İSLÂm prensipleri ansiklopediSİ



Yüklə 13,72 Mb.
səhifə350/1221
tarix05.01.2022
ölçüsü13,72 Mb.
#76819
1   ...   346   347   348   349   350   351   352   353   ...   1221
İki atıf notu:

-Gayretullaha dokunmanın cezası, bak: 4073 p.

-Geçmiş asırlarda asi kavimlerin helâk edildiğini bildiren âyetler vardır, bak: 3373p.

1042- Buhari’nin 67. Kitabü’n-nikah 107. babından alınan bir hadis-i şe­rifte şöyle buyurulur:

­yÁV7~ «•Åh«&_«8 ­w¬8ÌY­W²7~«|¬# Ì_«< ²–«~ ¬yÁV7~ ­?«h²[«3«— ­‡_«R«< |«7_«Q«# ­¾«‡_«A«# «yÁV7~ Å–¬~

“Allah Tebareke ve Teala, mü’minler hakkında gayret ve hamiyet göste­rir (hayır ve saadet diler). Ve Allah Teala’nın gayreti, Allah’ın haram kıldığı fena şeyleri (gü­nahları) mü’minin işlememesi içindir.” (Bak: 1522 p.da bir âyet notu)

Buhari, bu hadisi “gayret” başlığıyla açtığı bir babında rivayet etmiştir. Bu keli­menin Allah Teala’ya ve insanlara nisbetle manası başka başkadır. Cenab-ı Hak asabî teheyyüçten, ruhî infial ve teessürden münezzeh olduğu için Allah Teala’ya nisbet olunan gayretle, insanlardaki teessür ve infialin lâ­zımı olan Allah’ın kullarına merhameti ve hayır saadet dilemesi manası kasdolunur. Görülen herhangi bir fena­lığa, bir zulme karşı dilimizdeki “Gay­ret-i İlahiye” sözünün manası budur, gayretin lâzımıdır.” (S.B.M.ci: l,1823.hadis)



1042/1- İbn-i Mace, 9. Kitabü’n-nikah, 56. babda 1996. hadis mü’minde sevilip sevilmeyen gayret ve hamiyeti bildirir.

Gayret sahibi bir mü’min, dine aykırı ve zararlı durumlar, hâdiseler ve tecavüz­ler karşısında lâkayd ve duygusuz kalamaz, müteessir olur, hamiyet-i diniyesi gale­yana gelir ve dinin emrettiği müsbet şekilde dine hizmet cehdi artar. Nitekim Kur’an (48:29) âyetinde sahabelerin yüksek meziyetlerini be­yan ederken, “küffar üzerinde çetin ve metin” olduklarını kaydeder. Mevzu­umuzu teyid eden bir örnek:



1043- 1952 senesinde cereyan eden İstanbul mahkemesi münasebetiyle İstan­bul’a gelen Beziüzzaman’ın sahib olduğu gayret-i diniyesinin coşkun ifade ve be­yanlarını Eşref Edib Fergan şöyle naklediyor:

“İstanbul seyahatinden muzdarib olup olmadığın sordum.

-Bana ızdırab veren, dedi, yalnız İslâm’ın maruz kaldığı tehlikelerdir. Es­kiden tehlikeler hariçten gelirdi, onun için mukavemet kolaydı. Şimdi tehlike içeriden geli­yor.Kurt, gövdenin içine girdi. Şimdi mukavemet güçleşti. Kor­karım ki cemiyetin bünyesi buna dayanamaz, çünki düşmanı sezmez. Can damarını koparan, kanını içen en büyük hasmını dost zanneder. Cemiyetin basiret gözü böyle körleşirse, iman kalesi tehlikededir. işte benim ızdırabım, yegane ızdırabım budur.

Yoksa şahsımın maruz kaldığı zahmet ve meşakkatleri düşünmeğe bile vaktim yoktur. Keşke bunun bin misli meşakkate maruz kalsam da, iman kalesinin istikbali selâmette olsa!

Bana “Sen şuna buna niçin sataştın”. diyorlar, Farkında değilim. Kar­şımda müdhiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evladım ya­nıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeğe, imanımı kurtar­mağa koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemiş de, ayağım ona çarpmış. Ne ehemmiyeti var? O müdhiş yangın karşısında bu küçük hâdise bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünce­ler! Dar görüşler!

Beni, nefsini kurtarmayı düşünen hodgâm bir adam mı zannediyorlar? Ben, cemiyetin imanını kurtarmak yolunda dünyamı da feda ettim, âhiretimi de. Seksen küsur senelik bütün hayatımda dünya zevki namına bir şey bilmi­yorum. Bütün öm­rüm harb meydanlarında, esaret zindanlarında, yahut memleket hapishanelerinde, memleket mahkemelerinde geçti. Çekmediğim cefa, görmediğim eza kalmadı.

Benim fıtratım, zillet ve hakarete tahammül etmez. İzzet ve şehamet-i İslâmiye beni bu halde bulunmaktan şiddetle men eder. Böyle bir vaziyete düşünce, karşım-dakim olursa olsun, isterse en zalim bir cebbar, en hunhar bir düşman ku­mandanı olsa tezellül etmem. Zulmünü, hunharlığını onun su­ratına çarparım. Benizindana atar, yahut idam sehpasına götürür, hiç ehem­miyeti yoktur. -Nitekim öyle oldu.- Bunların hepsini gördüm, Birkaç dakika daha o hünhar kumandanın kalbi, vicdanı zulümkârlığa dayanabilseydi, Said bugün asılmış ve masumlar zümre­sine iltihak et­miş olacaktı.” (T.H. 628) (Rusya’da esirler kampında iken Beziüzzaman hakkında verilen idam kararı, bak: 363.p.)


Yüklə 13,72 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   346   347   348   349   350   351   352   353   ...   1221




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin