Örneğin artık lütfedip ‘92’deki tıkanma ve onu izleyen ‘93 ateşkesinin reformist yönelimdeki anlam ve önemine işaret ediyor da, bu yönelimde rol oynayan ve gerisin geri bu yönelimi zaman içinde daha da güçlendiren sınıfsal etkenlerden hiçbir biçimde sözetmiyor. Ya da PKK’nin hareketi salt ulusal istemlerle sınırlaması, Kürt işçi ve köylülerinin sınıfsal istemlerini gündeme getirmekten özenle kaçınması, böylece onların mücadeleye daha(199)güçlü bir biçimde katılma istek ve enerjilerini sınırlamasından, komünistlerin daha ‘90’lı yılların başından itibaren üzerinde önemle durdukları bu temel önemde politik davranıştan söz ediyor da; bu davranış ile Kürt mülk sahibi sınıflardan destek alma ve giderek onlara da dayanma tutumu arasındaki derin organik bağı göremiyor. Tıpkı, bu yeni sınıfsal tercihle emperyalizmle uzlaşma arasındaki bağı, ha keza kurulu düzen temelleri üzerinde anayasal bir çözüm arayışı demek olan “siyasal çözüm” çizgisi arasındaki dolaysız bağı anlayamaması gibi. Tıpkı, salt ulusal istemlere dayalı bu burjuva milliyetçi tutumun, iki ulustan emekçiler arasındaki mesafeyi nasıl büyüttüğünü, bunun ezen ulustan işçi ve emekçilerin kendi burjuvazilerinin şoven tuzaklarına düşmesini nasıl kolaylaştırdığını görememesi, anlayamaması gibi, vb., vb.