KANAAT BÖLÜMÜ|Kanaat Hakkında|rezin|Ali|Anlatıldığına göre, arafe günü (dilenerek) insanlardan (sadaka) isteyen bir adam görür ve: "Yani şu günde, şu yerde Allah'tan başkasından mı istiyorsun?" der ve adama çubuğunu vurur. [Rezin tahric etmiştir.] |Rezin|4877
KANAAT BÖLÜMÜ|Kanaat Hakkında|rezin|Ömer|Şöyle hitap etmiştir: "Ey insanlar! Bilin ki tamahkarlık fakirliktir, yeis (tamahkar olmamak) zenginliktir. Kişi bir şeye tamah göstermezse ondan müstağni olur." [Rezin tahric etmiştir.] |Rezin|4878
KANAAT BÖLÜMÜ|Kanaat Hakkında|buharimüslimnesai|İbnu Ömer|(Babası) Ömer İbnu'l-Hattab (ra) dedi ki: "Resulullah (sav), (zaman zaman) bana ihsanda bulunuyordu. (Her seferinde ben): "(Ey Allah'ın Resulü!) bunu, buna benden daha muhtaç olan birine verseniz!" diyordum. Resulullah (sav) da: "Al bunu! Bu maldan, sen istemediğin ve gelmesini bekler durumda olmadığın halde gelen birşey otursa onu al ve temellük et (yani kendi malın kıl, malın olduktan sonra) dilersen ye, dilersen sadaka olarak bağışla. (Bu vasıfta) olmayan mala nefsini bağlama!" buyurdular. (Hadisi İbnu Ömer'den rivayet eden) Salim der ki: "Bu (hadis) sebebiyle Abdullah, kimseden bir şey istemezdi, (kendiliğinden) gelen bir şey olursa onu da reddetmezdi." |Buhari, Ahkam 17, Zekat 51; Müslim, Zekat 110, (1045); Nesai, Zekat 94, (6, 106)|4879
KANAAT BÖLÜMÜ|Kanaat Hakkında|buhari|Amr İbnu Tağlib|Resulullah (sav)'a bir mal -veya bir şey- getirilmişti. Hemen onu taksim edip dağıttı. (Ancak, bunu yaparken) bir kısmına verdi, bir kısmına vermedi. Kendilerine verilmemiş olan kimselerin, sonradan hakkında dedikodu yaptıkları kulağına geldi. Bunun üzerine, (uygun bir fırsatta, halka hitap etmek üzere doğruldu). Allah'a hamd ve sena ettikten sonra: "Sadede gelince; vallahi ben, birine verip diğerine vermediğim olur (bu doğrudur, ancak) vermediğim, nazarımda, verdiğimden daha çok sevgiye mazhardır. Ben birkısım insanlara, kalplerinde gördüğüm sabırsızlık ve hırs sebebiyle veririm; birkısmını da, Allah Teala'nın kalplerine koymuş bulunduğu zenginlik ve hayra havale eder (ve onlara bir şey vermem). İşte bunlardan biri Amr İbnu Tağlib'dir!" buyurdular. Amr devamla der ki: "Vallahi, Resulullah (sav)'ın (hakkımda telaffuz buyurduğu) bu kelamına bedel kırmızı develerim olsaydı bu kadar sevinmezdim." |Buhari, Cum'a 29, Humus 19, Tevhid 49|4880
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Kazanın Kerahati|ebu davudtirmizi|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim insanlar arasında kadı tayin edilmiş ise, bıçaksız boğazlanmış demektir." |Ebu Davud, Akdiye 1, (3571, 3572); Tirmizi, Ahkam 1, (1328)|4881
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Kazanın Kerahati|ebu davud|Büreyde|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kadı üçtür: Biri cennetlik, ikisi cehennemliktir. Cennetlik olan, hakkı bilip öyle hükmedendir. Hakkı bilip hükmünde (bile bile) adaletsiz davranan cehennemliktir. Halka cahilane hükümde bulunan da cehennemliktir." |Ebu Davud, Akdiye 2, (3673)|4882
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Kazanın Kerahati|tirmizi|Abdullah İbnu Mevhib|Osman İbnu Affan, İbnu Ömer radıyallahu anhüm'e: "Git insanlar arasında hükmet!" dedi. Abdullah: "Ey mü'minlerin emiri, beni bu vazifeden affetmez misiniz?" diye ricada bulundu. Hz. Osman radıyallahu anh: "Bundan niye kaçıyorsun? Senin baban da kadı idi" diye ısrar etmek istedi. Ancak Abdullah dedi ki: "Doğru da, ben Resulullah (sav)'ın: "Kim kadı olur ve adaletle hükmederse, bu kimse başabaş (sevap ve günahı eşit) ayrılmaya liyakat kazanmıştır" dediğini işittim. Artık (Resulullah'ın bu sözünden) sonra ne ümid edebilirim?" [Hz. Osman bunun üzerine İbnu Ömer'e teklifte bulunmadı.]" |Tirmizi, Ahkam 1, (1322)|4883
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Adil Ve Zalim Hakim|ebu davudtirmizi|Enes|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim kadılık talep eder ve bunun gerçeklesmesinde şefaatçilere baş vurursa (iş) kendisine yıkılır (Allah'ın yardımı olmaz). Kime de o iş zorla verilirse, Allah onu dogruya sevkedecek bir melek gönderir." |Ebu Davud, Akdiye 3, (3678); Tirmizi, 1, (1323,1324)|4884
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Adil Ve Zalim Hakim|ebu davud|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim Müslümanların kadılık hizmetini talep edip elde etse, sonra adaleti zulmüne galebe çalsa cennete girer. Zulmü adaletine galebe çalsa, ateş onundur." |Ebu Davud, Akdiye 2, (3575)|4885
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Adil Ve Zalim Hakim|tirmizi|Abdullah İbnu Ebi Evfa|Resulullah (sav) buyurdular ki: Kadı zulmetmedikçe, Allah Teala hazretleri onunla birliktedir (yardımcısıdır). Zulme yer verdiği zaman onu terkeder, artık şeytan onunla beraber olur." |Tirmizi, Ahkam 4, (1330)|4886
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Müçtehidin Sevabı|buharimüslimebu davudtirmizinesai|Amr İbnu'l-As|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Hakim içtihad eder ve isabet ederse kendisine iki ücret (sevap) verilir. Eğer içtihad eder ve hata edese ona bir ücret vardır." |Buhari, İtisam 21; Müslim, Akdiye 15, (1716); Ebu Davud, Akdiye 2, (3574); Tirmizi, Ahkam 2, (1326); Nesai, Kaza 3, (8, 224)|4887
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Müçtehidin Sevabı|muvatta|Yahya İbnu Said|Ebu'd-Derda, Selman-ı Farisi (ra)'ye: "Arz-ı Mukaddese'ye gel!" diye yazmıştı. Selman ona şöyle cevap yazdı: "Arz kimseyi takdis etmez. İnsanı mukaddes kılan şey amelidir. Bana ulaştığına göre, sen orada tabib kılınmışsın ve hastaları tedavi ediyormuşsun. Eğer tedavi edebiliyorsan ne mutlu sana. Eğer mütetabbib isen, insanları öldürüp cehennemlik olmaktan sakın!" Ebu'd-Derda (ra) iki kişi arasında hükmedince, onlar yanından ayrıldıkları vakit onlara bakar ve: "Vallahi mütetabbibdir. Bana geri donun. Kıssanızı bana iade edin (meselenizi iyice tetkik edeyim)!" derdi. |Muvatta, Vasiyyet 7, (2,769)|4888
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Rüşvet Hakkında|tirmizi|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav), hükümde rüşvet alan ve rüşvet veren [ve aracılık eden] kimseyi lanetlemiştir." |Tirmizi, Ahkam 9, (1336)|4889
