Hukuka Giriş


- Fikir ve Sanat Eserleri Hukuku



Yüklə 393,38 Kb.
səhifə10/13
tarix02.11.2017
ölçüsü393,38 Kb.
#27439
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   13

1- Fikir ve Sanat Eserleri Hukuku

  • 2- Hava Hukuku

  • 3- İş Hukuku

  • 4- Bankacılık Hukuku

  • 5- Toprak Hukuku

  • ......

  • ......

    Hak Kavramı, Hukuki Olay, Hukuki İlişki, Hukuki İşlem

    • Hak: Hukuken korunan ve yararlanılması hak sahibinin iradesine bırakılmış menfaatlerdir. ÖR:Yaşamı,beden bütünlüğü,sağlığı,şeref ve haysiyeti

    • Hukuki Olay: Hukuk düzeni tarafından kendilerine hüküm ve sonuç bağlanan olaylar ÖR:Doğum,ölüm..

    • Hukuki İlişki: taraflar arasında hukuksal sonuçlar doğuran ilişki ÖR:Belli bir yerde yerleşme niyetiyle oturmak ikametgah sonucunu doğurur.

    • Hukuki işlem: Hukuksal sonuç doğuran irade açıklaması ÖR:Bir satım sözleşmesinde satıcının satış bedelini elde etmek konusunda,alıcının ise satılan malın mülkiyetini elde etmek konusundaki iradesi.



    • KAMU HAKLARI:Kamu hakları kişilerin toplumla olan ilişkilerini düzenleyen,hukuk kurallarından yani kamu hukuk kurallarından doğan haklardır. ÖR:Kişi dokunulmazlığı,özel hayatın gizliliği, din ve vicdan hürriyeti,konut dokunulmazlığı…

    • ÖZEL HAKLAR:Genellikle kişilerin birbirleriyle olan ilişkilerinden doğan ve özel hukuku ilgilendiren haklardır.Özel hukuk haklarının en belirgin özelliği bu hakların karşısında,bir hukuki yükümlülüğün yer almasıdır. ÖR:Mülkiyet hakkında durum böyledir.herkes kişinin mülkiyet hakkını kullanmasına engel olmamakla yükümlüdür.

    Kişisel Kamu Hakları

    • Kişinin serbestçe gelişmesi amacını güden alana devletin karışmasını önleyen haklar:

    • Kişi ve konut dokunulmazlığı

    • Özel yaşamın gizliliği

    • Vicdan ve düşünce özgürlüğü

    • ....

    • ...

    Sosyal ve Ekonomik Kamu Hakları(AY 41-65)

    • Kişinin toplumsal hayatı içindeki sosyal ve ekonomik faaliyetleri ile ilgili kamu hakları

    • Ailenin korunması

    • Sosyal güvenlik hakkı

    • Öğretim hakkı

    • Sağlık hakkı

    • Sözleşme özgürlüğü

    Siyasal Kamu Hakları
    (AY 66-74)

    • Kişinin seçim yoluyla devlet yönetimine katılmasını sağlayan haklardır.

    • Vatandaşlık hakkı

    • Seçme ve seçilme hakkı

    • Siyasal partilerle ilgili haklar

    Özel Nitelikli Kamu Hakları

    • Belli kişilerin kamu kuruluşları ile olan ilişkilerini düzenleyen kamu haklarıdır

    • Kanunlarda tarafların ya da ilgililerin iradelerinden bağımsız olarak düzenlenmiştir.

    • Örnek:

    • Memurun aylık hakkı, ücretli izin hakkı ...vs.

