Anılan dönemlerin mücadelelerine baktığımızda, radikal bir tutumla ortaya çıkan ve ileri düzeyde politizasyon yaşayan sosyal kesimin, gerek kitlesel katılımıyla ve gerekse de radikal eğilimiyle, büyük ölçüde kent ve kır küçük-burjuva kitleleri olduğunu görüyoruz. Elbette burada sözkonusu olan genel olarak küçük-burjuvazi değil, fakat daha çok onun aydınlanmış ileri ve ilerici kesimleridir. Geleneksel ve modern kesimleriyle Türkiye küçük-burjuvazisi çok karmaşık bir sosyal tabaka durumundadır ve sosyo-kültürel açıdan ve dolayısıyla politik eğilim yönünden büyük bir değişkenlik göstermektedir. Bu sınıfın belli kesim ve katmanları faşizmin, bir kesimi dinsel gericiliğin kitlesel tabanıdır, geçmişte olduğu gibi bugün de. Ama kentte ve kırda yaygın bir ilerici küçük-burjuva katman da var Türkiye’de. Bir dizi karmaşık ekonomik, sosyal, politik, kültürel etken, Türkiye’de güçlü bir ilerici küçük-burjuva kitle yaratmıştır ve bu radikalleşerek devrimci akımların doğmasına toplumsal-politik ortam oluşturmuştur. Radikal sol akımlar da daha çok bu sosyal zeminde ortaya çıktılar; buna uygun bir ideolojik-programatik perspektif edindiler, bu sosyal konuma uygun düşen bir siyasal çizgi izlediler; ve nihayet, bunun yansıması bir politik-örgütsel kültür ve değerler sistemi yarattılar.