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Rüşvet Hakkında|tirmizi|Muaz İbnu Cebel|Resulullah (sav) beni Yemen'e göndermişti. (Hareket edip) yürüdüğüm zaman arkamdan birini göndererek geri çağırdı. (Yanına varınca): "Sana niye adam gönderip (geri çağırdığımı) biliyor musun?" buyurdular ve ilave ettiler: "Benim iznim olmadan hiçbir şey almayacaksın. Zira bu gulüldür (hırsızlık). Kim gulül yaparsa, aldığı şeyle kıyamet günü (Allah'ın huzuruna gelir). İşte bu (hususu tenbih etmek için) seni çağırdım, artık işine gidebilirsin." |Tirmizi, Ahkam 8, (1335)|4890
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Kadılık Adabı|ebu davudtirmiziİbnu mace|Ali|Resulullah (sav) beni Yemen'e kadı olarak gönderdi. O sıralarda henüz yaşım küçüktü, kazayı (hüküm vermeyi) bilmiyordum (Beni takviye için): "(Sen tereddüt etme, git! Bu vazife için) Allah kalbine hidayet koyacak ve delili de sabit kılacak. Yanına iki hasım geldiği vakit, birinciyi dinlediğin gibi, diğerini de dinlemeden sakın hüküm verme. Böyle yapman (daha isabetli) karar vermen için gereklidir!" buyurdular. Hz. Ali devamla der ki: "Ondan sonra hep kadılık yaptım. Henüz, bir kerecik olsun hükümde tereddüde düşmedim." |Ebu Davud, Akdiye 6, (3582); Tirmizi, Ahkam 6, (1331); İbnu Mace, Ahkam 1, (2310)|4891
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Kadılık Adabı|ebu davud|İbnu'z-Zübeyr|Resulullah (sav), iki hasmın da kadı'nın önüne oturmasına hükmetmiştir. |Ebu Davud, Akdiye 8, (3588)|4892
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Kadılık Adabı|buharimüslimtirmiziebu davudnesai|Ebu Bekre|Anlattığına göre, Sicistan'da kadılık yapan oğlu Abdullah'a şöyle yazmıştır: "İki kişi arasında, öfkeli olduğun zaman hüküm verme. Zira, ben Resulullah (sav)'tn şöyle söylediğini işittim: "Kimse, öfkeli iken iki kişi arasında hüküm vermesin." |Buhari, Ahkam 13; Müslim, Akdiye 16, (1717); Tirmizi, Ahkam 7, (1334); Ebu Davud, Akdiye 9, (3589); Nesai, Kudat 17, (8, 337, 238)|4893
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Kadılık Adabı|ebu davud|Avf İbnu Malik|Resulullah (sav) iki kişi arasında bir hükümde bulunmuştu. Hasımlar ayrıldıkları vakit, aleyhine hükmedilen kimse: "Hasbiyallahu ve ni'mel-vekil (Allah bana yeterlidir, O ne iyi vekildir)!" dedi. (Bu sözü işiten) Aleyhissalatu vesselam: "Allah Teala Hazretleri aczi levmediyor (kötülüyor). Fakat sana akıllılık düşer. Ama bir şey sana galebe çalacak olursa o zaman "hasbiyallahu ve ni'mel-vekil" de!" buyurdular. |Ebu Davud, Akdiye 28, (3624)|4894
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Kadılık Adabı|buhari||Hz. Ömer, Hz. Ali ve diğer bir kısım Ashab (ra) demişlerdir ki: "Kadı ve hakim mescidde hüküm verebilir. Şayet bir haddle ilgili hüküm vermişlerse, bunun icrası mescidin dışında yapılır." |Buhari, bab başlığı olarak kaydetmiştir, Ahkam 19|4895
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Hükmün Keyfiyeti|ebu davudtirmizi|Muaz|Haris İbnu Amr İbni Ahi'l-Muğire İbni Şu'be, Muaz (ra)'dan naklen anlatıyor: "Resulullah (sav) Muaz'ı Yemen'e gönderdiği zaman kendisine sorar: "Sana bir dava geldiği vakit nasıl hükmedeceksin?" "Allah'ın kitabıyla hükmedeceğim" der Muaz. "(Meseleyi Kitabullah'ta) bulamazsan?" "Resulullah'ın sünnetiyle hükmedeceğim!" "Ne Kitabullah'ta ve ne de Resulullah'ın sünnetinde bulamazsan?" "Kendi re'yimle ictihad edeceğim, (hüküm vermekten) geri durmayacağım." Hz. Muaz der ki: "Bu cevabım üzerine Resulullah (sav) (memnun kaldı), göğsüme eliyle vurup: "Allah'ın elçisinin elçisini, Allah'ın elçisini memnun edecek usulde muvaffak kılan Allah'a hamdolsun!" buyurdular." |Ebu Davud, Akdiye 11, (3592, 3593); Tirmizi, Ahkam 3, (1327,1328)|4896
