Her Gün Bir Defa Yazan: William MacDonald Publisher of the English Original: everyday publications inc



Yüklə 14,07 Mb.
səhifə22/58
tarix07.01.2022
ölçüsü14,07 Mb.
#87000
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   ...   58
Her şeyi O’nun seçen ve buyuran

Egemen yönetimine bırak;

Böylece O’nun götürdüğü yolda yürüyeceksin.

O’nun eli nasıl da bilge ve güçlüdür.

O’nun öğüdü senin düşüncenin çok

Ötesinde olacak ve yarar sağlayacaktır.

O, senin gereksiz korku duymana

Neden olan işini tamamladığı zaman,

O’nun öğüdü ortaya çıkarak görünecektir.

12 Mayıs
“Madem ki dünya Tanrının bilgeliği uyarınca Tanrıyı kendi bilgeliği ile tanımadı, Tanrı iman edenleri saçma sayılan bildiri ile kurtarmaya razı oldu.” (1.Korintliler 1:21)

Korint’teki kilisedeki bazı kişiler Müjdenin zihinsel olarak kabul görmesi için gayret ediyorlardı. Öncelikli meşguliyetlerinin bu dünyanın bilgeliği olması, onları, filozofları gücendiren Müjde mesajının bu tür görünümleri konusunda duyarlı hale getirmişti.

Korint kilisesindeki bu kişilerin akıllarından imanlarını terk etmek gibi bir düşünce geçmiyordu; onlar mesajı yalnızca arındırmak istiyorlardı, öyle ki mesaj bilginler için makbul hale gelsin.

Pavlus, dünya bilgeliği ile Tanrı bilgeliğinin uzlaştırılması konusundaki bu girişimin üzerine sert bir tepki göstererek gitti. Pavlus, zihinsel konum ile ilgili başarının ruhsal gücün kaybı ile sonuçlanacağını çok iyi biliyordu.

Gelin bu konu ile yüzleşelim! Bu Hıristiyan mesajı Yahudiler tarafından bir yüz karası, öteki uluslar tarafından da bir saçmalık sayılıyordu. Ve yalnızca bu kadar da değil – Hıristiyanların çoğu dünyanın bilge, güçlü ya da soylu gördüğü kişiler değillerdi. Er ya da geç yüzleşmemiz gereken gerçek şudur: aydınlar sınıfına dahil değiliz; akılsız, önemsiz, soysuz ve değersiziz – aslında dünyanın gözünde bizler birer hiç kimseyiz.

Ancak burada harika olan, Tanrının iman eden kişileri kurtarması ile ilgili akılsızca gibi görünen bu mesajı kullanmasıdır. Ve Tanrı bizim gibi hiç kimseleri Kendi amaçlarını yerine getirmek için kullanır. Ve Tanrı, böyle başaracağı tahmin edilmeyen aracılar seçmek ile bu dünyanın tüm ihtişam ve gösterişini şaşırtır ve utandırır; kendimiz ile övünme konusundaki her olasılığı ortadan kaldırır ve tüm yüceliğin O’na verilmesini garanti eder.

Bu söylediklerimiz bilginlerin önemsiz bir yere sahip oldukları anlamına gelmez. Elbette onlar da önemlidir. Ama bu bilginlik derin ruhsallık ile birleştirilmediği takdirde, öldüren ve tehlikeli olan bir şey haline gelir. Bilginlik Tanrı Sözünü yargılamaya kalkıştığı zaman, örneğin, bazı yazarların diğer yazarlara kıyasla daha güvenilir kaynaklar kullandıklarını iddia ettiği zaman, Tanrının gerçeğinden ayrılmayı temsil etmiş olmaktadır. Ve biz bilginlerin onayı ile bu şekilde flört ettiğimiz zaman, onların tüm sapkınlıkları tarafından yaralanabilir hale geliriz.

Pavlus Korintliler’e güzel konuşan ya da bilgelik ile konuşan biri olarak gelmedi. Onların arasında iken İsa Mesih’ten ve O’nun çarmıha gerilmesinden başka hiç bir şey bilmemeye kararlı idi. Pavlus, gücün, Müjdenin basit olarak, dürüstlük ve açıklık ile sunulmasından kaynaklandığını biliyordu. Gücün kaynağı, düğüm haline gelmiş sorunlar ya da yarar zağlamayan teoriler ya da entelektüelliğe tapınma gibi teoriler değildi.

