EDİP HARABİ
1853 yılında doğan Edip Harabi,1917 yılında Hakka yürümüştür. Asıl adı Ahmet Edip olan şair, Göztepe tekkesi postnişini Mehmet Ali Hilmi Baba'dan el alarak Bektaşi tarikatına girmiştir. 17 yaş gibi genç bir yaşta Bektaşi olan Harabi şiir yazmaya başlamıştır. Bektaşiliğe intisap ettikten sonra Bektaşi gelenek görenek ve Enel Hak felsefesi üzerine kendisini geliştirmiş ve o yaşta çevresini şaşırtacak derecede bilgi sahibi olmuştur. Harabi döneminin bütün eserlerini okuduğu gibi, eski Yunan filozofları ile İslam bilginlerini de en iyi şekilde okuyarak yorumlamıştır.
Öncelikle Hallac’ın düşüncelerini okuyarak yorumlamış, El Buruni, Farabi, El Kindi, El Razi, İbn Sina, İbni Mukaffa gibi İslam bilginlerini okuyarak, yorumlamış şiirlerini bu doğrultuda yazmıştır.
Edip Harabi bir süre askerliğe de girerek Deniz Levazim Binbaşı rütbesine kadar gelmiştir. Edip Harabi şiirlerini doğaçlama yazmış, ezbere şiir okuma özelliklerine de sahip bir ozandır. Önceleri Edip mahlasını kullanırken, daha sonra bundan vazgeçerek Harabi mahlasını benimsemiştir.
"Bektaşi Nefesleri" adlı kitapta: "İcazetname almadan, Babalık yaptığı için, Bektaşiler tarafından hiç sevilmezdi. Hatta Bektaşi tekkelerine gidemez kabul edilmezdi. Daha çok, Bektaşi olmayan rind kimselerle ve ozanlarla düşüp kalkardı"63 deniliyor. Bununla birlikte kendisini iyi yetiştiren Harabi çevresinde kimilerince kıskanılmış, çekememezlik yaşamıştır. Bir Bektaşi Babası şunları yazmaktadır.
Turgut Koca'nın Bektaşi Nefesleri ve Şairleri isimli kitabında yazdığına göre:
Baba'dan el aldığım halde, sırf taraftarlık yapmak için Harabi'ye iftira edemem. " demişti.64
Tasavvufla tasavvuf üstatlarının eserleri ile yakından ilgilenmiş, hece ve aruzla yazdığı veya irticalen söylediği deyişlerle koca bir divan meydana getirmiştir. Yunus'un sevgi ve birlik duygusuna, Nesimi'nin sertliğine, Kaygusuz'un hiciv ve istihzasına, Pir Sultan'ın cesaretine bu divandaki deyişlerde bol bol rastlamak mümkündür.
Edip Harabi, tasavvuf konularında olduğu kadar hiciv alanında da usta ve tecrübeli bir şairdir. 65
Harabi insan kişiliğinin, Tanrı özünden fışkırmış bir güzellik olduğu için her yerde değerli, kutsal, önemli ve saygın olduğunu, eğilmesinin, bükülmesinin, sürünmesinin, düşünülemeyeceğini, onurlu yaşam şekli dışında, her şeyin insana ve kişiliğine leke süreceğini, kişiliğin kötülüklerden ve çirkinliklerden korunmasının zorunlu bulunduğunu, her insanın tam bir yetkinliğe ve olgunluğa erişmesi gerektiğini kimi yumuşak, kimi sert, kimi alaycı bir anlatımla işaret ederek vurgularken insanın özündeki Tanrı'yı sergiler.66
Dostları ilə paylaş: |