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Hükmün Keyfiyeti|muvattaebu davudtirmizinesai|Ümmü Seleme|Resulullah (sav), odasının kapısında bir münakaşa işitmişti. Yanlarına çıkıp: "Ben bir beşerim. Bana ihtilaflılar gelir. Bunlardan biri, diğerine nazaran daha belagatlı (ikna edici) olur. Ben de onun doğru söylediğini zanneder, lehine hükmederim. Ancak kime bir Müslümanın hakkını vermiş isem, bunun ateşten bir parça olduğunu bilsin. O ateşi ister yüklensin, ister terketsin (kendisi bilir)" buyurdular. |Muvatta, Akdiye 1, (2, 719); Ebu Davud, Akdiye 7, (3583, 3584); Tirmizi, Ahkam 11, (1339); Nesai, Kudat 13, (8, 233)|4897
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Hükmün Keyfiyeti|buharimüslim|Ümmü Seleme|Sahiheyn'in bir rivayetinde hadis şöyledir: "Ben de sizin gibi bir insanım. Siz davalarınızın halli için bana geliyorsunuz. Bazınızın hüccet yönüyle, diğer bazısından daha ikna edici olması, böylece benim, işittiğime dayanarak onun lehine hükmetmem mümkündür. Kimin lehine, kardeşinin hakkından bir şey hükmetmişsem (bilsin ki), onun için cehennemden bir ateş parçası kesmiş oluyorum." |Buhari, Şehadat 27, Mezalim 16, Hiyel 9, Ahkam 20, 29, 31; Müslim, Akdiye 5, (1713)|4898
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Hükmün Keyfiyeti|ebu davudnesai|Eş'as İbnu Kays|Anlattığına göre, Humus'tan bir köleyi Abdullah'tan yirmi bin (dirhem)e satın almış ve Abdullah kölenin bedelini almak üzere kenisine bir adam göndermiştir. Adam gelince: Eş'as: "Ben onu on bine satın aldım" dedi. Abdullah da: "Öyleyse seninle benim arama (hakem olacak) bir kimse tayin et!" dedi. Eş'as: "Benimle kendi aranda sen hakem ol!" dedi. Bunun üzerine Abdullah: Ben Resulullah (sav)'ın: "Alış-veriş yapan iki kişi ihtilafa düşerlerse ve aralarında da delil yoksa, mal sahibinin söylediği esas alınır veya (alış-verişi) terkederler" dediğini işittim" dedi. [Nesai'de sadece müsned (Resulullah'a ait) kısım kaydedilmiştir.] |Ebu Davud, Büyu 74, (3511); Nesai, Büyu 82, (7, 302, 303)|4899
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Davalar Ve Beyyineler|tirmizi|İbnu Amr İbni'l-As|Resulullah (sav) bana dedi ki: "Beyyine davacı üzerine, yemin de davalı uzerine düşer." |Tirmizi, Ahkam 12, (1341)|4900
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Davalar Ve Beyyineler|buharimüslimebu davudtirmizinesai|İbnu Abbas|İki kadın bir odada deri dikiyorlardı. Bunlardan biri avucuna biz batırılmış olarak dışarı çıktı. Bunu diğerinin yaptığını iddia etti. Dava İbnu Abbas (ra)'a götürüldü, İbnu Abbas dedi ki: "Resulullah (sav) şöyle buyurmuşlardı: "Eğer insanlara sırf iddialarıyla (delil olmadan) talep ettikleri verilseydi, insanlar başkalarının kan ve mallarını istemeye kalkarlardı. Ancak iddia sahibine beyyine gerekmektedir. İddiayı inkar edene de yemin gerekmektedir. (Bu kadına) Allah'ı (yalan yere yemin etmenin günahını) hatırlatın. Ona şu ayeti okuyun: "Allah'ın ahdini ve yeminlerini az bir pahaya değişenler, işte bunlar için ahirette hiçbir nasib yoktur" (Al-i İmran 77). Kadına bu hatırlatıldı. Bunun üzerine kadın suçunu itiraf etti. |Buhari, Tefsir, Al-i İmran 3, Rükun 6; Müslim, Akdiye 2, (1711); Ebu Davud, Akdiye 23, (3619); Tirmizi, Ahkam 13, (1343); Nesai, Kudat 35, (8, 248)|4901
