YORUMLARIM
Yazar, Sümerlere Kürt demese de, Kürtler ile akraba bir halk olduğunu ima etmektedir. Sümerlerin kökeni tam netliğe kavuşmamıştır. Fakat bölgenin yerli halkı olması olasıdır. Sümerler ne Sami (Arap, İbrani) ne de İrani halktandır.
Gutilerin kim olduğu ile ilgili bilgi verirken, 4 farklı çelişkili ifade kullanmıştır. Gutiler, Lulular, Kasitler, Elamlar, Hurriler ve Urartulara Kafkas halkı demesine, Medlerin İrani yönü de bilinmesine rağmen hepsine birden fark gözetmeksizin aynı insanlarmış gibi, bunlar Kürt aşiretlerinin oluşturdukları topluluklardır demektedir. Ayrıca Elamlar’ın Basra Körfezi yerli halkı olduğu ve ırk yapılarının da daha çok zencilere benzeyip esmer tenli Hintliler gibi oldukları görüşü ağırlıktadır.
Guti, Gutri, Kurti, Kardu, Karduken, Kardunaj, Qurti gibi adlarını zorlama ile Kürt ile eş anlamlı bir noktaya çekmektedir. Varsayımları ‘’kesindir’’ diye ifade etmektedir. Kasitler, günümüzde zorlama bir şekilde isim yakınlığı kurularak, Kasu isminde bir aşiret olarak yaşamaktadır demektedir. Kasitlerin dili ile bugünkü Kürtlerin dili aynıdır demiştir. Medlerin dili Kürtçe’dir demesine karşın, günümüze Medce ile ilgili bir tarihi eser ulaşmamıştır. Neye göre ispatlandığını anlamak mümkün değildir. Çünkü herkes şu ispatlandı, bu ispatlandı diyebilir. Kitabında, yukarıda yazılmış veya buraya alınmamış kaynağını göstermeden ve tarih ilmi ile bağdaşmayacak ifadeler çokca bulunmaktadır. Ayrıca Batılı devletler özellikle bağımsız Kürt devleti kurmak istediği zamanlarda bir Kürt tarihi yaratmak istemiş ve bazı kişilere de kökenlerin de netlik olmayan bazı ilk çağ halklarını Kürtlerin ataları olarak kabul eden kitaplar yazmaya teşvik etmişlerdir.
Kafkasya’da yaşayan halklardan olan Çeçenler, Hurrileri ve devamı olan Urartuları kendilerinin ataları olarak kabul etmektedirler.
Azerbaycan Türklüğü şüphe götürmez olan Safevi devletini kuran Şah İsmail ailesinin bir rivayete göre Şeyh Sayfiüddin ile bağlantılı olarak Kürt kökenli olduğunu yazmaktadır.
Osmanlılar Kürtleri asimile etmeye çalışmıştır demektedir. Bu belki de tarihe yapılan en büyük haksızlıktır. Eğer şu anda Kürtlerden ve bazı bölgelerde Kürt çoğunluğundan söz edebiliyorsak, bu Osmanlıların Şii tehlikesi nedeniyle, başka halklara tanımadığı bir özerkliği Kürtlere vermiş olmasındandır. Osmanlılar zamanında 1800’lü yıllara kadar Kürtleri hep kendi emirleri yönetmiştir. Osmanlı askeri, savaşlar ve isyanlar haricinde Kürtlerin yaşadıkları topraklara girmemiştir. Doğu Anadolu ve Kuzey Irak’ta çoğunluğunu Kürtlerin oluşturmadığı bölgelerde dahi sırf Sünni Müslüman oldukları için Osmanlı tarafından müttefik görülüp, Alevi Türkmenlere veya Şii Araplara güvenmediklerinden dolayı, yönetimi Kürt liderlerine bırakmışlardır. Sünni Türkler bölgede çoğunluk olsa bile, askeri açıdan Kürtlerin güçlü aşiret bağlarından yararlanıldığı için, azınlıkta bulunan Kürt aşiret liderleri bölgenin siyasi liderliğini de üstlenmişlerdir. Böylece bir çok Türkmen, siyasi güç Kürtlerin elinde olduğu için Kürtleşmiştir.
