12.3.1. Bireysel İş Hukuku
Bireysel iş hukuku, işverenle olan ilişkilerinde işçileri teker teker ele alıp, iş ilişkisinin
konusunu oluşturan karşılıklı hak ve borçları düzenler. Buna göre, örneğin, işçinin çalışma
koşulları, ücreti, iş güvencesiyle iş güvenliği gibi sorunlarla ilgili kurallar, bireysel iş
hukukunun inceleme konusunu meydana getirir.
306
Bireysel iş hukukunun da, iş sözleşmesi hukuku ve iş güvenliği hukuku olmak üzere iki
temel alt başlığı bulunmaktadır. İş sözleşmesi hukuku, iş ilişkisinin konusunu meydana getiren
karşılıklı hak ve borçları düzenler. İş güvenliği hukuku ise çalışanları işin yapılmasından doğan
tehlikelere karşı korumak üzere, işverene kamu hukuku temelinde getirilen yükümlere ilişkin
hukuk kurallarının tümünü konu edinir (Demircioğlu/Centel 2016: 7).
İş hukukunun temel kavramlarından biri olan işçi şöyle tanımlanabilir: İş sözleşmesiyle
çalışanlar işçi sayılır. İş sözleşmesi ise, işçinin bağımlı olarak iş görmeyi, işverenin de ücret
ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir. Buradan da anlaşıldığı gibi iş sözleşmesi, iş
(hizmet)görme, ücret (karşılık) ve bağımlılık ögelerinden oluşmaktadır (Süzek 2012: 129).
Bu unsurlara kısaca bakılacak olursa (Demircioğlu/Centel 2016: 66-67):
İş (hizmet), iş sözleşmesinin konusu, bedensel de olsa fikri de olsa bir işin görülmesidir.
Hizmet sözleşmesine konu olan iş görülürken esas olan insan emeğidir. İşin zor olması, kolay
olması hizmet sözleşmesini etkilemez.
Karşılık (ücret), iş sözleşmesinin varlığından söz edebilmek için gerekli ögelerden biri
de görülen iş karşılığında bir ödemenin üstlenilmesidir. Belirli bir karşılığın bulunmadığı
durumlarda, ortada, hizmet ilişkisinin yerine, bir nezaket veya yardım ilişkisinden söz edilir. İş
görme karşılığında ödenecek unsurun mutlaka para şeklinde olması gerekmemektedir.
Dolayısıyla iş sözleşmesinde karşılığın, yeme-içmenin ve yatma yerinin temin edilmesi, diğer
bir anlatımla karşılığın para değil de bu şekilde s ağlanması mümkündür.
Bağımlılık, bu öge, iş sözleşmesini, konusu iş görmeye dayanan diğer sözleşme
türlerinden ayırt etmeye yarayan en önemli ögedir. Nitekim işçinin çalışması, başka iş görme
sözleşmelerinden farklı olarak, işverene bağlı şekilde gerçekleşir. Buna göre işçi, işin yapılması
esnasında işverenin emriyle bağlıdır, kendinin işverence denetlenmesi gerekir.
İşçiye ödenecek ücret, asgari ücretten az olamaz. Asgari ücret, işçiye ailesiyle birlikte
asgari bir hayat seviyesi sağlamaya yeterli olan ve işverenin bundan daha az miktarda bir
ödeyemeyeceği ücrettir. Bu tanımdan hareketle asgari ücretin unsurları şöyle tespit edilebilir:
günlük çalışma karşılığıdır, zorunlu ihtiyaçların karşılığıdır, işçinin ve ailesinin ihtiyaçlarının
karşılığıdır, ödenebilecek ücretin alt sınırıdır (Demircioğlu/Centel 2016: 144-145).
Diğer bir önemli kavram da işverendir. İşçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut
tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren denir (Süzek 2012: 140).
İş hukukunda işveren vekili kavramı da önemlidir. İş hukukunda işveren vekili
dendiğinde, işveren adına hareket eden ve işin, işyerinin veya işletmenin yönetiminde görev
alan kişilere işveren vekili denir.
İşyeri, işveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddi olan ve olmayan
unsurlarla işçinin birlikte örgütlendiği birine denir. İşverenin işyerinde ürettiği mal ve hizmetle
nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında teşkilatlanan yerlerle dinlenme,
çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene, bakım, beden ve mesleki eğitim ve avlu gibi
307
diğer eklentiler ve araçlar da işyerinden kabul edilir. İşyeri, işyerine bağlı yerler, eklentiler ve
araçlarla oluşturulan iş organizasyonu kapsamında bir bütündür (Sümer 2018: 168).
İş ilişkisi, işçiyle işveren arasında kurulan ilişkidir.
Dostları ilə paylaş: |