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Davalar Ve Beyyineler|müslimebu davud|İbnu Abbas|Resulullah (sav) (iddia sahibi iki şahid bulamazsa) bir yemin ve bir şahid(in yeterli olacağın)a hükmetmiştir." |Müslim, Akdiye 3, (1712); Ebu Davud, Akdiye 21, (3608)|4902
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Davalar Ve Beyyineler|buhari|Abdullah İbnu Ubeydillah İbni Ebi Müleyke|Beni Süheyb (ra), Mervan nezdinde, iki ev ve bir odanın kendilerine ait olduğunu, bunları (babaları) Süheyb'e Resulullah (sav)'ın verdiğini iddia ettiler. Mervan: "Söylediğiniz şeye şahidiniz var mı?" dedi. Onlar: "İbnu Ömer!" dediler. Mervan İbnu Ömer'i çağırdı. O, Resulullah (sav)'ın Süheyb (ra)'e iki ev ve bir oda verdiğini söyledi. Mervan sadece onun şehadetiyle onlar lehine hükmetti. |Buhari, Hibe 30|4903
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Davalar Ve Beyyineler|ebu davudnesai|Ebu Musa|Resulullah (sav) zamanında iki kişi bir deve hakkında iddiada bulundular. Her biri, iki tane şahid getirdi. Bunun üzerine (sav) deveyi ikiye bölerek aralarında taksim etti." |Ebu Davud, Akdiye 22, (3613, 3614, 3615); Nesai, Kudat 34, (8, 248)|4904
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Davalar Ve Beyyineler|buhariebu davud|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) (bir mal hususunda ihtilaf eden, fakat beyyineleri olmayan) bir kavme yemin teklif etti. (İki taraf da) birden yemin etmeye koştu. Bunun üzerine (önce) yemin (edecek tarafın tesbiti için) kur'a çekilmesini emretti." |Buhari, Şehadat 24; Ebu Davud, Akdiye 22, (3616, 3617, 3618)|4905
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Davalar Ve Beyyineler|muvatta|Ebu Gatafan İbnu Tarif el Mürri|Zeyd İbnu Sabit ve İbnu Muti aralarındaki bir ev sebebiyle (Medine valisi) Mervan'a dava açtılar. Mervan, minberde yemin etmesi şartıyla, evin Zeyd İbnu Sabit'e ait olduğuna hükmetti. Zeyd: "Ben onun için şu yerimde yemin ederim!" dedi. Mervan da: "Hayır! Hukukun kesinleştiği yerde yemin edeceksin!" dedi. Bunun üzerine Zeyd "Hakkım haktır" diye yemin etmeye başladı ve minberde yemin etmekten imtina etti. Mervan bu duruma hayret etti. |Muvatta, Akdiye 12, (2,728)|4906
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Davalar Ve Beyyineler|ebu davud|İbnu Abbas|Resulullah (sav), yemin teklif ettiği bir adama: "Kendinden başka ilah bulunmayan Allah'ın adıyla, o kimsenin yani dava sahibinin senin yanında malı olmadığına yemin et!" buyurdu. |Ebu Davud, Akdiye 24, (3620)|4907
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Adalet Ve Şehadet|ebu davudİbnu macetirmizi|Amr İbnu Şuayb (an ebihi an ceddihi)|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Hain erkek ve haine kadının, zani erkek ve zaniye kadının, kardeşine kin taşıyan kimsenin şehadeti caiz değildir." [Tirmizi'de Hz. Aişe'den yapılan bir rivayette, haine kelimesinden sonra şu ziyade vardır: "Hadd-i hazfla celde tatbik edilenin, şehadette (yalanı) tecrübe edilmiş olanın, ev halkına hizmet edenin, kendisini nisbet ettiği mevla ve akrabaları hususlarında müttehem olan (gerçek nesebini, gizleyen)in."] |Ebu Davud, Akdiye 16, (3600, 3601); İbnu Mace, Ahkam 30, (2366); Tirmizi, Şehadet 1, (2299)|4908
