Bir atıf notu:
-Hacer-ül Esved’e el sürme ve şeytan taşlamanın hikmetleri, bak: 1086/1.p.sonu.
1089- Bediüzzaman’ın 364.P.da bahsedilen rü’ya-i sadıkası, Cihan Harbi’nin neticesi için müjdeler verirken, hac hakkında müjdeye bedel müteessifane sükût etmiş. Bediüzzaman bu rü’yanın sükûtunu şöyle anlatır:
“Rü’ya hacda sükût etti. Çünki haccın ve ondaki hikmetin ihmali, musibeti değil, gadab ve kahrı celbetti. Cezası da keffaret’üz-zünub değil, kessaret’üz-zünub oldu. Haccın bahusus teârüfle tevhid-i efkârı, (*) teavünle teşrik-i mesaiyi tazammun eden içindeki siyaset-i âliye-i İslâmiye ve maslahat-ı vâsıa-i içtimaiyenin ihmalidir ki, düşmana milyonlarla İslâmı, İslâm aleyhinde istihdama zemin ihzar etti.
İşte Hind, düşman zannederek, halbuki pederini öldürmüş, başında oturmuş bağırıyor.
İşte Tatar, Kafkas, öldürülmesine yardım ettiği şahıs biçare valideleri olduğunu “ba’de harabi’l Basra” anlıyor. ayak ucunda ağlıyorlar.
İşte Arab, yanlışlıkla kahraman kardeşini öldürüp, hayretinden ağlamayı da bilmiyor.
İşte Afrika, biraderini tanımıyarak öldürdü, şimdi vaveyle ediyor.
İşte âlem-i İslâm, bayraktar olduğunu gafletle bilmiyerek öldürmesine yardım etti, vâlide gibi saçlarını çekip ah u fizar ediyor.
Milyonlarla ehl-i İslâm, hayr-ı mahz olan sefer-i hacca şedd-i rahl etmek yerine şerr-i mahz olan düşman bayrağı altında dünyada uzun seyahatler ettirildi.
~—h¬A«B²2_«4 (S.T.İ.52-54)
Bir hadis-i şerifte mealen şöyle buyuruluyor:
“İnsanlar üzerine bir zaman gelir ki; zenginler tenezzüh için, orta halliler ticaret için, onların kurra’ları da riya ve gösteriş için, fakirler ise dilenmek için haccederler.” (R.E.shf:503 ve K.H.326.hadis)
1089/1- Hac seferlerinde ve makamlarında haccın şart ve âdâbı ifa edilirken kadın-erkek karışık bulunmamaları lâzımdır.Hele Mescid-i Haram’da ve kılınan cemaat namazlarında kadınların muhazatı namazı bozar. Merhum Ömer Nasuhi Efendi Büyük İslâm İlmihali’nde kadının namazda muhazatı bahsinde şöyle der: “Cemaat muhtelif zümrelerden ibaret olunca, imamın arkasında evvela erkekler, sonra erkek çocuklar, sonra da kadınlar saf bağlarlar. Bu tertibe erkekler ile erkek çocukların riayeti sünnettir; erkekler ile kadınların riayetleri ise farzdır. Binaenaleyh bir kadın veya müştehat olan bir kız çocuğu, bir erkeğin önünde veya tam hizasında aynı namazı cemaatla kılacak olsa, erkeğin namazı fasid olur. Buna “Muhazat-ı nisa = kadınların erkeklerle bir hizada bulunması” meselesi denir.” (B.İ.İ.136)
Aynı bahsin devamında, bu muhazattan dolayı namazın fasid olması için gerekli olan on şartın izahatı verilir ve sonunda şu netice bildirilir: “Bu on şart toplanınca, muhazat erkeklerin namazını bozar.” B.İ.İ.138)
Bu bahsedilen on şart ise, ekser cemaat namazlarında bulunur. Buna göre hac zamanında Mescid-i Haram’da kılanan cemaat namazında, kadınların erkeklerin arka saflarında bulunmaları lâzımdır. Aksi halde yani ihtilat halinde, mezkûr hüküm tahakkuk eder. Aynı eser, bahsin sonunda şu ikazı veriyor:
“Erkeklerin namazlarını böyle fesada uğratan, huzurlarını ihlal eden kadınlar ise şüphe yok ki bundan dolayı günahkâr olmuş, Hak Teala’nın azabına lâyık bulunmuş olacaklardır. Binaenaleyh böyle fesada sebebiyet vermekten kaçınmalı, İslâm terbiyesine riayet etmeli, yalnız yaşlı kadınlar cemaate devam edecek olurlarsa mescidlerde kendilerine tahsis edilecek yerlerden ileri geçmemelidirler. Ve illâ bekledikler sevab, kazanacakları günaha tekabül edemez. Zaten alelıtlak kadınların cemaate devam etmeleri, kerahatten hâlî görülmemektedir. Kadınların mescidleri, hanelerinin içerisidir. Bir hadis-i şerifte:
Åw¬Z¬#Y[" ¬h²Q«5 |¬4 ¬š_«K¬±X7~ ¬?«Ÿ«. h²[«' Kadınların namazlarının en faziletlisi, evlerinin içinde kıldıkları namazlardır.” buyurulmuştur. Kadınların namazları ile hanelerini nurlandırmaları, kendileri için pek büyük bir şereftir. Nitekim bir hadis-i şerifte de şöyle buyurulmuştur.
