Mütehayyile / Müfekkire:
Hayal formlarının işlendiği yer. At gövdesini alıp üstüne kuş oturtturabilir mesela. Hanlam ve formları çekip alma ve işleme kabiliyeti. Şiir tabiatı olanların bu yönleri son derece gelişmiştir.
Vehim: yargı gücüdür. İnsana hayavni derecede gerekli olan tabii bir melekedir. Hayvani seviyede tümel diye birşey yoktur. Hep tikeldir.
-
burada bulunan tüm anlamlar tikeldirler. Kavram olamları için nefsulinsaniyyeye geçmeleri gerekir.
Vehimle ilgili örnek: mezarlıktan geçen kişi, ortaya bir kazık çakması gerekir. Ancak ayağına birşey dolaşıyor ve kalp sektesinden o-ölüyor. Bir bakıyorlarki kendi pardesüsünü yere çakmış. Burda onu öldüren nedir???
-
mezarlık hakkındaki tüm imgeler ve anlatımlar onda bir vehime yol açıyor. Onu vehim gücü öldürür. Ancak kişi doğru vehimlerede ulaşabilir. Hayavni seviyede çok yararlı birlşeydir.
Akıl
Ameli akıl tüm davranişlarda devrededir. Teorik akıl hırzızlığın kötü olduğunu söyler. Ancak eğer bir kişi hastalıktan ölmek ğzereyken ilaç arayışını çıktıysanız, hırsızlığı göze alırsınız. Orada insan hayatı daha önemlidir. Ameli akıl’ın doğru çalışmasına FERASET denir. İsabetli kararlar verebilmek ameli akla bağlidir.
Aşağıdaki taksim nefsin güçleri bakımından yapılmış bir taksımdır. 3 ayrı nefis değil ( bu Platon’da var), bir nefsin 3 kuvveti
şemaya Açıklama:
النفس: الكمال الاول للجسم الطبيعي الألي
Ebu Hamid Muhammed el-Gazzali (1058-1111)
-
Gazzali çok yönlü entelektüeldir
-
Babası ‘gazzal’ imiş bundan dolayı İstanbul’daki Ansiklopedi geleneğinde ismi çift ‘z’ ile yazılır. Ankara’daki gelenek ise Montgomery Watt’ın araştırmalarını esas alarak tek ‘z’ ile yazar
-
Kendisi İran’daki Tus şehrinden gelir
-
Fıkıhta Şafiidir, itikadda Eşari başlangıç noktasından başlayıp Eşariliği geçen yönlerini geliştirmiştir
-
İbn Sina Çağdaşlarından sayılabilir, İbn Sina’dan çok etkilenmiştir.
-
‘İbn Sina ve talebeleri ‘ diye anımsanır, bu bütün İbn Sina’dan sonra gelen düşünürleri talebeleri saymaya eğilimli bir düşüncedir ki, her alimin arkasında ‘muhteşem Buharalı TÜrk’ vardır
Hayatı (ilimle irtibatlı olarak)
-
öğrenciliği
-
medresede ders verdiği dönem
-
medreseden kaçtığı dönem
! Nizamiye Medresesine bağlı olarak ilim serüveni geçirmiştir. Nizamiye nin
konjonktörüyle sıkı sıkıya bağlantılıdır.
1.Öğrenciliği
Nişapur’daki Nizamiye medresesinde geçirmiştir. Hocası İmam’ul Haremeyn El-Cüveyni’dir. Gazzali’de hiçbir ana fikir yoktur ki, hocası tarafından dile getirilmiş olmasın. Cüveyni büyük bir kelamcı olarak zikredilmesine rağmen, Nizamiye’de Fıkıh dersleri vermiştir. Gazzali fıkıh derslerini ondan aldı , bağdattaki Nizamiye’de verdiği ders de, Fıkıh idi. Nizamiyye medreselerinin müfredatı Şafii Fıkhı ve Usulu’nden ibaretti. Zira bu mederese hukukçu yetiştirmek için vardı.
Kelam bile okutulmuyordu. Bazıları, müderris olarak gazzali’nin fıkıh dışında kalan ilimleri de okuttuğu söylenir, ancak bu yanlıştır. Gazzali profesyonel Fıkıh Hocasıdır ancak diğer ilimlerle meşhur olmuştur.
Nizamıye medreselerini kuran kişi, Melikşahın/Selçukluların veziri olan Nizamulmülk’tür. Sünni düşünceyi yaymak amacıyla. Aynı zamanda Mısır’da El-Ezher üniverstesi Şii_Fatimi düşüncesi için ilim adamları yetiştirmek için kurulmuştur. Nizamulmülk bu tehditin farkına varır, ve Sünni Kelamı inşa etmek için Nizamiye medreselerini kurar. -> ilmi politika
Aynı zamanda Alamut Kalesinde Batıni bir tehdit ortaya çıkmıştır. İlmi ve silahlı propaganda başlamıştır. Özellikle gençleri kendi safhalarına çekmek için ihvanısafa risalelerini kullanmıştırlar. İsmaililikle ve Batınilik ile İhvanı safa birlikte zikredilir,halbuki bu yanlıştır. Alamut Kalesi denilen yer:
Hasan Sabbah’ın dervişlerine haşhaş ve yalancı cenneti yaşatarak, onun için savaşmak üzere kandırır ve varacakları yerin o yalancı cennet olacağını söyler.
Bunun üzerine suikastler düzenlerler. -> ‘Assasin’/’Assasination’
-
yani medreselerin açılmasının nedeni İsmailiyye’nin silahlı ve ilmi tehditlerini ilim kanalı üzerinden def etmektir
-
Mutezili, Şii, düşüncesin ardında olan felsefe kültürünü yıkmak
Ancak: Gazzali Felsefecileri tenkit ederken, İbn Sina ve felsefecilerin etkisinden kurtaramaz kendini. Kendisinin bu kadar entelektüel oluşu, Felsefeye borçlu olduğu birşeydir. Aynı zamanda Gazzali’yi Gazzali yapan Sufilikle olan alakasıdır.
-
talebeliğinde göze batmış ve yükselmiş olmalı ki, Bağdat’a başmüderris olarak atanmıştır.
-
Huccet’ul –İslam olarak anılır
-
En verimli dönemi bağdatta ders vermeye başladığı dönemdir
El Munkizu min eddalale adlı eserinden:
-
Bir süre ders verdikten sonra Gazzali birden fikri ve ilmi ve aynı zamanda vucudünu hasta eden bir buhran geçirir: ‘Şüphe krizi’ geçirir, adeta Sofestaiyye mezhebine girmiştim..’ der. Gazzali’nin şüphesi patolojiktir, hasta edici (bazıları Descartes’ın bilnçli şüpheciliğini Gazzali’nin şüphesine benzetir, ancak bu mukayese edilemez.)
-
Ben ‘NUR’ sayesinde kurtuldum der. Buhranından çekip giderek kurtulma çabasına giriyor ve Şam’daki Dervişlerle olan tasavvufi birlikteliğiyle kurtuluyor. İlham ve aydınanlanma tecrübesiyle huzura kavuşuyor
-
Gazzali daima Yakin’in yani kesinliğin peşinde idi
-
bu buhrandan sonra kendine geliyor ve sosyal sorumlulukların farkına varıyor-> ihya-ı ulumiddin’i yazar, ilimlerin ihyası Gazzali’ye göre Tasavvuf ile olmaktadır, fıkıhtan bahsetse de özünde Tasavvufi bir eserdir
-
hayatın sonlarına doğru, Munkizu min eddalale, ve son olarak Fıkıh’taki şah eserini el-Mustasfa’yı yazar
Kelami eserleri:
-
iktisad fi itikad
-
fadailül batınıyye
-
Miyarul ilm
-
El kıstasul mustakill
-
Gazzali
Ve Tehafutu’l Felasifesi
Tehafutun 2 anlamı vardır ve bu iki anlam birbiryle çelişkili değildir
-
Mukaddimeleri 4 tanedir
-
Bu mukaddimelerde ilimler hakkında bir kaç görüş arzeder: Musiki ve matematik birer ilimdiler. Öklit matematiğinin hayranıdır
-
Gazzali’nin aradığı ‚Yakin’dir yani kesin bilgidir.
-
Dolayısıyla felsefe –bilim ilimleri din ilimleri için son derece önemlidir,
EL-Ulumul felsefiyye ve el ulumul akliyye bir bütündür, topyekün olarak felsefi ilimlerin düşmanı değildir bunu söylemek yanlış olur.
-
Mantıkla alakalı hassasiyeti vardır ‚Mantık bilmeyenin ilmine fetvasına güvenilmez!’
-
Ebu Bekir ibn Arabi: Şeyhimiz Gazzali Felsefenin derinliklerine dalmak istedi ama bir dalınca tekrar çıkamadı...’
