Güzel insan
Dalga darilirmi denize
Kendini kıyıya attı diye
Deniz olmayaydı
Olur muydu birşey
Dalga diye
Güzel insan
Son bir haftadır
Son on beş yıldır
Gördüklerim okuduklarım
Yaşadıklarımdan sonra
İki elimi yumruk yapıp gözlerime götürüp
Sanki gözyaşları mı silercesine
Hıçkırıkları balıklarca duyulan bir çocuk gibi
Küstüm küstüm küstüm
Hepinize
Herkese
Herşeye
Dünyaya
Demek
Ne olurdu ,
Ne iyi olurdu
Güzel insan
Durdur şu treni
Vagonun biri senin
Diğeri benim olsun
Nasılsa
Peşpeşe
Aynı yere
Seninle
Biz
Güzel insan
Bana ,
Şu gecenin üçü gibi sessiz kalışın yok mu
Yaşadığım ızdıraptan takvimler usandı
Sokakları çöl gibi bu şehrin
Geçilmiyor kumundan çamurundan
Ön camına
Hususidir’ yazılmış şiirlerimin
Bir nevi
İlk okuyana bahşiş kesesi
Güzel insan
Sana muallime diyorlar
Bana şiirden adam .
Güzel insan
Yazar tıpkı aşçı gibi olmalı
Kendi yemeyeceği yemeği pişirmemeli
Kendi okumayacagi yazılar yazmamalı
Güzel insan
Gamzelerinde doğan güneş
Ve salkım salkım gözyaşı ceketimde
Radyodan uzanan çocuklar
Kurcalıyor burnumu
Çercevelerinde hüzün bulutu
Bu gözlükler
Duyduğu acıyı unutan kulaklara ne demeli ?
Gün ortası ağlayan yirmilik dişim
Kasıklarıma kadar uzağım ,mutluluktan
Yıldızlara görünmeden
Kaçalım bu geceden
Güzel insan,
Yerinde duramayan bir çocuk gibi ,kımıldayan kelimeler var kalemimde .Okundukça ,daha ve daha çok okundukça ; şairinin göğsünü kabartan şiirler nasıl yazılır? Bir hışımla yazmaya başlayıp ; rüyaları sıkıp suyunu çıkarırcasına uyku akıtmak nasıl tarif edilir. Milyonlarca piksele ;saatlerce gözümüzü ,yüzümüzü rehin verirken ,beynimizi bulamaç haline getiren bu teknolojiyi kim savunur ? İsmi lazım değil , içtiğimiz su yediğimiz bir lokma ekmek marka piyasasına düşmüşken ; Anadolu'nun köylerinde , tarlalarında , yollarında , kırlarında kamyonlarca dolu iniltiyi hangi hoparlör verir ? Ben sözcüklerle örülmüş bir dünyada ikamet etmek istiyorum. İnsan büyüdüğü beşiğe sığmaz , insan yaşadığı dünyayı sevmez ,insan hergün aynaya bakar ve toprak için süslenir. Yine hayal kurarken geliyorum kendime . Ajandama not aldım, kendime gelme vakitleri şeklinde.Tanımadın insanların umrunda bile değilsin. Sahi tanıdıkların senin ne kadar umrunda ? Kendine , günde üç öğün gelmelisin.
Güzel insan,
Sen gidince
Sesler gitti ,göç etti kulağımdan
Sen gidince
Işık gitti terketti gözümü
Sen gidince
Dilime düğümlenen şiirleri
Türkü yapmışlar
Sen gidince
İçtiğim güneşten
Gecelerim sarardı
Sen gidince
Bastonunu düşüren amcanın
Gençliğine uzanan iskelesi
Sulara gömüldü
Sen gidince
Benim yaşantımı
Şiir rüzgarları kucakladı
Güzel insan
Ayak izi başkadır
Aşı izi başka
Yanık izi başkadır
Kesik izi başka
Cimrilikten kirlenen ellerini
Güneşin cömert mevsiminde yıkamayı unutuyorlar
Kalbinin camlarında biriken buğuyu
Süpürmek için
Yada
Şip şak çekilmiş bir yalnızlık fotoğrafını
Tozunu almak için
Stres kelimesini hangi dil doğurmuşsa
Yerin dibine batsın
Yalnızlık yuttum
Sensizliğin kemikleri kırılsın
Bende bende bende istiyorum anne diye debildeyen çocuk gibi
Elime bir çubuk alıp
Dedemin diktiği Armut ağacının dibinde toprağı karıştırıp
Babamın yaptığı ağaçtan kamyonlarla yurtdışına ihraç etmek
Güzel insan ,
Şiirin zehirli salgısı
Aynada akan güzelliğin şiirime dökülüyor
Acı inilti sancı kokan hastane duvarları gibi
Sahiplendiğim yalnızlık okyanusunda
Su seviyesini yükseltiyor bir bakışın
Bilmezdim tsunami nedir ?
