İstanbul’da Ocak 2012 ayının son günlerinde ölçülen değerler, son 33 yılın en soğuk günleri oldu. Doğu Anadolu’da en düşük hava sıcaklıkları Erzurum ve Ağrı’da ölçüldü
İstanbul’da Ocak 2012 ayının son günlerinde ölçülen değerler, son 33 yılın en soğuk günleri oldu. Doğu Anadolu’da en düşük hava sıcaklıkları Erzurum ve Ağrı’da ölçüldü.
2012 yılında Türkiye’de de, dünyanın büyük bölümünde olduğu gibi birçok iklim değişikliği ile ilişkili afet yaşandı. Samsun, Sinop ve Trakya’daki seller, Akdeniz’deki hortumlar, tarımsal kuraklık gibi afetler bunun örnekleriydi.
Kaynak: www.yesilgazete.org
Azaltım (Mitigasyon)
Azaltım (Mitigasyon)
İklim değişikliğine neden olan insan kaynaklı sera gazlarının
kontrol altına alınması, azaltılması ve tutulmasına yönelik
Önlemler
Uyum (Adaptasyon)
İklim olaylarının (risklerinin) etkileriyle mücadele etmek, fayda
sağlamak ve etkileri yönetebilmek için stratejilerin
güçlendirilmesi, geliştirilmesi ve uygulanması süreci...
Çözümler genel olarak sürdürülebilir kalkınma doğrultusunda
iklimsel riskleri en aza indirebilecek tedbirlerin alınmasında
Yatar…
Sera gazları; , CO2, N2O ve CH4’e ilave olarak sülfür heksaflorid (SF6), hidroflorokarbonlar (HFC’lar) ve perflorokarbonlar (PFC’lar) (Kyoto Protokolü).
Sera gazları; , CO2, N2O ve CH4’e ilave olarak sülfür heksaflorid (SF6), hidroflorokarbonlar (HFC’lar) ve perflorokarbonlar (PFC’lar) (Kyoto Protokolü).
Sera Gazı Etkisi: Dünya, enerjiyi uzaya güneşten enerjiyi aldığı oranda iletmelidir. Güneş enerjisi, uzun dalga boyundaki kızıl ötesi radyasyon şeklinde gelmektedir. Dünyanın yüzeyi tarafından yukarıya doğru yansıtılan kızıl ötesi radyasyonun büyük bölümü, su, buhar, karbondioksit ve diğer doğal olarak meydana gelen gazlar tarafından atmosferde emilmektedir. Bu gazlar, enerjinin yüzeyden doğrudan uzaya geçmesini önler. Bunun yerine birçok etkileşimli süreç (radyasyon, hava akımları, buharlaşma, bulut oluşumu ve yağmur dahil) enerjiyi atmosferin yüksek noktalarına taşımaktadır. Enerji, bu noktadan uzaya yayılabilir. Ancak zaman içinde atmosferin kızıl ötesi enerjiyi emme kapasitesini artıran sera gazı emisyonları, iklimin gelen ve giden enerji arasındaki bu dengeyi sürdürme şeklini aksatmaya başlamış olup, bilimsel çalışmalar sera gazları yoğunlaşmasının iki katına çıkması (21. yüzyıl), başka hiçbir şey değişmediği takdirde gezegenin enerjiyi uzaya iletme hızını yaklaşık % 2 oranında azaltacağını göstermektedir (Talu, MDGF, İDEP, 2012).
İklim değişikliğinin etkilerine karşı uyum sağlama; dar anlamı ile yeni veya değişen ortama göre gerçekleşen intibak olarak tanımlanırken, geniş anlamda uyum; doğal sistemlerde veya insan sistemlerinde gerçek veya öngörülen iklim değişikliği ve değişkenliğinden etkilenebilirlik düzeyinin indirilmesini veya fırsatlardan yararlanılmasını amaçlayan ayarlamalar olarak söylenebilir.
İklim değişikliğinin etkilerine karşı uyum sağlama; dar anlamı ile yeni veya değişen ortama göre gerçekleşen intibak olarak tanımlanırken, geniş anlamda uyum; doğal sistemlerde veya insan sistemlerinde gerçek veya öngörülen iklim değişikliği ve değişkenliğinden etkilenebilirlik düzeyinin indirilmesini veya fırsatlardan yararlanılmasını amaçlayan ayarlamalar olarak söylenebilir.
Etkilenebilirlik, bir sistemin maruz kaldığı iklim değişikliğinin ve değişkenliğinin özelliği, boyutu ve hızının, duyarlılığının ve uyum sağlama kapasitesinin bir fonksiyonudur.
Uyum Neden Gerekli?
İklim değişikliğine sebep olan kaynaklar azaltılsa ve hatta hemen simdi kesilse bile atmosferdeki sera gazları, iklim olaylarını değiştirmeye devam edecek
“Sera gazı salımlarının azaltılması eylemlerinin (mitigation actions) ve uyum önlemlerinin (adaptation measures) ekonomik maliyeti, iklim değişikliğinin vereceği zararın maliyetinden çok daha düşük olacak.”. IPCC 4. Raporu, 2007).
TÜRKİYE
2010, CO2 Türkiye
2010, CO2 Türkiye
Türkiye'nin toplam sera gazı emisyonları 1990 yılında karbondioksit eşdeğeri cinsinden 187 milyon ton değerinden %114.9 artışla 2010 yılında 401,9 milyon tona ulaşmıştır.
2010 yılı toplam emisyonların %71'i enerji, %9'u atık, %13'ü sanayi ve %7'si tarım sektöründen kaynaklanmaktadır.
Kişi başı sera gazı emisyonu 1990 yılında 3,39 ton CO2-eşd. iken 2010 yılında 5,4 ton CO2-eşd. değerine çıkmıştır.
Ama… Hükümet Ne Diyor…
Ancak bu değer, OECD ortalaması olan 9,83 ton CO2-eşd./kişi değerinin çok altında olup, dünya ortalaması olan 4,29 ton CO2-eşd./kişi değerine ise yakındır.
1850'li yıllardan günümüze kadar yapılan kümülatif sera gazı emisyonları içerisinde ise ülkemizin payı %0.4'tür.
Ortalama hava sıcaklıklarında özellikle güney bölgelerde olmak üzere genel bir artış eğilimi söz konusudur;
Ortalama hava sıcaklıklarında özellikle güney bölgelerde olmak üzere genel bir artış eğilimi söz konusudur;
En belirgin ve geniş yayılışlı ısınma eğilimleri ilkbahar ve yaz minimum hava sıcaklıklarında görülmektedir;
Minimum sıcaklıklardaki bu ısınma eğilimlerinde Türkiye’deki hızlı kentleşmenin etkisi büyüktür;
Maksimum sıcaklıklarda ise genel eğilim yaz mevsiminde artış yönündedir;
Yağışlarda önemli azalma eğilimleri daha çok kış mevsiminde gözlenmektedir;