Tercüme Okulları
Haçlı seferleri ile Avrupa’dan gelen barbar halk kitleleri İslam ülkelerinde karşılaştıkları uygarlığa hayran kaldılar. Bu uygarlığın ilmini ve tıbbını tanımak ve ondan yararlanmak istediler. Bu uygarlık Avrupa’ya Sicilya, İtalya ve İspanya yolu ile geçti ve Avrupa’yı etkiledi.
1085 yılında Hıristiyanlar İspanya’da Toledo şehrini Araplardan geri aldılar. 1130 yılında bu şehirde bir tercüme okulu kuruldu ve ünlü İslam alimlerinin eserleri tercüme edilmeye başlandı. Bu çalışmalar XII., XIII. ve XIV. yüzyıllarda devam etti.
Toledo’ya gelen kişiler arasında Cremonalı Gerard (1114- 1187) önemli bir yere sahiptir. Gerard İbni Sina’nın Kanun adlı kitabını, Ebülkasım Zehravi’nin Cerrahiye’sini, Ebubekir Razi’nin El-havisini, Huneyn İbn İshak’ın Süryaniceden Arapçaya çevirdiği Galen’in Ars Parva’sını, Hipokrat, Eflatun, Aristo, al-Kindi ve birçok Yunan ve Arap yazarların eserlerini Latince’ye tercüme etti. Tıp kitaplarındaki terimlere Latince bir karşılık uydurmak yerine Arapça’sını kullanmayı tercih ettiğinden günümüz Batı tıbbında kullanılan yüzlerce Arapça kökenli terimin yerleşmesine neden olmuştur. Bu çeviriler sayesinde Avrupa, Ebubekir er-Razi, Ali bin Abbas, İbn Sina, Zehravi, İbn Rüşt gibi İslam hekimlerini ve eserlerini tanıdı. Montpellier Tıp Fakültesi ise Gerard de Cremone’nin yaptığı tercümelerden yararlandı.
Salerno tıp okulu Afrikalı Konstantin’in tercümelerinden yararlandı. Afrikalı Konstantin(1020-1087) uzun yıllar İslam ülkelerinde ilaç satıcısı olarak çalıştığı için, birçok kitaba sahip olmuştur. İtalya’ya dönüp Monte Cassino Manastırı’nda inzivaya çekildiğinde iyi bildiği Arapça’sı ile İslam tıp kitaplarını tercüme etmiştir.
Dostları ilə paylaş: |