    Kamu Haklarının Sınırlanması

    • 1- Genel Sınırlama (AY 13)

    • 2- Özel Sınırlama

    • 3- Anayasanın Özünün korunması

    • Sınırlamanın ancak yasa ile yapılması

    • Sınırlamanın Anayasanın sözüne ve ruhuna aykırı olmaması


    Hukuka Giriş
    ve Medeni Hukukun Temel Kavramları

    I.Bölüm


    Hukuka Giriş

    Hukuka Giriş

    Sosyal Yaşam –Sosyal Düzen- Hukuk

    Toplu Yaşama Zorunluluğu

    İnsan Toplulukları

    Sosyal İlişkiler

    Sosyal Yükümler

    Sosyal Düzen Kralları

    Sosyal Yaşamın dayanağı

    Sosyal Düzen Kurallarının Kısıtlayıcı Karakteri

    Hayvan Toplulukları

    Sosyallik İçgüdüsü

    İnsanlar toplum içinde yaşarlar.

    Aristototeles: insan sosyal bir varlıktır (Zoon Politikon)

    Grotius:insanda toplu halde yaşamaya ilişkin bir istek vardır(Appetitus societatis).

    Topluma, toplumsal yaşama ihtiyacı olmayan bir varlığın, ya insanüstü ya da insandan aşağı bir varlık, bir canavar olacağı ileri sürülmüştür.

    İnsan bugün doğumundan ölümüne kadar kendisini bir çok bağlarla sarılmış olarak algıladığı bir toplumun içinde yaşar.

    Toplum içinde yaşayan insanlar hayatlarını en iyi şekilde sürdürebilmek için sahip oldukları güçleri kullanırlar.

    Bu güçler başıboş bırakıldığında ise insan toplum içinde varlığını sürdüremez; hatta bu tip davranışlar toplumun kendi varlığını sürdürmesini bile tehlikeye düşürür.

    Bu sebeple toplumlarda düzenin sağlanabilmesi için, güçlerin dengelenmesi ve bir takım kuralların öngörülmesi zorunluluğu, ortaya çıkmıştır


    Bu kuralların bir kısmı , kişilere bazı ödevler yükler ve bazı yetkiler verir; bir kısmı ise sadece bazı ödevler yükler .

    Kişilere yetki veren ve ödev yükleyen veya sadece ödev yükleyen bu kurallara toplumsal davranış (sosyal düzen) kuralları denir.

    Toplumsal davranış kurallarının (sosyal düzen kurallarının) kapsamına hukuk, ahlâk, din ve görgü kuralları girer.

    Bütün bu kurallar birbirine geçmiş gibi görünseler de, temelde bu kurallarla hedeflenen amaç, kişilerin davranışlarını belli bir düzene bağlama ve dolayısıyla toplumda bir düzeni yaratma olsa da, bir başka deyişle kuralların amaçları arasında bir aynilik, bir benzerlik bulunsa da, kurallar arasında önemli farklılıklar vardır.

    Sosyal Düzen Kurallarının Türleri

    Din Kuralları

    Ahlak Kuralları

    Görgü Kuralları

    Hukuk Kuralları
    II. HUKUK KURALLARI İLE AHLÂK, DİN, GÖRGÜ KURALLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ

    A. Ahlâk Kurallarıyla Hukuk Kuralları Arasındaki İlişki

    1) Genel Olarak:

    Gerek ahlâk, gerek hukuk kuralları insan davranışlarını yönlendirmek için öngörülmüştür ve insan davranışlarını düzenlemeyi amaçlamak­tadır ; bu nedenle normatif niteliktedir. Ahlâk kuralları "iyi" davranışın, hukuk kural ları ise "haklı" davranışın ne olduğu sorularına cevap verir. İyi ve kötü arasındaki ayrım ahlâk kurallarını gerektirir.

    Batı Avrupa hukuk düşüncesinde, hukuk düzeni ve ahlâk düzeni birbirinden bağımsızdır. Bu iki düzen birbirleriyle kesişen iki daireye benzer.

    Hukuk düzeniyle ahlâk düzeni yer yer çakışır; fakat birbirinin simetriği değildir.

    Çakışan kısım dışında kalan alanda, hukuk kurallarını ilgilendirmeyen ahlâk kuralları ve ahlâk kurallarını ilgilendirmeyen hukuk kuralları yer alabileceği gibi, hukuk düzeni, ahlâk düzenine ters düşen kurallar da öngörebilir.