Taksitle şiir yazdıran bir oğa olayı imiş meğer!
Güzel insan ,
Dilenci kıyafetine düşen yağmur damlası;
Bu Merhamet .
Kağıt gibi yırtılan
Sonbahar yağrağı gibi kaldırım taşlarında savrulan
Çocuk gülüşleri
Rüyalarında ;
Çimento tozu ,tuğla yığınlarından dikilmiş kıyafetiyle
Azraille tanışan bebekler için
İnsanlık çıt çıkarmıyor .
Azraille tanışan bebekler değil,
İnsanlık.
Güzel insan
Hiç konuşmadığım birinin
Suskunluğu neye benzer
Ya da hiç tanımadığım birinin
Küskünlüğü
Sen hiç kendine sustun mu
Sen hiç kendine küstün mü
Önce kendinle konuş
Önce kendinle tanış
tanışmadan da susabilirsin
Konuşmadan küstüğün gibi
Güzel insan
Yaşadığımız çağın, köpüklü emziğidir sosyal medya
Güzel insan
Hayret ediyorum dalgalara
Hiç üşenmeden defalarca
El uzatıyorlar kıyıya
Şimdi
Renklerine haciz gelmiş
Gökkuşağı hüznü avucumda
boğulmuş balıklar kumsalı yalıyor
Ceketimin cebine asılı kalemim
Gece gece rahat durmuyor
Kalk şiir yazalım diye
Yaramazlık yapıyor
Bu mevsimde güneş
Usanmadan kar topluyor
Halbuki şairin biri
Dedesinin gençlik hikâyelerini dinleyip
Yarım saatte yarım asır seyahat ediyor
Saçları ağarıyor omuzları çöküyor
Kestaneleri okşayan bir sobanın dibinde
Öğrendikleriyle
gözlerinden soluyor
Burnundan yutkunuyor
Çayımı yudumlayıp saate bakıyorum
Önce yaza yaza okumayı öğrendim
Şimdilerde okuya okuya yazmaya hevesli
Ve kapı zili çalıyor
Postacı elinde bir zarf
Müjdemi isterim
Şiiriniz var !
Güzel insan
Kalemimden taze sağılmış şiirler bunlar ,
İlhan Berk’in , Ahmet Arif’in , Nazım Hikmet’in , Mehmet Akif’in katına çıkamam şüphesiz
Bir Cahit Zarifoğlu , bir Sezai Karakoç , bir Erdem Bayazıt değilim
Niyetim belli olsun , bu koku belki bana da bulaşır
Rüyamda önümde orta boy bir rahle , üzerinde güzel insan isimli bir kitap
İçinde hayallerimin yazdığı fihrist
Okudukça hayallerimi , rüyam genişliyor
Kim bilipte yazmış hayallerimi , böyle kitap bastırmış
Bir ses
Beni çardaktarladan tepetarlaya oradan orta çukura oradan balamıdın yanına götürüyor .
Saçtığım buğday tohumları , elimde su balonları doğuran mısır çapası
İki dağ arasında kanağlata gidiyorum
Sonra acıllıklar, fındık bahçeleri geliyor . Bir hapşurma tutuyor. Ardından bir esniyorum.
Dedem sesleniyor.
Güneş doğacak oğlum , haydi namaza .
Güzel insan ,
Sen su’sun
Ne işin var çölde.
Dostları ilə paylaş: |