¬–´~²hT²7~ ¬}«=~«h¬5«— ¬?«ŸÅM7_¬" ²vU«7¬ˆ_«X«8 ~—‡¬±Y«9 İkamet ettiğiniz yerleri namaz ile, Kur’an okumakla nurlandırınız.”(B.İ.İ. 138)
1089/2- Cemaatlerde kadınların muhazatı meselesinin hükmü, hadislere isnad eder. Ezcümle; Ebu Davud 2. Kitab-üs Salat 17. babı, mescidlerde kadınların erkeklerden ayrı bulunması hakkındadır. Bu babın “Şu kapıyı kadınlara ayırsak” mealindeki 462. hadisin izahında şu bilgi verilir:
“Peygamber Efendimiz’in bu arzusundan, camilerde sadece kadınların girip çıkacakları hususi bir kapının bulunmasının gerekli olduğu anlaşılmaktadır. Yine bu hadisten anlaşılıyor ki; kadınların camiye cemaate gelmelerinin cevazı, fitneden emin olunması şartiyle kayıtlıdır.” (Ebu Davud Tercümesi 2. cild. 226.sh.)
Aynı kitabın 52. ve 53. babları da, kadınların mescidlere çıkıp çıkamıyacakları hakkındadır. Verilen hükümlerde, genç ve süslü ve koku sürünerek ve fitne ihtimali veya fitne varsa kadınların camiye çıkmaları, erkekler arasında bulunmaları yasaklanır. Zamanımızda fitne ihtimali şöyle dursun, âhirzaman fitnesi müstevlidir.
İbni Mace 1000. ve 1001. hadislerin izahında. “Kadınların saflarına gelince: Eğer erkeklerle beraber namaz kılarlarsa, sevabı en çok olan kadın saffı, en geridekidir. Çünki erkeklerden en uzak olanıdır. Sevabı en az olan kadın saffı ise, en öndekidir. Çünki erkeklerin saffına en yakın olanıdır.” hükmü vardır.
Bu tarz rivayetlerden anlaşılıyor ki; şartlarına riayet edilse bu fitne bulunmayan zamanlarda olsa dahi yine de kadın-erkek ihtilatı (karışıklığı yasaklanmamakla beraber istenmemektedir. Çünki en tesirli fitneye, kadınlar vesile edilir. (Bak: 983.p.)
Resulullah’ın (A.S.M.) arkasında iki erkek ve bunların da arkasında Hz. Enes’in (R.A.) annesi Ümmü Süleym bulunduğu halde namaz kıldırdığını bildiren bir hadisin izahında şöyle deniliyor: “Bu hadiste kadının erkeklerle bir safta duramıyacağı-na, kadınların (arkada) ayrı saf teşkil etmesi gerektiğine delâlet vardır. Erkekler safında kadın bulunursa, bazılarına göre hem kadının, o saftaki erkeklerle arkasın-daki erkeklerin namazı bozulur. Hanefilere göre de öyle ise de, yalnız erkeklerin namazı bozulur, kadınlarınki bozulmaz. Tafsilat fıkıh kitablarındadır.” (B.M.2. cild 85.sh.)
Tavafın bir çeşit namaz olduğu ve kadınların tavafta erkeklerle karışık bir arada değil, arkada bulunacaklarına dair hadisler vardır.
Ezcümle: “ °? «Ÿ«. ¬a²[«A²7_¬" ¿~«YÅO7~ Tavaf, bir çeşit namazdır. (S.B.M.409)
Bir hadiste, Atâ İbni Ebî Rebah, İbni Hişam’ın hac emirliği sırasında, kadınların erkeklerle beraber tavaf etmelerini menettiğini haber verir ve bundan önce kadınların ve bu arada Hz. Peygamber hanımlarının erkeklerle beraber fakat karışık halde değil, ayrı yerde tavaf ettiklerini gördüğünü anlatır ve bu sebeble hac emirliği yapan ibni Hişam’ın yasağına itirazda bulunduğunu ifade eder. Bu haberi dinleyen İbni Cüreyc, Atâ İbni Ebî Rebah’a sorar: “Kadınlar erkeklere nasıl karışırlar?” (*)
Atâ cevab verir: “Kadınlar erkeklere karışmazlardı. Aişe (R.A.) erkeklerden ayrı bir yerde tavaf eder ve erkeklere karışmazdı. Aişe ile beraber tavaf eden bir kadın Aişe’ye: “Ey mü’minlerin anası! Haydi yürü de Hacer-i Esved’e el sürüp istilam edelim” dedi. Aişe ona: “Benden ayrıl” dedi ve (Hacer-i Esved’e el sürmek suretiyle) istilamdan çekindi.(**) (Sahih-i Buhari Kitab-ül Hacc Bab: 64 Kadınların erkeklerin beraberinde tavafları babı, hadis:99)
Ve bu hadisin devamı olan 100. hadis mealen şöyledir: “Ümmü Seleme (R.A.) şöyle demiştir: (Esna-yı hacda) hasta olduğumu Resullullah’a (A.S.M.) arzettim. “Halkın arkasında binekli olarak tavaf et” buyurdu. (Öylece) tavaf ettim.”
Bu hadisin izahında şu açıklama yapılıyor: “Bu lafızdan şu istifademiz oluyor ki; kadınlar erkeklerin arkasından tavaf etmek gerektir. Tavaf, namaza şebih (benzer) bir ibadettir. Namazda nasıl erkeklerin arkasında durulursa, tavafta da öyle olmaları lâzım gelir.” Bu hadis Buhari 25. Kitab-ül Hacc 64. babda ve Nesei Kitab: 24 bab: 136 ve 137’de zikredilir.
Kadınların camilere gidip gidemiyecekleri meselesi için 181, 182, 183 ve 3783.p.lara bakınız.
Dostları ilə paylaş: |