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Adalet Ve Şehadet|ebu davudİbnu mace|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bedevinin, köylü aleyhindeki şehadeti caiz değildir." |Ebu Davud, Akdiye 17, (3602); İbnu Mace, Ahkam 30, (2367)|4909
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Adalet Ve Şehadet|tirmiziebu davudİbnu mace|Eymen İbnu Hureym İbni Fatih|Resulullah (sav): "Yalan şehadet Allah'a şirkle bir tutulmuştur!" buyurdular ve şu ayeti okudular. (Mealen): "...Putlara tapmak gibi bir pislikten ve yalan sözden de kaçının." (Hacc 30). |Tirmizi, Şehadet 3, (2300, 2301); Ebu Davud, Akdiye 15, (3599); İbnu Mace, Ahkam 32, (2372)|4910
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Adalet Ve Şehadet|müslimmuvattaebu davudtirmizi|Zeyd İbnu Halid|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Size şahidlerin en hayırlısını haber vermeyeyim mi: O kendisine taleb edilmezden önce şehadet etmeye gelendir." |Müslim, Akdiye 19, (1719); Muvatta, Akdiye 3, (2, 720); Ebu Davud, Akdiye 13, (3596); Tirmizi, Şehadat 1, (2296)|4911
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Adalet Ve Şehadet|ebu davudnesai|Huzeyme İbnu Sabit|Resulullah (sav) bir bedeviden bir at satın almıştı. Aleyhissalatu vesselam, onu eve kadar getirivermesini ve orada parasını almasını söyledi. Bu sırada kendisi hızlı hızlı yürüdü; bedevi ise ağır ağır yürüyordu. (Aralarında epeyce bir mesafe hasıl oldu. Bu sırada) bazı kimseler bedeviye gelip at üzerinde pazarlık yapmaya başladılar. Onu Resulullah (sav)'ın satın almış olduğunu kimse bilmiyordu. Bedevi, Aleyhissalatu vesselam'a seslenip: "Şu atı alacaksan al, değilse sattım!" dedi. Resulullah (sav) bedevinin bu sözünü işitince adama yönelip; "Ben onu zaten senden satın aldım ya!" buyurdular. Ama bedevi: "(Bu ne demek?) Vallahi ben onu sana satmadım!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Bilakis! Ben onu senden aldım" dedi. Bunun üzerine bedevi: "Bir şahit getir!" demeye başladı. Hemen Huzeyme alınıp: "Ben şehadet ederim, siz onu satın aldınız!" dedi. Aleyhissalatu vesselam, Huzeyme'ye gelerek: "Ne ile şehadet ediyorsun?" diye sordu. Huzeyme: "Sana olan tasdikim ile, Ey Allah'ın Resulü!" dedi. bunun üzerine (sav) Huzeyme'nin şehadetini iki kişinin şehadeti yerine koydu. [Rezin şu ziyadeyi ilave etti: "Bedevi: "Bu, Resulullah mı?" dedi. Ebu Hüreyre kendisine: "Peygamberini tanımaman cahillik olarak sana yeter, Allah Teala Hazretleri doğru söyledi: "Bedeviler küfür ve nifak yönünden daha şiddetli ve Allah'ın Resulü'ne indirdiği emir ve yasakları bilmemeye daha müsaitdirler" (Tevbe 97). Bedevi bunun üzerine atı sattığını itiraf etti."] |Ebu Davud, Akdiye 20, (3607); Nesai, Büyu 91, (7, 302)|4912
