9.1.1. Anayasa Hukuku
Anayasa hukuku “yasama, yürütme ve yargı gibi devletin temel organlarının
kuruluşunu, işleyişini ve bu organlar arasındaki karşılıklı ilişkileri ve devlet karşısında
vatandaşların temel hak ve hürriyetlerini düzenleyen hukuk kurallarını inceleyen bir hukuk
bilimi dalıdır.” (Gözler 2017: 8).
Anayasa hukuku esas olarak bir bütündür. Bunula birlikte Türkiye’de anayasa hukuku
dersleri, anayasa hukukunun genel esasları (temel ilkeleri) ve Türk anayasa hukuku (Türk
anayasa düzeni) şeklinde iki ana başlık altında okutulmaktadır. Genel esaslar kısmında, anayasa
kavramı, anayasa türleri, anayasacılık hareketleri, anayasaların yapılması ve değiştirilmesi,
196
güçler ayrılığı, hükümet sistemleri, siyasal partilerin hukuksal yapısı, devlet, demokrasi,
anayasa yargısı gibi konular ele alınmaktadır. Türk anayasa hukuku derslerindeyse Osmanlı-
Türk anayasal gelişmeleri ve yürürlükteki anayasanın getirdiği anayasal düzen ve anayasa
yargısı konuları ele alınmaktadır (Gözler 2017: 11).
İktidarın sınırlanması ve temel hak ve özgürlüklerin güvenceye alınması amacını güden
anayasacılık hareketleri Batıda ortaya çıkmıştır. Bu anlayış 19. yüzyılda Osmanlıya yansımıştır.
Bu süreç kısaca aşağıdaki gibi özetlenebilir (Pulaşlı/Korkut 2017: 58-59):
Osmanlıda ilk yazılı anayasa, 1876’da yürürlüğe giren Kanun-i Esasi’dir. Bu anayasada
İkinci Meşrutiyetin ilanından sonra 1909’da köklü bir değişiklik yapılmıştır. Bu değişiklikle
özellikle padişahın yetkileri daraltılmıştır.
23 Nisan 1920’de Ankara’da toplanan Millet Meclisi 1921’de Teşkilatı Esasiye Kanunu
adı altında bir anayasa yapmıştır. Bu anayasa yasama ve yürütme güçlerini mecliste
topladığından meclis hükümeti sistemini diğer bir anlatımla güçler birliği sistemini kabul
etmiştir. Bu anayasa yirmi dört maddeden oluşan kısa bir metindi. Aynı zamanda anayasanın
değiştirilmesine ilişkin bir düzenleme içermediğinden yumuşak bir anayasaydı.
1921 Anayasası bir geçiş anayasasıydı. Esas işlevi, kurtuluş savaşını yapacak ve
kazanacak bir örgütlenmeye zemin hazırlamaktı. Kurtuluş savaşı kazanıldıktan sonra yeni bir
anayasaya ihtiyaç duyulmuş ve bu ihtiyacı karşılamak için 1924 Anayasası hazırlanmıştır. Bu
anayasa parlamenter sisteme yakın bir hükümet sistemi benimsemiştir. Bu sisteme “kuvvetler
birliği ve görevler ayrılığı sistemi” adı verilmektedir (Gözler 2017: 180).
27 Mayıs 1960’ta yapılan bir askeri darbe sonucu 1924 Anayasası yürürlükten
kaldırılmış, daha sonra yerine 1961 Anayasası yürürlüğe girmiştir. Bu anayasa güçler ayrılığını
ve parlamenter hükümet sistemini kabul etmiştir. Senato ve Millet Meclisinden oluşan çift
yapılı bir yasama organı (Türkiye Büyük Millet Meclisi) kurmuştur. Anayasa Mahkemesi de
bu anayasayla anayasamıza girmiştir. Bu anayasa aynı zamanda kimi kurumlara özerklik
tanımıştır. Bunun yanında temel hak ve özgürlükleri ayrıntılı bir biçimde düzenlemiştir. Bu
kapsamda sosyal devlet ilkesine ve sosyal haklara geniş denecek ölçüde yer vermiştir. 1961
Anayasasında zaman içinde bazı değişiklikler yapılmıştır. Bu çerçevede Bakanlar Kuruluna
Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi verilmiş, Devlet Güvenlik Mahkemeleri
kurulmuş, kamu kurumlarına verilen özerklikler kaldırılmıştır.
Terör olaylarının arması nedeniyle 12 Eylül 1980’de askeri bir darbe yapılmış ve 1961
Anayasası yürürlükten kaldırılmıştır. Kaldırılan 1961 Anayasasının yerine 7 Kasım 1982’de
yapılan halkoylamasıyla 1982 Anayasası yürürlüğe girmiştir. Bu anayasada şimdiye kadar ilki
1987’de olmak üzere günümüze kadar çok sayıda değişiklik yapılmıştır. Bu değişikliklerle
birçok madde değiştirilmiştir. Söz konusu değişikliklerin bir kısmı çok köklüdür. Bunlardan en
önemlisi de 1876 tarihli Kanuni Esasiden beri (1921 Anayasası hariç) iki başlı olan yürütmenin
tek başlı hale getirilmesidir. 1982 Anayasasına, aşağıda “Türkiye Cumhuriyetinin Nitelikleri”
başlığı altında incelenen ilkeler egemendir.
|