-Dünyada İngilizce konuşan ve anlayabilen kişi sayısı 2 Milyar civarındadır. -67 dünya ülkesinin resmi dili İngilizcedir. -Her 4 kişiden biri İngilizce bilmektedir. -Dünyanın neresine giderseniz gidin mutlaka İngilizce bilen, anlayabilen ve en önemlisi KONUŞABİLEN birisiyle karşılaşırsınız.
-İngilizce başka dillerle çok fazla ilişkilidir. Bu yüzden; 1 Milyon civarında İngilizce kelime kullanılmaktadır. -Çok canlı bir dildir. Her gün yeni bir kelime eklenebilmektedir. Nerdeyse her gün 15 yeni kelime İngilizceye girmektedir.
-Nerdeyse tüm uluslar arası konferanslar ve yarışmalar İngilizce düzenlenmektedir. Olimpiyatlar, Şarkı ve Güzellik yarışmaları İngilizcedir. -Diplomasinin, bilimin, turizmin ve gelişen teknolojinin ortak dili yine İngilizcedir. -Uluslar arası iş dünyası dili İngilizcedir. -Havacılığın resmi dili de İngilizcedir. Dünyadaki bütün pilotlar harika seviyede İngilizce konuşmaktadır.
-Öğrenilmesi en kolay dildir. Belirli Kalıpları öğrenip yaklaşık doğru telaffuzlu 1000 kelimeyle İngilizce konuşabilirsiniz. -Esnek bir dildir. Ülkeler kendilerine göre İngilizceyi geliştirebilirler. Örneğin; Singapur. -Ülkelere göre farklı telaffuzlar kullanılabilir. Sadece Amerika’da 24 farklı aksanla konuşma söz konusudur. -Anlatmak istediğinizi birçok şekilde anlatabilirsiniz. Çok fazla deyim, benzetme bulunmaktadır.
-Dünyada popüler şarkıların çoğunluğu İngilizcedir. -Yine filmlerin çoğu İngilizcedir. -Dünyada kullanılan bilgisayarların %80’i bilgileri İngilizce olarak depolamaktadır. -Dünyadaki mektupların % 75’i İngilizce olarak yazılmaktadır.
İngilizce Öğrenip, İngilizce Konuşursak Ne olur?
-İlk önce, şu gerçeği göz ardı etmemeliyiz. Dünyanın tüm ülkelerinde İngilizce konuşan insanlar Almanca, Fransızca, Rusça gibi dilleri 2. 3. ve hatta 4. yabancı dil olarak öğrenmeye çabalamaktadır. Yani biz en azından İngilizceyi öğrenmeliyiz.
-İngilizce bilen bir kişi daha rahat iş bulacaktır. -İngilizce bilen kişi girdiği işte daha hızlı yükselecektir. Örneğin; çalıştığı firmanın yurt dışı sorumlusu olabilecektir. -İngilizce bilen kişi bilmeyenlere göre % 30 daha fazla ücret almaktadır.
-Gelişen teknolojilere ve çağa daha rahat ve hızlı bir şekilde ayak uydurabilirz. Örneğin; cep telefonları ve uygulamalar (Google Play Store) -En etkili araştırmaları, makaleleri değerlendirebilirsiniz çünkü bunlarda İngilizce yazılmaktadır. -İnterneti yüksek seviyede kullanabilirsiniz. İnternetin yarısından fazlası İngilizcedir.
-İngilizce konuşabilen birey daha özgüvenli bir şekilde hareket etmektedir. -Bir dili öğrenmiş olmanın verdiği özgüvenle çok daha farklı çalışmalara katılabilmektedir. Hatta daha fazla kararlı davranmaktadır. Örneğin; yurt dışı projeleri. -Daha fazla sabırlı olmaktadır ve hataları görmezden gelmektedir.
-İngilizce ve tüm yabancı diller hafızayı kuvvetlendirerek unutkanlığın azalmasını sağlar. Alzaymır riskini en aza indirir. -Size bir saygınlık kazandırır. Düşünsenize; Siz İngilizce konuşmaya başladığınızda etrafınızdakiler size hayranlıkla bakacaklar.
-İngilizce konuşabilirseniz daha sosyal olursunuz, arkadaş çevrenizi genişletirsiniz. Dünya insanı olma yolunda bir adım atmış olursunuz. -Eğer İngilizceyi öğrenirseniz, başka bir yabancı dili çok daha kolay öğrenirsiniz.