    Örnek:


    Ahlâk ve hukuk kurallarının çakışması: Ahlâk kuralları, kişilere, yardıma muhtaç olanlara yardım etmesini emreder. Medeni Kanun'un 364‘üncü maddesinde "Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür" demektedir.

    Örnek 2:


    Ahlâk ve hukuk kurallarının birbirine ters düşmesi:

    Bir kimsenin üvey anasına yardım etmemesi ahlâk kuralları açısından tasvip edilmez. Fakat böyle bir davranış hukuka aykırı olarak nitelenemez.


    Örnek3: Hukuk kurallarının ahlâk kuralları açısından önem taşımaması:

    Karayolları Trafik Kanunu'nda, motorlu araçların yolun sağın dan gitmesini öngören normlar, ahlâk kurallarını ilgilendirmez.


    Ahlâk ve hukuk düzeni arasındaki bu ayrım Roma hukukundan gelmiştir. Roma hukukunda dürüst yaşama, ahlâki bir durumu açıklarken, başkasına zarar vermeme, bir hukuki yükümlülüğü ortaya koymaktadır.

    Ahlâk, doğru değerlere ilişkin müşterek inançla ortaya çıkar. Bir davranış, bir değer sistemine uygun düşüyorsa, ahlâken iyi (doğru); davranış, bu değer düzeni ile çatışıyorsa, kötü (yanlış) dür. Toplumda hâkim olan ahlâk kuralları iyi ve kötüye ilişkin görüşler, zaman içinde değişirler.

     
    Örnek: Birkaç sene önce, evlilik dışı birlikte yaşama ahlâka aykırı kabul ediliyordu. Bugün özellikle büyük şehirlerde bu şekilde yaşama ahlâka aykırı sayılmamaktadır.

    Diğer yandan, çevrenin korunmasına karşı bir davranış önceleri ahlâka aykırı bulunmazken, bugün böyle bir davranış küçük bir çevrede de olsa ahlâka aykırı olarak değerlendirilmektedir

    Ahlâk kuralları genellikle ikiye ayrılıp incelenir: Sübjektif ahlâk ve objektif ahlâk:
    Sübjektif ahlâk, bir kimsenin kendisine karşı olan ödevlerine ilişkindir.

    Objektif ahlâk ise, kişinin diğer kişilerle arasındaki ilişkilerini yönlendiren kurallardan oluşur.


    Örnek:

    İçini temiz tut, başkaları hakkında kötü düşünme şeklindeki kurallar sübjektif ahlâkla,

    fakirlere yardım et , verdiğin sözü tut gibi kurallar objektif ahlâkla ilgilidir.

    2) Hukuk Kuralları ile Ahlâk Kuralları Arasındaki Farklar:

    (1)- Kapsam Açısından

    (2)-Yükümlülük yüklemesi ve yetki vermesi açısından

    (3)-Yaptırım açısından

    (4)-Yazılı olup olmamaları açısından

    (1)- Kapsam Açısından
    Ahlâk kuralları sübjektif ve objektif ahlâkı içine aldığı için, hukuk kurallarının kapsamından daha geniş bir kapsama sahiptir.
    Çünkü, hukuk kuralları kişinin kendi vicdanına karşı olan kuralları içermez; sadece, kişilerin birbirleriyle olan ilişkilerini düzenler.
    Bu itibarla kapsamı, ahlâk kurallarına göre daha dardır.
    Bununla beraber hukuk kuralları ahlâk kurallarının kapsamına girmeyen hususları da içerir.
    Meselâ, ticaret sicilinin, tapu sicilinin tutulmasının ahlâk kuralı ile bir bağlantısı yoktur.

    (2)Yükümlülük yüklemesi ve yetki vermesi açısından

    Ahlâk kuralları kişiye sadece yükümlülük yükler, yetki vermez.