13 Mayıs
“Ama kim bana iman eden bu küçüklerden birini günaha düşürür ise, boynuna kocaman bir değirmen taşı asılıp denizin dibine atılması kendisi için daha iyi olur.” (Matta 18:6)

Boğulma konusunda bundan daha etkin ve kesin kanıtlı bir yöntem düşünmek zor olurdu. Burada sözü edilen değirmen taşı, el ile çalıştırılan küçük olanı değil, bir eşek tarafından döndürülen büyük olanıdır. Böyle büyük bir değirmen taşını birinin boynuna asıp denize atmanın anlamı, hızlı ve kaçınılması imkansız bir boğulmadır.

Önce, Kurtarıcının sözlerinin sertliği ile ilgili olarak büyük şaşkınlık yaşarız. Küçüklerden birini günaha düşürmenin karşılığını alışılmamış bir yargı ile ağır bir tehdit savurarak bildiriyor gibidir. Böylesine bir öfkeyi tahrik eden şey nedir?

Bu konuya bir örnek vererek yaklaşalım! Danışmanlık almak için kendisine sürekli olarak pek çok insanın geldiği bir Müjde hizmetkarı düşünelim. Danışmanlık almak için gelen kişilerin arasında bazı cinsel günahlar tarafından esir edilen biri vardır. Bu genç kişinin acil olarak yardıma ihtiyacı vardır. Erkek (ya da kadın) olan bu genç kişi, danışmanlık hizmeti verene kendisine kurtuluş konusunda yardım verecek olan güvenebileceği biri olarak bakmaktadır. Ama danışmanlık hizmeti veren kişi, kendisini tutku alevleri içinde bulur ve yardım etmek yerine uygunsuz ilerlemeler gösterir ve kendisinden yardım uman gencin kısa bir süre sonra tekrar ahlaksızlığa geri dönmesine neden olur. Genç kişi, güvenine gösterilen bu ihanet ile sarsılır ve dindar dünya tarafından tam anlamı ile hayal kırıklığına uğratılır. Belki de bu yüzden hayatının sonuna kadar ruhsal açıdan sakat kalabilir.

Ya da gücendiren kişi, öğrencilerinde mevcut olan imanı onlardan çalmak için acımasızca uğraşan bir kolej öğretmeni de olabilir. Öğrencilerinin yüreklerine kuşkular ve inkarlar ekerek Kutsal Yazıların yetkisini küçümser ve Rabbimizin Kişiliğine saldırıda bulunur.

Başka bir örnekte, genç bir imanlının sürçmesine neden olan bir Hıristiyan da yer alabilir. Özgürlük ve lisans arasındaki ince çizgiyi aşarak, bazı sorgulanabilir eylemler ile ilgilendiği ortaya çıkar. Genç Hıristiyan onun bu davranışlarını kabul edilebilir bir Hıristiyan tavrı olarak yorumlar ve tanrısal ayrılmışlık yolundan saparak dünyasal ve ödün veren bir yaşama geçiş yapar.

Kurtarıcımızın sözleri aracılığı ile verilen uyarıya ciddi şekilde önem vermeliyiz; Mesih’e ait olan bir küçüğün etik, ahlaki ya da ruhsal bir hatasına katkıda bulunmak çok ama çok ciddi bir konudur. O’nun küçüklerinden birinin günaha düşmesine neden olan bir suçluluk, utanç ve pişmanlık denizine atılıp boğulmaktan ise, normal bir suda boğulmak daha iyidir.

14 Mayıs
Aranızda açık saçıklık, budalaca konuşmalar, bayağı şakalar olmasın. Bunlar size yakışmaz.”

(Efesliler 5:4)

Budalaca konuşmalar ve bayağı şakalardan kaçınılması gerekir, çünkü bu tür tutumlar kaçınılmaz olarak ruhsal gücün sızıntı yapması ile sonuçlanırlar.

Vaiz, yaşam ve ölüm, zaman ve sonsuzluk gibi ciddi konular ile ilgilenir. Bir mesajın başyapıtını aktarabilir, ama yine de buna rağmen eğer mesajında uygunsuz bir şaka yer alıyor ise, insanlar yapılan bu tür şakaları hatırlamaya ve geri kalanı unutmaya eğilimlidirler.

Bir mesajın gücü çok sık olarak daha sonraki budalaca konuşmalar tarafından etkisini yitirebilir. Ciddi bir Müjdenin çekiciliği bir toplantıdan üstün gelerek sonsuzluğun sessizliği içinde sonuçlanabilir. Ama insanlar ayrılmak için kalktıkları zaman, sosyal konuşmalarında bir dedikoduya yer vereceklerdir. İnsanlar, futbol maçlarının sonuçları ya da günlük işler hakkında konuşurlar. Kutsal Ruhun kederlenmesine ve Tanrı için hiç bir şey olmayışına şaşırmamak gerekir.

