Heidegger Kimdir?
Martin Heidegger, (1889—1976) varoluşçuluğun önemli temsilcilerinden ve 20. yüzyılın en bilinen felsefecilerinden biridir. Heidegger, dili varoluş sorununun çözümlenmesi için önemli bir araç olarak görmüştür. 1
Heideggerin felsefesi ve dil
Bu konuda üzer dilin öncelikle insanın kendini, sonra bütün nesneleri algılayıp anlamlandırabileceği gerçeklik olduğunu öne sürmektedir. Üzer’e göre dilin bu gerçekliği, insan gerçekliğine koşuttur ve örtüşür ve dil, insanın dünyası haline gelir. Ona göre “varlığın anlamına ilişkin soru, aslında dilin özüne ve anlamına yönelik soruyla aynı yolda ilerler.” Üzer bu noktada Heidegger’in “dil varlığın evidir” sözünü aktararak “varlık-anlam-dil” ilişkisine dikkat çeker. Üzer Heidegger felsefesi üzerine şunları dile getirir2:
“Var olanların varlıklarına yönelik soru sorma yetisi”ni elinde bulunduran insan, hayatı iki farklı şekilde anlamlandırmaya çalışır. Heidegger’in ifadesiyle söylersek; insan, hayatı ve içerisindeki nesnelerle meydana gelen hadiseleri, ya var olmayı düşünerek otantik olma tarzında ya da var olmayı unutarak otantik olmama durumunda karşılar. Otantik olma, insanın kendi olanaklarının farkına vararak bilinçlilik düzeyinin sınırlarını keşfe yönelmesi ve varlığı kendi yapıp etmeleriyle yoklayarak anlamlandırmaya gayret etmesidir. Söz konusu farkındalığa yönelik gayret içerisinde en temel çıkış noktası “düşünme” ve “soru sorma” eylemidir. Dolayısıyla dil, var olanların iç yapısını ve özünü kavrayışta, en esaslı dayanak olarak belirir3
"Language"(Dil) Makalesi
Bu makale "Die Sprache," adıyla Unterwegs zur Sprache (Pfullingen: Neske, 1959). İçerisinde yayınlanmıştır. Bizim alıntı yapmış olduğumuz eserde aktarıldığına göre Heidegger şu notu düşmüştür: "Bu seminer, 7 Ekim 1950 tarihinde Btihlerhohe’de Max Kommerell’in anısına düzenlenmiş ve 14 Şubat 1951 Stuttgart, Wtirttembergische Bibliotheksgesellschaft’da tekrarlanmıştır.”
Seminer notları derlenerek pek çok ayrı eserde yayınlanmıştır. Kullandığımız İngilizce versiyonu Albert Hofstadter tarafından çevrilmiştir.
Yapılacak sunumdan kısa başlıklar
Heidegger’in makalesinin özgün adı “Die Sprache” olarak anılmaktadır. Burada dikkat çeken ilk nokta İngilizce’deki Language ya da Türkçe’deki dil sözcüklerinin aksine Almanca’da bu sözcük konuşmak anlamına gelen Sprachen ile aynı kökeni paylaşmaktadır. Nitekim Heidegger girişini, bireyin ağzından tek bir cümle çıkmaksızın, hangi işle meşgul olursa olsun her daim konuştuğunu söyleyen ve insanı konuşan bir varlık olarak değerlendiren Humbolt’un sözleriyle yapmaktadır.
Bu çalışmada Heidegger, dil olgusuna olduğu gibi bakmak istediğini belirtir. Heidegger’e göre bu yazıdaki amaç dil hakkında bir noktaya ulaşmak değil, nerede durduğumuzu ortaya koymaktır.
Bu amacı gerçekleştirmek üzere, dilin bizim konuştuğumuz haline değil dilin kendi konuşmasına bakmayı hedeflemektedir. Heidegger’e göre Dil, dildir, konuşmadır ve dil konuşmaktadır.