    Halbuki hukuk kurallarının bir kısmı yükümlülük yüklerken, diğer bir kısmı yetki verir.


    (3) Yaptırım Açısından

    Ahlâk kurallarının yaptırımı insanın vicdanın sesidir veya toplumun kişiyi ayıplaması, onunla ilişkileri kesmesi, onu kınamasıdır.

    Kısaca ahlâk kurallarına aykırı davranışın yaptırımı manevidir. Halbuki hukuk kurallarının yaptırımı devlet gücüdür.
    (4)-Yazılı olup olmamaları açısından

    Ahlâk kuralları yazılı olmayan kurallardır. Hukuk kuralları ise çoğunlukla yazılı kurallardır.

    Türk kanun koyucusu bazen pozitif hukuk kuralları içinde ahlâk kurallarına yollama yapmıştır. Bu durumda ahlâk kuralları o konuda, hukuk düzenin bir parçasıdır; bir hukuk kuralıdır.

    Örnek:


    Kanunda bir sözleşmenin muhtevasının ahlâka aykırı olmaması zorunluluğu öngörülmüştür (BK. 20). Aynı şekilde ahlâka aykırı bir fiille başkasına zarar veren kimse, zararı tazminle yükümlü tutulmuştur (BK. 41/II).

    Yine Borçlar Kanununda ahlâka aykırı bir amacın sağlanması için verilen şeyin geri istenemeyeceği öngörülmüştür (BK. 65).


    B.Din Kuralları ile Hukuk Kuralları Arasındaki İlişki


    1) Genel Olarak:

    Toplumda kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen, kişi davranışlarını yönlendiren kuralların bir kısmı da din kurallarıdır. Din , evreni yaratan ve yöneten insan üstü ilâhi bir varlığa inanmayı ve ona ibadet etmeyi emreder. İnsanların Tanrı ile olan ilişkilerini düzenler.


    Bununla beraber, bütün dinler insanların sadece Tanrı ile olan ilişkilerini değil, insanlar arasındaki ilişkileri de düzenleyen hükümleri (emir ve yasaklar) içerir.

    Bir diğer deyişle, dinler hem uhrevî (öteki âlem) hem de dünyevî ilişkileri düzenler. Din kuralları kişiler arasındaki ilişkilerde bazı kurallara uyulmasını istemesi bakımından, hukuk kurallarına benzerlik gösterirler.


    İslâm Hukukunu, İslâm dininin kaynaklarında arayıp, islamiyet esaslarına göre kuran bilime, İlm-i Fıkıh denir.

    Fıkıh ilminin belirlediği hukuk kurallarının bütünü de şeriatı oluşturur.

    Örnek:


    Hırsızlık, adam öldürme, zina, din kurallarınca yasaklanmıştır.

    Aynı şekilde hukuk kuralları da bu tip davranışları hukuka aykırı davranışlar olarak kabul etmiş ve bu davranışları tasvip etmediğini hukuk kuralları ile açıkça belirtmiştir.


    Lâik hukuk düzenlerinde, hukuk kuralları ile din kuralları arasında yollama biçiminde bir ilişki yoktur.

    29 Ekim 1923 günü Türkiye Büyük Millet Meclisince kabul edilmiş olan Cumhuriyeti ilân eden 364 no'lu Kanun'un 2'nci maddesinde "Türkiye Devletinin dini, din-i islâmdır." denmektedir.


    20 Nisan 1340 (1926) tarihli Teşkilatı Esasiye Kanunu'nun 2'nci maddesinde de aynı kural tekrarlanmıştır. Bu hüküm 10 Nisan 1928 t. ve 1222 no'lu Kanunla Türk Anayasasından çıkarılmıştır. 5 Şubat 1937 t. ve 3115 no. Kanun ile Anayasanın 2'nci maddesiyle "lâiklik ilkesi" benimsenmiştir. Aynı kural, 1961, 1982 tarihli Anayasaların 2'nci maddesinde muhafaza edilmiştir.

