İSLÂm prensipleri ansiklopediSİ


Atıf notu: - Laikliğin hukukî tarifi, bak: 2186, 2187.p.lar. 3526-



Yüklə 13,72 Mb.
səhifə1023/1221
tarix05.01.2022
ölçüsü13,72 Mb.
#76819
1   ...   1019   1020   1021   1022   1023   1024   1025   1026   ...   1221
Atıf notu:

- Laikliğin hukukî tarifi, bak: 2186, 2187.p.lar.

3526- Resul-ü Rabb-il Âlemîn ve «o Bürhan-ı Hak ve Sirac-ı Hakikat, öyle bir din ve şeriat göstermiştir ki; iki cihanın saadetini te’min edecek desatiri cami’dir. Ve cami’ olmakla beraber, kâinatın hakaikını ve vezaifini ve Hâlik-ı Kâinat’ın esmasını ve sıfâtını, kemal-i hakkaniyetle beyan etmiştir. İşte o İslâmiyet ve Şeriat öyle bir tarzda muhit ve mükemmeldir ve öyle bir surette kâinatı kendiyle beraber tarif eder ki; onun mahiyetine dikkat eden elbette anlar ki; o din, bu güzel kâinatı yapan zatın, o kâinatı kendisiyle bera­ber tarif edecek bir beyannamesidir ve bir tarifesidir. Nasılki bir sarayın us­tası, o saraya münasib bir tarife yapar. Kendini vasıflarıyla göstermek için, bir tarife kaleme alır; öyle de: Din ve Şeriat-ı Muhmmediye’de (A.S.M.) öyle bir ihata, bir ulviyet, bir hakkaniyet görünüyor ki; kâinatı halk ve tedbir ede­nin kaleminden çıktığını gösterir. Ve o kâinatı güzelce tanzim eden kim ise, şu dini güzelce tanzim eden yine odur. Evet o nizam-ı ekmel, elbette bu nazm-ı ecmeli ister.» (M.193)

3527- Şeriatın mübelliği olan o Zat-ı Kerim (A.S.M.) «tek başına... Ne muini var ve ne yardım edeni; ne saltanatı var ve ne definesi. Meydana çık­mış, bütün dünyaya karşı mübareze ediyor. Ve umum insanlara hücum et­meye hazırlanmıştır. Ve omuzlarına Küre-i Arz’dan daha büyük bir hakikat almıştır. Elinde de, insanları saadetini te’min eden bir şeriat tutmuştur ki, li­basa benzemiyor; cild ve deri gibi yapışık olup, istidad-ı beşerin inkişafı nisbetinde tevessü’ ve inkişaf etmekle, saadet-i dareyni intac ve nev’-i beşe­rin ahvalini tanzim eder. O şeriatın kanunları, kaideleri nereden gelmiş ve nereye kadar devam eder gider diye sorulduğu zaman, yine o şeriat, lisan-ı i’cazıyla cevaben diyecektir ki:

Biz Kelâm-ı Ezelî’den ayrıldık; nev’-i beşerin fikriyle beraber ebede ka­dar devam edip gideceğiz. Fakat nev’-i beşer dünyadan kat’-ı alâka ettikten sonra, biz de sureten, teklif cihetiyle insanlardan ayrılacağız. Fakat manevi­yatımız ve esrarımızla nev’-i beşerin arkadaşlağına devam edip, onların ruh­larını gıdalandırarak, onlara delil olmaktan ayrılmayacağız.» (İ.İ. 114)

Evet «Şeriat-ı Garra Kelâm-ı Ezelî’den geldiğinden ebede gidecektir. Zira şecere-i meyl-ül istikmal-i âlemin dalı olan insandaki meyl-üt terakkinin mahsul ve semeresi olan istidadın telahuk-u efkârla hasıl olan netaicinin teşerrüb ve tegaddi ile büyümesi nisbetinde, Şeriat-ı Garra aynen maddi zi­hayat gibi tevessü’ ve intibak edeceğinden ezelden gelip ebede gideceğine bürhan-ı bahirdir.» (İ.M.Ş. 76) (Bak: 327.p.)

3528- Hem bu «şeriat, ulûm-u esasiyenin hayatî noktalarını tamamıyla tazammun etmiş olan ulûm ve fünundan mülahhastır. Evet tehzib-ür ruh, riyazet-ül kalb, terbiyet-ül vicdan, tedbir-ül cesed, tedvir-ü menzil, siyaset-ül medeniye, nizamat-ül âlem, hukuk, muamelat, adab-ı içtimaiye vesaire vesa­ire gibi ulûm ve fünûnun ihtiva ettikleri esasatın fihristesi, Şeriat-ı İslâmiyedir. Ve aynı zamanda, lüzum görülen mes’elelerde, ihtiyaca göre iza­hatta bulunmuştur. Lüzumlu olmayan yerlerde veya zihinlerin isti’dadı olma­yan mes’elelerde veyahut zamanın kabiliyeti olmayan noktalarda, bir fezleke ile icmal etmiştir...

Böyle bir şeriatın ihtiva ettiği fenlerin üçte biri bile; şu zaman-ı terakkide, en medeni yerlerde, en zeki bir insanda bulunamaz. Binaenaleyh vicdanı in­saf ile müzeyyen olan zat, bu şeriatın hakikatının bütün zamanlarda, bilhassa eski zamanda, takat-ı beşeriyeden hariç bir hakikat olduğunu tasdik eder.» (İ.İ.112)




Yüklə 13,72 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   1019   1020   1021   1022   1023   1024   1025   1026   ...   1221




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin