“Seçim Ortamı ve İleri İşçinin Sorumluluğu” başlıklı bu ikinci yazı, usulen yapılmış kısa bir genel girişin ardından tümüyle aynı eksene oturuyor, yani “belediye sosyalizmi”ne ilişkin eleştiri ve uyarılardan oluşuyor. Daha ikinci paragrafında şu önemli uyarı ile karşılaşıyoruz:
“Sınıf bilincine ulaşmış işçi ve ileri emekçiyle, sınıfın devrimci partisi, seçim dönemini, ortaya koyduğu programının -adaylarının kazanması da dahil- başarısı için en verimli tarzda değerlendirecektir. Ancak bu durumda da kendisini, kapitalizm koşullarında belediye yönetimleriyle halkın iktidarı arasında dolaysız bir bağ kurarak; ciddi ve temel bir yanılgıya yol açabilecek bir tutumdan ayırmak durumundadır. Bu yönüyle, bu gibi dönemlerde, hiçbir biçimde, işçi ve emekçilerin sermaye ve partilerine karşı bağımsız örgütlenmesini geliştirmek gibi, daha temel bir görev durumundaki sorumluluklarını titizlikle gözetir: Emekçilerin sorunları, zorlukları, çözümün nerede olduğunu açık olarak bilmelerini sağlayacak bir politik ajitasyon ve propaganda yürütür.”