İslam dinine de çok büyük haksızlık yapmaktadır. Bunda en büyük etken sanırım yazarın dinsiz olması ve Sünni İslam kültürü ile yetişmemiş olmasıdır. Araplardan önce, Kürtlerden gerçek anlamda bahseden bir kaynak yoktur. Araplar, Kürtleri ‘’Ekrad’’ diyerek tanımlamışlardır. Tarafsız tarihçilerin beyanı bu şekildedir.
Ermeniler ile Kürtlerin aynı ırktan geldiğini söylemektedir. Irklar için mensup oldukları dil ailesi en önemli kriterlerdendir. Kürtçe, Hint-Avrupa dil ailesinin İrani grubuna dahil olmakla birlikte, Ermenice Hint-Avrupa dil ailesinin Avrupa kolundandır. Kürtler, Ermenilere ırki açıdan ne kadar yakınsa Almanlar da o kadar yakındır. Burada yazarın gizli bir amacı olabilir. Örneğin ortak Türk düşmanına karşı birliktelik gibi.
Rafael Blaga’nın ‘’İran Halkları El Kitabı’’ adlı kitabından:
ELAMLAR
Elam uygarlığı, Basra körfezinin kuzeyinde bulunan İran Arabistan’ı ve Lorestan bölgelerinde kurulmuştur. Persler bunları Huz diye adlandırmışlar. Bu nedenle de, İranlılar İran Arabistan’ının olduğu bölgede kurdukları eyalete Huzestan adını vermişlerdi. Elamların ırksal kökeni kesinlik kazanmamıştır. Huzlar, Elam halkını oluşturan üç boydan birinin adıdır. Elam dili eski bir dildir ve Hint-Avrupa ve Sami dilleri ile bağlantılı değildir. Eski doğu dilleri Dimerce ve Hurrice ile de genetik akrabalığı yoktur. Elamlar bugünkü İran’da yaşayan Arap, Lor ve Fars’ların oluşumuna katılarak tarihten silinmiştir.
GUTİLER
M.Ö. 2000 ve 3000 yılları arasında bugünkü İran’ın Kordestan eyaleti ile Batı Azerbaycan eyaletinin güneyinde yaşayan halkın adıdır. Lulubilerin (Lulular) doğusunda yerleşen Gutiler bir süre, Anadolu, Mezopotamya, Suriye ve Elam’ı ele geçirebilmişlerdi. Gutilerin, Lulubiler (Lulular) ve Hurriler ile akraba olabilecekleri ileri sürülmüştür. Gutiler, bugünkü bölge halkları Ermeni, Azeri, Kürt, Lek ve Lorların ırksal yapısında etkili olmuşlardır.
KASSİLER
Güney Zağros dağlarında Lorestan’da M.Ö. 3-2 bin yıllarında yaşamış bir halktır. Soy ve dillerinin kökeni kesin olarak bilinmemekle birlikte, muhtemelen Elamlarla bağlantılıdırlar. Fakat egemen kastlarının Hint-Avrupa dili olabileceği söylenmiştir. Diğer kastlarının Kafkasyalı olması olasıdır. Elamlar bağımsızlıklarına son vermiş ve bunlar da zamanla İranileşmişlerdir. Özellikle Lor halkının ırksal temelini oluştururlar.
HURRİLER
M.Ö. 3000 yıllarında eskiden Mitanni veya Subarian diye adlandırılan bu halk Doğu Anadolu ile bugünkü İran’ın batı bölgelerinin dağlık kesimlerinde yaşamıştır. Dilleri Kafkas dilleri ile bağlantılı olabilir. Onları Hint-Avrupalı sayanlarda olmuştur. Zagrokaspiyen (Zağro=Zağros dağları, Kaspi=Hazar denizi) halklardandır.