NEDEN İNGİLİZCE KONUŞAMIYORUM VEYA KONUŞURKEN ZORLANIYORUM?
Size 3 Halkadan Bahsedeceğim:
1-İç Halka: Amerika, İngiltere gibi ülkeler bu gruptadır. İç halka ülkelerde her şey İngilizcedir. Anadil, okullardaki dil, televizyon yayınları, radyolar, gazeteler, kitaplar hepsi İngilizcedir. Etraftaki insanların hepsi İngilizce konuşmaktadır. İngilizce harika bir şekilde öğrenilmektedir.
2-Dış Halka: Hindistan, Pakistan gibi ülkeler bu gruptadır. Dış halka ülkelerde ana dil İngilizce değildir fakat eğitim dili İngilizcedir. Televizyonlar, radyolar, yayınlar İngilizcedir. Etraftaki insanlar İngilizceyi 2. dil olarak kullanabilmektedir. Yine kolaylıkla İngilizce öğrenilmektedir.
3-Genişleyen Halka: Türkiye, Mısır gibi ülkeler bu gruptadır. Ana dil İngilizce değil. Eğitim dili İngilizce değildir. Televizyon, radyo yayınları İngilizce değildir. Gazeteler, dergiler İngilizce değildir. Etrafımızda İngilizce konuşan hiç kimse yok. İngilizce hiçbir şey duyamıyoruz. Dolayısıyla bu durum bizi İngilizce konusunda zorlamaktadır.
4-Hiçbir yerde karşımıza İngilizce çıkmıyor. Diğer ülkelerde etrafta sürekli İngilizce konuşan insanlar varken bizim ülkemizde yoktur. Bu da İngilizceyi öğrenmemizi çok zorlaştırmaktadır.
5-Türkçe düşünüyoruz ancak İngilizce konuşmaya çabalıyoruz. Örneğin; Kişiye “What is your name?” diye sorulduğunda hemen Türkçesini düşünüyor “Haa, ismimi sordu herhlade” diyor sonra “Benim adım nasıl söyleniyordu?” diye devam ediyor. Ondan sonra my name is diyip adını söylüyor. Konuşmada gerçekleşmiyor tabiki de. Bu durumda zihin çok işlem yapıyor ve odaklanamıyor. Yani Türkçeye çevirmeye çalışma ve Türkçe düşünme İngilizce konuşmamızı engelliyor.
6-”Yani Bize Ne Faydası Var ki? Biz niye İngilizce öğreniyoruz, Onlar Türkçe Öğrensin ve gelsinler bizimle iletişime geçsinler. 8 senedir İngilizce dersi alıyorum fakat İngilizce konuşamıyorum.” gibi ön yargıların ve düşüncelerin olması İngilizce konuşmayı engellemektedir.
Eeee Ne Yapacağız Şimdi?
“Farkında olmadan öğrenme" süreci zenginleştirilmelidir.
-Düşünün 4 yaşındasınız elma’ya elma denildiğini bize hiç kimse öğretmedi. Gözlerimiz elmayı gördü, kulaklarımız elma kelimesini duydu ve beynimizde elma kelimesiyle elma görüntüsünü eşleştirdi. Yani elma değil de apple(epıl) denilseydi siz de bunu birçok kere duysaydınız apple olarak öğrenecektiniz. Örneğin; Sürekli “What is your name?” sorusunu sorduğunuzda çocuk belli bir zaman sonra sorunun Türkçesini hiç düşünmeyecek ve direk “My name is Mustafa” diyecektir.
-İngilizce yazılışı farklı, okunuşu farklı bir dildir. Özellikle konuşurken telaffuza çok önem gösterilmelidir. 150 kerede olsa kelime, cümle, soru tekrar edilmeli hatta ezberlenmelidir.
-Her zaman İngilizce kelimelere ve cümlelere maruz kalınmalı, ilk başlarda anlamak o kadar önemli değil ama yinede İngilizce bir şeyleri kulak duymalı ve beyin işlemeli. İngilizce şarkılar dinlenmeli, filmler izlenmelidir. Sürekli İngilizce sorular sormalısınız ve öğrencinizin Türkçe düşünmeden İngilizce söylemesini sağlamalısınız.
-Bebekler ve çocuklar için önce konuşmayı öğrenmek normaldir. Akıcı olmak için, sonra okumaya başlarlar, sonra da yazmaya. O halde doğal sıralama: dinleme, konuşma, okuma, yazma şeklindedir. Biz İngilizce dinleme ve konuşma becerisini geliştirmeliyiz ilk önce.