Bu doğrultuda Müslüman’ın, İslam’ı bir bütün olarak benimseyip tasdik ettiğini gösteren sözleşme cümlesi olarak Kelime-i şahâdetin ilk önce Müslüman’a kazandırdıkları ele alınabilir. Bu çerçevede;
من قال لا اله الاالله دخل الجنة Hadis-i şerifinin bir gereği olarak Ahiretteki kazanımlarına kısaca temas edilebilir.
Kelime-i şahadeti söyleyen kimsenin, son ilahi kitap Kur'an-ı Kerim'i bütünüyle benimsemiş ve Allah’ın son peygamberi Hz. Muhammed'e vahiy yoluyla bildirdiği, Onun da insanlara tebliğ ettiği her şeyi tamamen kabul etmiş olacağı ifade edilir.
Ayrıca, bu sözleşme ile Müslüman, İslam toplumunun bir üyesi haline gelir ve İslam kardeşliğinin gerektirdiği hak ve sorumluluklara bağlı kalmayı taahhüt etmiş olur.
Kısacası, Kelime-i şahâdet, İslam’ı bir bütün olarak kabullenme ve yaşama sözleşmesidir. Bu sözleşmeyi yapan kişi bir taraftan maddi ve manevi pek çok kazanımlar elde ederken diğer taraftan da kişisel ve toplumsal bir takım ödev ve sorumluluklar üstlenmiş olmaktadır. Dolayısıyla kelime-i şahâdet getiren Müslüman’dan beklenen, bu sözleşmenin gereklerini yerine getirmektir. İslam’ın kesin ve açık bir şekilde ortaya koyduğu bütün prensipleri, helalleri, haramları gönülden benimseyip hayata geçirmeye çalışmak, bu sözleşmenin bir gereğidir.
Konuyla ilgili olarak şu ayetlere de bakılabilir: Bakara 2/25; Secde 32/17; Yunus 10/9; İbrahim 14/23; Taha, 20/112
-
Konu İşlenirken Başvurulabilecek Bazı Hadisler
قال رسولُ اللّهِ: مَنْ قَالَ: رَضِيتُ بِاللّهِ تَعاَلى ربَّاً، وَبِالإسْلامِ ديناً، وَبِمُحَمَّدٍ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم رسُولاً وَجَبَتْ لَهُ الجَنَّةُ. Rasulullah (as) şöyle buyurmuştur: "Kim: Rab olarak Allah'ı, din olarak İslâm'ı, Resûl olarak Hz. Muhammed’en hoşnudum derse, cenneti hak eder." 1
قال رسولُ اللّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم: مَنْ كَانَ آخِرُ كَلاَمِهِ لا َ إلَهَ اِلاََّ اللّهُ دَخَلَ الجَنَّةَ. Rasulullah (as) şöyle buyurmuştur: "Kimin (hayatta söylediği) en son sözü Lâ ilâhe illallah olursa cennete gider" 2
الإيمان بضع وستون شعبة، والحياء شعبة من الإيمان.
“İman, yetmiş küsur bölümdür. Haya da imandan bir bölümdür.”3
المسلم من سلم المسلمون من لسانه ويده، والمهاجر من هجر ما نهى الله عنه.
“Müslüman, Müslümanların elinden ve dilinden zarar görmediği kişidir. Muhacir de Allah’ın yasakladıklarını terk eden kişidir.”4
لا يؤمن أحدكم حتى يحب لأخيه ما يحب لنفسه.
Kişi, kendisi için istediğini, kardeşi için de istemedikçe iman etmiş olmaz.5
ثلاث من كن فيه وجد حلاوة الإيمان: أن يكون الله ورسوله أحب إليه مما سواهما، وأن يحب المرء لا يحبه إلا لله، وأن يكره أن يعود في الكفر كما يكره أن يقذف في النار.
“Şu üç özellik kimde bulunursa imanın zevkini tadar: Allah ve Rasulünü, herkesten ve her şeyden fazla sevmek, sevdiği kişiyi sırf Allah için sevmek, nasıl ateşe atılmak istemezse, küfre dönüşü de o kadar istememek.” 6
أمرت أن أقاتل الناس حتى يشهدوا أن لا إله إلا الله وأن محمدا رسول الله، ويقيموا الصلاة، ويؤتوا الزكاة، فإذا فعلوا ذلك عصموا مني دماءهم وأموالهم إلا بحق الإسلام، وحسابهم على الله.
“Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın elçisi olduğuna iman edip, namazı dosdoğru kılıncaya
آية المنافق ثلاث: إذا حدث كذب، وإذا وعد أخلف، وإذا اؤتمن خان.
“Münafığın alameti üçtür. Konuşunca yalan söyler, söz verince sözünde durmaz, kendisine bir şey emanet edilince hıyanet eder.”7
من مات وهو يعلم أنه لا إله إلا الله دخل الجنة.
“Allah’tan başak ilah olmadığını bilerek ölen Cennete girer.”8
انَّ رَسُولَ اللَّهِ - صلى الله عليه وسلم - سُئِلَ أَىُّ الْعَمَلِ أَفْضَلُ فَقَالَ « إِيمَانٌ بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ » . قِيلَ ثُمَّ مَاذَا قَالَ « الْجِهَادُ فِى سَبِيلِ اللَّهِ » . قِيلَ ثُمَّ مَاذَا قَالَ « حَجٌّ مَبْرُورٌ » .
Rasulullah (as)a : En üstün amel nedir? diye soruldu.
- Allah ve Rasûlüne inanmaktır, buyurdu.
- Sonra nedir? denildi.
- Allah yolunda cihad etmektir, cevabını verdi.
- Sonra hangisidir? diye soruldu. O (s.a.v) de;
- Mebrur olan hacc'tır, buyurdu"
9
عن أبى سَعيدِ سَعْدِِ بن مالك بنِ سِنانٍ الخُدْرىِّ رضى اللّه تعالى عنهما أن النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال: يَخْرُجُ مِن النَّارِ مَنْ كَان في قَلْبهِ مِثقالَُ ذَرَّةٍ مِن إيمانٍ[ قال أبو سعيد ]فَمَنْ شكَّ فليقرأْ: إن اللّهَ يظلمُ مثقالَ ذرَّةٍ .
Ebu Sa'îd İbnu Mâlik İbni Sinân el-Hudrî (radıyallahu anh) hazretleri demiştir ki: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurdular:
"Kalbinde zerre miktarı iman bulunan kimse ateşten çıkacaktır."
Ebu Sa'îd der ki: "Kim (bu ihbarın ifade ettiği hakikatten) şüpheye düşerse şu ayeti okusun: "Allah şüphesiz zerre kadar haksızlık yapmaz..." (Nisa: 4/40).10
قال رسولُ اللّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : إذا أسْلَمَ العَبْدُ فحَسُنَ إسْلاَمُهُ كَتَبَ اللّهُ لَهُ كلُّ حَسنَةٍ كَانَ أزْلَفَهَا، وَمُحِيَتْ عَنْهُ كلُّ سَيئَةٍ كَانَ أزْلَفَهَا، وَكَانَ بَعْدَ ذلِكَ القصاصُ: كلُّ حسَنَةٍ بعشْرِ أمثالها إلى سبعِمائةِ ضِعْفٍ، وَالسَّيئةُ بمثلِهَا إّلا أن يتجاوَزَ اللّهُ عنْها.
Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurdular:
"Bir kul İslâm'a girer ve bunda samimi olursa, daha önce yaptığı bütün hayırları Allah, lehine yazar, işlemiş olduğu bütün şerleri de affeder. Müslüman olduktan sonra yaptıkları da şu şekilde muâmele görür: Yaptığı her hayır için en az on misli olmak üzere yediyüz misline kadar sevap yazılır. İşlediği her bir şer için de, -Allah affetmediği takdirde- bir günah yazılır."11
-
Yararlanılabilecek Bazı Kaynaklar
ELMALILI, Muhammed Hamdi Yazır, (ö. 1942), Hak Dîni Kur'an Dili, Eser Neşriyat, İstanbul 1979, I/ 177 vd
AFZALURRAHMAN, Sîret Ansiklopedisi, Inkılâb Yayınları, İstanbul 1996
AHMET NAİM VE KAMİL MİRAS, Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrîd-i Sarih Tercemesi, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayını, Üçer Ofset Matbaası, Ankara 1970, I/28 vd
DAVUDOĞLU, Ahmed, Sahih-i Müslim Tercemesi ve Şerhi, Sönmez Neşriyat, ist. İst 1977, I/95 vd
CANAN, İbrahim, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/197
ÇAKAN, İsmail Lütfü, İyi Müslüman, Türkiye Diyanet Vakfı Yayını.