URARTULAR
Hurri boylarının kalıntıları olarak kabul edilmektedir. Kafkas dillerinin birinden konuşurlarmış. Onları Hint-Avrupalı kabul edenler vardır. Urartu devleti, Aras nehri ve Van gölü çevresinde yaşarlarmış. Ararat (Ağrı) dağının adı bu devletin adından gelmiştir.Urartular, Asur ve Hitit kültürlerinden etkilenmiş, kendileri ise İrani Akameniş kültürünü etkilemişlerdir. Urartu bir halk adından ziyade Ermenistan, Doğu Anadolu ve kuzey Mezopotamya’da bir kabile federasyonu adı olmuştur.
SÜMERLER
İlk başta Basra körfezi ve Ervendrud bölgesinde yaşamış Sümerler, M.Ö. 5-4 bin yıllarında güney Mezopotamya’da büyük bir uygarlık kurmuşlardır. Sümerlerin ırk kökeni açıklığa kavuşmamıştır. Dillerini Gürcü ve Bask dillerine bağlayanlar ve Hint-Avrupalı olduklarını düşünenler olmuştur. Sümerlerin güney İran halkları Araplar, Lorlar, Farslar ve özellikle Beluçların ırksal yapısına etkili oldukları ileri sürülmüştür. Hint-İrani dilleri konuşan Nordik topluluklar eski çağlarda, İran’da yaşıyorlardı. Onların girişine değinen en eski tarihsel belgeler M.Ö. 2000 yılındadır. Onların İran’da egemen öğe olmaları M.Ö.1300’lerden sonra başlar. Bu İranilerin Zağros dağlarında görüldüğü en eski tarihtir. İranilerin, İran topraklarına gelmeden önceki son yurtları büyük olasılıkla Tacikistan ve Afganistan olmuştur. M.Ö.1400-M.Ö. 600 yılları arasında birkaç aşama göç dalgaları ile bölgeye gelen önemli gruplar Medler, Persler ve daha önemsiz olan Partlar, Baktriyanlar, Sogdlar, Sakalar, Hirikaniker vs. olmuştur. Medler kuzeybatı İran, Persler güney, Partlar Horasan ve Hirkaniker Mazenderan bölgesine yerleşmişlerdir. Yerli halklar ve göçmen İranilerin karışımı ile yavaş yavaş yerli halklar dilsel açıdan tamamen yok olmuştur.
MEDLER
Medler ve Persler İran’a aynı dönemde gelmiş (M.Ö. 1200’lü yıllarda) ve yerli Zağrokaspiyen halkları yok etmişlerdir. Med halk birliğinde 4 İrani kabile (Busay, Paratakinos, Stravkates, Arizantoy) ve 2 İrani olmayan kabile (Magoylar ve Busioylar) vardı. M.Ö. 1. bin yıllarda Medler, bütün doğu Zağros’u ellerinde tutuyorlardı. M.Ö. 9. yüzyılda daha batı kesimlerde yaşayan Medler, artık iyice yerli İrani olmayan halklarla karışmış durumdalardı. Zağros bölgesinin İranileşmesi M.Ö. 750-550 yıllarında tamamlanmıştır. Med uygarlığı tamamiyle karışık bir uygarlık olmuştur. İrani öğelerden başka yerli Zağroskaspi, Urartu, Asur ve Elam kültürlerinden oluşmuştur. Bazı araştırmacılar İrani olmayan iki Med kabilesinin Türki olabileceklerini ileri sürmüşlerdir.
PERSLER
Medlerle birlikte İran’a gelen Persler, ilk önce Urmiye gölü çevresinde, Parsuva’da yerleşmiş, daha sonralar güneye doğru inmiş ve orada Akameniş devletini kurmuşlardır. Persler, Medlerin tersine kent hayatına geçmemiş ve 6 köyde oturanla, 4 göçebe aşiretten oluşmaktadır.
Dostları ilə paylaş: |