İSLÂm prensipleri ansiklopediSİ



Yüklə 13,72 Mb.
səhifə69/1221
tarix05.01.2022
ölçüsü13,72 Mb.
#76819
1   ...   65   66   67   68   69   70   71   72   ...   1221
200-qqÂLEM v7_2 : Bütün cihan. Kâinat. *Dünya. *Her şey. *Cemaat. *Halk. Cemiyet. *Dehr. *Hususi hal ve keyfiyet. *Bir güneş ile ona tâbi olan ve etrafında devreden sey­yarelerin teşkil ettiği daire.

«Cenab-ı Hak’tan gayrı mahlukata “âlem” denmesi, mucidi olan Zat-ı Ecelle ve A’lâ Hazretlerini bilmeğe delâlette vesile olduğuna mebnidir.» (Lü­gat-ı Remzi’den) (Bak: Kâinat)

«Sani-i Hakim-i Zülcelal’in hikmetiyle, kudretiyle, nasılki insanın başında yer­leştirdiği duygularının merkezleri ayrı ayrı olduğu halde, herbiri umum o vü­cuda, o cisme hükmediyor ve daire-i tasarrufuna alabiliyor. Öyle de; bu insan-ı ekber olan kâinat dahi, mütedahil ve birbiri içinde bulunan daireler gibi, binler âlemleri ihtiva ediyor» (L.281)

«İnsanda, cisimden başka nasıl akıl, kalb, ruh, hayal, hafıza gibi manevi vücudlar da var. Elbette, insan-ı ekber olan âlemde ve şu insan meyvesinin şece­resi olan kâinatta, âlem-i cismaniyetten başka âlemler var. Hem âlem-i arzdan, tâ cennet âlemine kadar herbir âlemin, birer seması vardır.» (S.569)

Hem «Samanyolu denilen š_«WÅK7~ ­? Åh«D«8 dan, tâ en yakın seyyareye ka­dar, muhtelif vaziyet ve teşekkülde yedi tabaka, herbir tabaka âlem-i Arzdan, tâ âlem-i berzaha, âlem-i misale, tâ âlem-i âhirete kadar birer âlemin damı hük­münde birer semanın bulunması, hikmeten, aklen iktiza eder.» (S.570)

«Âlem-i ziya, âlem-i hararet, âlem-i hava, âlem-i kehriba, âlem-i elektrik, âlem-i cezb, âlem-i esir, âlem-i misal, âlem-i berzah gibi âlemler arasında müzahame ve yer darlığı yoktur. Bu âlemler, hepsi de ihtilalsız, müsademesiz küçük bir yerde içtima ederler.» (M.N.138)



201- «Sual: «w[¬W«7_«Q²7~ Ç«‡ tâbir ve tefsirinde, “onsekiz bin âlem” de­miş­ler. O adedin hikmeti nedir?

Cevab: Ben şimdi o adedin hikmetini bilmiyorum; fakat bu kadar derim ki: Kur’an-ı Hakîm’in cümleleri birer mânâya münhasır değil, belki nev-i be­şerin umum tabakatına hitab olduğu için, her tabakaya karşı birer mânâyı ta­zammun eden bir küllî hükmündedir. Beyan olunan mânâlar, o küllî kaide­nin cüz’iyatları hükmündedirler. Herbir müfessir, herbir ârif, o küllîden bir cüz’ü zikrediyor. Ya keşfine, ya deliline veyahut meşrebine istinad edip, bir mânâyı tercih ediyor. İşte bunda dahi bir taife, o adede muvafık bir mânâ keşfetmiş. Mesela: Ehl-i velayetin ehemmiyetle virdlerinde zikr ü tekrar et­tikleri

(55:19,20)  ¬–_«[¬R²A«< «ž °„«ˆ²h«" _«W­Z«X²[«"  ¬–_«[¬T«B²V«< ¬w²<«h²E«A²7~ «‚«h«8

cümlesinde; daire-i vücub ile daire-i imkândaki bahr-i rububiyet ve bahr-i ubu­di­yetten tut, tâ dünya va âhiret bahirlerine, tâ âlem-i gayb ve âlem-i şehadet ba­hirle­rine, tâ şark ve garb, şimal ve cenubdaki bahr-i muhitlerine, tâ bahr-i Rum ve Fars bahrine, tâ Akdeniz ve Karadeniz ve Boğazına -ki mercan denilen balık ondan çıkı­yor-, tâ Akdeniz ve Bahr-i Ahmer’e ve Sü­veyş Kanalına, tâ tatlı ve tuzlu sular de­nizlerine, tâ toprak tabakası altındaki tatlı ve müteferrik su deniz­leriyle, üstündeki tuzlu ve muttasıl denizlerine, tâ Nil ve Dicle ve Fırat gibi bü­yük ırmaklar denilen küçük tatlı denizler ile on­ların karıştığı tuzlu büyük de­nizlerine kadar, mânâsındaki cüz’iyatları var. Bunlar umumen murad ve maksud olabilir ve onun hakiki ve me­cazi mâ­nâlarıdır. İşte onun gibi, «w[¬W«7_«Q²7~ ¬±«‡ ¬yÅV¬7 ­f²W«E²7«~ dahi pek çok hakaikı cami’dir. Ehl-i keşf ve hakikat, keşiflerine göre ayrı ayrı beyan ederler.

Ben de böyle fehmederim ki: Semavatta binler âlem var; yıldızların bir kısmı herbiri birer âlem olabilir. Yerde de herbir cins mahlukat, birer âlem­dir. Hatta her bir insan dahi, küçük bir âlemdir. «w[¬W«7_«Q²7~ Ç«‡ tabiri ise, “Doğ­rudan doğ­ruya her âlem, Cenab-ı Hakk’ın rububiyetiyle idare ve ter­biye ve ted­bir edilir” de­mektir.» (M.328)


Yüklə 13,72 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   65   66   67   68   69   70   71   72   ...   1221




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin