İSLÂm prensipleri ansiklopediSİ



Yüklə 13,72 Mb.
səhifə1011/1221
tarix05.01.2022
ölçüsü13,72 Mb.
#76819
1   ...   1007   1008   1009   1010   1011   1012   1013   1014   ...   1221
Atıf notları:

-Dar-ı İslâm’da tabirat-ı diniye tağyir edilemez, bak: 632, 2774. p.lar.

-Dar-ı İslâm’da dine aykırı neşriyat yapılamaz, bak: 2724. p.

3488- Ankara’da ilk meclis kurulduğu zaman Bediüzzaman’ın mebuslara dağıttığı beyannamenin şeaire de temas eden kısmında diyor ki:

“Şu inkılab-ı azîmin temel taşları sağlam gerek. Şu meclis-i âlînin şahsi­yet-i maneviyesi -sahip olduğu kuvvet cihetiyle- mana-yı saltanatı deruhde etmiştir. Eğer şeair-i İslâmiyeyi bizzat imtisal etmek ve ettirmekle mana-yı hilafeti dahi vekâleten deruhde etmezse, hayat için dört şeye muhtaç, fakat an’ane-i müstemirre ile günde lâakal beş defa dine muhtaç olan şu fıtratı bo­zulmayan ve lehviyat-ı medeniye ile ihtiyacat-ı ruhiyesini unutmayan bu mil­letin hacat-ı diniyesini Meclis tatmin etmezse, bilmecburiye mana-yı hilafeti tamamen kabul ettiğiniz isme ve lafza verecek. O manayı idame etmek için kuvveti dahi verecek. Halbuki Meclis elinde bulunmayan ve Meclis tarikıyla olmayan böyle bir kuvvet, inşikak-ı asaya sebebiyet verecektir. Bilirsiniz ki ebedî düşmanlarınız ve zıtlarınız ve hasımlarınız, İslâmın şearini tahrib edi­yorlar. Öyle ise zaruri vazifeniz, şeairi ihya ve muhafaza etmektir. Yoksa şu­ursuz olarak şuurlu düşmana yardımdır. Şeairde tehavün, zaaf-ı milliyeti gösterir. Zaaf ise düşmanı tevkif etmez, teşci’ eder.” (M.N. 101)



3489- Bu şeaire ait ikazlar, dinî hayatın istikbali bakımından çok nazik ve ciddi bir devrede yazılmıştır. Bu devrede dine muarız gizli cereyanlar, heye­canlı bir faaliyet içindedirler. İslâmiyetin can damarı hükmünde olan ve bil­hassa avamın dinî hissiyatının devamlılığının istinadgâhı bulunan şeair-i İslâmiyenin terkiyle, Avrupaî bir hayat tarzını ikame ederek; Türk milletinin bin seneden beri sahib olduğu şahsiyet ve tarihî mefahirinin ruhu olan an’ane-yi diniyesinden koparmak ve Avrupa mukallidliğine düşürmek isti­yorlardı.

Halbuki Kur’an (3:110) ve emsali âyetleriyle işareten bu Müslüman Türk milletinin meziyetlerini zikrettiği gibi, kendisi de âyetin bu işarî manasını, ta­rihin safha ve sahifelerinde fiilen tefsir etmiş ve âyetin küllî masadaklarından biri olduğunu isbat etmiştir. Böyle bir milletin ahfadını, bu yüksek meziyetle­rinden uzaklaştırmak isteyen sinsi düşmanlarına karşı Bediüzzaman Hazret­leri ikaz vazifesini en zor şartlarda ifa etmiştir. Ezcümle bir eserinde şöyle diyor:



3490- “Şu dalalet-âlud ve sefahetperver medeniyetin şakirdleri ve idlal edici sakîm talebeleri, acib ihtirasat ve pek garib tefer’unlukla sarhoş olmuş­lar. Sonra gelip desiseler ile müslümanları, ecnebilerin âdâtına davet ve terk-i şeair-i İslâmiyeye teşvik ediyorlar. Halbuki: Her şeairde nur-u İslâma bir şuur ve bir iş’ar vardır. Kur’an-ı Hakîm’in tilmizleri ise bunlara mukabele edip derler ki: Ey dalalete dalmış gafiller! Dünyadan mevti, insandan acz ve fakrı kaldırmak çaresi varsa, dinden ve dinin şeairlerinden istiğna edebilirsi­niz, yoksa susunuz!.. Zira ölüm, acz ve zeval, fakr, sefer gibi ayat-ı tekviniye, yüksek sadalarıyla dinin lüzumuna ve şeairin iltizamına davet ediyorlar.” (N.İ.K. 26)


Yüklə 13,72 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   1007   1008   1009   1010   1011   1012   1013   1014   ...   1221




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin