İslam döneminde tıp eğitimi
İslam dönemi tıp öğrenimine bakıldığında; tıp her ne kadar temel kuralları itibariyle medreselerde öğretiliyorsa da, cerrahi, eczacılık ve benzeri klinik yanlarının çoğu, genellikle yanına bir tıp okulunun eklendiği hastanelerde öğretiliyordu. Bazı ünlü hekimler de evlerinde ya da özellikle bu tür toplantılar için düzenlenmiş mekânlarda öğrencilerini eğitiyorlardı. Öğrenimin önemli bir bölümü ise aile çevrelerinde, özel dispanserler veya özellikle eczacılıkla ilgili olarak eczanelerde yürütülüyordu. Çünkü tıpla uğraşan bir ailede kuşaklar boyu oluşmuş tıp geleneği, İslam uygarlığında gerek Müslümanlar, gerekse İslam toplumu içinde yaşayan doğu Hıristiyan ve Musevileri arasında hayli güçlüydü. Bu tıp geleneğine sahip ailelerden bazıları olan İspanya’daki İbn Zühr, İran ve Irak’taki Bahtişu aileleri yüzyıllarca tanınmış hekimler yetiştirdiler. Ancak İslam dünyasında yetişen bilim adamlarının daha çok kişisel ve özel çabalara dayanması, tıp alanında bile özel öğretim veya usta-çırak ilişkisine bağlı kalınması, bir noktada gerilemenin nedenlerinden birini oluşturdu ve daha sonra medreselerin kurulması da bu durumu fazla değiştiremedi. Çünkü medreseler ancak bilimsel çalışmanın hız kaybettiği dönemde kurulmaya başlanmış, ayrıca bu kuruluşların programlarında esas yeri nakli bilimler denilen dini konular ile dil ve edebiyat tutmuş, akli bilimler olarak adlandırılan matematik, doğa bilimleri ve felsefeye (pozitif bilimler) ise çok az yer verilmişti.
Dostları ilə paylaş: |