-
Meşşai filozofları eleştirir, Farabi ve İbn Sina şahsında. -> gayr-ı dini olabilen neticelere ulaşabilmişlerdir. Bu Filozofların hayatları da dini disiplin dışına çıkmıştır. Gazzali’nin iddia ettiğine göre: Bunların hakiki niyetleri dini yıkmaktır. Etkili ve karizmatik oldukları için, hayranları da çoktur. Benim tehafut kitabımdaki amacım, yakin’i bulmak değil, bunların sistemini başlarına cökertmektir ve aynı zamanda Batıl kelami fırkaların da asıl kötün niyetlerini göstermektir
-
Gazzali’nin Mantık hakkındaki görüşü : Filozofların ilmi değildir Mantık bizim İslam alimlerinin geliştirdikleri bir ilimdir. Cüveyni’nin mantık kitabı vadır ancak ısrarla mantık kelimesini kullanmaz: Kıyas ya da kıstas’ı kullanır, Gazzali de aynı kullanıma önem verir
-
Gazzali’ye göre sorun Metafiziktedir: Filozofların burhanla ilgili temel tezleri metafizikte kesin kanıt vermemekte, ve böylelikle başka ilimlerde de işe yaramaz. Metafizik kulli bir ilimdir eğer burhan bunda kesin kantı vermekten acizise, diğer ilimlerde de bir kesin bilgiye götürmez.
-
Açık bir şekilde felsefi görüşübenimser: Ruh gayrı cismani bir cevherdir. Ancak burhanla bunu kanıtlama yöntemi tutarsız ve yetersizdir! -> metodolojiye hucum eder
-
Burhan yanlış itikatlere ve inançlara götürür. :
-
3 meselede tekfir eder, geri kalan 17 konudan dolayı tekfir etmez ancak eleştirir.
Başka alimlelr de bu konu da buna benzer şeyler söylemişler. Ehl-i Kıble’den söylemiş olanlar varsa, tekfir etmekten kaçınır. Ancak bu 3 meselede şimdiye kadar ehl-i kıbleden kimse filozoflar gibi düşünmemiştir öyleyse bu düşüncelerinden dolayı filozoflar tekfir edilebilirler.
-
Burhanı matematikte tatbik ett,kleri gibi metafizikte tatbik edememişler
3 mesele şudur:
1. Alemi kadim saymışlardır
2. Allah cüz’iyyatı bilmez demişlerdir
3. Cismanı haşrı kabul etmezler
-
bu üç mesele onları tekfir etmek için yeterlidir
-
bu tekfir’i herhangi bir konjonktürel bir eğilime bağlamak mümkün değildir, zira ömrünün sonuna kadarvazgeçmemiştir
-
Ehl-i Hadis / Fıkıh tehafutun yazılışından sonra rahatlamışlardır, zira farabi ve İbnSina ile başedememişlerdir
Gazzali’nin iddaları, Filozoflar der ki:
-
‚Alem kadimdir’
-
İbn Sina’nın eserlerine bakıldığında hiçbir yerde, Alem kadımdir demez. Allah kadimdir.
İbn Sina açısından Kıdem:
a) zaman bakımından kıdem: ‚babam benden önce.’
Tekaddum/Teahhur yani kronolojik kıdem
b) Varlık bakımından (vucudi/zati kıdem) : ‚illet esere tekaddum eder’
burada alemin kıdeminden bahsedemeyiz, zira Allah aleme tekaddum eder
Zaman aleme tekaduum eder mi? Yani Alem zaman bakımından kadım midir? Filozof bunukastettmiş olabilir mi? cvp: Hayır. Zira zaman denilen şey alem olduktan sonra vardır.
Asıl nedir?: varlık bakımından illet eserden önce gelir, alem zamana tekaddum eder de diyemeyiz. -> öyleyse Gazzali neyi kastetti???
İbn Sina:
Allah daima yaratma faaliyeti içerisindedir. Allah’ın varlık verme faaaliyetinden kesildiğini düşünemeyiz.Zira bu eksiklik olur. -> Amacı : Allah’ı noksanlıktan/Ta’til den beri kılmak. ( Kulle yevmin huve fi şe’n)
Gazzali işte bu noktayı eleştirir. Filozofun niyeti kötü olduğu için netice kötü oluyor. Aslında İbn Sina Alem kadimdir demek istiyor ancak söyleyemiyor başka şekillerde bunu ifade ediyor! Bunu demekle Dehriyye’den farkı olmuyor, diyor.