Heidegger, konuşma ifadesinin ne anlama geldiğini öncelikle geleneksel tanımı ile ortaya koyar. Dili içsel duyguların duyulabilir olarak söze dökülmesi, bir insan etkinliği ve imge ve kavram olarak temsili biçiminde niteler.
Bu aşamada Heidegger, konuşmanın (dilin kendi konuştuğu durumların) nerede bulanabileceğini sorarak bunun yanıtını insanın gündelik yaşamda sıklıkla ortaya koyduğu deneyimlerden hareketle geçmişi konuşma alışkanlığı yerine saf konuşma olarak ele aldığı şiirde görmektedir. Heidegger bu noktada şiirdeki üstatlığın şairin adı ve kimliğinin ötesine geçerek şiiri kendi başına bir sözce olarak ele alır. Heidegger bu noktada şiiri kendi varoluşçu felsefesiyle inceler. (Bu kısım sunum aşamasında detaylı olarak ela alınacaktır.) Heidegger’in ulaştığı sonuca göre özünde dil ne bir ifade biçimi ne de bir insan etkinliğidir. Heidegger, dil kendini ifade etmektir tanımını dilin doğasını açıklayamadığı gerekçesiyle reddetmektedir. Heidegger’e göre dil konuşmaktadır.
Sunum sırasında ise Heidegger’in dil üzerine düşüncelerinden yola çıkarak dile iki görünümlü bir kavram olarak bakılacaktır: Bireyin dili ve Toplumun dili. Saussure’ün Langue ve Parole, Chomsky’nin ise Edinç ve Edim kavramlarına incelenecektir. Dilin insanının bir özelliği olması açısından Chomsky’nin doğuştancı yaklaşımına Evrensel Genel Dilbilgisi kuramına bakılacaktır. Konuşan dil açısından ise Heidegger’in şiirsel yaklaşımından ayrılarak Generative Grammar (Üretici Dönüşümsel Dilbilgisi’nden) Ideal Speaker Hearer’ (Ülküsel Konuşucu Dinleyici) incelenecektir.
Kaynakça
Büyükkantarcıoğlu, Nalan:
|
Toplumsal gerçeklik ve dil. İstanbul: Multilingual, 2006.
|
Chomsky, Noam:
|
Aspects of the Theory of Syntax, Cambridge: M.I.T., 1965.
|
Chomsky, Noam:
|
Knowledge of Language: Its Nature, Origin, and Use, New York: Praeger, 1986.
|
Chomsky, Noam:
|
Language and Mind, 3. baskı. New York: Cambridge UP, 2006.
|
Christiansen, Morten H.:
Kirby, Simon
|
“Language Evolution: The Hardest Problem in Science?”, İçinde: Language Evolution, s. 1-15. Oxford: Oxford University Press, 2003.
|
Saussure, Ferdinand:
|
Genel Dilbilim Dersleri. Çev. Berke Vardar, İstanbul: Multilingual Yayınevi, 2005.
|
Üzer, İbrahim: “
|
Varlığımız Dilimizdir Dilimiz Evimiz Ya Da Sanal Dünyadan Evimize Sızanlar”, Dil ve Edebiyat,S.13, Ocak, 10-13, 2010.
|
Vardar, Berke:
|
“Dilbilim Açısından Çeviri.”, İçinde: Türk Dili Aylık Dil Ve Yazın Dergisi : Çeviri Sorunları Özel Sayısı, no. 322 (1978): s.65-71. Ankara: 1978.
|
Vardar, Berke:
|
Dilbilimin Temel Kavram ve İlkeleri, İstanbul: Multilingual, 1998.
|
Vardar, Berke:
|
XX. Yüzyil Dilbilimi: Kuramcılardan Seçmeler. İstanbul: Multilingual Yayınevi, 1999.
|
Dostları ilə paylaş: |