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Adalet Ve Şehadet|buhari|İbnu Abbas|Şöyle hitab etmiştir: "Ey Müslümanlar! Peygamberiniz (sav)'e indirilen kitap, Allah'ın en yeni kitabı ve içine hiçbir şey karışmamış olduğu halde, onu okuyup durduğunuz halde, nasıl olur da Ehl-i Kitab'a (şeri) birşey sormaktasınız? Halbuki Allah Teala Hazretleri, Ehl-i Kitab'ın Allah'ın kitabını değiştirip elleriyle yeni bir kitap yazdıklarını, sonra da az bir menfaati satın almak için: "Bu, Allah katındandır" dediklerini haber vermektedir. Bilesiniz, size gelen ilim, onlara soru sormanızı men etmektedir. Hayır! Vallahi onlardan bir kişinin bile sizen inen kitaptan sizlere bir şey sorduğunu görmüyoruz." |Buhari, İ'tisam 25, Şehadat 29, Tevhid 42|4913
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Adalet Ve Şehadet|ebu davud|Şa'bi|Müslümanlardan birine, Dakuka'da ölüm geldi. Vasiyetine şahidlik edecek hiçbir Müslüman bulamadı. Bunun üzerine Ehl-i Kitap'tan iki kişiyi vasiyetine şahid kıldı. Bunlar Kufe'ye geldiler. Ebu Musa el-Eş'ari'yi bulup durumu haber verdiler. Bunlar ölenin tereke ve vasiyetini beraberlerinde getirmişlerdi. Ebu Musa (ra) onlara: "Bu hadise, Resulullah (sav) devrinden sonra hiç görülmeyen bir hadisedir" dedi. İkindi namazından sonra onlara, ihanet etmedikleri, yalan söylemedikleri, vasiyeti tebdil etmedikleri, gizlemedikleri, değiştirmedikleri, söylediklerinin o adamın vasiyeti, getirdiklerinin de terikesi olduğuna dair yemin ettirdi. Sonra şehadetlerini(n gereğini yerine getirip) uygulamaya koydu. |Ebu Davud, Akdiye 19, (3605)|4914
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Hapis Ve Takip|ebu davudtirmizinesai|Behz İbnu Hakim an ceddihi|Resulullah (sav) bir adamı bir töhmet sebebiyle hapsetti, sonra da serbest bıraktı. |Ebu Davud, Akdiye 29, (3630); Tirmizi, Diyat 21, (1417); Nesai, Sarık 2, (8, 67)|4915
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Hapis Ve Takip|ebu davud|Behz İbnu Hakim an ceddihi|Kardeşi veya amcası, hutbe vermekte olan Resulullah (sav)'a doğrulup: "Komşularım (ve kavmim, ashabın tarafından) niçin tutulup hapsedildiler?" dedi. Aleyhissalatu vesselam (cevap vermeyip) yüzünü çevirdi. [Adam aynı sözü tekrar edince] ikinci sefer yüzünü çevirdi. Sonra adam (saygıyı taşan) bir şey söyledi. Bunun üzerine (aleyhissalatu vesselam): "Bunun komşularını salıverin!" buyurdu. |Ebu Davud, Akdiye 29, (3631)|4916
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Resulullah (sav)'ın Hükme Bağladığı Davalar|buharimüslimebu davudtirmizinesai|İbnu'z-Zübeyr|Ensar'dan bir erkek, hurma ağaçlarını suladıkları Harre'nin su arkı yüzünden Zübeyr (ra)'le ihtilafa düşüp Resulullah'ın huzurunda murafaa oldular. Resulullah (ihtilaflarını dinledikten sonra) Zübeyr'e: "Ey Zübeyr (önce) sen sula, suyu sonra da komşuna sal" buyurdular. Ensari bu hükme kızdı ve: "Böyle hükmetmen, o senin halaoğlun olmasındandır!" dedi. Resulullah bu söze çok kızdı, yüzü renk renk oldu ve: "Ey Zübeyr! Önce sen sula, sonra duvara ulaşıncaya kadar da suyu tut!" dedi. Zübeyr dedi ki: "Vallahi öyle zannediyorum ki şu ayet bu hadise ile ilgili olarak indi. (Mealen): "Hayır öyle değil! Rabbine and olsun ki, onlar aralarında kimi oraya kimi buraya çektikleri (kavga ettikleri) şeylerde seni hakem yapıp sonra da verdiğin hükümden yürekleri hiçbir sıkıntı duymadan tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar" (Nisa 65)." |Buhari, Şirb 6, 7, 8, Sulh 12, Tefsir, Nisa 12; Müslim, Fezail 129, (2357); Ebu Davud, Akdiye 31, (3687); Tirmizi, Ahkam 26, (1363); Nesai, Kudat 26, (8, 245)|4917