Gazzali açıkca Filozoflara kötü niyet atfediyor! -> İlhan Kutluer : ibn Sina’Ya şu denilebilirdi: niyetin iyi ama netice kötü. Herşeyi diyebilirsin ancak kötü niyetlisin diyemezsin!...
2) Allah cüzziyyatı bilmez
Biz beşer olarak zamani kategorinin içinde biliriz. Cüzziyyatı böyle algılaraız.
İbn İSna: Allah gayr-ı zamani bilir, transzendental biçimde bilir. Yani cüzziyyatı külli bir biçimde bilir. Açıkca herşeyi kuşatmıştır, der. Yanlış anlaşılmaktan korkarak , herhangi bir yaprağın düşüşünü bilir,der.
-
Gazzali yine eleştirir. Bu kez yanlış anlamak ister!
3) Cismani haşr yoktur
İbn Sina mead bahsinde bu konuyu ele alır:
Ruh ölümsüzdür.-> burhan ile ispat edilir
Biz bunu felsefi burhan ile ispat edebiliriz. Ancak cismani haşrı ispat etmek felsefeyle mümkün değildir, felsefe buna güç yetiremez. Ruhun ölümsüzlüğünü kanıtlarsak, ahireti kanıtlamış oluruz ancak onun mahiyetini bize din haber verir. Yani bunun ilmi akli değil nakli’dir!!! Vahzin bize getirdiği haber bizi bu konuda aydınlatır.
Gazzali İbn Sina’nın gençliğinde yazdığı eseri alır oradan alıntılar vererek tüm filozoflara isnat eder. Ancak sonradan yazdığı kitaplara bakmaz bile. Hatta mizanu’l amel adlı eserinde ehli kıblenin haşr konusunda 3 gruba ayrdıldığını, sufiyye’Nin ekseriyetinin sadece ruhani olacağına inandıklarını söyler. -> öyleyse sadece felasifeyi değil, tüm sufiyye tekfir edilmelidir??
Üç mesele
|
İBN SİNA
|
GAZZALİ
|
İBN RÜŞD
|
(Gazzali’nin filozoflara nisbet ettiği söz)
„ALEM KADİMDİR“
iddiası
| -
Yalnızca Allah kadimdir
-
Allah sürekli varlık verir
-
Alem „daimidir“
-
Ezelî olan yaratmadır. Melik-Mülk (Kingdom-King ilişkisi)5
| -
Eğer alem sürekliyse bu kadim manasına gelir
-
Eğer kadimse, yaratılmamış demektir
| -
الخلق المستمر
-
Sudur teorisi hatalıdır, çünkü Aristo’da yoktur
|
„ALLAH CÜZİYYATI BİLEMEZ“6
iddiası
| -
Allah’ın bilgisi mevcudâtın nedenidir
-
Bilgi varlığı önceler
-
على نخو على
-Gazzali buradan yola çıkarak eleştirir onu.7
| -
Külli tarzda bilir demek, cüziyyatı bilmez demek
| -
Allahın ilmi bizim bilgimizle kıyaslanamaz. Külli-cüzi, bunlar bizlerle ilgili kavramlar, Allah’la ilgili değil. Bunlardan yola çıkarak Allah’ın ilmini değerlendiremeyiz
-
Ne külli ne de cüz‘i
|
„CİSMANÎ HAŞIR YOKTUR. HAŞIR RUHANİDİR“ iddiası
| -
felsefe cismanî haşri kanıtlayamaz. Cismanî haşri peygamberle biliriz. Ancak cismanî haşir kelamcıların cisim kavramıyla da açıklanamaz. Bir semavi beden
| -
cismanî haşri inkar ediyorlar. Bu Kur’an’a aykırıdır. Ruhanî haşr vardır
| -
Ruhanî haşır vardır
-
Cismanî haiırda vardır
-
Niteliğini bilmiyoruz
(Gittiğimizde görürüz)
|
İLLET MESELESİ (17.MESELE) DETERMİNİZM
| -
Varlık zincirinin kozmolojik esası, illiyet zinciridir. İllet-Malul arasındaki ilişki zorunludur
-
(Eğer ateş İbrahimi yakmıyorsa bununda bir sebebi vardır elbet.
| -
İllî zorunluluk mucizeyi imkansız kılar
-
Adetullah geeçerlidir (Habitus)
| -
Eğer illiyeti reddedersek, bilim yapmayız, hatta Sofestaî oluruz
|
İBN RÜŞD
İbn Rüşd’ün görüşlerini tekrar açacak olursak:
-
alem kadim olamaz zira, allah bir kere kün demeyi bırakırsa oluş da biter
-
Kuran’a bakıldığında her iki alimi de destekler ayetler bulunabilir (İbn Sina – Gazzali )
-
İbn Rüşd çok güçlü bir Aristo’cudur, hayranlık derecesindedir. Aristo’ya ayrıca bir ilahi yüklem verir, Allah onu insanlığa kazanç olsun diye göndermiştir der.