Toplulukta sürekli şakalar yapan ileri gelenler, esin almak için kendilerine bakan genç insanlar üzerinde ruhsal etki yapma konusunda yetersiz kalırlar. Yaptıkları nüktelerin kendilerini genç insanlara sevdirdiklerini düşünebilirler. Ancak gerçek, bu genç insanların büyük bir hayal kırıklığına uğradıkları ve cesaretlerinin kırılmasıdır.

Budalaca konuşmanın özellikle zarar veren bir şekli, bir yaşamı değiştirmek yerine insanları güldürmek için Kutsal Yazıların bölümlerini kullanarak nükteli sözler söylemektir. Kutsal Kitap hakkında ne zaman bir şaka yapsak, onun yaşamlarımızdaki ve diğer kişilerin yaşamlarındaki yetkisinin anlamını küçümsemiş oluruz.

Bu söylediklerimiz bir imanlının hiçbir mizahi anlayışa sahip olmayan hüzünlü biri olması gerektiği anlamına gelmez. Aksine, söylemek istediğimiz imanlı kişinin mizah anlayışını kontrol etmesi gerektiğidir, öyle ki, verdiği mesaj bu yüzden iptal olmasın.

Kierkegaard, dış mahalledeki sirk çadırının yandığını bağırarak söylemek için bir şehre koşan bir sirk palyaçosundan söz eder. İnsanlar onun bağırdıklarını dinler ve kahkahalar ile gülerler. Öylesine palyaçoluk etmiştir ki, güvenilirliğini yitirmiştir.

Charles Simeon, çalışma odasında Henry Martyn’in bir fotoğrafını bulundururdu. Simeon, çalışma odasına her girdiği zaman, Martyn sanki onu gözleri ile izler ve şöyle derdi: “Gayretli ol, gayretli ol; boş şeyler ile oyalanma, boş şeyler ile oyalanma.” Ve Simeon o zaman şu yanıtı verirdi:” Evet, gayretli olacağım; olacağım, gayretli olacağım; boş şeyler ile zaman harcamayacağım, çünkü canlar mahvolmaktalar ve İsa’nın yüceltilmesi gerekiyor.”

15 Mayıs
“Kimileri gibi de söylenip durmayın. Söylenenleri ölüm meleği öldürdü.” (1.Korintliler 10:10)

Çölde dolaştıkları sırada İsrailliler kronik olarak şikayet ediyorlardı. İçecek suları yok diye şikayet ettiler. Yiyecek konusunda yakındılar. Önderleri ile ilgili olarak şikayette bulundular. Tanrı onlara gökten ekmek indirdiği zaman, kısa sürede bu ekmekten bıktılar ve Mısır’daki pırasaları, soğanları ve sarımsakları özlediler. Çölde yiyecek mağazaları ya da ayakkabı dükkanları olmadığı halde, Tanrı onlara kırk yıl boyunca son bulmayan bir yiyecek sağlayışında bulundu ve ayakkabıları hiç bir zaman eskimedi. Ama İsrailliler bu mucizevi sağlayış için müteşekkir olmak yerine durmadan sürekli olarak şikayet ettiler.

Zamanlar değişmemiştir. İnsanlar bu gün de hava ile ilgili şikayette bulunurlar; hava ya çok soğuktur ya da çok sıcaktır ya da çok yağmurludur ya da çok kuraktır. Topaklaşmış soslar ya da yanmış tostlar gibi konularda yiyecek hakkında yakınırlar, işleri ve aldıkları ücretten şikayetçidirler ve eğer işleri yok ise bu kez de işsizlikten yakınırlar. Hükümette ve vergilerinde kusur bulurlar, ama aynı zamanda yararların ve hizmetlerin her zaman artış sağlaması gerektiğini söylerler. Diğer kişiler, ya da arabaları ya da lokantada verilen hizmet ile ilgili olarak mutsuzdurlar. Küçük acılardan ve ağrılardan şikayet ederler ve daha uzun boylu, daha ince ya da daha iyi bir dış görünüş arzu ederler. Tanrı onlara ne kadar iyilik yapmış olur ise olsun, “Tanrı benim için en son ne zaman iyilik etti?” sorusunu sorarlar.

Tanrının ellerinde bizim gibi bir Tanrı halkının bulunması Tanrı için bir deneme olması gerekir. Tanrı bize çok büyük iyilikte bulunmuştur. Sadece yaşamdaki ihtiyaçları karşılamak ile kalmamış, Kendi Oğlunun yeryüzünde iken tadını çıkartmadığı lüksler de sağlamıştır. İyi yiyeceğe, saf suya, rahat evlere ve bol sayıda giysilere sahibiz. Görebiliyor ve işitebiliyoruz, yemek için iştahımız var, bir belleğe sahibiz ve değerini bilmediğimiz pek çok başka merhametler sağlanıyor. Tanrı bizi korumuş, rehberlik etmiş ve desteklemiştir. Her şeyden üstün olarak da O bize Rab İsa Mesih’e iman aracılığı ile sonsuz yaşam vermiştir. Ve Tanrı tüm bunların karşılığında ne gibi teşekkürler alır? Genellikle bir şikayetler tiradından başka bir şey işitmez.

Yıllar önce Chicago’da “Nasılsın?” sorusu sorulduğu zaman, çok iyi bir yanıt veren bir arkadaşım vardı. Bu soruya verdiği karşılık her zaman aynı idi: “Şikayet eder isem, günah olur.” Ben genellikle, mızmızlanmamız için ayartıldığımız zaman, şikayet etmenin bir günah olduğunu düşünürüm. Şikayet etmenin panzehiri teşekkür etmektir. Rabbin bizler için neler yaptığını hatırladığımız zaman, şikayet etmek için bir nedenimiz olmadığının farkına varırız.

16 Mayıs
Dünyayı da dünyaya ait şeyleri de sevmeyin. Dünyayı sevenin Baba’ya sevgisi yoktur.”

(1.Yuhanna 2:15)

Yeni Antlaşma’da dünya, Tanrıya muhalif olan bir krallık olarak sunulur. Bu krallığın egemeni şeytandır ve tüm imansızlar onun maiyetidirler. Bu krallık insana kendisini gözlerin tutkusu, benliğin tutkusu ve yaşamın gururu aracılığı ile çekici kılmak ister. Dünya krallığı, insanın kendisini Tanrı olmadan mutlu etmeye çalıştığı bir tolumdur. Ve bu krallıkta Mesih’in adından hoşlanılmaz. Dr. Gleason L. Archer Jr., dünyanın “Tanrıya karşı olan insan soyunu karakterize eden isyankarlığı, kendini hoşnut etmeyi ve düşmanlığı içeren organize bir sistem” olduğunu söyler.

Dünyanın kendisine özgü eğlenceleri, politikası, sanatı, müziği, düşünce biçimleri ve yaşam tarzı vardır. Dünya herkesi kendisine uyum sağlaması için zorlar ve reddedip kabul etmeyenlerden nefret eder. Bu tutumu, Rab İsa’ya olan nefretini açıklamaktadır.

Mesih bizi bu dünyadan kurtarmak için öldü. Artık biz dünyanın gözünde ve dünya bizim gözümüzde çarmıha gerilmiştir. İmanlıların bu özelliklere sahip bir dünya sistemini sevmeleri kesinlikle bir hainliktir. Aslında elçi Yuhanna dünyayı sevenlerin Tanrıya düşman olduklarını söylemektedir.

İmanlılar bu dünyadan değillerdir, ama bu dünyaya karşı tanıklık etmek, işlerinin kötü olduğunu duyurmak ve Rab İsa Mesih’e iman aracılığı ile bu dünyadan kurtuluşu vaaz etmek için dünyaya gönderildiler.

Hıristiyanlar dünya sisteminden ayrı olarak yürümeye çağrıldılar. Geçmişte bu çağrının şeklinde dans etmenin, tiyatronun, sigara içmenin, alkol kullanmanın, kağıt oyunları ve kumar oynamanın sınırlamaları bulunmuş olabilir. Ancak bu sınırlamalara bundan çok daha fazlası dahildir. Televizyon kanalı ile gelen pek çok şey dünyasaldır ve gözlerin tutkusuna ve benliğin tutkusuna hitap eder. Kibir hangi konuda olur ise olsun, dünyasaldır; unvan, konum, maaş ve miras ya da ünlü bir ad, tüm bunlar dünyasal konulardır. Lüks yaşam dünyasaldır; saray gibi evler, seçme yiyecekler, dikkat çeken giysiler ve mücevherler ve pahalı arabalar, dünyasaldırlar. Aynı şekilde rahat ve zevkli bir yaşam, lüks gemi seyahatleri ile, alış veriş alemleri ile, spor ve spor ve eğlenmek de dünyasaldır. Kendimiz ve çocuklarımız için isteklerimiz, ruhsal ve dindar göründüğümüz zamanlarda bile dünyasal olabilir. Son olarak, evlilik dışı cinsel yaşam da dünyasallığın bir biçimidir.

Kurtarıcıya kendimizi ne kadar çok adarsak ve ne kadar çok O’nun uğruna yaşar isek, dünyasal zevkler ve eğlenceler için o kadar az zamanımız olacaktır. C.Stacey Woods şöyle demiştir: “Mesih’e olan adanmışlığımızın ölçüsü, dünyadan ayrı olmamızın ölçüsüdür.”


Yüklə 14,07 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   ...   58




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin