) kendilerinden sonra gelenlere dini, bütün boyutları ile eksiksiz olarak aktarmışlardır. 19
Tasavvufta ilk Adım
Tasavvufta ilk ve en önemli adım, kalp temizliğidir. Zira kalp temizlenmeden ahlâk güzelleşmez. Kur'an, kalbin temizliğine "tezkiye" ismini vermiş ve ebedî kurtuluşu da ona bağlamıştır. (A'lâ/14-15; Şems/9-10) Hz. Peygamber'in (s.a.v) temel görevi de tebliğ ve tezkiye olarak belirlenmiştir. (Âl-i Imrân/164; Cuma/2)
Tezkiye, gönlü temizlemek anlamına gelir. Bu da kalbin şirk, küfür, isyan, gaflet, haset, kin gibi manevi kirlerden arındırılmasıyla gerçekleşir. Bu arındırma, iman, nur, feyiz, tövbe, istiğfar, gözyaşı ve ibadetlerle olmaktadır. Kalp temizliği ve güzel ahlâk, dinin bâtınî fıkhıdır. Buna Kur’an’da takva denir. Kalpte bulunan ve kalp ile işlenen manevi günahlardan arınmadıkça gerçek temizlik gerçekleşmez.
Hadisler, dinin ve güzel ahlâkın merkezine kalbi koymuştur. Hz. Peygamber (s.a.v), kalbin insanın dinî hayatındaki yerini şöyle tanıtmıştır:
“İnsan vücudunda öyle bir parça vardır ki o iyi ve sağlam olursa bütün beden sağlam olur. O bozuk olursa bütün beden bozuk olur. Dikkat edin, o parça kalptir.”20
Her mümine, sahih iman ve düzgün ibadet farz olduğu gibi kalp temizliği, nefis terbiyesi ve güzel ahlâk da farzdır. Bu farzları yapmaya vesile olan tüm ameller de önemli ve gereklidir.21
Kıssa: Benim Asıl Hâzinem
Zamanın birinde, güzel ahlâklı bir padişahın ülkesine düşman saldırmış. Padişah savaşta yenilmiş ve ülkesini terketmek zorunda kalmış. Sarayının bulunduğu şehri geride bırakıp giderken, vezirlerinden biri padişaha,
“Efendim, her şeyimizi kaybettik, neyimiz varsa düşmanın eline geçti” demiş. O akıllı ve güzel ahlâklı padişahın vezire cevabı şu olmuş:
“Öyle değildir. Ben bendeki ilim, güzel sıfat ve ahlâkımla birlikte gidiyorum. Benim asıl hâzinem ve servetim onlardır. Saray, taht ve arazi bende bir emanetti, şimdi başkasına geçti. Onda da kalmaz, bir başkasına geçer, fazla dert etme!”
Herkes için mal, mülk ve eşya birer emanettir, ölüm hepsini geride bıraktıracaktır. Bizimle kabre ve ahirete gidecek olan sadece iyi veya kötü amelimiz olacaktır. Biz de yanımızda götüreceğimiz güzel sıfat ve amelin derdine düşmeliyiz.22
وَآخِرُ دَعْوَانَا أَن الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Dostları ilə paylaş: |