    1926 tarihinde kabul edilen Medeni Kanun ve Borçlar Kanunu, Türkiye'de dinsel hukuk düzeninden, lâik hukuk düzenine geçişi sağlayan Kanunlar arasında çok önemli bir yer işgal etmektedir.

    Medeni Kanunda din ile ilgili hükümlere yer verilmiştir. Bunun amacı din kurallarının hukuka aktarılması değil, dini inanç özgürlüğünün kuvvetlendirilmesidir.(Dini inanç özgürlüğü, 1982 tarihli Anayasa'nın 24'üncü maddesinde düzenlenmiştir. Aynı kural 20.9.1971 tarihli ve 1488 no.lu Kanunla 1961 tarihli Anayasa'nın 19'uncu maddesinde de yer almıştır.)

    Örnek:

    "Evlendirme töreni biter bitmez evlendirme memuru eşlere bir aile cüzdanı verir.



    Evlenmenin geçerli olması dini törenin yapılmasına bağlı değildir”(MK.143).

    Örnek


    “Çocuğun dini eğitimini belirleme hakkı ana ve babaya aittir.

    Ana ve babanın bu konudaki haklarını sınırlayacak her türlü sözleşme geçersizdir.

    Ergin dinin seçmekte özgürdür” (MK. 341)

    2) Din Kuralları İle Hukuk Kuralları Arasındaki Farklar:

    (1)–Din kuralları Tanrı'nın emri olduğu için statik kurallardır. Zaman içinde değiştirilmesi düşünülemez. Hukuk kurallarıysa insan aklı­nın eseri olduğu için dinamik kurallardır; İhtiyaçlarına uygun olarak değiştirilebilir.

    (2)–Din kurallarının yaptırımı uhrevîdir. Allah korkusudur; cehennem azabıdır. Halbuki hukuk kurallarının yaptırımı devlet gücüdür.

    (3)–Din kuralları bir taraftan uhrevî ilişkileri, diğer taraftan dünyevî ilişkileri düzenler. Halbuki hukuk kuralları sadece kişiler arasında ki ilişkilerin bir kısmını düzenler.
    C. Görgü Kuralları İle Hukuk Kuralları Arasındaki İlişki
    1) Genel Olarak:

    Görgü kuralları da toplum hayatında kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen, uyulması gereken kurallardır. Görgü kuralları kişilerin nasıl davranması gerektiğini düzenler.

    Örnek: Misafir ağırlamayla, resmi davetlerdeki kıyafetlerle, tanıkların birbiriyle karşılaştıklarında selâm vermeleriyle ilgili kurallar
    Görgü kuralları toplumun tümünü veya bir bölümünü ilgilendirir.

    Görgü kuralları zaman içinde değişebilir. Görgü kurallarının temelinde süresiz olarak geçerli bir değer sistemine dayanması zorunluluğu yoktur. İyi ve kötü görgü kuralları vardır; fakat görgü kuralı doğrudan doğruya davranışın iyi veya kötü olduğunu ifade etmez.

    Örnek: Önceleri yemeği büyük bir şapırtı ile yemek görgü kuralı sayılmakta; hatta ev sahibine bir iltifat olarak görülmekte idi. Böylece yemeğin lezzetli olduğu vurgulanırdı.

    Görgü kurallarına aykırı bir davranış, sosyal bir baskı ile karşılaşır

    Örnek: Bugün yemeği şapırdatarak yemek, sofra âdabına uygun düşmemektedir. Bu şekilde yemek yemesi halinde, kişinin sosyal baskıyla karşılaş ması tabiidir. Meselâ, kendisine ayıplayıcı, horlayıcı şekilde bakılması, masada kendisi ile konuşulmaması gibi. Böyle bir sosyal baskı haklı kabul edilmektedir. Kişinin davranışı da "görgüsüz", "çirkin" gibi sıfatlarla nitelendirilir.

    Zaman içinde bazı görgü kurallarının hukuk kuralı haline dönüşmesi çok sınırlı olsa da mümkündür

    Örnek: Türkiye Cumhuriyetinin devlet ve dışişleri protokolünü düzenleme ve yürütme görevi, bir kanun ile Dışişleri Bakanlığına verilmiştir. Çoğu zaman devlet protokolü yönetmelikle düzenlenir

    Örnek: Askerlerin birbirlerine selâm vermek mecburiyeti kanunla düzenlenmiştir. Hosteslerin de belli bir kıyafet giyme mecburiyetleri vardır.


    2) Görgü Kurallarıyla Hukuk Kuralları Arasındaki Farklar :

    (1)–Görgü kuralları, kişilerin karşılaştıklarında uymaları gerekli belirli davranış biçimlerini düzenler.

    Özellikle aynı çevreye mensup kişilerin karşılaştıkları zamanki davranış biçimlerini öngörür. Bu kurallara uyulması daha dar çevrelerde söz­konusu olur. Hukuk kuralları ise ülkenin tümünde geçerli olan davranış kurallarıdır.

    (2)–. Görgü kuralları yazılı olmayan kurallardır

    Hukuk kurallarının büyük bir çoğunluğuysa yazılı kurallardır. Hukuk kurallarının yazılı olanları da, yazılı olmayanları da (örf ve âdet hukuku) belli, tespit edilmiş kurallardır.
    (3)–Görgü kuralları insanlara sadece yükümlülük yükleyen kurallardır.

    Halbuki hukuk kuralları kişilere aynı zamanda yetki veren kurallardır.

    (4)–Görgü kurallarının yaptırımı toplumdaki bir takım değer hükümleridir.
    Kişinin "görgüsüz", "kaba", "nezaketsiz" olarak nitelendirilmesi gibi.

    Halbuki hukuk kurallarının yaptırımı devlet gücüdür.

    HUKUK KURALLARI

    İnsanların oluşturduğu toplum, mutlaka bir düzene dayanmalıdır. Bu düzenin temelini de hukuk kuralları oluşturur. Hukuk düzeni bulunmayan bir toplum düşünmek imkansızdır.

    Toplumun olduğu (insan topluluğunun olduğu) her yerde hukuk vardır. (Ubi sociates ibi ius)
    Hukuk, ancak bir toplum içersinde ve bir toplum için düşünülebilir. Hukukun varlığı için, hukuk kurallarına aykırı bir davranış olanağının bulunması gerekir.

    Tek bir kişinin ihlâl edebileceği bir hak olmadığı için, bu kişinin aykırı davranabileceği bir hukuk kuralı da olamaz.


    Hukukun Tanımı

    1- Hukuk hak kavramının çoğuludur

    2-Hukuk halk arasında iyi ilişkileri ifade eder (onunla hukukumuz eskidir)

    3-Hukuk bir davanın türünü belirtmek için kullanılır (hukuk davaları, hukuk mahkemeleri)

    4- Teknik anlamda hukuk

    Hukukun tanımı


    (Amaç ve kaynak)

    “Hukuk, toplumun genel yararını ve bireylerin ve toplumun ortak iyiliğini sağlamak amacıyla yetkili makam tarafından konulmuş ve Devlet yaptırımıyla donatılmış sosyal kurallar bütünüdür”

    Hukuk
    (Biçimsel Tanımlama)

    Toplum hayatında kişilerin birbirleriyle ve toplumla olan ilişkilerini düzenleyen ve uyulması kamu gücü ile desteklenmiş bulunan sosyal kurallar bütünüdür


    Teknik Anlamda Hukukun Tanımı

    “Örgütlenmiş bir toplum içinde yaşayan insanların birbirleriyle veya kişilerin yine kendilerinin meydana getirdikleri topluluklarla ve bu toplulukların birbirleriyle olan ilişkilerini düzenleyen,

    kişilerin hukuki güvencesini ve insan haklarını sağlamak amacıyla oluşturulan ve

    devlet gücü ile desteklenen,

    bağlayıcı, genel ve devamlı hukuk kurallarının bütünüdür.”

