Sonuç olarak; burjuvazinin temel iktidar aygıtlarına ve tam da bu nedenle, onun sınıf egemenliğinin gerçek temeli olan kapitalist mülkiyet ilişkilerine dokunmamaya dayalı bir “iktidar” iddiası, burjuva parlamentarizmi ile “belediye sosyalizmi”nin ortak eksenidir. Fakat yanılgıya yol açmamak için hemen belirtelim ki, burada sözkonusu olan iki ayrı akımın yakın benzerliği değil, gerçekte bir ve aynı olan burjuva reformist sol akımın genel ve yerel iktidarlaşma sorunlarına bakışıdır. Yerel seçimlerde kendini “belediye sosyalizmi” olarak gösteren çizgi, genel seçimlerde burjuva parlamentarizmi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu, dünya sol hareketi tarihinde hep böyleydi ve günümüz Türkiye’sinde de yine böyledir. Nitekim burada “belediye sosyalizmi” kavramı içinde incelediğimiz akımın dönüp dününe baktığımızda karşımıza 3 Kasım’daki DEHAP Bloku, yani bildiğimiz o parlamenter avanaklık cephesi çıkmaktadır.