“Bir partinin kendisine solum demesi onun sol olmasına yetmiyor. Türkiye'de sosyal demokrat olduğunu söyleyen partilerin hiçbiri gerçek sosyal demokrat partiler değil. ... Hem milliyetçi olup hem sol olunmaz. CHP’den MHP'ye bütün partiler, çeşitli renklerde sağ partiler. Ama CHP ben solum dedikçe, doğabilecek olan sol partilerin önünü kapatıyor.”
Kendileri de sosyal-demokrat etiket taşıyan, biri politikacı öteki akademisyen bu kişilerin düşünüş tarzı ve mantığı elbette bize(148)tümüyle yabancıdır. Ama yukarıya aldığımız gözlemlerinde önemli bir gerçeklik payı var ve bizi burada ilgilendiren da budur, yani birer “sosyal-demokrat” olarak, bugünün Türkiye’sinde “sosyal-demokrat” tabela taşıyan partilerin gerçekliğine ilişkin gözlemleridir. CHP’nin “ortanın solu” geleneğinden gelen bu kişiler, bugün CHP ya da öteki “sosyal-demokrat” partilerin gerçekte herhangi bir sol değeri temsil etmediklerini teslim ederek, böylece önemli bir gerçekliğin altını çiziyorlar. Daha da önemlisi, ikisi de, buna rağmen mevcut “sosyal-demokrat” partilerin solcu geçinmesinin, düzen tabanı üzerinde duran fakat buna rağmen reformcu olan gerçek bir “sosyal-demokrat” parti ya da partilerin ortaya çıkmasını zora soktuğunu vurguluyorlar.