    Hukukun Görevi (Varlık Sebebi)

    Toplum içinde yaşayan insanların aralarında kurarak gerçekleştirdikleri ilişkiye toplumsal ilişki veya sosyal ilişki denir.

    Hukukun amacı bu ilişkilerin bir kısmını düzene bağlamaktır.

    Hukuk bu yolla:
    Hukuk

    1-Toplumda Barışı Sağlar

    2-Toplumda Hukuksal güvenliği sağlar

    3-Toplumda adaleti sağlar

    4-Toplumda Oluşum ve gelişimlere cevap verme görevini yerine getirir
    I- Hukuk toplumda barışı sağlar

    Hukuk toplumdaki güçleri sınırlar, bu güçler arasında denge sağlar, çıkar çatışmalarını güven, eşitlik ve özgürlük içinde bir rekabete çevirmeye çalışır.

    Böylece kişilerin maddi ve manevi varlıklarının gelişimi ve toplum barışı sağlanmış olur.

    II-Hukuk toplumda hukuksal güvenliği sağlar

    Herkesin bağlı olacağı kuralı bilmesinde, davranışlarını ona göre ayarlamasında büyük yarar vardır.

    Hukukta şekilcilik (formalizm)ve açıklık (aleniyet) ilkeleri toplumda güven duygusunu sağlamak için öngörülmüştür.

    III-Hukuk Toplumda Adaleti Sağlar

    Hukukun temel görevleri arasında

    Adaleti sağlamak gelir

    Terazisiz kılıç kaba kuvvet Kılıçsız terazi hukukun aczi anlamına gelir

    Adaletin sağlanması hukuku iki yönden ilgilendirir

    1- Adil kurallar koyularak objektif adalete uygun düzen sağlanmış olur

    2-Hukuk düzeninin uygulanmasında adaletli olunur

    Bu nedenle hukuk adalet bilimi olarak tanımlanır

    A-Adalete ilişkin düşünceler

    Aristoteles’e göre adalet

    1- Geniş anlamda adalet= fazilet (bilgi ve ahlak). Fazilet, akıl yolu ile ifrat, ile tefrit arasındaki en doğru yolu bulmaktır.

    2- Dar anlamda adalet: İnsanın dünya nimetlerini paylaşırken ne kendine ne de başkalarına zarar verecek şekilde hareket etmesidir.

    a- Denkleştirici b- Paylaştırıcı

    Denkleştirici adalet-paylaştırıcı adalet

    Denkleştirici adalet: kişilerin kendi aralarındaki ilişkilerini düzenler.

    Özellikle eşya ve hizmetlerin değiş tokuşunda uygulanır. Bu değiş-tokuşta bir aritmetik eşitlik düşüncesi benimsenir.

    Buna göre edim ile karşı edim arasında bir eşitlik varsa denkleştirici adalet gerçekleşmiştir. Denkleştirici adalet , genç ya da yaşlı , zengin ya da fakir olmasına bakılmaksızın herkesin eşit işleme tabi tutulmasını öngörür.

    Ancak denkleştirici adalet aynen uygulandığında her zaman adil davranılmış olmaz. Çünkü kişiler ehliyetleri, bilgi ve yetenekleri açısından birbirinden farklıdır.

    Paylaştırıcı (dağıtıcı) adalet

    Orantılı bir adalet düşüncesine dayanır

    Bu düşünce gereğince, gereksinimleri, yetenekleri ve olanakları bakımından eşit durumda olmayanlara eşit davranılmamalıdır. Çünkü farklı durumdaki kişilere eşit davranmak eşitliğin çiğnenmesidir. Herkesin hakları meziyet ve başarısı ile, görevleri de ehliyet ve yeteneği ile orantılı olmalıdır.

    Örneğin herkes yeteneği ve katkısı oranında ücret almalı, gelir vergisi geliri daha çok olandan daha fazla alınmalıdır.

    B-Adaletin Nasıl Sağlanacağı Sorunu

    1- Ortak yarar kıstası ile adalet sağlanabilir

    2- İnsan hakları bildirgesinde belirtilen temel haklar iç hukuka aktarılarak adalet sağlanabilir.

    Bireysel insan haklarına dayanan adalet kavramı (19.yy)

    Sosyal adalet ilkesine dayanan insan hakları

    Sosyal adalet

    Sosyal adalet, “ortaklaşa iyi”nin gerçekleştirilmesi amacını güder. Toplumdaki hak ve ödevlerin belirlenmesinde kıstas bütünün iyiliği “ortaklaşa iyi” dir.

    Buna göre her kişi sırf kendi yetenek ve özelliklerine göre hakettiği değil aynı zamanda bütünün bir parçası olarak kendisine düşen hak ve ödevler belirlenir. Böylece zayıfların korunduğu bir düzen kurulur.


    C-Adaletin gerçekleşmesinde hakkaniyetin rolü

    Kanun koyucu adaletin gerçekleştirilmesi için hakkaniyet ilkesini kabul etmiştir (MK 4/BK 44)

    Adalet de hakkaniyet de ahlaka yöneliktir, ancak ikisi arasındaki düşünce farklıdır.

    Adalet- Hakkaniyet İlişkisi

    Adalet hukuk kurallarına egemen en yüksek ahlaki düşünceyi ifade ederken, hakkaniyet somut olayın özelliklerini göz önünde tutarak adalete ulaşmak için başvurulan yollardan biridir (somut olay adaleti).

    Hakkaniyet adil olmayan kuralın değil, adil olmayan sonuçların değiştirilmesi amacına hizmet eder.


    IV-Hukukun oluşum ve gelişimlere yanıt verme görevi

    1- Hakimin hukuk yaratması

    2-Hakimin takdir yetkisi

    3- Dürüstlük kuralları

    4- Hakkın kötüye kullanılması yasağı

    HUKUK KURALLARI -HUKUKİ KURUMLAR- HUKUK DÜZENİ- HUKUK SİSTEMİ

    Hukuk kuralları:Toplum içinde kişi davranışlarını düzenleyen ve uyulması devlet gücü ile (yaptırım) sağlanmış kurallardır

    Hukuki kurumlar: Aynı amaca yönelik hukuk kurallarının oluşturduğu bütün.


    Hukuk düzeni: yürürlükteki hukuk kurallarının tümünün getirdiği yetkiler, izinler, yasak ve emirlerin toplamıdır (Türk Hukuku, AB Hukuku)

    Hukuk Sistemi: Bir hukuk düzeninin toplumun kendi sosyal, ekonomik, politik gereksinimlerine ve sosyal yaşantısına cevap vermek için esinlendiği büyük sistemler.


    BÜYÜK HUKUK SİSTEMLERİ

    1- Roma- Cermen Hukuk sistemi

    2- Common Law

    3- Dini Hukuk sistemi

    4- Sosyalist hukuk sistemi

    HUKUK KURALLARININ UNSURLARI VE ORTAK NİTELİKLERİ

    Hukuk kurallarının unsurları

    1-Talep normları: Kişilerin davranışlarına veya ilişkilerine bağlı olarak bazı emirler, yasaklar, izinler ve yetkiler içerir. Bunlar doğrudan doğruya bir davanın temelini oluşturur.

    2-Yardımcı normlar: Talep normlarını daha yakından belirleyen, tamamlayan sınırlayan veya değiştiren normlardır.


    Yüklə 393,38 Kb.

    Dostları ilə paylaş:
  • 1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   13




    Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
    rəhbərliyinə müraciət

    gir | qeydiyyatdan keç
        Ana səhifə


    yükləyin