Ancak İbn Rüşd’ün bu derece olan hayranlığı sağlıksızdır.
-
İbn Rüşd insanın tanrıyı daima antroprmorphik gördüğünü bunun ise yanlış olduğunu hatırlatır. Külli-cüzi kavramları insanın bilmesine atfen konulan kavramlardır. Bu ise Allah için yanlış olur. Allah’in bilgisinin ne olduğunu bilmeyeyizbu konuyu allah’a havale etmek gerekir. Ancak ne olmadığını bilebiliriz. Külli veya cüzi değildir.
İbn Rüşd’ün Eserleri
-
فصل المقال فيما بين الحكمة و المشرقة من الاتصال
= Din ve Felsefe nin ilişksi üzerine bir açıklama
aslında bir fetva kitabıdır
Konuları temelde ikiye ayrılır:
-
Felsefenin meşruiyyet ve gerekliliği: felsefe nedir? Neyle uğraşır?
Din neden bahseder? Akletmeyi/araştırmayı emreder mi? Felsefe bu işlevi yerine getirir mi? Zann’a karşı olmak daima yakın’i aramak Kuranda emir midir? Emir ise, Felsefe bu arayışı karşılar mı? -> ÖyleyseFelsefe mendup olmayı bırakın vaciptir!
-> belli ki Felsef e savunması yapmaya kendisini mecbur hissetmiştir
-
Felsefi Tevil: ayetlerin bir kısmının zahir anlamı esastır. Bunların tevili haramdır. Batını anlamı esas olan ayetler de vardır. Bunlarda da tevil yapmak farzdır. Bu tevili ise kim yapacaktır? Kelamcıların cedel yöntemi tevil için yeterli değildir. Onlar zahiri olan ayetleri insanlara akli olarka açıklamalıdırlar. Batını tevili ancak Filozfolar yapabilir!
ادْعُ إِلِى سَبِيلِ رَبِّكَ بِالْحِكْمَةِ وَالْمَوْعِظَةِ الْحَسَنَةِ وَجَادِلْهُم بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ إِنَّ رَبَّكَ هُوَ أَعْلَمُ بِمَن ضَلَّ عَن سَبِيلِهِ وَهُوَ أَعْلَمُ بِالْمُهْتَدِينَ
„Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel güzel öğütle davet et ve onlarla en güzel şekilde mücadele yap! Çünkü Rabbin, yolundan sapanı en iyi bilendir ve doğru yolda gidenleri en iyi bilen de ancak O'dur.“ NAHL 125
hikme = burhan , Filozoflar/ Mevize = Retorik,Hatabe, vaizler/ cadilhum = Kelamcılar
aynı yorum Fahreddin er-Razi’nin tefsirinde de vardır. Daha önce İbn Sina Hatabe adlı eserinin hemen girişinde bu tefsiri yapmışıtr.
= arguman geliştirme yöntemleri (metodoloji üzerine)
Bu ikinci kitapta iki delilden bahseder:
Kelamcıları hudus delilini sert bir şekilde eleştirir, ve onların bile buna inanmadıklarını söyler.
Kuran’da iki delil vardır!:
-
İnayet – İhtira: İnayet delili şunu ifade eder: Evrendeki herşeyin insan için tasarlanmış olduğu -> günümüzde: tasarım delili. İhtira delili: varlığın ilk yaratılışının nasıl olduğunu bilmek için sadece embryo’Nun gelişimine bakmak gerekir. Bu yolla yaratılışın sırrına vakıf olursunuz. Kuran ayetlerinde sürekli incelemeye teşvik edilir. Bu ise felsefe yapmakla olur
-
Vahiy ve Nubuvvet:
-
Her dinin güçlü bir vahiy ve nübüvvet geleneği ve birikimi söz konusudur
www.ti-entertainment.com |
Müzmin felsefe talebesi’nin talebeleri…
Dostları ilə paylaş: |