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Resulullah (sav)'ın Hükme Bağladığı Davalar|muvattaebu davudİbnu mace|Sa'lebe İbnu Ebi Malik|Kureyş'ten bir adamın Benİ Kureyza'da bir payı vardı. Suyunu paylaştıkları Mehzur ve Müzeynib vadisinin suyu hususunda ihtilafa düşerek Aleyhissalatu vesselam'a müracaat ettiler. Resulullah aralarında: "Su hakkı topuklara kadardır. Üstteki alttakine bundan fazlasına mani olmaz" diye hükmetti. |Muvatta, Akdiye 28, (2, 744); Ebu Davud, Akdiye 31, (3638); İbnu Mace, Ruhun 20, (2481)|4918
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Resulullah (sav)'ın Hükme Bağladığı Davalar|muvattaebu davudİbnu mace|Haram İbnu Sa'd İbnu Muhaysa|Bera İbnu Azib (ra)'e ait bir at, Ensar'dan bir zatın bahçesine girdi ve zarar meydana getirdi. Resulullah (sav), bunun üzerine: "Mal sahibinin, malını gündüzleyin; hayvan (mevaşi) sahibinin de hayvanını geceleyin muhafaza etmesine hükmetti." |Muvatta, Akdiye 37, (2, 747, 748); Ebu Davud, Büyu 92, (3569, 3670); İbnu Mace, Ahkam 13, (2332)|4919
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Resulullah (sav)'ın Hükme Bağladığı Davalar|tirmiziebu davudİbnu mace|Rafi İbnu Hadic|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim başkasının tarlasına onların izni olmadan ekim yaparsa, ektiğinde hiçbir hakka sahip olamaz, ona sadece nafakası verilir." |Tirmizi, Ahkam 29, (1366); Ebu Davud, Büyu 33, (3403); İbnu Mace, Ruhun 13, (2466)|4920
KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ|Resulullah (sav)'ın Hükme Bağladığı Davalar|ebu davud|Ebu Said|İki kişi, bir hurma ağacının harimi hususunda ihtilaf ederek Resulullah (sav)'a başvurdular. Resulullah (sav) ağacın ölçülmesini emir buyurdular. Yedi veya beş zira' olduğu tesbit edildi. Aleyhissalatu vesselam (harimin) o kadar olmasına hükmetti. |Ebu Davud, Akdiye 31, (3640)|4921
KATL BÖLÜMÜ|Katlden Nehy|buhari|Said İbnu'l-As|Said İbnu'l-As (ra) hazretleri İbnu Ömer (ra)'den naklen anlatıyor: "Resulullah (sav) buyurdular ki: "Mü'min, haram kana bulaşmadıkça dininde genişlik içindedir." Said İbnu'l-As der ki: "İbnu Ömer (ra) (Resulullah'ın sözünden sonra şunu) söylediler: "Kişi, nefsini bulaştırdığı taktirde, kurtuluşu olmayan çok ciddi amellerden biri, haksız yere haram kan dökmesidir." |Buhari, Diyat 1|4922
KATL BÖLÜMÜ|Katlden Nehy|nesai|Muaviye İbnu Ebi Süfyan|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Her günahı Allah'ın mağfiret buyurması muhtemeldir. Ancak bilerek mü'mini öldüren veya kafir olarak ölen kimse hariç..." |Nesai, Tahrim 1, (7,81)|4923
KATL BÖLÜMÜ|Katlden Nehy|nesai|Büreyde|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Mü'minin öldürülmesi, Allah katında dünyanın zevalinden daha büyük (bir hadise)dir." |Nesai, Tahrim 2, (7, 83)|4924
KATL BÖLÜMÜ|Katlden Nehy|tirmizi|Ebu'l-Hakem el-Beceli|Ebu Hüreyre ve Ebu Said (ra)'i dinledim. Resulullah (sav)'ın şöyle söylediğini müzakere ediyorlardı: "Eğer sema ve arz ehli bir mü'minin kanını (haksız yere dökmede) iştirak etselerdi, Allah her ikisini birden cehenneme atardı." |Tirmizi, Diyat 8, (1398)|4925
Dostları ilə paylaş: |